İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

8 Ocak 2017 Pazar

BÜYÜCÜLÜK VE BÜYÜYE BAŞVURMAK



İNSANIN KENDİSİNE VE ÇEVRESİNE KARŞI AHLAKİ SORUMLULUKLARI


2. KÖTÜ VE YERİLEN TUTUM VE DAVRANIŞLAR (BATIL AMELLER)-17


AYRICA BAKINIZ: III. B. 2. b.  İNANMAYANLAR (KÂFİRLER) VE ÖZELLİKLERİ


s) Büyücülük ve Büyüye Başvurmak


(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Büyücülük ve Büyüye Başvurmak

De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine / yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım! Yarattıklarının şerrinden, Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin  / tutulduğu zaman Ay'ın / battığı zaman Güneş'in / taştığı zaman şehvetin / soktuğu zaman yılanın / ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden..." 113. sure (FELAK) 1-5. ayet (Resmi: 113/İniş:20/Alfabetik:26)
"Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." 20. sure (TÂHÂ) 69. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Mûsa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... Eğer onlar iman edip sakınsalardı, Allah katından bir sevap elbette daha kıymetli olurdu. Keşke bilebilselerdi. 2. sure (BAKARA) 102-103. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)


(2) Bu Konu, II. D. Büyü-Sihir Bilgisi Konusu İle Doğrudan İlişkilidir: BÜYÜ-SİHİR BİLGİSİ

(a) Kavram Olarak Bilgi, Büyü-Sihir Bilgisi  

De ki: "Yarılan karanlıktan çıkan sabahın Rabbine / yarılışlardan fışkıran oluşun Rabbine sığınırım! Yarattıklarının şerrinden, Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin  / tutulduğu zaman Ay'ın / battığı zaman Güneş'in / taştığı zaman şehvetin / soktuğu zaman yılanın / ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden! Kıskandığı zaman hasetçinin şerrinden..." 113. sure (FELAK) 1-5. ayet (Resmi: 113/İniş:20/Alfabetik:26)
Dediler ki: "Onu kardeşiyle birlikte alıkoy. Ve şehirlere, toplayıcılar gönder." "Tüm bilgili büyücüleri sana getirsinler." Büyücüler Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer galip gelen biz olursak bize iyi bir ödül var mı?" "Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız." Sihirbazlar şöyle dediler: "Ey Musa! Sen mi hünerini ortaya atacaksın yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?" "Siz sergileyin." dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini büyülediler, onları dehşete düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler. Biz de Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi. Orada mağlup oldular, küçük düştüler. Ve büyücüler secdeye kapandılar. 7. sure (A'RAF) 111-120. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Gerçek şu ki, insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere / cinlerin şerrinden bazı erkeklere sığınırlardı da onların şımarıklık ve azgınlığını artırırlardı." "Onlar, tıpkı sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi asla diriltmeyeceğini / peygamber göndermeyeceğini sanmışlardı." 72. sure (CİN) 6-7. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
Dediler: "Ey Mûsa, ya hünerini ortaya at yahut da ilk hüner sergileyen biz olacağız." Mûsa dedi: "Hayır, siz atın!" Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış hayalini verdi. Mûsa birdenbire içinde bir korku duydu. Şöyle dedik: "Korkma, üstün gelecek olan sensin!" "Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun'un ve Mûsa'nın Rabbine inandık!" 20. sure (TÂHÂ) 65-70. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

 (3)  Sihirbazlar

(a) Musa, Firavun ve Sihirbazları

"Tüm bilgili büyücüleri sana getirsinler." Büyücüler Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer galip gelen biz olursak bize iyi bir ödül var mı?" "Evet, dedi, ayrıca siz benim en yakınlarımdan olacaksınız." Sihirbazlar şöyle dediler: "Ey Musa! Sen mi hünerini ortaya atacaksın yoksa biz mi hünerlerimizi sergileyelim?" "Siz sergileyin." dedi. Hünerlerini ortaya atınca, halkın gözlerini büyülediler, onları dehşete düşürdüler. Çok büyük bir büyü sergilediler. Biz de Musa'ya şöyle vahyettik: "Hadi at asanı!" Bir de ne görsünler, asa, onların ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp ettikleri, işe yaramaz hale geldi. Orada mağlup oldular, küçük düştüler. Ve büyücüler secdeye kapandılar. "Alemlerin Rabbine iman ettik, dediler; Musa'nın ve Harun'un Rabbine!" Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlarsınız." "Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım." "Biz, dediler, doğruca Rabbimize varacağız." "Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince, onlara iman ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al."    7. sure (A'RAF) 112-126. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Mûsa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Firavun seslendi: "Tüm bilgin büyücüleri huzuruma getirin!" Büyücüler gelince, Mûsa onlara şöyle dedi: "Ortaya koyma gücünde olduğunuz şeyleri sergileyin." Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 79-81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)

"Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun.Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun'un ve Mûsa'nın Rabbine inandık!" 20. sure (TÂHÂ) 69-70. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Ki, tüm bilgili büyücüleri huzuruna getirsinler." Nihayet büyücüler belirlenen bir günün, belirlenen bir vaktinde bir araya getirildi. Halka da: "Siz de toplanır mısınız?" denildi. "Sanıyoruz ki, büyücülere uyacağız, eğer galip gelirlerse." Büyücüler geldiklerinde, Firavun'a dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek bize gerçekten ödül var, değil mi?" "Evet, dedi, siz o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız." Mûsa onlara dedi ki: "Atacağınız şeyi atın!" Bunun üzerine onlar, iplerini ve değneklerini ortaya attılar ve dediler: "Firavun'un onur ve yüceliği aşkına biz, evet biz galip geleceğiz." Mûsa da asasını attı. Bir de ne görsünler, o onların hüner olarak ortaya getirdikleri şeyleri yalayıp yutuyor. Bunun üzerine büyücüler, secdelere kapandılar. Dediler: "İnandık âlemlerin Rabbi'ne." "Mûsa'nın ve Hârun'un Rabbine." Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan asacağım." Dediler: "Zararı yok, biz nasıl olsa Rabbimize döneceğiz, Ümidimiz odur ki, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk." 26. sure (ŞUARA) 37-51. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır bu!" 40. sure (MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

 Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola gireceğiz." 43. sure (ZUHRUF) 49. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

(b) Peygamberlere Büyücü-Sihirbaz Dediler
                                                                      
Firavun toplumunun kodamanları şöyle konuştular: "Bu adam gerçekten çok bilgili bir büyücü." 7. sure (A'RAF) 109. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

 "İnsanları uyar, iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir büyücüdür." dediler. 10. sure (YÛNUS) 2. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik: 109)

 Dediler ki: "Şunlar, iki büyücüden başka bir şey değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu silip yok etmek istiyorlar." 20. sure (TÂHÂ) 63. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

O yüzleri üstü cehenneme sevk edilecek olanlar, mekân bakımından en şerli, yol bakımından en sapık kişilerdir. 25. sure (FURKÂN) 34. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)

Kendi içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. Ve şöyle dedi bu nankörler: "Bu adam yalanlar düzen bir büyücü..." 38. sure (SÂD) 4. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)

 Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır bu!" 40. sure (MÜ'MİN) 24. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

 Dediler ki: "Ey büyücü! Sana verdiği söz aşkına, Rabbine bizim için bir yakarıver; biz artık doğru yola gireceğiz." 43. sure (ZUHRUF) 49. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)


O tüm gücüyle / tüm seçkin adamlarıyla birlikte yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Bir büyücü yahut mecnun." 51. sure (ZÂRİYÂT) 39. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli." 51. sure (ZÂRİYÂT) 52. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)

(4) Sihir (Mucizelere / ayetlere, büyü /  sihir dediler)
                                                                                      
Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz. Ehlikitap da iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde müminler vardır ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 110. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)

Eğer biz sana parşömen üzerine yazılı bir kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre batmışlar, hiç kuşkusuz şöyle deyivereceklerdi: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." 6. sure (EN'ÂM) 7. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
                                                                                
Şunu da söylediler: "Bizi büyülemek için, bize istediğin kadar ayet getir. Sana inanmayacağız." 7. sure (A'RAF) 132. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

 Gerçek, katımızdan onlara geldiğinde şöyle demişlerdi: "Hiç kuşkusuz, bu, apaçık bir büyüdür." Mûsa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 76-77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)

 Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

O, odur ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır. O'nun arşı da su üzerinde idi. Böyle yapması, iş ve davranış yönünden hanginizin daha güzel olduğunu belirlemek için sizi denemeye yöneliktir. Sen, "Kuşkusuz, sizler ölümden sonra diriltileceksiniz!" dediğinde, küfre batanlar hemen ve kesinlikle şöyle derler: "Bu apaçık bir büyüden başka şey değildir." 11. sure (HÛD) 7. ayet (Resmi: 11/İniş:52/ Alfabetik:38)

Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: "Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarptırılmış bir toplumuz." 15. sure (HİCR) 15. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

Şöyle dedi: "Büyünle bizi, toprağımızdan çıkarasın diye mi geldin, ey Mûsa!" "Seninki gibi bir büyü, biz de mutlaka sana getireceğiz. Seninle bizim aramızda öyle bir buluşma yeri ve zamanı belirle ki, ne biz cayalım ne de sen. Herkese uygun bir yer olsun." Mûsa dedi: "Bizimle buluşacağınız zaman, süs günü olsun. İnsanlar kuşluk vakti bir araya getirilsin." Bunun üzerine Firavun oradan ayrıldı, tüm kurnazlığını topladı, sonra geldi. Mûsa onlara dedi ki: "Yazıklar olsun size, yalan düzerek Allah'a iftira etmeyin! Yoksa bir azap ile kökünüzü kurutur. İftira eden, perişan olmuştur." Bunun üzerine işlerini aralarında tartıştılar, fısıltıyı koyulaştırdılar. Dediler ki: "Şunlar, iki büyücüden başka bir şey değillerdir. Büyüleriyle sizi toprağınızdan çıkarmak ve sizin örnek yolunuzu silip yok etmek istiyorlar." "Hemen hünerlerinizi birleştirin; sonra saf bağlamış olarak gelin! Bugün, üstün gelen kurtulmuş olacaktır." Dediler: "Ey Mûsa, ya hünerini ortaya at yahut da ilk hüner sergileyen biz olacağız." Mûsa dedi: "Hayır, siz atın!" Bir de ne görsün! Onların ipleri, sopaları, yaptıkları büyüler yüzünden, kendisine gerçekten koşuyorlarmış hayalini verdi. Şöyle dedik: "Korkma, üstün gelecek olan sensin!" "Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." Bunun üzerine büyücüler secdelere kapanıp şöyle seslendiler: "Hârun'un ve Mûsa'nın Rabbine inandık!" Firavun dedi: "Ben izin vermeden ona inandınız öyle mi? O size, büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve yemin olsun sizi hurma ağaçlarına asacağım. O zaman iyice bileceksiniz, hangimizin azabı daha şiddetli ve sürekli." Dediler: "Biz seni, bize gelen açık seçik kanıtlara ve bizi yaratmış olana asla tercih etmeyeceğiz. Verdiğin hükmü uygula. Senin hükmün olsa olsa bu dünya hayatında geçer." "Biz Rabbimize inandık ki, günahlarımızı ve senin bizi zorladığın büyüyü affetsin. Allah daha hayırlı, daha süreklidir." 20. sure (TÂHÂ) 57-73. ayet (Resmi: 20/İniş:45/ Alfabetik:96)
Kalpleri hep oyun ve oyalanmada. O zulüm sergileyenler, şu yolda bir fısıldaşmayı iyice koyulaştırdılar: "Bu adam, sizin gibi bir insandan başkası değil. Gözünüz baka baka büyüye mi gidiyorsunuz!" 21. sure (ENBİYÂ) 3. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Büyüsüyle sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne diyorsunuz?" 26. sure (ŞUARA) 35. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

 Firavun haykırdı: "Ben size izin vermeden ona inandınız ha! Anlaşıldı, o sizin hepinize sihirbazlığı öğreten büyüğünüz. Yakında bileceksiniz. Yemin olsun, ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlamasına keseceğim ve yemin olsun sizi toptan asacağım." 26. sure (ŞUARA) 49. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

İşte bu şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde onlara geldiğinde şunu deyiverdiler: "Açık bir büyüdür bu..." 27. sure (NEML) 13. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

Bunun ardından Musa onlara açık seçik ayetlerimizi getirdiğinde onlar şöyle dediler: "Uydurulmuş bir büyüden başkası değil bu. İlk atalarımız arasında bunu hiç duymadık." 28. sure (KASAS) 36. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53) ,

Fakat hak, katımızdan kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Mûsa'ya verilenin aynısı buna da verilseydi ya!" Bunlar daha önce Mûsa'ya verileni inkâr etmemişler miydi? Şöyle demişlerdi: "Birbirini destekleyen iki büyü / sırt sırta iki büyücü." Ve dediler: "Biz bunların ikisine de inanmıyoruz." 28. sure (KASAS) 48. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)

Ayetlerimiz açık seçik kanıtlar halinde karşılarında okununca şöyle derler: "Bu adam, atalarınızın kulluk / ibadet etmekte olduklarından sizi vazgeçirmek isteyen birinden başkası değil." Şunu da söylerler: "Bu, düzenlenmiş bir yalandan / iftiradan başka şey değildir." Hakkı inkâr edenler, o kendilerine geldiğinde şöyle demişlerdir: "Açık bir büyüden başka şey değil bu!" 34. sure (SEBE') 43. ayet (Resmi: 34/İniş:58/ Alfabetik:91)

Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir." 37. sure (SÂFFÂT) 15. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)

Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!" 43. sure (ZUHRUF) 30. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

Her şeyi ayan beyan gösteren ayetlerimiz onlara okunduğunda, kendilerine gelmiş olan hakkı inkâr edenler şöyle derler: "Açık bir büyüdür bu!" 46. sure (AHKAF) 7. ayet (Resmi: 46/İniş:66/ Alfabetik:3)

 "Bu da mı büyü?! Yoksa siz mi görmüyordunuz?" 52. sure (TÛR) 15. ayet (Resmi: 52/İniş:76/ Alfabetik:106)

Meryem oğlu İsa'nın da şöyle dediğini hatırla: "Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim. Benden önce Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim." Fakat İsa'nın müjdelediği elçi onlara apaçık deliller getirdiğinde: "Bu, katıksız bir büyüdür!" dediler. 61. sure (SAFF) 6. ayet (Resmi: 61/İniş:108/ Alfabetik:89)

Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil." 74. sure (MÜDDESSİR) 24. ayet (resmi: 74/iniş:4/alfabetik:67)

(5) Büyücülerin kurtuluşu yoktur
                                     
Mûsa dedi ki: "Gerçek size ulaştığında böyle mi konuşuyorsunuz? Büyü müdür bu? Büyücülerin kurtuluşu yoktur." 10. sure (YÛNUS) 77. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

 Onlar hünerlerini ortaya koyunca Mûsa dedi ki: "Sergilediğiniz şey büyüdür. Allah onu mutlaka hükümsüz kılacaktır. Çünkü Allah, bozguncuların işini düzgün yürütmez." 10. sure (YÛNUS) 81. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Sağ elindekini yere bırak! Onların, sanayi olarak ortaya çıkardıklarını yalayıp yutsun. Onların sanayi olarak ürettikleri sadece bir büyücünün hilesidir. Büyücü ise nereye gitse iflah etmez." 20. sure (TÂHÂ) 69. Ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

(6) Harut ve Marut

Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhırette hiç bir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi... 2. sure (BAKARA) 102. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

(7) Fal ve falcılık

Ey iman edenler! Uyuşturucu / şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları şeytan işi birer pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. 5. sure (MÂİDE) 90. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60) 



RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...

​ T.C. / M. Kemal Adal 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder