İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

2. TABİATIN DÜZENİ



a) Kavram Olarak,Tabiatın Düzeni


Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak! Hesapsız bir mal verdim ona. Göz doyurucu oğullar verdim. Alabildiğine imkânlar döşedim onun için. 74. sure (MÜDDESSİR) 11-14. ayet (Resmi: 74/İniş:4/ Alfabetik:67)
O ki yarattı, düzene koydu, O ki miktarını, şeklini belirledi, yolunu çizip aydınlattı. 87. sure (A'LÂ) 2-3. ayet (Resmi: 87/İniş:8/Alfabetik:5)
Hayır, hayır! O, O'nun kendisine emrettiğini hiç yerine getirmedi. Hadi, bakıversin insan, kendi yiyeceğine! Biz suyu döktük de döktük. Sonra yeryüzünü yardık da yardık. Ardından orada dâneler bitirdik. Üzümler, yoncalar, Zeytinlikler, hurmalıklar, Gür çimenli, bol ağaçlı bahçeler, Meyve, otlak/sebze. Sizin ve hayvanlarınızın yararına. 80. sure (ABESE) 23-32. ayet (Resmi: 80/İniş:24/Alfabetik:1)
Yeri, bir toplanma zemini yapmadık mı? Diriler bakımından da ölüler bakımından da. Orada oturaklı, başını yücelere kaldırmış dağlar oluşturduk. Ve size tatlı bir su içirdik. 77. sure (MÜRSELÂT) 25-27. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)
Bakmadılar mı üstlerindeki göğe ki nasıl kurduk onu, nasıl süsleyip nakışladık?! Yırtığı, çatlağı da yoktur onun. 50. sure (KAF) 6. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

Şu bir gerçek ki, biz her şeyi bir ölçüye göre/bir kaderle yarattık. Emrimiz bir tektir, bir göz kırpma gibidir. 54. sure (KAMER) 49-50. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)  

Andolsun, sizi yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için orada, geçiminize yarayacak nimet ve imkanlara vücut verdik. Ne de az şükrediyorsunuz! 7. sure (A'RAF) 10. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik: 9)

Ey ademoğulları! Size, çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik. Ama takva giysisi en hayırlısıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor.
7. sure (A'RAF) 26. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Görmediler mi, ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için nice hayvanlar yarattık da onlar, bu hayvanlara sahip oluyorlar. O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorlar. O hayvanlarda bunlar için birçok yararlar var, içecekler var. Hâlâ şükretmiyorlar mı? 36. sure (YÂSÎN) 71-73. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona delil yapmışız! Sonra nasıl tutup onu ağır ağır kendimize çekmişiz! O'dur sizin için geceyi elbise, uykuyu dinlence yapan. Gündüzü, dağılıp yayılma zamanı yapan da O'dur. O gönderdi rüzgârı bir müjde olarak rahmetinin önünden. Biz indirdik gökten tertemiz bir su. Ki onunla ölü bir beldeyi diriltelim ve onunla, yarattıklarımızdan bir takım hayvanları ve birçok insanları suvaralım. Yemin olsun, onu aralarında çeşitli biçimlerde ifade ettik ki öğüt alabilsinler. Ama insanların çoğu sadece nankörlükte ısrar etmektedir. 25. sure (FURKÂN) 45-50. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi. Göklerin ve yerin mülk ve saltanatı yalnız O'nundur. Çocuk edinmemiştir O. Mülk ve saltanatında ortak yoktur O'na. Her şeyi yaratmış ve her şeye bir ölçü ve oluş tarzı takdir etmiştir. 25. sure (FURKÂN) 1-2. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur. 25. sure (FURKÂN) 53. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Şanı yücedir o kudretin ki; gökte burçlar yarattı, orada bir kandil ve ışık yansıtıcı bir ay oluşturdu. 25. sure (FURKÂN) 61. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün. Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. 35. sure (FATIR) 12-13. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Mûsa dedi: "Rabbimiz,her şeye yaratılışını lütfeden, sonra da yol yordam gösteren kudrettir."
20. sure (TÂHÂ) 50. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

"Onlara ilişkin bilgi, Rabbim katında bir Kitap'tadır. Rabbim ne şaşırır ne de unutur." Yeryüzünü size beşik yapan, onda sizin için yollar açan, gökten su indiren O'dur. Biz o suyla çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık. Yiyin, hayvanlarınızı yayıp otlatın. Kuşkusuz bunda, aklı başında insanlar için ibretler vardır. Sizi yerden yarattık. Tekrar oraya göndereceğiz. Ve oradan sizi bir kez daha çıkaracağız. 20. sure (TÂHÂ) 52-55. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Görmedin mi; biz geceyi, içinde dinlensinler diye, gündüzü de gösterici bir ışık olsun diye oluşturduk. İşte bunda, inanan bir topluluk için elbette ibretler vardır. 27. sure (NEML) 86. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Sen dağlara bakar da onları donuk, durgun görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Her şeyi güzel ve mükemmel yapan Allah'ın sanatıdır bu. Yaptıklarınızdan gereğince haberdardır O. 27. sure (NEML) 88. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Rahmetinin bir eseri olarak geceyi ve gündüzü sizin için oluşturdu ki, onda sükûnet bulasınız, O'nun lütfundan bir şeyler dileyesiniz ve şükredebilesiniz. 28. sure (KASAS) 73. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık. 17. sure (İSRÂ) 12. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Rabbiniz odur ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütüyor. O, size karşı gerçekten çok merhametlidir. 17. sure (İSRÂ) 66. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Yemin olsun, biz, âdemoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlerle yükledik. Onları, güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. 17. sure (İSRÂ) 70. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Güneş'i ısı ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp ona evreler takdir eden O'dur. Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için ayetleri ayrıntılı kılıyor. 10. sure (YÛNUS) 5. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

O, odur ki, içinde durup dinlenesiniz diye sizin için geceye vücut verdi, gündüzü de aydınlık kıldı. Hiç kuşkusuz, bunda, dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır. 10. sure (YÛNUS) 67. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve onu/onları, seyredenler için süsledik. Ve onu / onları, her kovulup taşlanmış şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden olur; onun peşine de parlak bir ateş alevi düşer. Yeri yayıp döşedik, ona kuvvetli dağlar diktik ve içinde ölçülü/ahenkli her şeyden bitirdik. Orada sizin için ve rızıklandırıcısı siz olmadığınız kimse için geçimlikler yarattık. Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim yanımızda olmasın. Ama biz onu ancak belirli bir ölçüde/bir kaderle indiririz. Rüzgârları dölleyiciler olarak gönderdik; gökten bir su indirdik de onunla sizi suvardık. Onun depolayıcıları siz değilsiniz. Biziz, elbette biziz o hayat vermekte olan, o öldürmekte olan. Ve biziz sonunda mirasçı kalan. 15. sure (HİCR) 16-23. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Size gökten su indiren de O'dur! Biz o suyla her şeyin bitkisini çıkardık. Ondan da bir yeşillik çıkardık. O yeşillikten birbiri üzerine binmiş dâneler çıkardık. Hurma ağacının da tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzümlerden bağlar, zeytin, nar çıkardık. Birbirine benzeyeni var, benzemeyeni var. Meyve verdiğinde ve meyveler olgunlaştığında bir bakın onun ürününe! Bu size gösterilenlerde, iman eden bir topluluk için, çok ibret vardır! 6. sure (EN'ÂM) 99. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Şafağı yarıp sabahı ortaya çıkaran/Fâlık O'dur! Geceyi dinlenme zamanı yaptı; Güneş'i ve Ay'ı hesap aracı. İşte budur ölçülendirmesi o Azîz'in, o Alîm'in! 6. sure (EN'ÂM) 96. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Gökleri direksiz, desteksiz yarattı; görüyorsunuz onları. Ve yeryüzüne, sizi çalkalayıp sendeletmesin diye ağırlıklar, dayanaklar bıraktı ve orada her çeşit hayvanı yaydı. Gökten bir su indirdik de orada her türlü cömert ve bereketli çifti filizlendirdik. 31. sure (LOKMAN) 10. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Görmediniz mi, Allah, göklerde ve yerde bulunan şeyleri sizin emrinize verdi ve görünür görünmez nimetlerini üstünüze saçtı. İnsanlardan öylesi var ki, Allah uğrunda ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın mücadele eder. 31. sure (LOKMAN) 20. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine sokuyor, gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp gidiyor. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 31. sure (LOKMAN) 29. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. Gözünüzü açın; Aziz'dir O, Gaffar'dır. 39. sure (ZÜMER) 5. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

 Allah, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi yarattı. Gündüzü de aydınlık kıldı. Şu bir gerçek ki, Allah, insanlara her halde lütufkâr davranıyor fakat insanların çokları şükretmezler.
40. sure (MÜ'MİN) 61. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Allah odur ki, yeryüzünü sizin için durulacak yer, göğü bir bina yaptı; sizi yaratıp donattı ve görünüşünüzü güzel yaptı, sizi temiz ve güzel nimetlerle rızıklandırdı. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz! Âlemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir! 40. sure (MÜ'MİN) 64. ayet (Resmi: 40/ İniş:60/Alfabetik:69)

Bir kısmından binek edinesiniz, bir kısmından yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratan, O Allah'tır. O hayvanlarda sizin için daha nice faydalar vardır. Onları binek yaparak, gönüllerinizdeki arzuya ulaşırsınız. Hem onlar üzerinde hem gemiler üzerinde taşınırsınız. 40. sure (MÜ'MİN) 79-80. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını dört günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere... Sonra buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi: "İsteyerek veya istemeyerek gelin!" Onlar şöyle dediler: "İsteyerek geldik!" Böylece onları, iki günde yedi gök halinde takdir edip her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti. Ve biz, arza en yakın göğü kandillerle ve bir korumayla donattık. İşler bunlar Azîz ve Alîm olanın takdiridir. 41. sure (FUSSİLET) 10-12. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Gökleri ve yeri ortaya çıkarandır, Fâtır'dır O. Size, benliklerinizden eşler yapmıştır; davarlardan da çiftler. Bu tarz içinde üretiyor sizi. O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. Gereğince işiten, gereğince görendir O. 42. sure (ŞÛRÂ) 11. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

O, yerküreyi size bir beşik yaptı. Ve onda sizler için yollar oluşturdu ki, varacağınız yere varabilesiniz. Gökten bir ölçüye bağlı olarak/bir kaderle su indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız. Tüm çiftleri de yaratan O'dur. Ve O, sizin için gemilerden ve hayvanlardan binmekte olduğunuz şeylere de vücut verdi; Ki onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayıp da şöyle diyesiniz: "Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık." "Ve gerçekten biz, halden hale geçerek Rabbimize mutlaka döneceğiz." 43. sure (ZUHRUF) 10-14. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde gemiler O'nun emriyle akıp gitsin, lütfundan istekte bulunasınız ve şükredebilesiniz. Göklerde ne var, yerde ne varsa tümünü, O'ndan bir lütuf olarak size boyun eğdirmiştir. Bunda, derin derin düşünen bir topluluk için elbette ibretler vardır. 45. sure (CÂSİYE) 12-13. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak olarak ve belirlenmiş bir süre için yarattık biz. Küfre batanlarsa uyarılmış oldukları şeyden yüz çevirmektedirler. 46. sure (AHKAF) 3. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

Yeryüzünde ayetler vardır görürcesine bilenler için. Benliklerimizin içinde de. Hâlâ bakıp görmeyecek misiniz? Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de. Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki, o tıpkı sizin konuşabildiğiniz gibi kesin bir gerçektir. 51. sure (ZÂRİYÂT) 20-23. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz, biz, genişleticileriz. Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyicileriz! Her şeyden iki çift yarattık ki düşünüp anlayabilesiniz.        51. sure (ZÂRİYÂT) 47-49. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Yemin olsun o ahenkli yollar taşıyan göğe, Ki siz gerçekten tartışmalarla dolu bir söz içindesiniz. 51. sure (ZÂRİYÂT) 7-8. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Davarları da O yaratmıştır. Onlarda sizin için bir ısıtıcı, koruyucu ve nice nice yararlar vardır. Onlardan bazı şeyleri/onlardan bazılarını yersiniz. Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve ağırlıklarınızı yüklenir, canlarınızın yarısını tüketmeden varamayacağınız beldelere kadar taşırlar. Hiç kuşkusuz, Rabbiniz gerçekten Raûf'tur, çok acıyıp esirger; Rahîm'dir, sınırsızca merhamet eder. Hem binesiniz diye hem de bir süs olarak atları, katırları, eşekleri de yarattı. Ve bilemeyeceğiniz daha neler yaratır O... Yolu doğrultup denge noktasını bulmak Allah'ın işidir. Ondan sapan da var. Allah dileseydi, sizi toptan hidayete erdirirdi. O sizin için gökten bir su indirdi; ondan bir içecek var. Kendisinden hayvanlarınıza yedirdiğiniz ağaç da ondan oluşmaktadır. O suyla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve her çeşitten meyvalar bitirir. Hiç kuşkusuz, bunda, derin derin düşünen bir toplum için gerçek bir mucize vardır. Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O'nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır. Ve sizin için yeryüzünde, çeşit çeşit renklerde başka şeylere de vücut vermiştir. Bütün bunlarda, düşünüp ibret alacak bir toplum için elbette bir mucize vardır. Ve O'dur ki, içinden taze bir et yemeniz ve kuşanacağınız bir süs çıkarmanız için denizi emrinize vermiştir. Gemileri onda yara yara gider görürsün. Böyle yapmıştır ki, O'nun kereminden nasip arayasınız ve şükredebilesiniz. Sizi çalkayıp sarsar diye yerküreye ağır dağlar, ırmaklar, yollar koydu. İyiye ve doğruya ulaşmanız umulmaktadır. Ve nice işaretler! Yıldızla da onlar, yol ve yön doğrulturlar. Yaratan, yaratmayana benzer mi? Hiç düşünmüyor musunuz? Allah'ın nimetlerini saymaya kalkarsanız, onların sonunu getiremezsiniz. Allah, gerçekten Gafûr ve Rahîm'dir. 16. sure (NAHL) 5-18. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Allah size, evlerinizden huzur ve sükûn yeri yaptı. Hayvan derilerinden size, gerek göç gününüzde gerek konduğunuz sırada rahatça taşıyacağınız evler yaptı. Ayrıca, hayvanların; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından belli bir süreye kadar kullanabileceğiniz giyimlikler, döşemelikler ve kullanım eşyası verdi. Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz. 16. sure (NAHL) 80-81. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Allah odur ki, gökleri ve yeri yarattı. Gökten bir su indirdi de onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkardı. Emriyle denizde akıp gitmeleri için gemileri hizmetinize verdi. Irmakları da emrinize verdi. Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş'i ve Ay'ı da size boyun eğdirdi. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize verdi. Kendisinden istediğiniz her şeyden size bir parça verdi. Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, sayıp bitiremezsiniz. Doğrusu şu ki insan, gerçekten çok zalim, çok nankördür. 14. sure (İBRÂHİM) 32-34. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
O odur ki, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yarattı. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.       21. sure (ENBİYÂ) 33. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Yerküreye, onları çalkalamasın diye bir takım dağlar diktik. Ve orada geniş geniş yollar açtık ki, doğru gidebilsinler. 21. sure (ENBİYÂ) 31. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
 
Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz! Onunla size hurmalardan ve üzümlerden bahçeler yetiştirdik, onlarda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyorsunuz. Ve bir ağaç da yetiştirdik ki, Tûr-i Sina'dan çıkar, yağlı olarak biter; yiyenlere katıktır. Davarlarda da sizin için elbette bir ibret vardır! Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz. Onlarda sizin için birçok yarar var. Onlardan yiyorsunuz da. Hem onlar üzerinde hem de gemiler üzerinde taşınıyorsunuz. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 18-22. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
İş ve oluşu gökten yere doğru çekip çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir günde ki, süresi, sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir. İşte budur Allah! Gaybı da görüneni de bilen O'dur. Azîz'dir o, Rahîm'dir.   32. sure (SECDE) 5-6. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Görmediler mi ki biz, çorak toprağa suyu salıyoruz da onunla ekinler çıkarıyoruz; hem hayvanları yiyor ondan hem kendileri. Hâlâ görmüyorlar mı? 32. sure (SECDE) 27. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızıklarından yiyin. Dönüş O'nadır. 67. sure (MÜLK) 15. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O'dur. O Rahman'ın yaratışında/yarattıklarında herhangi bir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun? Sonra bakışı iki kez daha döndür! Umudunu kesmiş olarak döner sana göz. Utanmış, bitkin düşmüştür o. Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara ateş taneleri yaptık. O şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık. 67. sure (MÜLK) 3-5. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

Biz bu yeryüzünü bir beşik yapmadık mı? Dağları birer kazık yapmadık mı? Sizleri çiftler olarak yarattık. Sizin uykunuzu bir dinlenme/bir rahatlama/bir tür ölüm yaptık. Geceyi bir giysi yaptık.  Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık. Üstünüzde yedi sağlam/aşınmaz kurduk. Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik. Sıkarak su çıkaranlardan şarıl şarıl bir su indirdik, Ki çıkaralım onlardan dâneler ve otlar; Ve içiçe girmiş bağlar/bahçeler. 78. sure (NEBE) 6-16. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)

Siz mi daha zorsunuz yaratılışça, gök mü? Onu O yapıp kurdu. Onun boyunu yükseltti; ardından ona ahenk ve düzen verdi. Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkardı. Bundan sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı. Ondan suyunu, otlağını çıkardı. Dağları, demir atmış gibi oturttu; Sizin için ve hayvanlarınız için bir geçim aracı olarak. 79. sure (NÂZİÂT) 27-33. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)

O Allah'tır ki, rüzgârları gönderir de onlar, bulutu savurur. Sonra Allah o bulutu gökte dilediği gibi yayıp döşer, onu parça parça eder. Nihayet sen onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Sonra onu kullarından dilediğine ulaştırdığında onlar, müjde almış gibi sevinirler. Oysaki onlar, yağmur kendilerine indirilmeden önce iyice suskun ve ümitsiz idiler. 30. sure (RÛM) 48-49. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Allah odur ki, gökleri direksiz yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra arş üzerine egemen olmuştur. Güneş'i ve Ay'ı da boyun eğdirmiştir. Bunların tümü belirlenmiş bir vakte kadar akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip çevirir O... Ayetleri birer birer gözler önüne serer ki, Rabbinize kavuşacağınıza açık seçik inanasınız. 13. sure (RA'D) 2. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Görmedin mi, Allah yeryüzündekileri ve denizde O'nun emriyle akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi. O'nun izni olmaksızın yerkürenin üstüne düşmemesi için göğü O tutuyor. Allah, insanlara karşı elbette Raûf, Rahîm'dir, 22. sure (HAC) 65. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de, onun sayesinde yer, yemyeşil hale geliyor. Allah Latîf'tir, Habîr'dir. 22. sure (HAC) 63. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar. Bir ayırıcı var aralarında; kendi sınırlarını aşmıyorlar. Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? 55. sure (RAHMÂN) 19-21. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)

Ve yerküre. Koydu onu toprakta yaşayacak yaratıklar için. Bir meyve var onda. Ve salkımlarla donatılmış hurma ağaçları. Çimli ve samanlı dâne ve hoş kokulu otlar vardır. Bu böyle iken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? 55. sure (RAHMÂN) 10-13. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)

Güneş ve Ay. Hesaba bağlıdır her birinin her şeyi. Çimen/yıldız ve ağaç secde ediyorlar. Ve gök. Yükseltti onu. Ve koydu şaşmaz ölçüyü, mizanı. 55. sure (RAHMÂN) 5-7. ayet (Resmi: 55/İniş:89/ Alfabetik:86)

Sana, doğan aylardan sorarlar. De ki: "Onlar, insanların çeşitli yararları ve bir de hac için vakit ölçüleridir." Hayra ulaşmak evlere arkalarından girmeniz değildir. Hayra ulaşan o kişidir ki, takvaya sarılıp korunur. Evlere kapılarından girin. Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz. 2. sure (BAKARA) 189. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Ve gökten bir su indirdi de onunla sizin için meyvelerden / ürünlerden bir rızk çıkardı. Artık bilip durduğunuz halde Allah'a ortaklar koşmayın. 2. sure (BAKARA) 22. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

O Allah'tır ki, yeryüzündekilerin tümünü sizin için yarattı. Sonra göğe saltanat kurdu da onları yedi gök halinde düzenledi. O Alîm'dir, her şeyi çok iyi bilir. 2. sure (BAKARA) 29. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Görmedin mi, Allah, bulutları sürüyor, sonra onları kaynaştırıp iç içe sokuyor, sonra onları birbiri üstüne yığıyor. Nihayet, onların arasından yağmurun çıktığını görüyorsun. Gökten, ondaki dağlardan bir dolu indiriyor da onunla dilediğini çarpıyor, dilediğinden de onu yan geçiriyor. Onun şimşeğinin parıltısı, neredeyse gözleri alıp götürecek. Allah, gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Gözleri olanlar için bunda elbette bir ibret vardır. Allah, tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir24. sure (NÛR) 43-45. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)

b)Sabah, Akşam ve Gündoğumu, Günbatımı


(1) Sabah

Ehlikitap'tan bir zümre şöyle dedi: "Şu iman edenlere indirilene günün başlangıcında inanın, günün sonunda karşı çıkın. Belki onları döndürebilirsiniz; 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 72. ayet (Resmi: 3/ İniş:94/Alfabetik:7)

Şafağı yarıp sabahı ortaya çıkaran/Fâlık O'dur! Geceyi dinlenme zamanı yaptı; Güneş'i ve Ay'ı hesap aracı. İşte budur ölçülendirmesi o Azîz'in, o Alîm'in! 6. sure (EN'ÂM) 96. ayet (Resmi: 6/ İniş:55/Alfabetik:20)

Melekler dediler: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz. Sana asla el süremezler. Gecenin bir yerinde aileni götür. İçinizden hiç kimse geri kalmasın; karın müstesna. O, ötekilere çatan belaya çarptırılacaktır. Onların azap vakti, sabah vaktidir. Sabah da ne kadar yakın, değil mi?" 11. sure (HÛD) 81. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Ona şu emri bir hüküm olarak ilettik: Şunlar, kökleri kesilmiş olarak sabahlayacaklardır.
15. sure (HİCR) 66. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Korkunç titreşimli ses onları da sabaha girecekleri sırada yakaladı. 15. sure (HİCR) 83. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Kentte, korku içinde sabahladı, göz kulak kesiliyordu. Bir de baktı ki, dün ondan yardım isteyen adam yine onu yardıma çağırıyor. Mûsa ona dedi ki: "Anlaşıldı, sen, tam azmış bir adamsın." 28. sure (KASAS) 18. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

O halde tespih Allah için. Akşama erdiğinizde de sabaha erdiğinizde de... 30. sure (RÛM) 17. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir edecek. Sonunda o hale geldiler ki, konutlarından başka hiçbir şey görünmüyordu. Suçlular topluluğunu işte böyle cezalandırırız biz. 46. sure (AHKAF) 25. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları. 54. sure (KAMER) 38. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)

Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi. 68. sure (KALEM) 17. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)

O, simsiyah kesiliverdi. Sabaha çıktıklarında birbirlerine seslendiler: 68. sure (KALEM) 20-21. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)

Yemin olsun sabaha, ağarıp ışıdığında, 74. sure (MÜDDESSİR) 34. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkardı. 79. sure (NÂZİÂT) 29. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)

Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha, 81. sure (TEKVÎR) 18. ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)

Sabahleyin akın edenlere/baskın yapıp toprak fethedenlere, 100. sure (ÂDİYÂT) 3. ayet (Resmi: 100/ İniş:14/Alfabetik:2)

(2) Akşam

Ehlikitap'tan bir zümre şöyle dedi: "Şu iman edenlere indirilene günün başlangıcında inanın, günün sonunda karşı çıkın. Belki onları döndürebilirsiniz; 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 72. ayet (Resmi: 3/ İniş:94/Alfabetik:7)

Göklerde ve yerde Hamd da O'na; gün sonunda da öğleye erdiğinizde de. 30. sure (RÛM) 18. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Akşam üstü kendisine, üç ayak üzerine basıp bir ayağını tırnak üstüne diken safkan koşu atları sunulmuştu. 38. sure (SÂD) 31. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)

Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler. 79. sure (NÂZİÂT) 46. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
 (3) Gündoğumu

Güneşin kaymasından/aşağı sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah Kur'an'ı tanıklarca izlenmektedir. 17. sure (İSRÂ) 78. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Artık, onların söylediklerine sabret; Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbini överek tespih et! Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da tespih et ki, hoşnutluğa erebilesin. 20. sure (TÂHÂ) 130. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Artık onların söylediklerine sabret ve Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbinin hamdiyle tespih et! 50. sure (KAF) 39. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
 (4) Günbatımı

Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. 2. sure (BAKARA) 187. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Güneşin kaymasından/aşağı sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah Kur'an'ı tanıklarca izlenmektedir. 17. sure (İSRÂ) 78. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Artık, onların söylediklerine sabret; Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbini överek tespih et! Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da tespih et ki, hoşnutluğa erebilesin. 20. sure (TÂHÂ) 130. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Artık onların söylediklerine sabret ve Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbinin hamdiyle tespih et! 50. sure (KAF) 39. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

İş, sandıkları gibi değil! Yemin ederim akşamın kızıllığına, 84. sure (İNŞIKAK) 16. ayet (Resmi: 84/İniş:83/Alfabetik:44)

c) Gece


(1) Gece, Sarıp Bürüyüp Örten ve Geceye Yemin
 
O'dur sizin için geceyi elbise, uykuyu dinlence yapan. Gündüzü, dağılıp yayılma zamanı yapan da O'dur. 25. sure (FURKÂN) 47. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Geceyi bir giysi yaptık. 78. sure (NEBE) 10. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)

Ve onu sarıp sarmaladığı zaman geceye. 91. sure (ŞEMS) 4. ayet (Resmi: 91/İniş:26/Alfabetik:93)

Yemin olsun bürüyüp örttüğü zaman geceye, 92. sure (LEYL) 1. ayet (Resmi: 92/İniş:9/Alfabetik:58)

(2) Gecede Deliller, İzler, İşaretler, İbretler Vardır

Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2. sure (BAKARA) 164. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

"Geceyi gündüzün içine sokarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 27. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Şu bir gerçek ki, göklerin ve yerin yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, aklını ve gönlünü işletenler için çok ibretler vardır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 190. ayet (Resmi: 3/ İniş:94/ Alfabetik:7)
Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir veriş de/yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir. 7. sure (A'RAF) 54. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Şu bir gerçek ki, geceyle gündüzün birbiri ardınca değişip durmasında, Allah'ın göklerde ve yerde vücut verdiği şeylerde, sakınan bir topluluk için sayısız ayetler vardır. 10. sure (YÛNUS) 6. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur. Bütün meyvalardan kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır. 13. sure (RA'D) 3. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş'i ve Ay'ı da size boyun eğdirdi. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize verdi. 14. sure (İBRÂHİM) 33. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da O'nun emriyle bir hizmete boyun eğmiştir. Bütün bunlarda, aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ibretler vardır. 16. sure (NAHL) 12. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık. 17. sure (İSRÂ) 12. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

İşte böyle. Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Allah Semî'dir, Basîr'dir. 22. sure (HAC) 61. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Allah, gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Gözleri olanlar için bunda elbette bir ibret vardır.
24. sure (NÛR) 44. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)

De ki: "Söyleyin bakalım, Allah geceyi, kıyamet gününe kadar üzerinizde sürekli kılsa, Allah'tan başka hangi ilah size ışık getirebilir? Hâlâ dinlemeyecek misiniz?" 28. sure (KASAS) 71. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine sokuyor, gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp gidiyor. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 31. sure (LOKMAN) 29. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına almıştır. Her biri belirlenen bir süreye kadar akıp gidiyor. İşte Rabbiniz Allah bu; mülk ve yönetim O'nundur. Onun berisinden yakardıklarınız ise bir çekirdek zarına bile hükmedemezler. 35. sure (FATIR) 13. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler. 36. sure (YÂSÎN) 37. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

Güneş'in Ay'a ulaşıp çatması gerekmiyor. Gecenin de gündüzü geçmesi gerekmez. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 36. sure (YÂSÎN) 40. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. Gözünüzü açın; Aziz'dir O, Gaffar'dır. 39. sure (ZÜMER) 5. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Geceyi gündüzün içine sokar O; gündüzü de gecenin içine sokar. Göğüslerin sakladıklarını çok iyi bilendir O. 57. sure (HADÎD) 6. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)

Yemin olsun geceye, sırtını döndüğünde; 74. sure (MÜDDESSİR) 33. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Beriye geldiği ve geriye döndüğü zaman geceye, 81. sure (TEKVÎR) 17. ayet (Resmi: 81/İniş:7/ Alfabetik:103)

Geceye ve derlediğine, 84. sure (İNŞIKAK) 17. ayet (Resmi: 84/İniş:83/Alfabetik:44)

On geceye, 89. sure (FECR) 2. ayet (Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)

Yola koyulduğu zaman geceye. 89. sure (FECR) 4. ayet (Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)

Gelip oturduğu vakit geceye ki, 93. sure (DUHÂ) 2. ayet (Resmi: 93/İniş:11/Alfabetik:18)

(3) Kur’an Kutlu Bereketli Bir Gecede İndirilmiştir

Biz onu kutlu/bereketli bir gecede indirdik. Hiç kuşkusuz, biz uyarıcılarız. 44. sure (DUHÂN) 3. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)
 (4) Gece, Dinlenme-İstirahat Zamanı

Şafağı yarıp sabahı ortaya çıkaran/Fâlık O'dur! Geceyi dinlenme zamanı yaptı; Güneş'i ve Ay'ı hesap aracı. İşte budur ölçülendirmesi o Azîz'in, o Alîm'in! 6. sure (EN'ÂM) 96. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

O, odur ki, içinde durup dinlenesiniz diye sizin için geceye vücut verdi, gündüzü de aydınlık kıldı. Hiç kuşkusuz, bunda, dinleyecek bir topluluk için ibretler vardır. 10. sure (YÛNUS) 67. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Görmedin mi; biz geceyi, içinde dinlensinler diye, gündüzü de gösterici bir ışık olsun diye oluşturduk. İşte bunda, inanan bir topluluk için elbette ibretler vardır. 27. sure (NEML) 86. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
 
De ki: "Söyleyin bakalım, eğer Allah kıyamet gününe kadar, gündüzü üzerinizde sürekli tutsa, Allah'tan başka hangi tanrı, içinde sükûnet bulacağınız bir gece verebilir size? Hâlâ görmeyecek misiniz?" Rahmetinin bir eseri olarak geceyi ve gündüzü sizin için oluşturdu ki, onda sükûnet bulasınız, O'nun lütfundan bir şeyler dileyesiniz ve şükredebilesiniz. 28. sure (KASAS) 72-73. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
 (5) Allahın Emri-Azabı Gece de Gelebilir

Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz. 10. sure (YÛNUS) 24. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
 
Şöyle söyle: "Diyelim O'nun azabı size gündüzün veya geceleyin gelecektir. Suçlular bunlardan hangisini aceleyle ister?" 10. sure (YÛNUS) 50. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
 (6)Gecenin İçinde Allah’a Kulluk-İbadet-Zikir-Tespih

Zekeriyya dedi: "Rabbim, bana bir belirti ver." Allah buyurdu: "Sana belirti şudur: "İnsanlarla üç gün, işaretleşme dışında konuşmayacaksın. Rabbini çok an. Akşam-sabah tespih et." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 41. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah'ın ayetlerini okurlar. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 113. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)

Rabbini, öz benliğinin içinde yalvarıp ürpererek, bağırtılı olmayan bir sesle sabah-akşam zikret. Sakın gafillerden olma. 7. sure (A'RAF) 205. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın saatlerde namaz kıl! Güzellikler kötülükleri silip süpürür. İşte bu, Allah'ı ananlara bir öğüttür. 11. sure (HÛD) 114. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Güneşin kaymasından/aşağı sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah Kur'an'ı tanıklarca izlenmektedir. 17. sure (İSRÂ) 78. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Sana özgü bir davranış olarak, gecenin bir kısmında, o Kur'an'la meşgul olmak üzere uyanık ol/uykudan uyan. Böylece Rabbinin seni övgüye layık bir konuma ulaştırması umulur. 17. sure (İSRÂ) 79. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Benliğini, sabah akşam yüzünü isteyerek rablerine yalvaranlarla beraber tut. İğreti dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırıp uzaklaştırma. Ve sakın, kalbini bizim zikrimizden / Kur'anımızdan gafil koyduğumuz, boş arzularına uymuş kişiye boyun eğme. Böylesinin işi hep aşırılıktır. 18. sure (KEHF) 28. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Artık, onların söylediklerine sabret; Güneş'in doğuşundan önce de batışından önce de Rabbini överek tespih et! Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da tespih et ki, hoşnutluğa erebilesin. 20. sure (TÂHÂ) 130. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar. 21. sure (ENBİYÂ) 20. ayet (Resmi: 21/İniş:73/ Alfabetik:21)

Geceleri, Rableri huzurunda secde ederek, ayakta durarak geçirirler. 25. sure (FURKÂN) 64. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman. 26. sure (ŞUARA) 218. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

O halde tespih Allah için. Akşama erdiğinizde de sabaha erdiğinizde de... 30. sure (RÛM) 17. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

O'nu sabah akşam tespih edin! 33. sure (AHZÂB) 42. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır." 39. sure (ZÜMER) 9. ayet (Resmi: 39/İniş:59/ Alfabetik:114)

Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek tespih et! 40. sure (MÜ'MİN) 55. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Allah'a ve resulüne inanasınız, O'nu destekleyesiniz, O'nu yüce bilesiniz ve sabah akşam O'nu tespih edesiniz diye. 48. sure (FETİH) 9. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)

Gecenin bir kısmında ve secdelerin arkalarından O'nu tespih et! 50. sure (KAF) 40. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

Gecenin pek azında uyumaktaydılar. 51. sure (ZÂRİYÂT) 17. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

Gecenin bir bölümünde ve yıldızların ardından da O'nu tespih et! 52. sure (TÛR) 49. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)

Geceleyin kalk! Kısa bir süre hariç, 73. sure (MÜZZEMMİL) 2. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)

Şu bir gerçek ki, yeni bir oluşa koyulmak üzere geceleyin kalkan, yer tutma bakımından daha güçlü, söz bakımından daha etkilidir. 73. sure (MÜZZEMMİL) 6. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)

Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın! Zekâtı verin. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. 73. sure (MÜZZEMMİL) 20. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)

Rabbinin adını sabahtan da akşamdan da an! Gecenin bir kısmında da O'na secde et! Ve geceleyin O'nu uzunca tespih et/uzun bir gece boyu O'nu tespih et! 76. sure (İNSÂN) 25-26. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)

d) Dağlar


(1) Dağlar, Üzerine Kur’an İndirilseydi Çatlayıp Yarılırdı

Eğer biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik, her halde sen onu huşû ile boynunu bükmüş, çatlayıp yarılmış görürdün. Biz bu örnekleri insanlara hep veriyoruz ki, inceden inceye düşünebilsinler. 59. sure (HAŞR) 21. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35
 (2)Dağlar, Allah Tecelli Edince Paramparça Oldular,

Musa, bizimle sözleştiği yere gelip Rabbi de kendisiyle konuşunca şöyle konuştu: "Rabbim, göster bana kendini, göreyim seni." Dedi: "Asla göremezsin beni. Ama şu dağa bak. Eğer o yerinde durabilirse, sen de beni görebileceksin." Rabbi dağa tecelli edince onu parça parça etti. Ve Musa baygın vaziyette yere yığıldı. Kendine gelince şöyle yakardı: "Tespih ederim o yüce varlığını, tövbe edip sana yöneldim. İman edenlerin ilkiyim ben." 7. sure (A'RAF) 143. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Biz emâneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi. 33. sure (AHZÂB) 72. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
 (3) Dağlar, Kıyamette Yürütülecek, Paramparça Edilecek,

Gün olur, dağları yürütürüz de yeryüzünü çırılçıplak görürsün. İnsanları huzurumuzda toplamış, içlerinden hiçbirisini hesap dışı bırakmamışızdır. 18. sure (KEHF) 47. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Sana dağlardan soruyorlar. De ki: "Rabbim onları un ufak edecektir." 20. sure (TÂHÂ) 105. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Ve dağlar bir yürüyüşle yürür. 52. sure (TÛR) 10. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)

Dağlar bir serpilişle serpildiğinde, 56. sure (VÂKIA) 5. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

Yer ve dağlar yükletilip birbirine bir çarpılışla parça parça edildiğinde, 69. sure (HÂKKA) 14. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

Dağlar, atılmış, renkli yün gibi olur. 70. sure (MEÂRİC) 9. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)

O günde ki yer ve dağlar sarsılır ve dağlar eriyip akan bir kum yığınına dönüşür. 73. sure (MÜZZEMMİL) 14. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)

Dağlar un ufak edilip savrulduğunda, 77. sure (MÜRSELÂT) 10. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)

Dağlar yürütülmüş, bir serap oluvermiştir. 78. sure (NEBE) 20. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)

Dağlar yürütüldüğünde, 81. sure (TEKVÎR) 3. ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)

Dağlar, didilmiş renkli yün gibi olur. 101. sure (KAARİA) 5. ayet (Resmi: 101/İniş:30/Alfabetik:47)
 (4) Dağları Yerinden Oynatacak Tuzaklar

Tuzaklarını kurmuşlardı ama Allah katında da onlar için tuzak var. Zaten onların tuzakları dağları yerinden oynatacak türden olsa neye yarar! 14. sure (İBRÂHİM) 46. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik:40)
 (5) Dağların Üzerinde-İçlerinde, Ev-Barınak Yapmak

"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin." 7. sure (A'RAF) 74. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Dağlardan güvenli güvenli evler yontuyorlardı. 15. sure (HİCR) 82. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Rabbin, balarısına şöyle vahyetti: "Dağlardan evler edin, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan da..." 16. sure (NAHL) 68. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz. 16. sure (NAHL) 81. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

"Keyif içinde, dağlardan evler yontuyorsunuz." 26. sure (ŞUARA) 149. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik: 94)
6) Dağlarda Deliller, İzler, İşaretler, İbretler Vardır

Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur. Bütün meyvalardan kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düşünecek bir topluluk için elbette ayetler vardır. 13. sure (RA'D) 3. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Kendisiyle, dağların yürütüldüğü yahut yerkürenin parçalandığı yahut ölülerin konuşturulduğu bir Kur'an mı olsaydı! Hayır, iş ve oluşun tümü Allah'ındır. İman edenler hâlâ ümidi kesip anlamadılar mı ki, Allah dileseydi elbette insanlara tümden hidayet verirdi. O küfre sapanlara gelince, sanayi olarak ürettiklerinin sonucu halinde başlarına gülle, tokmak türünden belalar inmeye devam edecek yahut o belalar onların yurtlarının yakınına konacak. Ta, Allah'ın vaadi gelinceye değin. Allah, vaadine asla ters düşmez. 13. sure (RA'D) 31. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Yeryüzünde kasılıp kabararak yürüme! Çünkü sen, yeri asla yırtamazsın, uzunlukça da dağlara ulaşamazsın. 17. sure (İSRÂ) 37. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Bu söz yüzünden neredeyse gökler çatlayacak, yer parçalanacak, dağlar yıkılıp çökecek;
19. sure (MERYEM) 90. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

Yoksa yeri bir karargâh yapıp şurasına burasına nehirler serpiştiren, üzerine dayanaklı dağlar konduran ve iki deniz arasına bir engel yerleştiren mi hayırlı? İlah mı var Allah'ın yanında!? Hayır! Ama onların çokları ilimden nasipsizliği sürdürüyorlar. 27. sure (NEML) 61. ayet (Resmi: 27/ İniş:48/Alfabetik:81)

Sen dağlara bakar da onları donuk, durgun görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Her şeyi güzel ve mükemmel yapan Allah'ın sanatıdır bu. Yaptıklarınızdan gereğince haberdardır O. 27. sure (NEML) 88. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Görmedin mi, Allah, gökten bir su indirdi. Onunla, renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan da yollar var; beyaz, kırmızı, değişik renklerde. Ve simsiyah yollar da var. 35. sure (FATIR) 27. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Yeryüzünü de biz uzatıp yaydık; denge noktaları yerleştirdik ona ve bitirdik onda, bakanları hayran bırakan her türlü çifti. 50. sure (KAF) 7. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

Orada oturaklı, başını yücelere kaldırmış dağlar oluşturduk. Ve size tatlı bir su içirdik. 77. sure (MÜRSELÂT) 27. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)

Dağları birer kazık yapmadık mı? 78. sure (NEBE) 7. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)

Dağları, demir atmış gibi oturttu; 79. sure (NÂZİÂT) 32. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)

Ve dağlara ki, nasıl dikildi! 88. sure (ĞÂŞİYE) 19. ayet (Resmi: 88/İniş:68/Alfabetik:31)
7) Dağlar Hz.Davud’un Emrine Verildi

Onu Süleyman'a derhal kavrattık. Her birine hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvud'a dağları boyun eğdirdik. Kuşlarla beraber tespih ediyorlardı. Yapmak isteyince yapanlarız biz. 21. sure (ENBİYÂ) 79. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Yemin olsun, biz, Dâvud'a katımızdan bir lütufta bulunduk. "Ey dağlar, onunla birlikte tespih edin ve ey kuşlar siz de." dedik. Ve onun için demiri yumuşattık. 34. sure (SEBE') 10. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)

Dağları onunla birlikte buyruk altına almıştık: Akşam sabah birlikte tespih ederlerdi. 38. sure (SÂD) 18. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)

(8) Dağlar Allaha Secde Eder, Emaneti Yüklenmek İstemediler

Görmedin mi göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun da üzerine azap hak olmuştur. Allah'ın hakir kıldığına ikramda bulunan olmaz. Allah, dilediğini yapar. 22. sure (HAC) 18. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Biz emâneti göklere, yere, dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmekten kaçındılar, ondan ürktüler. İnsan ise çok zalim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi. 33. sure (AHZÂB) 72. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

e) Kayalar


Eğer yapamazsanız - ki asla yapamayacaksınız - korkun o ateşten ki yakıtı insanlarla taşlardır. Küfre sapanlar için hazırlanmıştır o. 2. sure (BAKARA) 24. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Bir zamanlar Mûsa, toplumu için su istemişti de biz, "Değneğinle şu taşa vur!" demiştik. Taştan hemen on iki göze fışkırmıştı. Her bölük insan kendilerine özgü su kaynağını bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için; yeryüzünde bozgunculuk yaparak şuna buna saldırmayın." demiştik. 2. sure (BAKARA) 60. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Sonra bunun ardından kalpleriniz yine kaskatı kesildi. Taş gibidir o. Belki daha da katıdır. Taşların bazıları var ki, ondan ırmaklar fışkırır. Bazıları var ki, çatır çatır yarılır da içinden su çıkar. Öylesi var ki, Allah korkusundan aşağılara düşer. Allah, yapıp durduklarınızdan gafil değildir. 2. sure (BAKARA) 74. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ey iman sahipleri! Allah'a ve âhıret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 2. sure (BAKARA) 264. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Biz onları, on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya, "asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, on iki göze fışkırdı. Her oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık, kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz rızıkların temizlerinden!" onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 160. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Şunu da söylemişlerdi: "Allah’ımız! Eğer bu, senin katından gelmiş gerçeğin kendisiyse, gökten üstümüze taş yağdır. Yahut bize korkunç bir azap musallat et." 8. sure (ENFÂL) 32. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

Nihayet emrimiz gelince oranın üstünü altına getirdik. Ve üzerlerine, pişirilmiş çamurdan yapılıp istif edilmiş taş yağdırdık. 11. sure (HÛD) 82. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Rabbin katında damgalanmış taşlar. Zalimlerden çok uzak değildir bu. 11. sure (HÛD) 83. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

O kentin üstünü altına getirdik/üst düzeydekileri alt düzeye indirdik. Ve üzerlerine pişmiş çamurdan taşlar yağdırdık. 15. sure (HİCR) 74. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
De ki: "İster taş olun ister demir!" 17. sure (İSRÂ) 50. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Genç adam dedi: "Bak sen şu işe, hani kayaya sığınmıştık ya, işte o sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana unutturan, şeytandan başkası değildi. Balık, denizin içinde acaip bir biçimde yolunu tuttu." 18. sure (KEHF) 63. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

"Oğulcuğum, şu bir gerçek ki, yaptığın, bir hardal dânesi ağırlığında olsa, bir kayanın bağrına veya göklere, yahut yerin bağrına konsa, Allah onu yine de ortaya getirir. Çünkü Allah Latif'tir, lütfu sınırsızdır; Habîr'dir, her şeyden haberdardır." 31. sure (LOKMAN) 16. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Erimiş maden misali, karınlarda kaynar. 44. sure (DUHÂN) 45. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)

"Üzerlerine çamurdan taş atalım diye." 51. sure (ZÂRİYÂT) 33. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

Biz de üzerlerine çakıl taşları fırlatan bir rüzgâr gönderdik. Sadece Lût'un ailesini, seher vakti kurtarmıştık, 54. sure (KAMER) 34. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)

Ey iman sahipleri! Kendilerinizi ve ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, yakıtı insanlarla taşlardır. O ateşin başında çok katı, çok sert melekler vardır. Onlar, kendilerine emir verdiği konuda Allah'a isyan etmezler ve emredildikleri şeyi yaparlar. 66. sure (TAHRÎM) 6. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)

O gün gök, erimiş bir maden gibi olur. 70. sure (MEÂRİC) 8. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)

Ve ne yaptı vadide kayaları oyan Semûd kavmine? 89. sure (FECR) 9. ayet (Resmi: 89/İniş:10/ Alfabetik:25)


Atıyorlardı onlara kurumuş çamurdan damgalı taş. 105. sure (FÎL) 4. ayet (Resmi: 105/İniş:19/ Alfabetik:28)

f) Toprak


(1) Toprak, Genel

Ey iman sahipleri! Allah'a ve âhıret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 2. sure (BAKARA) 264. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak ve öz benliklerindekini kökleştirmek için infakta bulunanlara gelince, onların durumu kendisine bol yağmur isabet edip de ürününü iki kat veren bir bahçenin durumuna benzer. Böyle bir bahçeye bol yağmur düşmese de bir çisenti, bir nem bile yetişir. Allah, yapmakta olduklarınızı tam bir biçimde görmektedir. 2. sure (BAKARA) 265. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -yolculuk halinde olmanız müstesna- boy abdesti alıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, bütün bu durumlarda su da bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yani yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah Afüvv'dür, günahları affeder, Gafûr'dur, hataları bağışlar. 4. sure (NİSA) 43. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin/yahut yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin! Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz. 5. sure (MÂİDE) 6. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Derken, Allah, kardeşinin cesedini nasıl saklayacağını ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. O dedi ki: "Vay be! Şu karga kadar bile olamıyor muyum ki, kardeşimin cesedini saklayayım." Bu arada, pişmanlık duyanlardan olmuştu. 5. sure (MÂİDE) 31. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. 6. sure (EN'ÂM) 59. ayet (Resmi: 6/İniş:55/

Güzel ve temiz beldenin bitkisi Rabbinin izniyle çıkar. Pis ve çorak beldeden ise zararlı bitkiden başkası çıkmaz. Şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle çeşitli şekillerde sergiliyoruz. 7. sure (A'RAF) 58. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Pis bir söz de gövdesi toprağın üstünde destek bulmuş bir ağaca benzer, dayanağı yoktur onun. 14. sure (İBRÂHİM) 26. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

Göklerde, yerde, onların arasında, toprağın bağrında ne varsa O'nundur. 20. sure (TÂHÂ) 6. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Şöyle dediler: "Toprakta kaybolup gittiğimiz zaman mı, o zaman mı yeni bir yaratılış içinde olacağız!" Gerçek şu ki, onlar her şeyden önce, Rablerinin huzuruna varmayı inkâr ediyorlar.
32. sure (SECDE) 10. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

Allah odur ki, rüzgârları gönderdi. Rüzgârlar bir bulut kaldırır. Derken onu ölü bir beldeye sevk ettik de ölümünden sonra toprağa onunla hayat verdik. İşte ölümünden sonra dirilme de böyledir. 35. sure (FATIR) 9. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Sonra yeryüzünü yardık da yardık. 80. sure (ABESE) 26. ayet (Resmi: 80/İniş:24/Alfabetik:1)

 (2) Allah İnsanı İlk Olarak Topraktan Yarattı
 
Allah katında İsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra ona "Ol!" dedi. Artık o, olur. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 59. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Kendisiyle konuşan arkadaşı ona dedi ki: "Sen, seni topraktan, sonra meniden yaratıp sonra da bir adam olarak biçimlendiren kudrete nankörlük mü ettin?" 18. sure (KEHF) 37. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir. 22. sure (HAC) 5. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Onun ayetlerinden biri de sizi, topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra siz bir insan türü oldunuz, her tarafa yayılıyorsunuz. 30. sure (RÛM) 20. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Allah sizi bir topraktan, sonra bir spermden yarattı; sonra sizi çiftler haline getirdi. O'nun ilmi dışında, bir dişi ne hamile olur ne de doğurur. Yaşayan bir varlığa daha çok ömür verilmesi de onun ömründen biraz azaltılması da mutlaka bir Kitap'ta yazılıdır. Bu, Allah için gerçekten çok kolaydır. 35. sure (FATIR) 11. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

O, O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir. 40. sure (MÜ'MİN) 67. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
 (3) İnsan Ölünce Bedeni Tekrar Toprak Olacak ve Ahirette oradan haşrolunacak

Eğer şaşıyorsan, esas şaşılacak olan onların şu sözüdür: "Biz toprak olunca mı ve gerçekten mi yeni bir yaratılış içinde bulunacağız?" Bunlar Rablerini inkâr edenlerdir. Ve bunlar boyunlarına bukağılar vurulanlardır. Bunlar ateşe dost olanların ta kendileridir; orada sürekli kalacaklardır. 13. sure (RA'D) 5. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

"Size, ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra tekrar meydana çıkarılacağınızı mı vaat ediyor?" 23. sure (MÜ'MİNÛN) 35. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

Dediler ki: "Ölüp, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı, gerçekten o zaman mı diriltileceğiz?" 23. sure (MÜ'MİNÛN) 82. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

İnkârcılar dediler ki: "Biz ve atalarımız toprak olduktan sonra, gerçekten biz bundan sonra ortaya mı çıkarılacağız?" 27. sure (NEML) 67. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

"Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı? Biz gerçekten diriltilecek miyiz?"
37. sure (SÂFFÂT) 16. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)

"Biz, ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra, gerçekten cezalandırılacak mıyız?"
37. sure (SÂFFÂT) 53. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)

Ölünce mi, biz toprak olunca mı? Çok uzak bir dönüştür bu." 50. sure (KAF) 3. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

Ve şöyle derlerdi: "Ölünce mi, toprak ve kemik haline gelince mi, sahi o zaman mı yeniden diriltileceğiz?" 56. sure (VÂKIA) 47. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: "Keşke toprak olsaydım!" 78. sure (NEBE) 40. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)

g) Denizler


(1) Denizler, Genel

Gaybın anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir. 6. sure (EN'ÂM) 59. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"
6. sure (EN'ÂM) 63. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Karanın ve denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O'dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır. 6. sure (EN'ÂM) 97. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)  
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız." 10. sure (YÛNUS) 22. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Yemin olsun, biz, âdemoğullarını onur ve üstünlükle donattık, onları karada ve denizde binitlerle yükledik. Onları, güzel ve temiz rızıklarla besledik. Ve onları, yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık. 17. sure (İSRÂ) 70. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Yoksa size karanın ve denizin karanlıkları içinde yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi hayırlı? Allah'ın beraberinde bir ilah daha mı var? Allah, onların ortak tuttuklarından uzaktır, arınmıştır. 27. sure (NEML) 63. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

İnsanların ellerinin kazanmış oldukları yüzünden denizde ve karada bozgun çıktı. Allah onlara, yaptıklarının bir kısmını tattırıyor ki geri dönebilsinler. 30. sure (RÛM) 41. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

O'nun ayetlerindendir ki, size rahmetinden tattırsın; gemiler, buyruğu ile akıp gitsin. Lütfundan nasip arayasınız ve şükredebilesiniz diye, rüzgârları müjdeciler olarak gönderir.
30. sure (RÛM) 46. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün. 35. sure (FATIR) 12. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

(2) Denizler, Verdikleri,

Hani önünüzde denizi yarmıştık da sizi kurtarmış, Firavun hanedanını boğmuştuk. Siz de bunu bakıp görüyordunuz. 2. sure (BAKARA) 50. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Karanın ve denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O'dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır. 6. sure (EN'ÂM) 97. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Bunun üzerine biz de onlardan öç aldık: Ayetlerimizi yalanladıkları, onlara aldırmazlık ettikleri için hepsini suda bozduk. 7. sure (A'RAF) 136. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

İsrailoğullarına denizi geçirttik. Özel putlarına tapan bir topluluğa rastladılar. Bunun üzerine: "Ey Musa, dediler, bunların ilahları olduğu gibi sen de bize bir ilah belirle." Musa dedi: "Siz cahilliği sürdürmekte olan bir toplumsunuz." 7. sure (A'RAF) 138. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu, azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet, boğulma ümüğüne çökünce şöyle dedi: "İman ettim. İsrailoğullarının inanmış olduğu dışında ilah yok. Ben de O'na teslim olanlardanım." 10. sure (YÛNUS) 90. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Yemin olsun, Mûsa'ya şöyle vahyetmiştik: "Kullarımı geceleyin yürüt! Denizde onlar için kuru bir yol aç! Size yetişecekler diye korkma, endişelenme.!" Derken, Firavun, ordusuyla birlikte onların arkasına düştü. Ama denizden onları sarıp kuşatan, sarıp kuşattı. 20. sure (TÂHÂ) 77-78. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Mûsa dedi: "Defol, çünkü sen, hayatın boyunca "bana dokunmayın" diyeceksin! Ve senin için asla kaytaramayacağın bir hesap zamanı da var. O başını bekleyip durduğun tanrına bir bak! Onu kesinlikle yakacağız, sonra da un ufak edip denize dökeceğiz." 20. sure (TÂHÂ) 97. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Bunun üzerine Mûsa'ya, "Asanla denize vur!" diye vahyettik. Deniz hemen yarıldı, her dalga kümesi kocaman bir dağ gibi oldu. 26. sure (ŞUARA) 63. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

Biz de onu ve askerlerini yakalayıp hepsini suyun içine fırlattık. Bak, nasıl oldu zalimlerin sonu! 28. sure (KASAS) 40. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

"Denizi açık bırak, çünkü onlar, boğulmaya mahkûm edilmiş bir ordudur." 44. sure (DUHÂN) 24. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)

Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu. 51. sure (ZÂRİYÂT) 40. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar. 55. sure (RAHMÂN) 19. ayet (Resmi: 55/İniş:89/ Alfabetik: 86)
3) Denizler, Üzerine Yemin

Yemin olsun o alevlerle kaynatılıp köpürtülmüş denize, 52. sure (TÛR) 6. ayet (Resmi: 52/İniş:76/ Alfabetik:106)
 (4) Denizlerde Deliller, İzler, İşaretler, İbretler Vardır

Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır. 2. sure (BAKARA) 164. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız." 10. sure (YÛNUS) 22. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Allah odur ki, gökleri ve yeri yarattı. Gökten bir su indirdi de onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkardı. Emriyle denizde akıp gitmeleri için gemileri hizmetinize verdi. Irmakları da emrinize verdi. 14. sure (İBRÂHİM) 32. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

Rabbiniz odur ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütüyor. O, size karşı gerçekten çok merhametlidir. Denizde size bir zorluk dokunduğunda, O'nun dışındaki tüm yalvardıklarınız ortadan kaybolur. Fakat O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. İnsan çok nankördür. 17. sure (İSRÂ) 66-67. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Yoksa sizi bir kez daha oraya gönderip üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkâr ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza, bizden bunun öçünü alacak birini de bulamazsınız. 17. sure (İSRÂ) 69. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Görmedin mi, Allah yeryüzündekileri ve denizde O'nun emriyle akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi. O'nun izni olmaksızın yerkürenin üstüne düşmemesi için göğü O tutuyor. Allah, insanlara karşı elbette Raûf, Rahîm'dir, 22. sure (HAC) 65. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

Size, ayetlerinden göstermek için, Allah'ın nimetleriyle gemilerin denizde akıp gidişini görmedin mi? Kuşkusuz, bunda gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için kesin ibretler vardır. 31. sure (LOKMAN) 31. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

Denizde o dağlar gibi akıp giden gemiler de O'nun ayetlerindendir. 42. sure (ŞÛRÂ) 32. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde gemiler O'nun emriyle akıp gitsin, lütfundan istekte bulunasınız ve şükredebilesiniz. 45. sure (CÂSİYE) 12. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)

Denizde koca dağlar gibi akıp giden o görkemli gemiler de O'nundur. 55. sure (RAHMÂN) 24. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)
 (5) Denizler, İki Deniz Bir Olmaz, Benzeşmez, Aralarında Berzah Vardır.

Ve O'dur ki, içinden taze bir et yemeniz ve kuşanacağınız bir süs çıkarmanız için denizi emrinize vermiştir. Gemileri onda yara yara gider görürsün. Böyle yapmıştır ki, O'nun kereminden nasip arayasınız ve şükredebilesiniz. 16. sure (NAHL) 14. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik: 75)
Onların amelleri, engin denizdeki karanlıklara da benzer. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah'ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz. 24. sure (NÛR) 40. ayet (Resmi: 24/ İniş:102/Alfabetik:84)

İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur. 25. sure (FURKÂN) 53. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
 
Yoksa yeri bir karargâh yapıp şurasına burasına nehirler serpiştiren, üzerine dayanaklı dağlar konduran ve iki deniz arasına bir engel yerleştiren mi hayırlı? İlah mı var Allah'ın yanında!? Hayır! Ama onların çokları ilimden nasipsizliği sürdürüyorlar. 27. sure (NEML) 61. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün. 35. sure (FATIR) 12. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

h) Dalgalar


O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: Gemiler, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız." 10. sure (YÛNUS) 22. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. Nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "Oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma." Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nûh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı. 11. sure (HÛD) 42-43. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Onların amelleri, engin denizdeki karanlıklara da benzer. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah'ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz. 24. sure (NÛR) 40. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)

Kara bulutlar gibi dalga kendilerini kuşattığı zaman; Allah'a, dini O'na özgüleyerek yalvarırlar. Fakat onları karaya çıkarıp kurtarınca, içlerinden sadece bir kısmı doğru yolu tutar. Bizim ayetlerimize, gaddar nankörlerin tümünden başkası karşı çıkmaz. 31. sure (LOKMAN) 32. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)

i) Tuz


İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur. 25. sure (FURKÂN) 53. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün. 35. sure (FATIR) 12. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar. 55. sure (RAHMÂN) 19. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik: 86)

Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi? 56. sure (VÂKIA) 70. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

j) Deprem


Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler. 7. sure (A'RAF) 78. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Bunun üzerine o korkunç titreşim/o büyük zelzele onları yakalayıverdi de öz yurtlarında yere çökmüş hale geldiler. 7. sure (A'RAF) 91. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. Şiddetli sarsıntı onları yakalayınca Musa şöyle dedi: "Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mı edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka birşey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Veli'mizsin. O halde affet bizi, acı bize. Sen affedenlerin en hayırlısısın." 7. sure (A'RAF) 155. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
 
Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler. Âd'ı, Semûd'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından/meskenlerinden açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı. Karun'u, Firavun'u, Hâmân'ı da öyle yaptık. Yemin olsun, Mûsa onlara açık seçik kanıtlarla geldiği halde, yeryüzünde büyüklük tasladılar. Ama öne geçemezlerdi. Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 29. sure (ANKEBÛT) 37-40. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar. 67. sure (MÜLK) 16. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

Bunun üzerine Semûd, bir doğal felaket ile helâk edildi. 69. sure (HÂKKA) 5. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

O günde ki yer ve dağlar sarsılır ve dağlar eriyip akan bir kum yığınına dönüşür. 73. sure (MÜZZEMMİL) 14. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)

Ki o gün şiddetle sarsacak olan sarsacaktır. 79. sure (NÂZİÂT) 6. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)

Yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı zaman, 99. sure (ZİLZÂL) 1. ayet (Resmi: 99/İniş:91/Alfabetik:112)

k) Fırtına, Kasırga ve Gök Gürlemesi, Şimşek


(1) Fırtına

Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır. 2. sure (BAKARA) 19. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik: 11)

Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgâr örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 117. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Yoksa sizi bir kez daha oraya gönderip üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkâr ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza, bizden bunun öçünü alacak birini de bulamazsınız. 17. sure (İSRÂ) 69. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Olabilir ki, Rabbim bana senin bağından daha değerlisini verir; seninkinin üzerine de gökten bir âfet gönderir de bağlığın yalçın bir toprak kesilir." 18. sure (KEHF) 40. ayet (Resmi: 18/İniş:69/ Alfabetik:54)

Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir kısmını, o korkunç titreşimli ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını da boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi benliklerine zulmediyorlardı. 29. sure (ANKEBÛT) 40. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Evlerinizde de vakarlı oturun. İlk cahiliye teşhirciliği gibi kendinizi teşhir etmeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah sizden kiri/lekeyi gidermek istiyor ey Ehlibeyt, sizi tam bir biçimde temizlemek istiyor. 33. sure (AHZÂB) 33. ayet (Resmi: 33/İniş:97/ Alfabetik:4)

Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap var.   46. sure (AHKAF) 24. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım! 67. sure (MÜLK) 17. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da, 68. sure (KALEM) 19. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)

Âd ise gürleyen sesle gelen rüzgârlı bir fırtınayla mahvedildi. 69. sure (HÂKKA) 6. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
 (2) Kasırga

Rabbiniz size belki rahmet eder. Ve eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de döneriz. Ve biz, cehennemi, küfre batanlar için çepeçevre kuşatan bir zindan yapmışızdır. 17. sure (İSRÂ) 8. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)

Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgâr ki, içinde acıklı bir azap var. 46. sure (AHKAF) 24. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)

Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da, 68. sure (KALEM) 19. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)
3) Gök Gürlemesi

Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır. 2. sure (BAKARA) 19. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar. 13. sure (RA'D) 13. ayet (Resmi: 13/İniş:87/ Alfabetik:85)

O gün gök bir çalkanışla çalkanır. 52. sure (TÛR) 9. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)
 (4) Şimşek (Yıldırım)

Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır Şimşek, neredeyse gözlerini çarpıp götürüverecek. Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürürler. Üzerlerine karanlık binince çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah her şeye Kadîr'dir. . 2. sure (BAKARA) 19-20. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik: 11)

Siz şunu da söylemiştiniz: "Ey Mûsa! Biz, Allah'ı apaçık görmedikçe sana asla inanmayacağız." Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı, Ve siz bakıp duruyordunuz. 2. sure (BAKARA) 55. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ehlikitap, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Zaten onlar Mûsa'dan da bundan daha büyüğünü istemişlerdi. Demişlerdi ki: "Allah'ı bize açıktan göster." Bunun üzerine zulümlerinden ötürü kendilerini yıldırım çarpmıştı. Sonra kendilerine açık-seçik kanıtların gelişi ardından buzağıya taptılar. Biz onların bu günahını da affettik. Biz Mûsa'ya apaçık bir kanıt/bir hükmetme gücü verdik. 4. sure (NİSA) 153. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Size, hem korku hem ümit olsun diye şimşeği gösteren O'dur. Yüklü yüklü bulutları da O oluşturuyor. Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar. 13. sure (RA'D) 12-13. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır. 30. sure (RÛM) 24. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. 51. sure (ZÂRİYÂT) 44. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

l) Gölge


(1) Gölge, Bulutlardan Ağaçlardan,Yaratıcıdan Gelen Ferahlık

Ve bulutu üstünüze gölgelik yaptık ve size kudret helvasıyla bıldırcın indirdik: "rızk olarak size verdiklerimizin, en temizlerinden yiyin." dedik. Onlar zulmü bize yapmadılar, onlar kendi benliklerine zulmetmekteydiler. 2. sure (BAKARA) 57. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Hep orada kalacaklardır, sonsuza dek. Orada kendileri için tertemiz eşler de olacaktır. Ve onları, en güzel biçimde serinleten bir gölgeye kavuşturacağız. 4. sure (NİSA) 57. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Biz onları, on iki torun kabileye ayırdık. Toplumu kendisinden su istediğinde de Musa'ya, "asanı taşa vur" diye vahyettik. Taştan, oniki göze fışkırdı. Her oymak, su içeceği yeri belledi. Onların üzerlerine bulutları gölgelik yaptık, kendilerine kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "Yiyiniz size verdiğimiz rızıkların temizlerinden!" onlar bize zulmetmediler, ama öz benliklerine zulmediyorlardı. 7. sure (A'RAF) 160. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsilî anlatımı şu: Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yurdu ise ateş... 13. sure (RA'D) 35. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz. 16. sure (NAHL) 81. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Bunun üzerine Mûsa, onların sulama işini yaptı. Sonra gölgeye çekilip şöyle dedi: "Rabbim, bana indireceğin her nimeti bekleyen bir çaresizim." 28. sure (KASAS) 24. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Gölge ile sıcaklık da aynı değildir. 35. sure (FATIR) 21. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, koltuklar üzerinde yaslanmışlardır. 36. sure (YÂSÎN) 56. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

Uzayan gölgeler, 56. sure (VÂKIA) 30. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

Simsiyah bir gölge altındadırlar. 56. sure (VÂKIA) 43. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)

Bahçenin gölgeleri üzerlerine eğilmiştir. Ve bahçenin meyveleri iyice yaklaştırılmıştır. 76. sure (İNSÂN) 14. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)

Haydi, üç çatallı gölgeye gidin! 77. sure (MÜRSELÂT) 30. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)

Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır. 77. sure (MÜRSELÂT) 41. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)

 (2) Gölge, Allah’a Secde, Varlığa Delil

Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam Allah'a secde eder. 13. sure (RA'D) 15. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Bakıp görmediler mi, Allah'ın yarattığı şeylerin gölgeleri bile, sağ ve sollarından boyunları bükük bir halde, Allah için secdelere kapanarak dönüyor. 16. sure (NAHL) 48. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona delil yapmışız! 25. sure (FURKÂN) 45. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı. 26. sure (ŞUARA) 189. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder