İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

26 Temmuz 2016 Salı

CENNETLER




KUR'AN’IN IŞIĞINDA AHİRET HAYATI – 14


5. CEZALANDIRMA VE ÖDÜLLENDİRME – 5


b) Cennet ve Cennetlikler -3


(5) Cennet ve Cennetler

(a) Âdem'in yaratıldığı ve çıkarılmadan önce içinde yaşadığı cennet

Ve Âdem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin ve ondan dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz." Bunun üzerine şeytan onların ayaklarını kaydırdı da onları içinde bulundukları yerden çıkardı. Biz de şöyle buyurduk: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak aşağıya inin. Belli bir süreye kadar yeryüzünde sizin için bir bekleme yeri, bir nimet / bir yararlanma imkânı olacaktır. Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden bazı kelimeler öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar. "Hepiniz oradan aşağı inin." dedik. Benden size bir yol gösteriş ulaşır da kim bu yol gösterişime uyarsa artık böylelerine hiç bir korku yoktur. Onlar kederle de yüz yüze gelmeyeceklerdir. 2. sure (BAKARA) 35-38. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
"Ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun, dilediğiniz yerden yiyin ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz." Derken, şeytan, kendilerinden gizlenmiş çirkin yerlerini onlara açmak için ikisine de vesvese verdi. Dedi: "Rabbinizin sizi şu ağaçtan uzak tutması, iki melek olmayasınız yahut ölümsüzler arasına katılmayasınız diyedir." Ve onlara, "ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti. Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için açık bir düşmandır demedim mi?" "Ey Rabbimiz, dediler, öz benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız." Buyurdu: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belirli bir süreye kadar mekan tutmanız ve nimetlenmeniz öngörülmüştür." Buyurdu: "Orada hayat bulacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan çıkarılacaksınız." Ey ademoğulları! Size, çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik. Ama takva giysisi en hayırlısıdır. İşte bu, Allah'ın ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor. Ey ademoğulları! Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, size de bir fitne musallat etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz o şeytanları, inanmayanlara dostlar yaptık. 7. sure (A'RAF) 19-27. ayet (Resmi: 7/ İniş:39/Alfabetik:9)
Bunun üzerine biz şöyle demiştik: "Ey Âdem! Şu, senin de eşinin de düşmanıdır, dikkat et de sizi cennetten çıkarmasın; sonra bedbaht olursun." "Senin burada ne acıkman söz konusudur ne de çıplak kalman." "Ve sen burada ne susayacaksın ne de güneşten yanacaksın." Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Âdem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez, çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?" Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Âdem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı. Sonra, Rabbi onu arıtıp temizledi, onun tövbesini kabul edip kendisini iyiye ve doğruya kılavuzladı. Allah dedi: "İkiniz birlikte inin oradan! Birbirinize düşmansınız. Benden size bir hidayet geldiğinde, benim o hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht olur." 20. sure (TÂHÂ) 117-123. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

 (b) Allah'tan Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsili anlatımı / durumu

Sakınıp korunanlara vaat edilen cennetin temsilî anlatımı şu: Altından ırmaklar akar, yemişleri de sürekli, gölgesi de. İşte korunup sakınanların son yurdu. Kâfirlerin son yurdu ise ateş... 13. sure (RA'D) 35. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Sakınanlara vaat olunan cennetin durumu şöyledir: Orada, bozulmayan sudan ırmaklar; tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet sunan bir şaraptan nehirler, süzme bir baldan oluşan nehirler var. Ve orada kendileri için her türlü meyvenin yanında, Rablerinden bir de bağışlanma var. Bu nimetler içindeki ile, sürekli ateşte olup da içirildiği sıcak su tarafından bağırsakları parçalanan kimse aynı olur mu? 47. sure (MUHAMMED) 15. ayet (Resmi: 47/İniş:99/ Alfabetik: 64)

(c) Kur'an'a göre cennetlikler

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar ise cennetin dostudurlar. Onlar da orada sürekli kalacaklardır. 2. sure (BAKARA) 82. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

"Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek." dediler. Bu, onların hayalleri, kuruntularıdır. De ki onlara: "Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı!" 2. sure (BAKARA) 111. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

De ki: "Bu sayılanlardan daha iyisini size haber vereyim mi? Sakınıp korunanlar için, Rableri katında, altlarından nehirler akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'tan bir hoşnutluk olacaktır. Allah, kulları en iyi biçimde görmektedir." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 15. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Her benlik ölümü tadacaktır. Hak ettiğiniz karşılıklar size, kıyamet günü, eksiksiz bir biçimde mutlaka verilecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kesinlikle kurtulmuş olacaktır. İğreti-sefil hayat aldatıcı bir yararlanmadan başka şey değildir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 185. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık. 5. sure (MÂİDE) 65. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada. Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: "Hamdolsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Andolsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler." Şöyle seslenilir: "İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet." 7. sure (A'RAF) 42-43. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)
Güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar orada. 10. sure (YÛNUS) 26. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yaparak Rablerine içten bir bağlılıkla boyun eğenlere gelince, onlar cennet halkıdırlar. Sürekli kalacaklardır orada. 11. sure (HÛD) 23. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak... 11. sure (HÛD) 108. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır. 26. sure (ŞUARA) 90. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar bir bahçe içinde mutlu kılınırlar. 30. sure (RÛM) 15. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar için, yaptıklarına karşılık olarak barınacakları cennet konakları vardır. 32. sure (SECDE) 19. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

"Gir cennete!" denildi. Dedi: "Kavmim bir bilebilseydi? 36. sure (YÂSÎN) 26. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)

Rablerinden korkanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!" Onlar da şöyle derler: "Hamd olsun o Allah'a ki bize vaadini yerine getirdi, bizi yeryüzüne mirasçılar yaptı. İşte cennetten istediğimiz yerde konaklıyoruz. İş yapıp değer üretenlerin ödülü ne de güzelmiş!" 39. sure (ZÜMER) 73-74. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Yüksek bir bahçe içindedir. 69. sure (HÂKKA) 22. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)

Cennet, barınağın ta kendisidir. 79. sure (NÂZİÂT) 41. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)

 (d) Cennetliklerin / cennettekilerin cennetteki hayatı / durumları

Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: "Hamdolsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Andolsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler." Şöyle seslenilir: "İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet." Cennet halkı ateş halkına şöyle seslenir: "Biz, Rabbimizin bize vaat ettiğini gerçek bulduk. Peki siz, Rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar, "evet" derler. Aralarında bir duyurucu şunu ilan eder: "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun!" Onlar, Allah'ın yolundan geri çevirip yolun eğri büğrüsünü isterler. Onlar ahireti de inkar edenlerdir. İki taraf arasında bir perde, A'raf üzerinde de herkesi yüzlerinden tanıyan erler vardır. Cennet halkı, özleyip durdukları halde henüz ona girmemiş olanlara şöyle seslenirler: "Selam size!" Gözleri ateş halkı tarafına çevrildiğinde de şöyle yakardılar: "Ey Rabbimiz, bizleri, zalimler topluluğuyla birleştirme." A'raf halkı, yüzlerinden tanıdıkları bazı erkeklere seslenip şöyle derler: "Bir araya gelmeniz de büyüklük taslamanız da size hiçbir yarar sağlamadı." "Şunlar mıydı o, 'Allah kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyecek' diye yemin ettikleriniz?" Ey cennetlikler! Siz de girin cennete. Ne bir korku var size ne de kederleneceksiniz. Ateş halkı, cennet halkına seslenir: "Şu sudan yahut Allah'ın sizi rızıklandırdığından biraz da bize akıtın!" Şu cevabı verirler: "Allah, o ikisini de küfre sapanlara haram kılmıştır." 7. sure (A'RAF) 43-50. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Tövbe eden, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi iş yapan müstesna. Böyleleri cennete girecekler ve hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmayacaklar. Rahman'ın, kullarına gaybda vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O'nun vaadi yerine gelir. Orada boş lakırdı değil, yalnızca "selam" işitirler. Orada kendilerinin sabah, akşam, rızıkları da hazırdır. Kullarımızdan takva sahibi olanları mirasçı yapacağımız cennet işte budur. 19. sure (MERYEM) 60-63. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetin görkemli odalarına yerleştireceğiz. Sürekli kalacaklardır orada. Ne güzeldir iş yapıp değer üretenlerin ödülü! 29. sure (ANKEBÛT) 58. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

"Kötü bir iş yapan, sadece yaptığı kadarıyla cezalandırılır. Erkek ve kadından mümin olarak iyi bir iş yapana gelince, işte böyleleri cennete girerler ve orada hesapsız bir biçimde rızıklandırılırlar." 40. sure (MÜ'MİN) 40. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Kazandıkları, tepelerine inerken o zalimlerin korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlarsa cennetlerin bahçelerindedir. Rableri katında kendileri için, diledikleri her şey vardır. İşte budur o büyük lütuf. 42. sure (ŞÛRÂ) 22. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
 
Cennete girin! Siz ve eşleriniz ikramlarla ağırlanacaksınız." Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada, nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız. İşte size, yapıp ettiklerinize karşılık mirasçı kılındığınız cennet! Orada sizin için pek çok meyve var. Onlardan yiyeceksiniz. 43. sure (ZUHRUF) 70-73. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe. 53. sure (NECM) 15. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)

O cennetlerde, bakışlarını eşlerine dikmiş öyle dilberler vardır ki, daha önce onları ne cin kirletmiştir ne de insan. 55. sure (RAHMÂN) 56. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)

Bahçelerdedirler. Birbirlerine soruyorlar, 74. sure (MÜDDESSİR) 40. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

İyilere gelince, onlar, karışımı kâfur olan bir kadehten içerler. 76. sure (İNSÂN) 5. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)

 (e) Cennet, olgunluğa ulaşınca / eğriyi doğrudan ayırma çağında Güzel düşünüp güzel davrananların ödülüdür

Yûsuf gerekli olgunluğa ulaşınca ona hükmetme yeteneği ve ilim verdik. Güzel düşünüp güzel davrananları biz işte böyle ödüllendiririz. 12. sure (YÛSUF) 22. ayet (Resmi: 12/İniş:53/ Alfabetik:110)

Yüksek bir bahçededir; Hiçbir boş söz işitmez orada, Akıp duran bir pınar vardır orada, Yüksek sedirler vardır orada, Hizmete sunulmuş kadehler, Sıra sıra dizilmiş yastıklar, Serilmiş seçme döşekler. 88. sure (ĞÂŞİYE) 10-16. ayet (Resmi: 88/İniş:68/Alfabetik:31)

 (f) Allah' a ortak koşanlara ve Allah'ın ayetlerini inkâr edenlere Allah cenneti haram kılmıştır

Yemin olsun ki, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'in ta kendisidir!" diyenler küfre batmışlardır. Mesih şöyle demişti: "Ey İsrailoğulları, hem sizin Rabbiniz hem de benim Rabbim olan Allah'a kulluk/ibadet edin! Gerçek olan şu ki, Allah'a ortak koşana Allah, cenneti haram kılmıştır. Varacağı yer ateştir onun. Zalimlerin yardımcıları olmayacaktır." 5. sure (MÂİDE) 72. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)

Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırız biz. 7. sure (A'RAF) 40. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Cennet yaklaştırıldığında, 81. sure (TEKVÎR) 13. ayet (Resmi: 81/İniş:7/Alfabetik:103)

 (g) Cennet, Dünya'daki sınavın sonucuna göre girilir

Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş olanların karşılaştıklarının benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara şiddetler, belalar ve zorluklar gelip çattı; sarsıldılar. Öyle ki, resul ve onunla birlikte inananlar, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diye yakarıyordu. Haberiniz olsun ki, Allah'ın yardımı çok yakındır. 2. sure (BAKARA) 214. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)

Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni göklerle yer kadar olan cennete doğru yarışır gibi koşuşun. O, takva sahipleri için hazırlanmıştır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 133. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)

Yoksa siz, Allah içinizden uğraşıp didinenleri seçmeden, sabredenleri seçmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 142. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır. 4. sure (NİSA) 124. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Allah, müminlerin canlarını ve mallarını, karşılığında kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışırlar da öldürürler, öldürülürler. Allah'ın; Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kendi üzerine hak olarak yazdığı bir vaattır bu. Ahdine, Allah'tan daha vefalı kim var? Perçinlediğiniz bu antlaşmanızdan ötürü müjdeler olsun size. İşte budur o büyük başarının ta kendisi. 9. sure (TEVBE) 111. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Tövbe eden, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi iş yapan müstesna. Böyleleri cennete girecekler ve hiçbir şekilde haksızlığa uğratılmayacaklar. 19. sure (MERYEM) 60. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler. Namazlarında huşû sahipleridir onlar. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar. Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar. Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır. O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır. Namazlarını korumaya devam ederler onlar. İşte bunlardır mirasçı olanlar; Ki, Firdevs cennetine mirasçı olurlar, onda sonsuza dek kalırlar. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 1-11. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Biz insana, anne babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!" Bunlar, cennet halkı arasında o kimselerdir ki, yaptıklarının en güzelini kabul ederiz, çirkinliklerini görmezlikten geliriz. Bu onlara verilmiş olan şaşmaz vaattir. 46. sure (AHKAF) 15-16. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
Görmediği halde Rahman'dan ürperen ve Allah'a yönelik bir kalp getiren herkese... 50. sure (KAF) 33. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

Rabbinizden bir affa ve Allah ile resulüne inananlar için hazırlanmış bulunan, eni de yerle göğün eni kadar olan bir cennete doğru yarışarak koşun. Bu, Allah'ın dilediğine vereceği bir lütuftur. Allah, o büyük lütfun sahibidir. 57. sure (HADÎD) 21. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)

Allah, iman edenlerle ilgili olarak da Firavun'un karısını örnek verdi. Hani, o şöyle demişti: "Ey Rabbim! Benim için katında, cennette bir barınak yap; beni, Firavun'dan, onun yapıp ettiğinden kurtar; beni zulme sapmış topluluktan da kurtar." 66. sure (TAHRÎM) 11. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
 
Namaz kılıp dua edenler müstesna. Bunlar, namazlarında süreklidirler. Bunların mallarında belirli bir hak vardır: Yoksul ve yoksun için. Bunlar, din gününü içtenlikle doğrularlar. Bunlar, yalnız Rablerinin azabından ürperirler. Gerçekten de Rablerinin azabı emin olunmayacak bir azaptır. Bunlar, cinsiyet organlarını titizlikle korurlar. Ancak onlar, eşleriyle, imkânlarının sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar. Kim bunun ötesini isterse, işte böyleleri sınırı aşanların ta kendileridir. Bunlar, kendilerindeki emanetlere ve ahitlerine sadık kalırlar. Bunlar, tanıklıklarını tam yaparlar. Ve bunlar, namazlarını / dualarını korurlar. İşte bunlar cennetlerde ikram göreceklerdir. 70. sure (MEÂRİC) 22-35. ayet (Resmi: 70/İniş:79/ Alfabetik:62)
Onlar verdikleri sözü tam bir biçimde yerine getirirler ve kötülüğü salgın olan bir günden korkarlar. Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler. "Biz size yalnız ve yalnız Allah rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık da bir teşekkür de istemiyoruz; Çünkü biz, asık suratlı, sert bir gün yüzünden Rabbimizden korkarız." derler. 76. sure (İNSÂN) 7-10. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)

(h) Cennet, girene bir başka ölüm yok

Orada, ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur. 44. sure (DUHÂN) 56. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)

 (i) Cennet, giren oradan çıkarılmaz

Orada kendilerine zahmet / yorgunluk dokunmaz. Oradan çıkarılmazlar da. 15. sure (HİCR) 48. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)

 (j) Cennetler

(I)  Adn


Allah, mümin erkeklerle mümin kadınlara, altından ırmaklar akan cennetler vaat etmiştir. Sürekli kalacaklardır orada. Adn cennetlerinde de tertemiz barınaklar vaat etmiştir. Allah'ın bir hoşnutluğu ise hepsinden büyüktür. İşte budur o büyük başarı/o büyük kurtuluş. 9. sure (TEVBE) 72. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Adn cennetleri bunlar içindir. Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden hayra ve barışa hizmet etmiş olanlarla birlikte girerler oraya. Meleklerse her kapıdan yanlarına sokulurlar. 13. sure (RA'D) 23. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

Adn cennetleri... Girecekler içlerine. Altlarından ırmaklar akacak. Orada diledikleri şey kendilerinin olacak. Allah, korunup sakınanları işte böyle ödüllendirir. 16. sure (NAHL) 31. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Bunlar için, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyip koltuklar üzerine kurulacaklar. O ne güzel karşılık, o ne güzel dayanak! 18. sure (KEHF) 31. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Rahman'ın, kullarına gaybda vaat ettiği Adn cennetlerine girecekler. Kuşkusuz, O'nun vaadi yerine gelir. 19. sure (MERYEM) 61. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

Adn cennetleri ki, altlarından ırmaklar akar; sürekli kalacaklar içlerinde. Arınıp temizlenenlerin ödülü işte budur. 20. sure (TÂHÂ) 76. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

Adn cennetlerine girerler onlar, orada altından bilezikler ve inci takınırlar. Orada giysileri ise ipektir. 35. sure (FATIR) 33. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Kapıları kendilerine açılmış Adn cennetleri. 38. sure (SÂD) 50. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
 
"Ey Rabbimiz, onları kendilerine vaat etmiş olduğun Adn cennetlerine koy! Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden barışa yönelenleri de. Azîz ve Hakîm olan, hiç kuşkusuz sensin, sen!" 40. sure (MÜ'MİN) 8. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

Günahlarınızı affeder ve sizi, altından nehirler akan bahçelere, sürekli cennetlerdeki temiz, bereketli barınaklara yerleştirir. İşte bu en büyük başarıdır. 61. sure (SAFF) 12. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)

Onların, Rableri katındaki ödülleri, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri/sürekli yeşilliklerdeki temizlik/bereketli bahçelerdir. Sonsuza dek kalacaklardır orada. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu, içi ürpererek Rabbine saygı duyan kişi içindir. 98. sure (BEYYİNE) 8. ayet (Resmi: 98/İniş:101/Alfabetik:13)


 (II)  Firdevs


İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara gelince, onların konuk evleri Firdevs cennetleri olacaktır. 18. sure (KEHF) 107. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)

Ki, Firdevs cennetine mirasçı olurlar, onda sonsuza dek kalırlar. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 11. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)


 (III)  Naim


İman edip hayra ve barışa yönelik amel sergileyenlere gelince, Rableri onları imanlarıyla doğruya ve güzele iletir. Nimetlerle dolu cennetlerde onların altlarından ırmaklar akacaktır.   10. sure (YÛNUS) 9. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Nimetlerle dolu cennetlerdedirler. 37. sure (SÂFFÂT) 43. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)


 (IV)  Huld


De ki: "Bu mu daha iyi, yoksa korunanlara vaat edilen o sonsuzluk cenneti mi? O cennet de bu korunanların ödülü ve dönüş yeridir." 25. sure (FURKÂN) 15. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Selam...


​ T.C. / M. Kemal Adal 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder