İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

1 Mart 2017 Çarşamba

HZ. SALİH VE SEMUD KAVMİ


IX. TARİH VE KISSALAR


B.  PEYGAMBER KISSALARI-4

6. HZ. SALİH VE SEMUD KAVMİ


a) Kavram olarak, Tarih ve Kıssalar, Peygamber Kıssaları, Hz. Salih ve Semûd Kavmi

 

Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı. En haydutları ortaya fırladığı zaman, Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun." Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti. Allah, işin sonundan korkacak değil ya! 91. sure (ŞEMS) 11-15. ayet (Resmi: 91/İniş:26/ Alfabetik:93)
Semûd da uyarıları yalanlamıştı. Şöyle demişlerdi: "İçimizden bir tek insana mı uyacağız? Vallahi böyle bir durumda biz, sapıklık ve çılgınlık içine düşeriz." "Aramızdan öğüt ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir." Yarın bilecekler, kimmiş yalancı küstah! Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! Suyun, aralarında bölüştürüleceğini onlara bildir. Her su alış/içiş nöbetledir/içilecek her miktar hazırlanmıştır. Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi boğazladı. Nasılmış benim azabım ve uyarılarım! Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar. 54. sure (KAMER) 23-31. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi." "Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin." Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler. Kibre sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver." Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler. Nihayet, Salih onlardan yüzünü döndürüp şöyle dedi: "Ey toplumum! Andolsun ki, Rabbimin mesajını size tebliğ ettim, size öğüt verdim; ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." 7. sure (A'RAF) 73-79. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Semûd da peygamberleri yalanladı. Kardeşleri Sâlih onlara demişti ki: "Siz hiç sakınmıyor musunuz?" "Ben sizin için emin bir resulüm." "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin." "Ben bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin Rabbi'ndendir." "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?" "Bahçelerde, pınarlarda." "Ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar içinde." "Keyif içinde, dağlardan evler yontuyorsunuz." "Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin." "Savurganlık edenlerin/haddi aşanların buyruğuna uymayın." "Onlar yeryüzünde bozgun çıkarırlar, barış için çalışmazlar." Dediler: "Sen, adamakıllı büyülenmişsin." "Sen de bizim gibi bir insansın. Eğer doğru sözlülerden isen, hadi bir mucize getir." Dedi: "Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir günde su içme hakkı da sizin." "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar." Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular. Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu inanan kişiler değildi. Ve senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 141-159. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Yemin olsun, Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i, şunu tebliğ etmek üzere gönderdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin." Bir de ne görelim, onlar birbiriyle boğuşan iki fırka oluvermişler. Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede aceleniz niye? Merhamet görebilmeniz için Allah'tan af dileseniz olmaz mı?" Dediler: "Sen ve beraberindekiler yüzünden başımıza uğursuzluk geldi/sen ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz." Dedi: "Uğursuzluk kuşunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, imtihana çekilen bir topluluksunuz. O kentte, hep bozgun çıkarıp barışa hiç yanaşmayan dokuz çete vardı. Allah adına yeminleşerek şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım, sonra da velisine şöyle diyelim: Biz onların ailesinin öldürülüşüne tanık olmadık. Vallahi, doğru söyleyenleriz." Onlar bir tuzak kurdular, biz de bir tuzak kurduk, ama şuursuzluk eden onlardı. Bir baksana nasıl oldu tuzaklarının sonu! İşte, onları da topluluklarını da hep birlikte yere geçirdik. İşte sana onların, işledikleri zulümler yüzünden çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç kuşkusuz bunda, ilmi kullanan bir topluluk için kesin bir ibret vardır. Biz inananları, korunup sakınanları kurtardık. 27. sure (NEML) 45-53. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir." Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz." Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir rahmet sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim yardım eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz." "Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir." Ama deveyi yere yıkıp kestiler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak bir tehdittir." Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavî'dir, Azîz'dir. Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler. Sanki hiç hayat sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semûd kavmi, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin, Semûd geri dönmez olmuştur. 11. sure (HÛD) 61-68. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
"Ey toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de sizden pek uzak değil." 11. sure (HÛD) 89. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Yemin olsun, Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladı. Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz çeviriyorlardı. Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı. Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı. Kazanıp durdukları şeylerin kendilerine hiçbir yararı olmadı. 15. sure (HİCR) 80-84. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Semûd'a gelince, biz onlara kılavuzluk ettik ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bunun üzerine, kazandıkları yüzünden, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı. İnananları kurtardık, onlar korunuyorlardı. 41. sure (FUSSİLET) 17-18. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Semûd'da da bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: "Bir vakte kadar yiyip içip eğlenin." Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu. 51. sure (ZÂRİYÂT) 43-45. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

Semûd ve Âd kâriayı / başa çarpan olayı yalanlamıştı. Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi. 69. sure (HÂKKA) 4-5. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

b) Salih


Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi." "Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin." Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler. Kibre sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver." Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler. Nihayet, Salih onlardan yüzünü döndürüp şöyle dedi: "Ey toplumum! Andolsun ki, Rabbimin mesajını size tebliğ ettim, size öğüt verdim; ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." 7. sure (A'RAF) 73-79. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir." 11. sure (HÛD) 61. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Sanki hiç hayat sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semûd kavmi, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin, Semûd geri dönmez olmuştur. 11. sure (HÛD) 68. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

"Ey toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de sizden pek uzak değil." 11. sure (HÛD) 89. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Semûd da peygamberleri yalanladı. Kardeşleri Sâlih onlara demişti ki: "Siz hiç sakınmıyor musunuz?" "Ben sizin için emin bir resulüm." "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin." "Ben bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin Rabbi'ndendir." "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?" "Bahçelerde, pınarlarda." "Ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar içinde." "Keyif içinde, dağlardan evler yontuyorsunuz." "Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin." "Savurganlık edenlerin/haddi aşanların buyruğuna uymayın." "Onlar yeryüzünde bozgun çıkarırlar, barış için çalışmazlar." Dediler: "Sen, adamakıllı büyülenmişsin." "Sen de bizim gibi bir insansın. Eğer doğru sözlülerden isen, hadi bir mucize getir." Dedi: "Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir günde su içme hakkı da sizin." "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar." Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular. Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu inanan kişiler değildi. Ve senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 141-159. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Yemin olsun, Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i, şunu tebliğ etmek üzere gönderdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin." Bir de ne görelim, onlar birbiriyle boğuşan iki fırka oluvermişler. Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede aceleniz niye? Merhamet görebilmeniz için Allah'tan af dileseniz olmaz mı?" Dediler: "Sen ve beraberindekiler yüzünden başımıza uğursuzluk geldi/sen ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz." Dedi: "Uğursuzluk kuşunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, imtihana çekilen bir topluluksunuz. O kentte, hep bozgun çıkarıp barışa hiç yanaşmayan dokuz çete vardı. Allah adına yeminleşerek şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım, sonra da velisine şöyle diyelim: Biz onların ailesinin öldürülüşüne tanık olmadık. Vallahi, doğru söyleyenleriz." Onlar bir tuzak kurdular, biz de bir tuzak kurduk, ama şuursuzluk eden onlardı. Bir baksana nasıl oldu tuzaklarının sonu! İşte, onları da topluluklarını da hep birlikte yere geçirdik. İşte sana onların, işledikleri zulümler yüzünden çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç kuşkusuz bunda, ilmi kullanan bir topluluk için kesin bir ibret vardır. Biz inananları, korunup sakınanları kurtardık. 27. sure (NEML) 45-53. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı. En haydutları ortaya fırladığı zaman, Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun." Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti. Allah, işin sonundan korkacak değil ya! 91. sure (ŞEMS) 11-15. ayet (Resmi: 91/İniş:26/ Alfabetik:93)

c) Semûd


(1) Semûd kavmine gönderilen deve


Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi." 7. sure (A'RAF) 73. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

 Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir." Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz." Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir rahmet sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim yardım eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz." "Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir." Ama deveyi yere yıkıp kestiler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak bir tehdittir." Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavî'dir, Azîz'dir. Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler. Sanki hiç hayat sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semûd kavmi, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin, Semûd geri dönmez olmuştur. 11. sure (HÛD) 61-68. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Sanki hiç yurt tutmamışlardı orada. Bakıp görün ki, Medyen de tıpkı Semûd gibi, dönüşü olmayan bir gidişle gitti. 11. sure (HÛD) 95. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

(2) Semûd Kavminin tutum ve durumu

Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı. En haydutları ortaya fırladığı zaman, Allah'ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun." Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti. Allah, işin sonundan korkacak değil ya! 91. sure (ŞEMS) 11-15. ayet (Resmi: 91/İniş:26/ Alfabetik:93)
Semûd da uyarıları yalanlamıştı. Şöyle demişlerdi: "İçimizden bir tek insana mı uyacağız? Vallahi böyle bir durumda biz, sapıklık ve çılgınlık içine düşeriz." "Aramızdan öğüt ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir." Yarın bilecekler, kimmiş yalancı küstah! Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! Suyun, aralarında bölüştürüleceğini onlara bildir. Her su alış/içiş nöbetledir/içilecek her miktar hazırlanmıştır. Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi boğazladı. Nasılmış benim azabım ve uyarılarım! Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar. 54. sure (KAMER) 23-31. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi." "Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin." Toplumunun kibre saplanmış kodamanları, içlerinden inanıp da baskı altında tutularak ezilenlere şöyle dediler: "Siz Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar: "Onun aracılığıyla gönderilene gerçekten inanıyoruz." dediler. Kibre sapanlar şöyle konuştu: "Biz sizin inandığınızı inkar edenleriz." Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver." Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler. Nihayet, Salih onlardan yüzünü döndürüp şöyle dedi: "Ey toplumum! Andolsun ki, Rabbimin mesajını size tebliğ ettim, size öğüt verdim; ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." 7. sure (A'RAF) 73-79. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Semûd da peygamberleri yalanladı. Kardeşleri Sâlih onlara demişti ki: "Siz hiç sakınmıyor musunuz?" "Ben sizin için emin bir resulüm." "Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin." "Ben bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin Rabbi'ndendir." "Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?" "Bahçelerde, pınarlarda." "Ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar içinde." "Keyif içinde, dağlardan evler yontuyorsunuz." "Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin." "Savurganlık edenlerin/haddi aşanların buyruğuna uymayın." "Onlar yeryüzünde bozgun çıkarırlar, barış için çalışmazlar." Dediler: "Sen, adamakıllı büyülenmişsin." "Sen de bizim gibi bir insansın. Eğer doğru sözlülerden isen, hadi bir mucize getir." Dedi: "Şu bir dişi devedir. Onun su içme hakkı var. Belli bir günde su içme hakkı da sizin." "Ona kötülükle ilişmeyin. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar." Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular. Sonunda azap onları yakaladı. Bunda elbette bir ibret var. Ama onların çoğu inanan kişiler değildi. Ve senin Rabbin mutlak Azîz, mutlak Rahîm'dir. 26. sure (ŞUARA) 141-159. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Yemin olsun, Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i, şunu tebliğ etmek üzere gönderdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin." Bir de ne görelim, onlar birbiriyle boğuşan iki fırka oluvermişler. Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede aceleniz niye? Merhamet görebilmeniz için Allah'tan af dileseniz olmaz mı?" Dediler: "Sen ve beraberindekiler yüzünden başımıza uğursuzluk geldi/sen ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz." Dedi: "Uğursuzluk kuşunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, imtihana çekilen bir topluluksunuz. O kentte, hep bozgun çıkarıp barışa hiç yanaşmayan dokuz çete vardı. Allah adına yeminleşerek şöyle dediler: "Ona ve ailesine bir gece baskını yapalım, sonra da velisine şöyle diyelim: Biz onların ailesinin öldürülüşüne tanık olmadık. Vallahi, doğru söyleyenleriz." Onlar bir tuzak kurdular, biz de bir tuzak kurduk, ama şuursuzluk eden onlardı. Bir baksana nasıl oldu tuzaklarının sonu! İşte, onları da topluluklarını da hep birlikte yere geçirdik. İşte sana onların, işledikleri zulümler yüzünden çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç kuşkusuz bunda, ilmi kullanan bir topluluk için kesin bir ibret vardır. Biz inananları, korunup sakınanları kurtardık. 27. sure (NEML) 45-53. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na dönün. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir." Dediler ki: "Ey Sâlih! Sen bundan önce, aramızda aranan/ümit beslenen bir kişi idin. Şimdi kalkmış, atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmemizi mi yasaklıyorsun? Gerçek şu ki biz, bizi çağırdığın şey hakkında kafaları karıştıran bir kuşku içindeyiz." Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç düşündünüz mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir rahmet sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim yardım eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz." "Ey toplumum! İşte şu size, Allah'ın bir mucize olan devesi. Rahat bırakın onu. Allah'ın toprağında karnını doyursun. Bir kötülük dokundurmayın ona. Yoksa sizi çok yakın bir azap yakalayıverir." Ama deveyi yere yıkıp kestiler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha nimetlenin. Bu, yalanlanamayacak bir tehdittir." Emrimiz gelince Sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. Senin Rabbin, evet O, Kavî'dir, Azîz'dir. Zulme sapmış olanları o korkunç titreşimli ses yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş hale getirdiler. Sanki hiç hayat sürmemişlerdi orada. Dikkat edin! Semûd kavmi, Rablerine nankörlük etmişti. Dikkat edin, Semûd geri dönmez olmuştur. 11. sure (HÛD) 61-68. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
"Ey toplumum! Bana kafa tutmanız, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin yahut Sâlih kavminin başlarına gelen musibetle yüz yüze getirmesin. Lût kavmi de sizden pek uzak değil." 11. sure (HÛD) 89. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Yemin olsun, Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladı. Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz çeviriyorlardı. Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı. Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı. Kazanıp durdukları şeylerin kendilerine hiçbir yararı olmadı. 15. sure (HİCR) 80-84. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Semûd'a gelince, biz onlara kılavuzluk ettik ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Bunun üzerine, kazandıkları yüzünden, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı. İnananları kurtardık, onlar korunuyorlardı. 41. sure (FUSSİLET) 17-18. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Semûd'da da bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: "Bir vakte kadar yiyip içip eğlenin." Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu. 51. sure (ZÂRİYÂT) 43-45. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

Semûd ve Âd kâriayı / başa çarpan olayı yalanlamıştı. Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi. 69. sure (HÂKKA) 4-5. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

d) Hicr Halkı




Yemin olsun, Hicr halkı da gönderilen elçileri yalanladı. Ayetlerimizi onlara verdik ama onlardan yüz çeviriyorlardı. Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı. Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı. Kazanıp durdukları şeylerin kendilerine hiçbir yararı olmadı. 15. sure (HİCR) 80-84. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36) 

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder