İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

31 Ocak 2016 Pazar

KUR’AN’I KİM VE NASIL ÖĞRETİR?



KUR’AN’ DAKİ BEYYİNELERİ (KESİN DELİLLER) İLE
KENDİSİNDEN BAŞKA İLAH OLMAYAN ALLAH’IN
İNSANA ÖĞRETMESİNDE SÜNNETULLAH



ALLAH NASIL ÖĞRETİR?


1. Allah’ın öğretmesi,  Sünnetullah’ tır;  Kesintisiz devamlı bir süreçtir.

 “Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O, her an yeni bir iş ve oluştadır.” (55 / Rahman  / 29”)


2. Nebi veya resul olsun veya olmasın, İnansın veya inanmasın, her insana da öğreten Allah’tır.

  “Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biliriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız.“ (50 / Kaf / 16)


3. Allah insanlara hayrı ve şerri tanıtmıştır.

 “Kılavuzladık onu iki tepeye. / ve ona (kötülüğün ve iyiliğin) iki yolunu da göstermedik mi?”  (90 / Beled  / 10)

 “Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki, / ve nasıl ahlaki zaaflarla olduğu kadar Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle de donatıldığını!” ( 91 / şems / 8)


4. İnananlar için bizatihi kendisi kılavuz olan “Vahiy Kitabı” Kuran,  aynı zamanda, Allah’ın  insanın önüne “oku” ması  için koyduğu “Kâinat Kitabı” ile “İnsan Kitabı” nın gereğince okunup değerlendirilmesini kolaylaştıran bir ışıktır, nurdur. “İnsan Kitabı”. İnsanın bizatihi kendisidir.

 “İşte sana o Kitap! Kuşku, çelişme, tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, korunup sakınanlar için.”  (2 /BAKARA / 2)

 “Göklerin ve yerin melekûtuna (Kâinat ve insan kitaplarındaki ayetlere), Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar?”(7/Araf/185)

 “Onlara ayetlerimizi ufuklarda (Kâinat kitabı) ve öz benliklerinin içinde (insan kitabı) göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?” (41/Fıssulet/53)


http://kemaladal.blogspot.com.tr/2016/01/kuranin-isiginda-kavram-ve-tanimlar.html

 

5İnananlar için bizatihi kendisi kılavuz olan, “Vahiy Kitabı” KUR'AN'I, ASIL ÖĞRETEN Rahman sıfatıyla ALLAH'TIR. (55/1-2). ( Allah ve Resulünden başka kim öğretebilir ki? MKA)

 

 O Rahman, Öğretti Kur'an'ı, /  Bu Kuran'ı (insana) öğretti.” (55 / Rahman / 1-2)

Rahman: Rahmeti sonsuz olan. Kendisine inanan-inanmayan herkese,  rahmet ve merhametinin tüm nimetlerini,  ayrım yapmadan sunan ALLAH’ tır.

http://kemaladal.blogspot.com.tr/p/resul-kuranin-kuran-tefsiri-1-fatiha.html

 

6. Allah ve resulü, kavram olarak, uyulma / itaat yönünden iki ayrı kaynak değildir. Allah'ın indirdiği ve resulünün bildirdiği anlamındadır. Bu sebeple, Kur'an'a uyan / itaat eden, Allah ve resulüne uymuş / itaat etmiş olur

Kuran'da hiçbir yerde "Allah'a ve Muhammed'e itaat edin." diye bir ifade bulunmaz. Kuran'da sürekli "Allah'a ve Resulüne / elçisine itaat edin." şeklinde bir ifadenin geçmesi Hz. Muhammed'e, ancak elçilik vazifesinden dolayı itaat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 

“Muhammed” isminin geçtiği tüm ayetlerde (biri hariç) elçiliğinin vurgulanması, tek istisna ayette ise Muhammed'e indirilene (Kuran'a) uyulması gerektiğinin söylenmesi tüm yanlış anlamalara kapıları kapatmıştır.

Kur’an’da’ ki beyyineleri / kesin delilleri için: 


Bakınız:   EVET,KUR’AN’IN RESUL / ELÇİ OLDUĞUNU, ALLAH KUR’AN İLE BİLDİRİYOR başlıklı yazımdaki: YERİ GELMİŞKEN “ALLAH’A VE RESULÜNE/ ELÇİSİNE İTAAT” KAVRAMINI AÇALIM.



Doç Zeki BAYRAKTAR-Yrd Doç Fatih ORUM  - Yükselen Sözler--TV 8 (15-07-2014)

İZLEYİNİZ:



7.
 Yukarıda 4. Maddede belirtildiği gibi, İnananlar için bizatihi kendisi kılavuz olan “Vahiy Kitabı” KUR'AN'I,  5. Maddede belirtildiği gibi, ASIL ÖĞRETEN Rahman sıfatıyla ALLAH' (55/1-2) olduğuna ve 6. Maddede açıklandığı gibi de, kendisine uyulma ve itaat bağlamında ALLAH VE RESULÜ de iki ayrı kaynak olmadığına göre, KUR’AN’A İTAAT = RESULE İTAAT =  ALLAH’A İTAAT demektir.

Kur’an’ın bu niteliği sebebiyle: KURAN ve ÇEVİRİLERİ, Rahman tarafından öğretildiği için (55/1-2), hangi dille konuşursa konuşsun / HANGİ DİLLE OKUNURSA OKUNSUN, TÜM İNSANLIK İÇİN ALLAH'TAN BİR MESAJDIR. KIYAMETE KADAR HER ZAMAN İÇİN VE HER TOPLUMA ÖNGÖRÜLMÜŞ OLAN BİR ELÇİDİR / RESULDÜR.


Kur’an’da’ ki beyyineleri / kesin delilleri için:







8. Allah’ınNebi veya resul olsun veya olmasın, İnansın veya inanmasın, her insana” öğretmesinin nasıl olduğuna ışık tutan Sünnetullah’tır ki:

 Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur yahut da bir resul gönderir de kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O'dur; hüküm ve hikmet sahibi O'dur. “ (42 / Şura / 51)


Bu ayetle ilgili inceleme ve değerlendirmeler için:

Bakınız: KUR’AN ve VAHİY



Ayrıca Konu, “GAYB” ve “MÜTEŞABİH”  alanla ilgili olduğundan bilip değerlendirmek için :

Bakınız: KUR’AN ve ANLAM.



İlaveten, bakış açısından görüp değerlendirmek için :

Bakınız: KUR’AN ve İNANÇ


Ve

Bakınız: KUR’AN ve GERÇEK



9. Evet, Rahman isim sıfatı ile yüce ALLAH, DİLEYENE DİLEDİĞİNCE DİLEDİĞİNİ ÖGRETİR ama İnsanın dilediğini kazanmasında Sünnetullah’tır ki:

 “Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir.” (53 / Necm / 39-41)


Maksadımız, Allah’ın Hz. Muhammed’e vahyettiği “Resul Kur’an” ile bize öğretmesini istemek ve bu yolla öğrenmek ise,  bunun kazanımı bizim bunun için çalışıp didinmemize bağlanmıştır.


Bu sebeple, Bakınız ve görüp değerlendiriniz:


Bakınız: KUR’AN VE OKUMAK







10. Bütün bunlar çok uzun,  bana Kur’an’da neyin, nerede ve nasıl yazdığını yazıp göstermeden, Kur’an mesajının özüyle örtüşecek şekilde,  gayb ve müteşabih konular olsa da Akıl ve gönül gözünle anlayıp bildiğince, kendi doğrularınla (İmanınla) ve anlayabileceğim Somut ifadeler ile olabildiğince kısa olarak, ALLAH’IN ÖĞRETMESİYLE İNSANIN NASIL ÖĞRENDİĞİNİ ANLAT ki okuyup bileyim deseniz de demeseniz de:




SONUÇ OLARAK:

GÜNÜMÜZDE KUR’AN (Ana dile çevirileri dâhil) RESULDÜR, ALLAH ÖĞRETİR,  İNSANIN KESBİ (KAZANIMI) VARDIR, ALLAH BİLİR VE O KULLARINA ZULMETMEZ.

İŞTE ÖLÇÜ / KADER…

AMENNA.



DİP NOT:

`Adam alelade bir kapıya vurmuyor ki..`. `Bu kapı, insan kalbini simgeliyor..


KAİNATIN IŞIĞI

 Ancak içerden açılabildiği için dışında kola ihtiyacı yoktur`.


     KUR'AN'I , ALLAH AÇIKLAR:


 “Aklınızı işletmeniz ümidiyle Allah, ayetlerini size işte böyle açıklıyor.” (2. sure (BAKARA) 242. ayet)

 “Herhangi biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinde her tür meyvesi olan, hurmalardan, üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin güçsüz-çaresiz yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam bu sırada o bahçeye alevli bir bora isabet etsin de bahçe, baştan başa yansın. Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine düşünebilesiniz.” (2. sure (BAKARA) 266. ayet)

 “Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 103. ayet)

 “Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. “ (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 118. ayet)

 “Meryem'in oğlu Mesih, bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Onun annesi de özü-sözü doğru biriydi. İkisi de yemek yerlerdi. Bak nasıl açıklıyoruz onlara ayetleri! Sonra bak, nasıl gerisin geri çevriliyorlar!” (5. sure (MÂİDE) 75. ayet)

 “Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz.” (5. sure (MÂİDE) 89. ayet)

 “De ki: "Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!” (6. sure (EN'ÂM) 46. ayet)

 İşte biz, ayetlerimizi bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, günaha sapmışların yolu açık-seçik ortaya çıksın/günaha sapmışların yolunu açık-seçik göresin!” (6. sure (EN'ÂM) 55. ayet)

 “De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir."Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.” (6. sure (EN'ÂM) 65. ayet)

 “Karanın ve denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O'dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır. Sizi bir tek canlıdan vücuda getiren O'dur! Bu oluşumda bir karar kılma yeri var, bir de emanet olarak kalma yeri. İyice araştırıp kavrayan bir topluluk için ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık.” (6. sure (EN'ÂM) 97-98. ayet)

 Ayetleri bu şekilde, çeşitli başlıklarla veriyoruz ki, "Sen ders aldın!" desinler, biz de ilimden nasiplenen bir toplum için onu iyice açıklayalım.” (6. sure (EN'ÂM) 105. ayet)

 “Rabbinin yolu işte budur; dosdoğru, kıvamında... Biz öğüt alan bir topluluğa ayetleri ayrıntılı bir biçimde açıkladık.” (6. sure (EN'ÂM) 126. ayet)

 “De ki: "Allah'ın, kulları için çıkardığı süsü, güzel ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindirler." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.” (7. sure (A'RAF) 32. ayet)

 “Güzel ve temiz beldenin bitkisi Rabbinin izniyle çıkar. Pis ve çorak beldeden ise zararlı bitkiden başkası çıkmaz. Şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle çeşitli şekillerde sergiliyoruz.” (7. sure (A'RAF) 58. ayet)

 Biz, ayetleri işte bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, hakka dönebilsinler.” (7. sure (A'RAF) 174. ayet)

 “Bununla birlikte tövbe eder, namazı kılar, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.” (9. sure (TEVBE) 11. ayet)

 “Güneş'i ısı ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp ona evreler takdir eden O'dur. Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için ayetleri ayrıntılı kılıyor.” (10. sure (YÛNUS) 5. ayet)

 “Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.” (10. sure (YÛNUS) 24. ayet)

 “Allah odur ki, gökleri direksiz yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra arş üzerine egemen olmuştur. Güneş'i ve Ay'ı da boyun eğdirmiştir. Bunların tümü belirlenmiş bir vakte kadar akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip çevirir O... Ayetleri birer birer gözler önüne serer ki, Rabbinize kavuşacağınıza açık seçik inanasınız.” (13. sure (RA'D) 2. ayet)

 “Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz.Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.” (17. sure (İSRÂ) 12. ayet)

 Onlara ayetlerimiz açık seçik okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisçe daha güzel?" (19. sure (MERYEM) 73. ayet)

 “Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur: Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kız kardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. Hep birlikte yahut ayrı ayrı yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizde, Allah katından bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam verin. Allah size ayetleri işte böyle ayan beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz.” (24. sure (NÛR) 61. ayet)

 Yemin olsun, onu aralarında çeşitli biçimlerde ifade ettik ki öğüt alabilsinler. Ama insanların çoğu sadece nankörlükte ısrar etmektedir.” (25. sure (FURKÂN) 50. ayet)

 “Size öz benliklerinizden bir örnek verdi: Ellerinizin altında bulunanlarda, size verdiğimiz rızıklarda, sizinle aynı haklara sahip, birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekineceğiniz ortaklarınız var mı? İşte biz, aklını işletecek bir topluluk için ayetleri böyle açık açık sıralıyoruz.” (30. sure (RÛM) 28. ayet)

 Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede ayırt edilir,” (44. sure (DUHÂN) 4. ayet)

 Öğretti Kur'an'ı,” (55. sure (RAHMÂN) 2. ayet)

 “Bilin ki Allah, toprağa ölümünden sonra hayat verir. Ayetleri size açık seçik bildiriyoruz ki, aklınızı işletebilesiniz.” (57. sure (HADÎD) 17. ayet)


 Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır.” (75. sure (KIYÂMET) 19. ayet)

M. Kemal Adal
30. Ocak. 2016 / İZMİR








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder