ESERLERİNİN NÖBETİNDEYİZ.
KURAN’I VE ATATÜRK’Ü ANLAMAK
BİR OTOKONTROL ve ÖZ ELEŞTİRİ
ATATÜRK VE DİN KARŞITLIĞI
ATATÜRK’ÜN İNANÇ DÜNYASI
ATATÜRK’ÜN DİN ANLAYIŞI
DİNDE YOZLAŞMA ve ATATÜRK'ÜN TUTUMU
LÂİKLİK VE BAĞNAZLIK
*****
ATATÜRK, LAİKLİK ve DİN - (MKA): (1 E - KİTAP)
OKUMAK İSTEDİĞİNİZİ TIKLAYINIZ.
KURAN’I VE ATATÜRK’Ü ANLAMAK
BİR OTOKONTROL ve ÖZ ELEŞTİRİ
ATATÜRK VE DİN KARŞITLIĞI
ATATÜRK’ÜN İNANÇ DÜNYASI
ATATÜRK’ÜN DİN ANLAYIŞI
DİNDE YOZLAŞMA ve ATATÜRK'ÜN TUTUMU
LÂİKLİK VE BAĞNAZLIK
*****
*****
İZLE
'MÜSLÜMANLARIN MİLİTAN LİDERİ'Nİ TANIYALIM!
ATATÜRK’ÜN İSLAM YORUMU!
Prof. Dr. Ramazan DEMİR DUYURUSU
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN CUMA HUTBESİ (MİNBERDEKİ MUSTAFA KEMAL…)
ATATÜRK’ÜN DİNİ YÖNÜ VE DİN EĞİTİMİNE BAKIŞI
*****
*****
*****
14 Nisan 2016 Perşembe
*****
23 Nisan 2016 Cumartesi
ATATÜRK VE İRTİCA İLE İLGİLİ ÜÇ YAŞAR NURİ ÖZTÜRK YAZISI
1. TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN EGEMENLİĞİNİ TAHRİP SİYASETLERİ
Yaşar Nuri Öztürk
10 Mart 2016, 10:13
Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği konusundan hangi vesileyle söz edilirse edilsin, akla hemen bu cumhuriyetin kurulduğu günlerde karşılaştığı bâdireler gelmektedir.
Egemenliğimizin daha ilk günlerden beri karşılaştığı temel tehlikeler bugün de aynıdır ve daima şu iki başlık altında belirginleşmiştir:
1. İrticaî tehdit,
2. Bölücü tehdit.
Dikkatlerden kaçmayan bir başka nokta da bu iki tehdidin her zaman ve tartışmasız bir biçimde dışarıdan kotarıldığı ve içimizden kendisine destek ve yandaş bulduğudur.
..............
DEVAMI
******
2. ATATÜRK’ÜN GÖZÜYLE İRTİCA
Yaşar Nuri Öztürk
31 Mart 2016, 10:13
Atatürk irticayı iki temel açıdan değerlendirmiştir:
1. Felsefî açıdan,
2.Türk tarihi ve Türk Kurtuluş Savaşı açısından.
Birinci anlamda irtica, hayatı geri götüren ve güzel olan her şeyi tahribe yönelen bir şer unsur olarak görülmektedir. Şöyle diyor Atatürk:
“Hayatın felsefesi, tarihin garip tecellisi şudur ki, her iyi, her güzel, her faydalı şey karşısında onu imha edecek bir kuvvet belirir. Bizim lisanımızda buna irtica derler.”(Atatürk’ün Bütün Eserleri, 14/339)
İRTİCANIN BAŞ DESTİKÇİSİ: İNGİLTERE
..............
DEVAMI
******
3. ATATÜRK DEHASININ ERİŞİLMEZLİĞİ
Yaşar Nuri Öztürk
13 Nisan 2016, 10:19
Atatürk devriminin sağladığı muhteşem gelişme, Batı’daki benzeri gelişmelerden daha fazla bir şeydir. Çünkü Batı’da böylesi bir gelişme, dinin insan hayatından tümden kovulmasıyla sağlanmıştır. Oysaki bizde bu gelişme, dinin gerçeği ve ruhuyla kucaklaşan bir gelişmedir.
Bu gerçek göz önünde tutulduğunda Türkiye Cumhuriyeti sadece bizim için değil, bütün İslam dünyası için bir tür ‘kutsal emanet’tir. Demokrasi ve ilerleme adına İslam dünyasına bugün nelerin reva görüldüğüne bakarsak bu emanetin anlam ve önemini daha iyi kavrarız.
Bu emanetin anlamlarından biri de, demokrasi ve gelişmeyi, emperyalizmin boyunduruğuna girmeden sağlamış olmaktır.
..............
DEVAMI
******
DİP NOT:
Saygıdeğer Serendip Altındal’ın Yorumu:
Nükleer enerjiye geçilmesinin ve gerektiğinde de ülke savunmasında kullanılabilir olmasının, Atatürk'ün "yurtta sulh cihanda sulh" deyimiyle uyuşmadığını ima bile etmek, Atatürk'ü ancak hiç tanımamakla veya konuyu kasıtlı olarak saptırmakla özdeştir.
Atatürk şayet yaşıyor olsaydı; inanın ki çoktan milli dijital güvenliğimiz ve her şeraitte nükleer bir savunmaya da hazırlıklı bir konumda olmamız çoktan sağlanmış olurdu. Çünkü Atatürk, sulhu sağlamanın tek nedeninin en az, en kuvvetli düşmanın kadar güçlü olmak demek olduğunu, şüphesiz herkesten daha fazla biliyor olurdu yine...
Aklın yolu tektir, aman ayrılmayalım...
Atatürk şayet yaşıyor olsaydı; inanın ki çoktan milli dijital güvenliğimiz ve her şeraitte nükleer bir savunmaya da hazırlıklı bir konumda olmamız çoktan sağlanmış olurdu. Çünkü Atatürk, sulhu sağlamanın tek nedeninin en az, en kuvvetli düşmanın kadar güçlü olmak demek olduğunu, şüphesiz herkesten daha fazla biliyor olurdu yine...
Aklın yolu tektir, aman ayrılmayalım...
Serendip Altındal
*****
BU GÜN 23 NİSAN!
Türkiye Cumhuriyeti Tarihinde çok önemli dönüm noktalarından biri olan, 23 Nisan 1920 Tarihinde, Türk Milletinin İradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı ve Türk Halkının egemenliğini ilan ettiği günün anısına Atatürk'ün armağanı, "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı"mızı kutlarım.
Bu vesile ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah ve dava arkadaşları ile emanet ettikleri "Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak" ve vatan uğrunda günümüzde can veren şehit ve kanlarını feda eden gazi "Türk İstikbalinin Evlatlarını", Geçmişteki tüm şehitlerimiz ve gazilerimizle birlikte,Saygı, Şükran ve Minnet duygularımla anarım.
Tüm şehitlerimiz, Ebediyete göçen gazilerimiz ve Vatanımızın bölünmez bütünlüğü için çabalamış insanların hepsi için, Allah'tan rahmet niyaz ederim. Ruhları şad, mekanları da cennet olsun İnşallah.
M. Kemal Adal
23 Nisan 2016/ İzmir
*****
İşte; "Ulu Önder Atatürk'ün, Laiklik ile İlgili Her Zaman Hatırlanması Gereken 15 Sözü".
#1
Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.
#2
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir.
#3
Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.
#4
Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, İlerleme ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.
#5
Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler. İğrenç kimselerdir. İşte bu duruma karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz
#6
Bunun gibi bağlı bulunmakla inanmış ve mutlu olduğumuz İslam dinini, yüzyıllardan beri alışılmış olduğu üzere, bir politika aracı durumundan kurtarmak ve yükseltmek gerektiği gerçeğini görüyoruz. Kutsal ve tanrısal olan inanç ve vicdanlarımızı karışık ve türlü renkte bulunan ve her türlü çıkarlar ve tutkuların alanı olan siyasetten ve siyasetin bütün ögelerinden bir an önce kesinlikle kurtarmak, milletin dünya ve ahiret mutluluğunun emrettiği bir zorunluluktur. Ancak böylece İslam dininin yüceliği gerçekleşir.
#7
Vatandaşları içinde çeşitli dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adil ve tarafsız tutum ve davranışta bulunmaya ve mahkemelerinde vatandaşları ve yabancılar hakkında eşit adalet uygulamakla vazifeli olan bir hükümet, fikir ve vicdan hürriyetlerine uymaya mecburdur.
#8
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şeyi, kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir.
#9Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. Tabiatı ile ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz.
#10
Laik hükumet kavramından dinsizlik manası çıkarmaya çalışan fesatçılara fırsat vermeyiniz.
#11Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
#12
Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kafir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslam'ın kafirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.
#13
Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabi olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.
#14
Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
#15Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
*****
DERSLERİMİZDE TANIMADIĞIMIZ ATATÜRK
RESİMLERİNİ DEVLET DAİRELERİNDEN İNDİRENLER, ONA DİL UZATANLAR, ADINI OKUL KİTAPLARINDAN ÇIKARMA GAYRETİNDE OLANLAR DUYSUN DA ATATÜRK'ÜN KİM OLDUĞUNU ÖĞRENSİNLER,
LÜTFEN ULAŞABİLDİĞİMİZ HERKESE İLETELİM.
*****
2 Mayıs 2016 Pazartesi
ATATÜRKÇÜLÜĞE HİZMET ANLAYIŞI
Bu yazı, ilke bazında çok önemi gördüğüm ve benimsediğim bir anlayışımı Atatürkçü görüş sahipleri ile paylaşmak amaçlıdır.
Her hangi bir kişi, dini inanç ve meslek grubu muhatap alınmamıştır. Lütfen bu çerçevede değerlendiriniz.
Asker kökenli olanlar bilir. Bir birliğe “vazife” ya üst komutanlıktan verilir ya da durumdan vazife çıkarılır. Her iki halde de “vazife”sini öğrenen o birliğin komutanı, ilk olarak o vazifeyi en iyi bir şekilde nasıl yapacağına dair bir “karar”vermek durumundadır.
“Karar “ vermek için bir “Durum muhakemesi” yapılması gerekir.
“Durum Muhakemesi”nde amaç, vazifenin başarılmasında olası hal tarzlarının tespit ve mukayesesi ile en uygun hal tarzının seçilerek, birliğe verilecek icra emrine esas olacak doğru “Karar”ı oluşturmaktır.
Fazla uzatmadan ve tekniğine girmeden öz ve özet olarak söylemek gerekirse:
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ.
*****
8 Mayıs 2016 Pazar
ATATÜRK'ÜN ÇİLESİ
( GEÇMİŞ BİLİNMEDEN, GELECEK TASARLANAMAZ. – M. Kemal ADAL)
Prof. Dr. CAVİT ORHAN TÜTENGİL. (*)
ATATÜRK'Ü ANLAMAK ve TAMAMLAMAK (**)
"Atatürk Cumhuriyet Türkiye'sinin bir simgesi olmuştur. Bunun içindir ki Atatürk'e yöneltilen saldırılar dolaylı olarak Cumhuriyet Türkiye'sine, onun temel ilkelerine karşıdır.
Yeni Türk Devleti'nin kurucusunu yakışıksız kötülemelere karşı korumak amacını güden ''Atatürk Kanunu'' da esasında bir kişiyi değil Cumhuriyet Türkiye'sini esirgemek istemektedir. ATATÜRK İLE CUMHURİYET TÜRKİYESİ ARASINDAKİ ÖZDEŞLİK devam ettiği sürece bu yalnız olağan değil zorunludur da. Çünkü bir yandan Cumhuriyet kök salıp bilinçlere yerleşirken bir yandan da eski dönemin özlemcileri bir karşı-devrim çizgisi üzerinde buluşmaktadırlar.
Söz konusu ettiğimiz özdeşlik bazı sakıncaları da birlikte getirmektedir.
Haklı olarak yakındığımız, bir aşırı uçtan ötekine herkesin ''Atatürkçü'' geçinmesi bu yüzdendir. Böylece, bir amaca ulaşmak için araç olarak kullanılan ''Biçimsel Atatürkçülük'' ortaya çıkmaktadır.
Öte yandan, Atatürk'ün kişiliğine ve görüşlerine bir dokunulmazlık, bir ''tabu''havası getirmeye çalışanlar Kemalizmi dar kalıplara hapsedip Atatürk'ü de bir ''evliya''haline sokmaktadırlar.
Öze inmeyen tek bir davranış ya da tümceden yola çıkan yorumlar o kadar değişik ve karşıt Atatürk'lere varmıştır ki ''Gerçek Atatürk''ü bulmak bir hayli güçleşmiştir.
Atatürk'ün yaşamı ve Türk Devrim Tarihi'nin taktik gereği izlediği doğrultular, onayalım ki, temele inmeyip yüzeyde dolaşanlara bazı ipuçları vermektedir.
Atatürk, kişiliği ve devrimleri ile bir bütündür.
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ:
*****
Bu nedenle dinin en temel kaynağı olan Kur’an söz konusu olduğunda, oldukça titiz davranan ve Kur’an öğretimi için büyük çabalar harcayan ve inkılâplar yapan Atatürk, birçok yerde değişik nedenlerle hep şu sözü söylemiştir:
“Mukaddes mihrabı, cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir.”
9 Temmuz 2016 Cumartesi
ATATÜRK’ÜN KUR’AN’A BAKIŞI
ATATÜRK’ÜN KURAN’IN İSTİSMAR EDİLMESİNE VE TAASSUB ARACI OLARAK KULLANILMASINA KARŞI MÜCADELESİ
Atatürk’ün karşı olduğu şey her konuda olduğu gibi dinde veya eğitiminde olan taassupluk yani bağnazlıktır. Onun bütün ilke ve inkılâplarında hedef, hep tutuculuktan Milleti kurtarmak olmuştur.
Bu nedenle dinin en temel kaynağı olan Kur’an söz konusu olduğunda, oldukça titiz davranan ve Kur’an öğretimi için büyük çabalar harcayan ve inkılâplar yapan Atatürk, birçok yerde değişik nedenlerle hep şu sözü söylemiştir:
“Mukaddes mihrabı, cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir.”
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ.
*****
25 Aralık 2016 Pazar
SÜLEYMAN DEMİREL'İN CUMHURİYET VE ATATÜRK YORUMU
(Kaynak- Mehmet Necati Güngör)
İsparta’nın Atabey ilçesine bağlı İslâmköy’de, kardeşi rahmetli Şevket Demirel’in düzenlettirdiği Müze’deki baba evini gezerken, başını öne eğerek girdiği kerpiç odaya göz gezdirirken yanındaki vefalı doktoru Aylin Cesur’a şöyle dedi:
"İşte ben bu odada kardeşlerimle yaşadım. Elektrik yoktu. Gaz lambasıyla okur-yazardık. Köy okulunu bitirdim. Ortaokul yoktu. Ortaokula gitmek için her sabah kilometrelerce yürür, kasabaya giderdik. Sonra Afyon Lisesi. Eğer bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız. Size cevabım şudur: Cumhuriyet benim işte! İslamköy'den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz."
Süleyman Demirel
DİP NOT:
Ebediyete Göçen TC. kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü ve "Dava" arkadaşları ile "vefa"lı Süleyman Demirel'i Allah'tan Rahmet Dileğimle anarken, lüzumuna binaen tekrar ibret alınması umuduyla kamu oyu ile paylaşırım.
*****
28 Mart 2017 Salı
ATATÜRK'TEN TARİHİ UYARI
KONUK YAZAR
Sinan MEYDAN
27 Mart 2017
Atatürk’ten tarihi uyarı:
Egemenliğinizi asla bir şahsa vermeyin!
Atatürk, 13 Ağustos 1923'teki Meclis konuşmasında şöyle demişti: “Yeni Türkiye devleti bir halk devletidir, halkın devletidir. Geçmiş dönemde ise bir kişinin devleti idi, kişilerin devleti idi. Bir milletin dünyadan tümüyle silinmesi, bir milletin insanlık topluluğundan tümüyle yok edilebilmesi için Nuh Tufanı kadar olağanüstü güç olayların gerçekleşmiş olması gerekir. Fakat kişiler kendiliğinden alçalmaya mahkûmdur…” (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 16, s. 80)
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine yönelik “tek adam” eleştirilerine cevap verirken “İkide bir tek adam, tek adam. O zaman Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsun” demişti.
Ancak Atatürk'ün hayatı, tek adam yönetimlerinin en baskıcısı saltanata karşı milli egemenlik mücadelesiyle geçmişti.
Gençliğinde istibdada karşı hü
HALKIN SALTANATINI KURMAK
DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ:
*****
21 Ocak 2018 Pazar
MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ...
Mustafa Kemal’in askerleriyiz..
YILMAZ ÖZDİL 21 ocak 2018
Hiç düşündünüz mü…
Nereden çıktı bu slogan?
İlk kim söyledi?
***
Sene 2006.
Aylardan haziran.
Yer, Danıştay.
Mustafa Kemal'in doğumunun 125'inci yılı dolayısıyla konferans düzenleniyor, ayakta alkışlanan konuşmacı anlatıyor:
“Atatürk Türkiyesi'nden rahatsız olanların ilk yapması gereken, Atatürk'ü unutturmaktı. Onu yapıyorlar. Cumhuriyet'in nasıl kurulduğunu, milli mücadeleyi çocuklarımıza iyi anlatmak zorundayız. 1948'den beri Mustafa Kemal'in askeriyim, terhis olmak istemiyorum.”
****
Turgut Özakman'dı o.
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder