İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

26 Şubat 2016 Cuma

KUR’AN’DAKİ DİNE GÖRE ve UYDURULAN DİNE GÖRE ZEKÂT ve SADAKA


ZEKÂT VE SADAKA:


GENEL OLARAK ZEKÂT ESASLARI:


ZEKÂT VERİLECEK / ZEKÂT ALABİLECEK KİŞİLER:


GENEL OLARAK SADAKA:


İNANMAYANLAR / İNKÂRCILAR, İKİYÜZLÜLER / MÜNAFIKLAR, FASIKLAR VE SADAKA İLİŞKİSİ:


İNANANLAR / MÜMİNLER, SADAKALARINI BAŞA KAKMAK VE EZA ETMEK SURETİYLE BOŞA ÇIKARMAMALIDIR: 


YOLDA KALAN (YOLCU):


FAKİR, SADAKA ALMAYA HAKKI OLAN / SADAKA VERİLMESİ GEREKEN KİŞİLER


FİDYE / KEFARET, SADAKA VE ALLAH'IN RIZASI İÇİN FAKİR / YOKSUL DOYURMAK:


YOKSULA DA ZENGİNE DE VEREN, RIZKI PAYLAŞTIRAN ALLAH'TIR:


FAKİRİN, YOKSULUN HAKKINI GÖZETMEYEN/HAKKINI SAHİBİNE VERMEYEN ZARARDADIR:


ALAN EL İLE VEREN EL BİR DEĞİLDİR VE BÜTÜN ÖVGÜLER ALLAH'ADIR AMA ONLARIN ÇOKLARI BİLMİYORLAR:


KENDİSİNE İYİLİK / YARDIM YAPILMASI VE GÜZELLİKLE DAVRANILMASI YOKSULLARIN HAKKIDIR:


DİLENCİ:


FİDYE / KEFARET, SADAKA VE ALLAH'IN RIZASI İÇİN FAKİR / YOKSUL DOYURMAK ve FARZ OLDUĞU DURUMLAR:


YOKSULU YEDİRMEYEN VE YEDİRMEYE TEŞVİK ETMEYENLER, AZAPTADIR:


KURAN'DAKİ ZEKÂT







 2/43****: Kavram olarak, Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka. Bak: 9/60; 19/31; 30/38, 47/36-38; 57/10-11; 73/20.


2/43****: ZEKÂT VE SADAKA:
Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın! Zekâtı verin. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. 73/20.

'Beni, bulunduğum her yerde kutsal ve bereketli kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı, zekâtı önerdi.' 19/31.

O halde, akrabaya hakkını ver. Yoksula,  yolda kalmışa da. Allah'ın yüzünü isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte böyleleridir, kurtuluşa erenler. 30/38.

Namazı kılın, zekâtı verin; rükû edenlerle birlikte rükû edin. 2/43.

Allah yolunda harcama yapmanıza engel ne var ki?.. Göklerin ve yerin mirası zaten Allah'ındır. Sizin, Fetih'ten önce infakta bulunan ve çarpışmaya gireniniz, bunu yapmayanlarla aynı değildir. Onlar, derece yönünden Fetih'ten sonra infakta bulunup çarpışmaya girenlerden çok daha üstündür. Allah hepsine güzellik vaat etmiştir. Allah, işleyip ürettiklerinizi en iyi biçimde haber almaktadır. Allah'a kim güzel bir borç verecek ki, O onun verdiğini kat kat artırsın. Böyle birisi için onur verici bir ödül de vardır. 57/10-11.

Şu iğreti dünya hayatı, sadece bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder korunursanız, Allah, ödüllerinizi verecek ve sizden mallarınızı istemeyecektir. Eğer onları isteyip bunun için sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, böylece Allah şiddetli kinlerinizi ortaya çıkarırdı. İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılan insanlarsınız. Ama bir kısmınız cimrilik ediyor. Oysaki, cimrilik eden kendi aleyhine cimrileşmiş olur. Allah Ganî'dir; yoksul olan sizlersiniz. Eğer yüz çevirirseniz, Allah yerinize başka bir toplum getirir. Ve onlar, sizin benzerleriniz olmazlar. 47/36-38.

Sadakalar / zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 9/60.

MKA.


 2/43*****: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât: Genel olarak zekât esasları. Bak: 2/83, 110, 177, 277; 24/56; 30/39; 33/33; 98/5.


2/43*****: GENEL OLARAK ZEKÂT ESASLARI:

Namazı kılın, zekâtı verin; rükû edenlerle birlikte rükû edin. 2/43.
İsrailoğulları'ndan şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve güzelliği söyleyin. Namazı kılın, zekâtı verin. Bütün bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz. 2/83.

Namazı kılın, zekâtı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 2/110.
Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri. 2/177.

İman edip hayra ve barışa yönelik değerler üreten, namazı kılan, zekâtı verenler için Rableri katında kendilerine özgü ödülleri vardır. Korku yoktur onlar için. Tasalanmayacaklardır onlar... 2/277.

Namazı kılın, zekâtı verin, resule itaat edin ki, rahmete erdirilesiniz. 24/56.
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah'ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir. 30/39.
Evlerinizde de vakarlı oturun. İlk cahiliye teşhirciliği gibi kendinizi teşhir etmeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah sizden kiri/lekeyi gidermek istiyor ey Ehlibeyt, sizi tam bir biçimde temizlemek istiyor. 33/33.

Oysaki onlara, dini yalnız O'na özgüleyerek, dosdoğru yürüyen kişiler halinde sadece Allah'a ibadet etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte budur doğru, eskimez ve aşınmaz din. 98/5.

MKA.



 Dipnot: 9/60*: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât: Zekât verilecek / zekât alabilecek kişiler.


9/60*: ZEKÂT VERİLECEK / ZEKÂT ALABİLECEK KİŞİLER:
Sadakalar / zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 9/60.

MKA.

 2/196*******: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Sadaka: Genel olarak sadaka. Bak: 2/263; 9/103; 58/12.


2/196*******: GENEL OLARAK SADAKA:


Haccı da umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer engellenirseniz, kolayınıza gelen kurban yeterlidir. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan oruç tutarak, sadaka vererek veya kurban keserek fidye yoluna gitsin. Güvene kavuştuğunuzda, hacca kadar umreden yararlanmak isteyen, kolayına gelen kurban kessin. Bunu bulamayan oruç tutsun. Üç günü hacda, yedi günü döndüğünüzde, tam on gündür bu. Bu, ailesi Mescid-i Haram'da oturmayan kişi içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.  2. sure (BAKARA) 196. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Güzel, yapıcı bir söz, bir bağışlama, ardından bir eziyet gelen sadakadan daha üstündür. Allah Ganî'dir, cömertliğine sınır yoktur; Halîm'dir, hoşgörüsüne sınır yoktur. 2. sure (BAKARA) 263. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip aklayasın. Onlar için dua et, çünkü senin duan onlar için bir sükûnettir. Allah Semî'dir, Alîm'dir. 9. sure (TEVBE) 103. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)


Ey iman edenler! Resulle gizlice konuşacağınız zaman, bu gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin! Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Eğer bu imkânı bulamazsanız bilin ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 58. sure (MÜCÂDİLE) 12. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66) 

MKA


 2/27***: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Sadaka: İnanmayanlar / İnkârcılar, İkiyüzlüler / münafıklar, Fasıklar ve sadaka ilişkisi. Bak: 2/276; 9/58, 60, 79, 104.


2/27***: İNANMAYANLAR / İNKÂRCILAR, İKİYÜZLÜLER / MÜNAFIKLAR, FASIKLAR VE SADAKA İLİŞKİSİ:
O fâsıklar ki Allah'a verdikleri ahdi, onunla anlaşıp bağlandıktan sonra bozar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi keser ve yeryüzünde bozgun çıkarırlar. İşte bunlardır hüsrana uğrayanlar. 2/27.
Allah, ribadan beklenen artışı mahveder, sadakalar karşılığında artışlar getirir. Allah, nankörlüğe batmış günahkârların hiç birini sevmez. 2/276.
İçlerinden bir kısmı da sadakalar konusunda sana laf dokundurur. Ondan kendilerine verilmişse memnun olurlar. Verilmemişse hemen öfkelenirler. 9/58.
Sadakalar / zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 9/60.
Sadakalar hususunda içten bir cömertlik göstermiş müminlere laf atanlarla, öz gayretlerinden başkasını bulamayanları alay konusu edenlere gelince, Allah onları maskaraya çevirecektir. Onlar için acıklı bir azap da vardır. 9/79.
Bilmediler mi ki, Allah'tır kullarından o tövbeyi kabul eden, o sadakaları alan. Ve Allah'tır, O Tevvâb, O Rahîm... 9/104. 


MKA


 2/264***: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Sadaka: İnananlar / Müminler, sadakalarını başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmamalıdır.


2/264***: İNANANLAR / MÜMİNLER, SADAKALARINI BAŞA KAKMAK VE EZA ETMEK SURETİYLE BOŞA ÇIKARMAMALIDIR:
Ey iman sahipleri! Allah'a ve âhıret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 2/264.

MKA.

 2/177***************: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Yolda Kalan (Yolcu). Bak: 2/215; 4/36; 9/60; 17/26; 30/38; 59/7.


2/177***************: YOLDA KALAN (YOLCU):
Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekâtı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri. 2/177.
Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: 'İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir.' 2/215.
Allah'a kulluk edin. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez. 4/36.
Doğru ile yanlışın ayrılış günü, iki topluluğun karşılaştığı gün, kulumuza indirmiş olduğumuza inanıyorsanız şunu bilin: Ganimet/kazanç olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'a, resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah her şeye kadirdir. 8/41.
Sadakalar / zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 9/60.
Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. 17/26.
O halde, akrabaya hakkını ver. Yoksula, yolda kalmışa da. Allah'ın yüzünü isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte böyleleridir, kurtuluşa erenler. 30/38.

Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. 59/7.

MKA.

 2/215***: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Sadaka almaya hakkı olan / sadaka verilmesi gereken kişiler. Bak: 2/271, 273; 4/8; 8/41; 9/60; 17/26; 24/22; 30/38; 57/7-8; 70/25.


2/215***: FAKİR, SADAKA ALMAYA HAKKI OLAN / SADAKA VERİLMESİ GEREKEN KİŞİLER:
Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: 'İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir.' 2/215.
Sadakaları açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah, Habîr'dir, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberi vardır. 2/271.
İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İffet ve onurları yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek, insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkândan infak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir. 2/273.
Mirasın paylaştırılmasında hısım-akraba, yetimler, yoksul ve çaresizler de hazır bulunurlarsa, ondan onları da rızıklandırın ve onlara güzel ve hoş bir söz de söyleyin. 4/8.
Doğru ile yanlışın ayrılış günü, iki topluluğun karşılaştığı gün, kulumuza indirmiş olduğumuza inanıyorsanız şunu bilin: Ganimet/kazanç olarak elde ettiğiniz şeylerin beşte biri Allah'a, resule, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışa aittir. Allah her şeye kadirdir. 8/41.
Sadakalar / zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, sadakalarla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 9/60.
Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. 17/26.
Sizin lütuf ve imkân sahibi olanlarınız; akrabaya, çaresizlere, Allah yolunda hicret edenlere bir şey vermemeye yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler. Allah'ın sizi affetmesini istemez misiniz? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 24/22.
O halde, akrabaya hakkını ver. Yoksula, yolda kalmışa da. Allah'ın yüzünü isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte böyleleridir, kurtuluşa erenler. 30/38.
Allah'a resulüne iman edin; sizi üzerinde buyruk sahibi yaptığı şeylerden başkalarına bol bol verin! İçinizden iman eden ve infakta bulunanlar için çok büyük bir ödül vardır. İman sahipleri iseniz size ne oluyor da Allah'a güvenmiyorsunuz? Oysaki Resul sizi Rabbinize inanmaya çağırıyor, sizden kuvvetli bir söz de almıştır. 57/7-8.
Bunların mallarında belirli bir hak vardır: Yoksul ve yoksun için. 70/24-25. 

MKA.

 Dipnot: 2/184*: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir + Yedirmek: Fidye / Kefaret, sadaka ve Allah'ın rızası için fakir / yoksul doyurmak ve farz olduğu durumlar. Bak: 5/89, 95; 22/28, 36; 58/4; 69/34; 74/44; 76/8-9; 89/18: 90/14-16;107/3.


2/184*: FİDYE / KEFARET, SADAKA VE ALLAH'IN RIZASI İÇİN FAKİR / YOKSUL DOYURMAK:

Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. 2. sure (BAKARA) 184. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz. 5. sure (MÂİDE) 89. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Ey iman sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin. Sizden kim kasten onu öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk deve-sığır, davar cinsinden, Kâbe'ye varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden adalet sahibi iki kişi belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme şeklinde bir keffâret, yahut buna denk oruç. Ta ki yaptığının vebalini tatsın. Allah, geçmişi affetmiştir. Kim bir daha yaparsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah çok güçlüdür, öç alıcıdır. 5. sure (MÂİDE) 95. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah'ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun22. sure (HAC) 28. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Biz o büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken, üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz. 22. sure (HAC) 36. ayet (Resmi: 22/İniş:88/ Alfabetik: 32)

Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 4. ayet (Resmi: 58/İniş:104/ Alfabetik:66)

"Yoksulu doyurmaya özendirmiyordu." 69. sure (HÂKKA) 34. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

 "Yoksulu yedirip doyurmuyorduk." 74. sure (MÜDDESSİR) 44. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler. "Biz size yalnız ve yalnız Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık da bir teşekkür de istemiyoruz; 76. sure (İNSÂN) 8-9. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)

Yoksulun doyurulmasını teşvik etmiyorsunuz. 89. sure (FECR) 18. ayet (Resmi: 89/İniş:10/ Alfabetik:25)

Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o, Yakındaki bir yetimi, Yahut ezilmiş, boynu bükük bir yoksulu. 90. sure (BELED) 14-46. ayet (Resmi: 90/İniş:35/Alfabetik:12)
Gördün mü o, dini yalan sayanı? İşte odur yetimi itip kakan; Yoksulu doyurmayı özendirmez o. 107. sure (MÂÛN) 1-3. ayet (Resmi: 107/İniş:17/Alfabetik:61)

MKA


 Dipnot: 47/38*: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Yoksula da zengine de veren, rızkı paylaştıran Allah'tır. Bak: 53/48; 93/8.


47/38*: YOKSULA DA ZENGİNE DE VEREN, RIZKI PAYLAŞTIRAN ALLAH'TIR:

İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılan insanlarsınız. Ama bir kısmınız cimrilik ediyor. Oysaki, cimrilik eden kendi aleyhine cimrileşmiş olur. Allah Ganî'dir; yoksul olan sizlersiniz. Eğer yüz çevirirseniz, Allah yerinize başka bir toplum getirir. Ve onlar, sizin benzerleriniz olmazlar. 47. sure (MUHAMMED) 38. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)

Hiç kuşkusuz, zenginlik veren de O'dur, nimete boğan da... 53. sure (NECM) 48. ayet (Resmi: 53/İniş:23/ Alfabetik:80)

Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi? 93. sure (DUHÂ) 8. ayet (Resmi: 93/İniş:11/ Alfabetik:18) 

MKA

 Dipnot: 68/24*: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Fakirin, Yoksulun hakkını gözetmeyen / hakkını sahibine vermeyen zarardadır.


68/24*: FAKİRİN, YOKSULUN HAKKINI GÖZETMEYEN / HAKKINI SAHİBİNE VERMEYEN ZARARDADIR:


"Hey! Bugün oraya bir yoksul girip yanınıza gelmesin!" 68. sure (KALEM) 24. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik: 51) 


MKA

 16/75**: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Alan el ile veren el bir değildir ve Bütün övgüler Allah'adır ama onların çokları bilmiyorlar.


16/75**: ALAN EL İLE VEREN EL BİR DEĞİLDİR VE BÜTÜN ÖVGÜLER ALLAH'ADIR AMA ONLARIN ÇOKLARI BİLMİYORLAR:

Allah şöyle bir örnekleme yaptı: Hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının eşyası durumunda bir kul/köle ile bizden bir güzel rızıkla rızıklandırdığımız ve ondan gizli açık dağıtan bir kişi. Bunlar aynı olur mu?! Bütün övgüler Allah'adır ama onların çokları bilmiyorlar. 16. sure (NAHL) 75. ayet (Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75) 

MKA

 2/83*******: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir: Kendisine iyilik / yardım yapılması ve güzellikle davranılması Yoksulların hakkıdır. Bak: 4/36; 17/26; 24/22.


2/83*******: KENDİSİNE İYİLİK / YARDIM YAPILMASI VE GÜZELLİKLE DAVRANILMASI YOKSULLARIN HAKKIDIR:

 İsrailoğulları'ndan şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve güzelliği söyleyin. Namazı kılın, zekâtı verin. Bütün bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 83. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah'a kulluk edin. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez. 4. sure (NİSA) 36. ayet (Resmi: 4/ İniş:98/Alfabetik:82)

Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. 17. sure (İSRÂ) 26. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Sizin lütuf ve imkân sahibi olanlarınız; akrabaya, çaresizlere, Allah yolunda hicret edenlere bir şey vermemeye yemin etmesinler, affetsinler, hoş görsünler. Allah'ın sizi affetmesini istemez misiniz? Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 24. sure (NÛR) 22. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84) 

MKA


 2/177****************: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Dilenci. Bak: 51/19; 51/9; 70/25; 93/10.                                                        

2/177****************: DİLENCİ:
Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri. 2/177.
İhtiyaç sahibi için, yoksul için bir hak vardı mallarında onların. 51/19.
Yoksul ve yoksun için. 70/25.
Yoksulu / dilenciyi azarlama! 93/10.

MKA.

 Dipnot: 2/184*: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Fakir + Yedirmek: Fidye / Kefaret, sadaka ve Allah'ın rızası için fakir / yoksul doyurmak ve farz olduğu durumlar. Bak: 5/89, 95; 22/28, 36; 58/4; 69/34; 74/44; 76/8-9; 89/18: 90/14-16;107/3.


2/184*: FİDYE / KEFARET, SADAKA VE ALLAH'IN RIZASI İÇİN FAKİR / YOKSUL DOYURMAK ve FARZ OLDUĞU DURUMLAR:

Sayılı günlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar üzerine düşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur. Ve oruç tutmanız, eğer bilirseniz, sizin için daha hayırlıdır. 2. sure (BAKARA) 184. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek, yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz. 5. sure (MÂİDE) 89. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Ey iman sahipleri! İhramda olduğunuz zaman av öldürmeyin. Sizden kim kasten onu öldürürse cezası şudur: Öldürdüğü hayvana denk deve-sığır, davar cinsinden, Kâbe'ye varacak kurbanlık bir hediye ki, içinizden adalet sahibi iki kişi belirleyecektir. Yahut yoksullara yedirme şeklinde bir keffâret, yahut buna denk oruç. Ta ki yaptığının vebalini tatsın. Allah, geçmişi affetmiştir. Kim bir daha yaparsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah çok güçlüdür, öç alıcıdır. 5. sure (MÂİDE) 95. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerinde belirli günlerde Allah'ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun. 22. sure (HAC) 28. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Biz o büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın kutsallık nişanları arasına koyduk. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerine dururken, üzerlerine Allah'ın ismini anın. Yanları yere yaslandığı zaman da onlardan yiyin; isteyen yoksulu da istemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki, şükredebilesiniz. 22. sure (HAC) 36. ayet (Resmi: 22/İniş:88/ Alfabetik: 32)

Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 4. ayet (Resmi: 58/İniş:104/ Alfabetik:66)

"Yoksulu yedirip doyurmuyorduk." 74. sure (MÜDDESSİR) 44. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

"Biz size yalnız ve yalnız Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık da bir teşekkür de istemiyoruz; 76. sure (İNSÂN) 9. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)

 Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o, 90. sure (BELED) 14. ayet (Resmi: 90/İniş:35/Alfabetik: 12) 

MKA.

 Dipnot: 36/47*: Toplumsal Düzen: İktisat: İktisadi Sorumluluklar: Zekât ve Sadaka: Yedirmek: Yoksulu yedirmeyen ve yedirmeye teşvik etmeyenler, azaptadır. Bak: 69/34; 89/18; 107/3.


36/47*: YOKSULU YEDİRMEYEN VE YEDİRMEYE TEŞVİK ETMEYENLER, AZAPTADIR:

Onlara, "Allah'ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın!" dendiğinden, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: "Allah'ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu." 36. sure (YÂSÎN) 47. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

"Yoksulu doyurmaya özendirmiyordu." 69. sure (HÂKKA) 34. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

Yoksulu doyurmayı özendirmez o. 107. sure (MÂÛN) 3. ayet (Resmi: 107/İniş:17/Alfabetik:61) 


MKA. 


KURAN'DAKİ ZEKÂT



  Kuran'da malların, maddi değerlerin Allah yolunda sarf edilmesi zekât, sadaka, infak gibi kelimelerle, kimi zaman da yoksulu yedirin gibi ifadelerle (örneğin 74-Müdessir Suresi 44) veya mallarla Allah yolunda mücadele etmek (örneğin 4-Nisa Suresi 95) tarzı ifadelerle anlatılır

Kuran'da birçok ayette anlatılan bu ibadet, dinimize göre en temel vazifelerimizden biridir.

Kuran'daki birçok ayette mallarımızdan sarf etmemiz anlatılmıştır. Fakat hiçbir ayette 'Kuran'a göre zekâtın miktarı 1/40'dır' diye bir ifade yer almaz.

Kuran'da birçok ayette anlatılan bu konuda, eğer 1/40 şeklinde bir ölçü lazım olsaydı, hiç şüphesiz Allah bunu kitabında açıklar, bizi yalanlarla dolu başka kitaplara muhtaç etmezdi.

 1/40 şeklinde ölçü getiren mezheplerin bu ölçüsü, halkın birçoğu tarafından dinin ölçüsü sanılmaktadır.

Oysa bu ölçü Kuran'da geçmediği gibi, mezheplerin tek ölçüsü de değildir. Mezhepler altın, gümüş para gibi değerlerin oranını 1/40 olarak görmüşlerdir. Mezheplere göre devenin zekâtının ölçüsü, koyunun zekâtının ölçüsü gibi ölçülerin hepsi birbirinden farklıdır.

Tarladaki ürünün zekâtı 1/10'dur. Eğer suyu taşıyarak tarlanıza getiriyorsanız bu ölçü 1/20'ye düşer. Yani Kuran'da geçmeyen birçok ayrı ölçü zekâtta geçerlidir. Üstelik bu ölçüler mantıksızdır.

Niye çiftçilik yapan kişi ürününün 1/10'unu verecekken, altını, gümüşü olan biri 1/40'ı gibi bir rakamla çiftçilerin dörtte birini versin?

Çiftçiler tüccarlardan daha mı zengindirler, yoksa çiftçilik tüccarlıktan çok daha avantajlı bir meslek midir?

Devesi olanlarla, koyunu olanların verdiği zekâtın oranları neye göre farklı? Kuran'da geçmeyen ölçüleri uyduranların, uydurduklarında bir akıl, bir basiret görülmüyor. Allah, Kuran'la yetinmemenin sonucunun bu konuda da felaket olduğunu göstermektedir.

Kuran'da geçen 'infak' kelimesinin Türkçe karşılığı 'harcamak, sahip olunan mallardan vermektir.

Kuran'da geçen bu kelime Türkçedeki harcama kelimesi gibi hem Allah yolunda harcamayı, hem de bunun dışındaki harcamayı ifade edebilir. Genelde Allah yolunda harcamayı ifade etmek için kullanılmış olan bu kelime, Allah yolundan alıkoymak için yapılan harcamalar için de kullanılmıştır. (Bkz 8-Enfal Suresi 36)

Oysa 'sadaka' kelimesi hep 'Allah yolunda harcamalar' manasında kullanılır.

'Sadaka' kelimesi kökünde 'doğrulama' manasına sahiptir. Allah yolunda yapılan harcamaların, Allah'ın hükümlerine inanmanın ve bu hükümleri doğrulamanın bir sonucu olması, 'sadaka' kelimesinin bu kökten türemesine sebep olmuş olabilir.

'Zekât' kelimesi ise 'temizlenme' manası taşır.

Kuran'da 'zekât' kelimesi 'sahip olunan değerlerden başkalarına vererek temizlenme' manasında kullanılır.

Nitekim 9-Tevbe Suresi 103. ayette 'sadaka vermenin', 'temizlenme' yani 'zekât' olduğunu anlayabiliriz. Sadakayı zekâta eşitleyen bu anlayış kadar, zekâtı daha geniş manalı olup, özellikle sadakayı kapsayan bir kavram olarak düşünen bir anlayış da geliştirebiliriz.

Bu anlayışa göre zekât, sahip olunan tüm imkânlardan vererek temizlenmeyi gerektirir. Yani kişi mallardan vererek zekât vazifesini yerine getirebileceği gibi, sahip olduğu bilgisinden başkalarını faydalandırmakla da zekât vazifesini yerine getirmiş olur.

Kuran sahip olduğumuz mallardan, maddi değerlerden kimlere vereceğimizi şu ayetleriyle açıklar:

...yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, özgürlüğe kavuşma gayretindekilere veren...
2- Bakara Suresi 177

Sana neyi infak edeceklerini (harcayacaklarını) sorarlar. De ki: 'Hayır olarak infak edeceğiniz (harcayacağınız) anne, baba, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlaradır. Hayır olarak yaptıklarınızı şüphesiz Allah bilmektedir.'
2- Bakara Suresi 215

Kendilerini Allah yoluna adayan yoksullar içindir ki yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. Onurlarından dolayı, bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayır olarak infaklarınızı (harcamalarınızı) şüphesiz Allah bilmektedir.
2- Bakara Suresi 273

Sadakalar; Allah'tan bir farz olarak yalnızca şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, özgürlüğünü kaybetmişler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah bilendir, hakimdir.
9- Tevbe Suresi 60
Görüldüğü gibi ayetlerden, Allah için yapacağımız harcamaların, sadakaların kimlere gideceğini anlıyoruz. Allah yolunda yapılacak harcamanın miktarına gelince, bu soru Kuran'da sorulmuş sonra da cevabı verilmiştir.

Ve sana neyi infak edeceklerini (harcayacaklarını, vereceklerini) sorarlar. De ki: 'Bağışladığınızı'. Böylece Allah size ayetlerini açıklar, umulur ki düşünürsünüz.
2- Bakara Suresi 219

Görüldüğü gibi Allah neyin harcanacağı sorusuna Kuran'da cevap vermiştir. Bu cevap ne 1/40'tır, ne de 1/10'dur, ne de başka rakamsal bir orandır.

Birçok kişi eğer Kuran çevirilerini incelerse 'bağışladığınızı' diye yaptığımız çevirinin 'ihtiyaçtan artanı' diye çevrildiğine rastlayabilir.

Tahminimiz bu, Kuran çevirilerinde birbirini taklit ederek yazmanın ve burada geçen kelimenin Kuran'ın diğer yerlerinde nasıl geçtiğini araştırmamanın neticesidir. Burada bizim 'bağışladığınızı' diye çevirdiğimiz ve diğer bazı çevirilerde 'ihtiyaçtan artanı' diye çevrilen kelime, 'afv'dır.

İsteyen aynı kelimenin geçtiği 2-Bakara Suresi 187, 3-Ali İmran Suresi 152, 3-Ali İmran Suresi 155, 5-Maide Suresi 95, 5-Maide Suresi 101, 9-Tevbe Suresi 43, 42-Şura Suresi 40, 64-Teğabun Suresi 14 ayetlerini inceleyebilir.

Tercümelerde bu ayetlerdeki aynı kelimenin karşılığını 'affetmek' ve 'bağışlama' olarak bulacaksınız. Fakat 'ihtiyaçtan artanı' şeklinde bir manaya rastlamayacaksınız. Aynı kelime Türkçe'mize de 'affetmek' şeklinde girmiştir.

Ayetten 'gözden çıkardıklarımızı, isteyerek ayırdıklarımızı' vermemiz anlaşılmaktadır.

Bu ayet yapılan harcamaların gönül rızası ile gerçekleşen harcamalar olduğunu gösterir.

Bu yüzden kişinin, ekonomik hayatında vermeye zorunlu tutulduğu vergi, KDV gibi harcamaları ile infakı (sadakayı) gerçekleştirdiğini düşünmek hata olur. Allah yolunda yapılan harcamalar gönül rızası sonucudur, ekonomik mecburiyetler, zorla alınmalar buna dâhil edilemez.

Kuran'ın mallarımızdan, Allah'ın rızık olarak verdiklerinden harcamamızı söyleyen birçok ayeti vardır. Kuran'da cimrilik kınanmış ve Allah'ın verdiklerinden yine Allah rızası için sarf etmemiz söylenmiştir.

Kuran, özel mülkiyeti helal kılmış, fakat Allah'ın tüm nimetlerin sahibi olduğu bilinci ile kulların, Allah'ın verdiklerinden sarf ederek sosyal adaleti sağlamalarını istemiştir.

Kuran bize yoksulların malımızda hakkı olduğunu öğretmekte (70-Mearic Suresi 24,25) ve sadaka ile bizim yoksulların bu hakkını kendilerine teslim edip temizlendiğimizi (zekât verdiğimizi) anlatmaktadır.

Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Üstün kılınanlar rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp onda eşit hale gelmiyor. Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?
16- Nahl Suresi 71

Ey iman edenler! Yahudi bilginlerinden ve rahiplerden birçoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanları korkunç bir azapla müjdele.
9- Tevbe Suresi 34

Mallarını Allah yolunda harcayacak kişi, malların gerçek sahibinin Allah olduğunu unutmayacak, bu konudaki tüm Kuran ayetlerini göz önünde bulunduracak ve dinimizin çok önem verdiği bu ibadeti gerçekleştirecektir.

Yukarıdaki ayetlerden anlayabileceğimiz gibi ideal olan herkes birbiriyle eşit seviyeye gelene kadar verme faaliyetinin devamıdır.

Sosyal adalet dengesizliğini yaratan hırsla para yığma alışkanlığı, hiç hoş karşılanmamaktadır. Ayrıca 9-Tevbe Suresi 34. ayetindeki ifadeyi göz önünde bulundurarak zekâtımızın, harcamalarımızın sahtekâr din adamlarına gitmemesine, onların mal yığıcılığının aracı olmamasına da dikkat etmeliyiz. Bu ibadette herkes kendi bütçesine göre elinden geleni yapacaktır.

Geniş imkânı olan bu geniş imkânından harcasın. Rızkı kısıtlı tutulan da Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin.
65- Talak Suresi 7

Allah bu harcamalarımızın gizli de, açık da olabileceğini söylemekte, fakat gizli şekilde vermeyi üstün tutmaktadır.

... Kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak infak ederler(harcarlar)...
13- Rad Suresi 22

Sadakaları açıktan verirseniz ne iyi, fakat gizleyip fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.
2- Bakara Suresi 271

Bu harcamaların yapılmasında Allah rızası dışında yollara sapılıp, gösteriş yapılmaması, verilenin başa kakılmaması da Kuran'da geçer.

262- Mallarını Allah yolunda harcayıp, sonra da harcamaların peşinden başa kakıp eziyet vermeyenlerin ödülleri Rableri katındadır. Onlara korku yoktur ve tasalanmayacaklardır onlar.


263- Güzel bir söz ve bağışlama peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah cömerttir, yumuşak davranandır.


264- Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye malını infak eden (harcayan) kişi gibi sadakalarınızı başa kakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın.


2- Bakara Suresi 262,263,264

9- Tevbe Suresi 91 ve 92. ayetlerden harcayacak bir şey bulamayanların üzerinde herhangi bir sorumluluk olmadığı anlaşılmaktadır.

2- Bakara Suresi 267. ayette ise düzgün mallardan harcama yapmamız, tiksinilecek şeyleri infak etmememiz anlatılır.

Kuran servet sahiplerine, mallarında fakirlerin hakkının olduğunun, malın gerçek sahibinin Allah olduğunun dersini verir.

Uydurma din üretenler, Kuran'da olmayan zekât ölçülerinin yanında, bir malın bir kişide en az bir sene kalması şartıyla zekât verilmesi gerektiği gibi hükümler de getirmişlerdir.

Oysa günümüzde büyük holding sahiplerinin birçoğu bile parasını bir sene bir yerde bekletmemekte, sürekli işlerinde sermaye olarak döndürmektedirler.

Borçlu zekât veremez, mal üretiminde kullanılan mallardan zekât verilmez gibi Kuran'da olmayan prensipler düşünülürse; krediyle iş yapan holdingciler, üretim aracı fabrika olan fabrikatörler hiç zekât vermeyecek, fakat çiftçi ürününü topladığında bunun 1/10'unu, ev hanımı kolundaki bileziğin 1/40'ını her sene zekât olarak verecektir.

Gelenekçilerin bir diğer izahına göre binek için zekât verilmez. Bu izaha göre milyarlık arabası olanlar zekât vermeyecek ama 10 kilo domates toplayan 1 kilosunu verecektir.

Kuran'ın verdiği esnekliğin kaldırılması hoş görülemeyeceği gibi, Kuran'ın bir farzının uydurma izahlarla yok sayılması sonucunu doğuracak izahlar da hoş görülemez. Daha doğrusu Kuran dışı olanın, yani insansalın, Allah'tan olan ile karıştırılması asla hoş görülemez. Bu gayretin sonucunda ortaya çıkan rezalet tablosu ortadadır.

Kuran diğer konularda olduğu gibi, mallarımızı nasıl harcayacağımızı ve kimlere yardımlar yapmamız gerektiğini de tam ve eksiksiz bir şekilde açıklamıştır.

Sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allah onu bilir.
3- Ali İmran Suresi 92

Uydurulan Din, Kuran'daki Din E - Kitap


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...


​ T.C. / M. Kemal Adal 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder