İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

3 Temmuz 2016 Pazar

ALLAH'IN TARİH İÇİNDE İNANANLARA VE İYİLERE YARDIMI


I.                  ALLAH'IN TARİH İÇİNDE İNANANLARA VE İYİLERE YARDIMI:


 İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, Allah'ı çok ananlar ve zulme uğratıldıktan sonra başarıya ulaşanlar böyle değillerdir. Zulmedenler, hangi devrime uğrayıp baş aşağı döneceklerini yakında bilecekler. 26. sure (ŞUARA) 227. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)

 Ve biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim. Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun'a, Hâman'a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim. 28. sure (KASAS) 5-6. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
 Ne zaman ki resuller ümitsizliğe düşüp yalanlandıkları kanısına vardılar, işte o zaman yardımımız kendilerine ulaştı da dilediklerimiz kurtarıldı. Azabımız suçlular topluluğundan geri çevrilemez. 12. sure (YÛSUF) 110. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

 Yemin olsun, elçi olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz hükümleşmişti: Onlar, yardım görenlerin ta kendileri olacaklar. Ordularımız, galip gelenlerin ta kendileri olacaklar. 37. sure (SÂFFÂT) 171-173. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
 Şu bir gerçek ki, biz, resullerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem de tanıkların ayağa kalkacakları gün mutlaka yardım edeceğiz. 40. sure (MÜ'MİN) 51. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)

 Küfre sapanlar kendi resullerine şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim milletimize dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız." Rableri de onlara şunu vahyetti: "Zalimleri muhakkak helâk edeceğiz." "Ve onların ardından o toprağa mutlaka sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan, tehdidimden korkan için böyledir." 14. sure (İBRÂHİM) 13-14. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
 Yemin olsun, zikirden sonra Zebur'da şunu yazmıştık: Yeryüzüne benim iyilik ve barış seven kullarım vâris olacaktır. 21. sure (ENBİYÂ) 105. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
 Sabrettikleri zaman içlerinden, bizim emrimizle doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. Onlar bizim ayetlerimize gereğince inanıyorlardı. 32. sure (SECDE) 24. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

 Düşünün ki, siz bir zamanlar yeryüzünde ezilip horlanan bir azınlıktınız. İnsanların sizi çarpıvereceğinden korkuyordunuz. Bu haldeyken Allah sizi barındırdı, yardımıyla sizi destekledi ve şükredersiniz ümidiyle sizi tertemiz nimetlerle rızıklandırdı. 8. sure (ENFÂL) 26. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

 Eğer yüz çevirirlerse bilin ki, Allah sizin Mevlâ'nızdır. Ne güzel Mevlâ'dır O, ne güzel destekler; ne güzel Nasîr'dir O, ne güzel yardım eder. 8. sure (ENFÂL) 40. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

 Sizi onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığımız bir toprağa mirasçı kıldı. Allah'ın her şeye gücü yeter. 33. sure (AHZÂB) 27. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)

 Bu böyledir; çünkü Allah, iman edenlerin Mevlâ'sıdır. Küfre sapanların ise Mevlâ'sı yoktur. 47. sure (MUHAMMED) 11. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)

 Allah; sizin, iman edip hayra ve barışa yönelik iyilikler yapanlarınıza şu vaatte bulunmuştur: Onlardan öncekileri halef kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halef kılacak. Onlar için beğenip seçtiği dinlerini yine onlar için güç kaynağı yapacak, onları korkularının arkasından mutlaka güvene ulaştıracak. Bana kulluk/ibadet edecekler, hiçbir şeyi bana ortak koşmayacaklar. Bundan sonra nankörlük edenlerse, yoldan sapanların ta kendileridir. 24. sure (NÛR) 55. ayet (Resmi: 24/İniş:102/ Alfabetik:84)

 Allah, iman edenleri savunur. Şu da kuşkusuz ki, Allah hiçbir haini, hiçbir nankörü sevmez. 22. sure (HAC) 38. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

 Onlar sırf, "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, içlerinde Allah'ın adı çokça anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler her halde yerle bir edilirdi. Allah, kendisine yardım edene elbette yardım eder. Allah elbette Kavî, Azîz'dir. Onlar o kişilerdir ki eğer kendilerini yeryüzünde imkân ve güç sahibi yapsak namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliğe özendirirler, kötülükten sakındırırlar. Tüm iş ve oluşlar Allah'a varır. 22. sure (HAC) 40-41. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

II.               HZ. MUHAMMEDİN KARŞITLARINA YÖNELİK TEHDİTLERİ (İNANMAYANLARA UYARILAR):

 Bu sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız. Süre tanıyorum onlara. Tuzağım gerçekten zorludur benim. 68. sure (KALEM) 44-45. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)
 Biz size, üstünüze tanık olan bir resul gönderdik. Tıpkı Firavun'a bir resul gönderdiğimiz gibi. Ama Firavun, resule isyan etti de biz onu korkunç bir tutuşla tutuverdik. Eğer inkâr ve nankörlüğe saparsanız, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o günden nasıl korunacaksınız? Gök bile o yüzden parçalanır. O'nun vaadi gerçekleşmiştir. Bu, bir öğüt verici, düşündürücüdür. Dileyen, Rabbine doğru, bir yol edinir. 73. sure (MÜZZEMMİL) 15-19. ayet (Resmi: 73/İniş:3/Alfabetik:74)
 Aldatıp oyaladı o çokluk yarışı sizleri, Öyle ki, ziyaret edip saydınız kabirleri. Ama iş öyle değil; yakında bileceksiniz! Hayır, hayır! İş öyle değil! Yakında bileceksiniz. İş, sizin bildiğiniz gibi değil! Ne olurdu, şaşmaz ve aldatmaz bir bilgiyle bilseydiniz! Yemin olsun, o cehennemi mutlaka göreceksiniz! Yine yemin olsun, onu gözünüzle apaçık göreceksiniz! Sonra o gün, nimetten kesinlikle sorguya çekileceksiniz! 102. sure (TEKÂSÜR) 1-8. ayet (Resmi: 102/İniş:16/Alfabetik:102)
 Peki, Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuşkuya düşüyorsun? Bu da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır. Yaklaşmakta/yaklaşacak olan yaklaştı. Onu Allah'tan başka kaldıracak/uzaklaştıracak yok. Şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz? Gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz. Ve siz, kibirlenip kafa tutarak sersemce somurtuyorsunuz. Artık Allah için secdeye kapanın, ibadet edin / iş yapıp değer üretin! 53. sure (NECM) 55-62. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)
 Geldi mi sana orduların haberi? Yani Firavun ve Semûd'un? Gerçek şu ki, inkâr edenler bir yalanlama içindedirler. Allah ise onları arkalarından kuşatmış bulunuyor. 85. sure (BÜRÛC) 17-20. ayet (Resmi: 85/İniş:27/Alfabetik:14)
 Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı, Semûd kavmi yalanlamıştı. Âd, Firavun ve Lût'un halkı da... Eykeliler, Tübba' kavmi de. Hepsi resulleri yalanladı da duyurulan azap hak oldu. 50. sure (KAF) 12-14. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

 Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik ki, vuruş ve tutuşları bunlardan daha zorluydu. Ülkelerde delikler açmışlardı/beldelerde kaçacak delik aradılar/beldeleri boydan boya dolaştılar. Var mı bir kaçacak yer? 50. sure (KAF) 36. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)

 Sizin kâfirleriniz, ötekilerden hayırlı mı? Yoksa zübürlerinde / kutsallaştırılmış hizip kitaplarında sizin için bir beraat / dokunulmazlık mı var? Yoksa "Biz, yardımlaşan / yenilmez bir topluluğuz" mu diyorlar? O topluluk, bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. Hayır, buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç, ne acıdır o saat! 54. sure (KAMER) 43-46. ayet (Resmi: 54/İniş:37/ Alfabetik:52)
 Yemin olsun, biz sizin benzerlerinizi hep yok ettik. Fakat düşünen mi var? 54. sure (KAMER) 51. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)

 Bunların beklediği de sadece, en küçük bir gecikmesi olmayan o müthiş titreşimli tek sestir. Şöyle dediler: "Rabbimiz, bizim payımızı / hesap defterimizi, hesap gününden önce çabucak ver!" 38. sure (SÂD) 15-16. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
 Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar. Sonra zorluk ve sıkıntının yerine mutluluk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüz yüze gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik. O medeniyetlerin halkı inanıp korunsalardı, elbette ki üzerlerine gökten ve yerden bereketler saçardım. Ama yalanladılar, biz de onları, kazanır olduklarıyla yakalayıverdik. O kentlerin halkı, uyudukları bir sırada, şiddetimizin bir gece kendilerine gelmeyeceğinden emin mi idiler? Yoksa o kentler halkının, bir kuşluk vakti oynayıp eğlenirken azabımızın yakalarına yapışmayacağına ilişkin bir garantileri mi vardı? Allah'ın tuzağından emin mi idiler? Hüsrana uğrayan topluluktan başkası Allah'ın tuzağından emin olamaz. 7. sure (A'RAF) 94-99. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
 Bizim yarattıklarımızdan bir ümmet var ki, hakka rehberlik eder ve onunla adalet sunarlar. Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilemeyecekleri bir yerden ağır ağır çöküşe götüreceğiz. Süre tanıyorum onlara. Çünkü benim tuzağım pek yamandır. Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında cinnetten eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o. Göklerin ve yerin melekûtuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise / söze iman ediyorlar? 7. sure (A'RAF) 181-185. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
 Sonunda, onlar kendilerine vaat edileni gördüklerinde, yardımcı bakımından daha zayıf kim, sayı bakımından daha az kim, bileceklerdir. De ki: "Bilmiyorum, size vaat edilen şey yakın mıdır yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyacaktır?" 72. sure (CİN) 24-25. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
 Görmediler mi, kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar artık bir daha bunlara dönmeyecekler. Ancak herkes toplandığında, onlar da huzurumuzda hazır bulundurulacaklar. 36. sure (YÂSÎN) 31-32. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
 Bir de şöyle derler: "Eğer doğru sözlüler iseniz, bu tehdit ne zaman?" Sadece korkunç titreşimli bir sesi bekliyorlar. Onlar çekişip dururlarken, o ses kendilerini enseleyecektir. O zaman ne bir tavsiyede bulunmaya güçleri yetecek ne de ailelerine dönebilecekler. 36. sure (YÂSÎN) 48-50. ayet (Resmi: 36/İniş:41 /Alfabetik:108)
 Onlara ayetlerimiz açık seçik okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisçe daha güzel?" Onlardan önce nice kuşaklar helak ettik ki, malca ve manzaraca daha alımlıydılar. De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler." 19. sure (MERYEM) 73-75. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
 Biz onlardan önce de nice kuşaklar helâk ettik. Onlardan herhangi birini hissediyor musun, yahut onların bir iniltisini duyuyor musun? 19. sure (MERYEM) 98. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)

 Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini helâk etmemiz onları yola getirmedi mi? Onların yurtlarında/barınaklarında dolaşıp duruyorlar. Akıl sahipleri için bunda elbette ibretler vardır! Eğer Rabbin tarafından daha önce söylenmiş bir söz, belirlenmiş bir süre olmasaydı, bunlar için de helâk kaçınılmaz olurdu. 20. sure (TÂHÂ) 128-129. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)

 O azap onlara ansızın gelecek, farkında bile olmayacaklar. O zaman şöyle derler: "Acaba bize süre verilir mi?" Bizim azabımızı acele mi istiyorlar? Görmedin mi ki, biz onları yıllarca nimetlendirsek de, Sonra, tehdit edildikleri şey kendilerine ulaşsa, O yararlandıkları nimetler onların hiçbir işine yaramaz. 26. sure (ŞUARA) 202-207. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
 De ki: "Acele isteyip durduğunuzun bir kısmı belki de arkanıza takılmıştır." 27. sure (NEML) 71-72. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)

 Peki, kara tarafında sizi yere geçirivermesinden yahut üstünüze çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin misiniz? Sonra kendinize hiçbir vekil bulamazsınız. Yoksa sizi bir kez daha oraya gönderip üstünüze kırıp geçiren bir fırtına salarak, inkâr ettiğinizden dolayı sizi boğmayacağından emin misiniz? Sizin adınıza, bizden bunun öcünü alacak birini de bulamazsınız. 17. sure (İSRÂ) 68-69. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
 Onların vaat ettiğimizin bazısını sana göstersek de seni vefat ettirsek de dönüşleri bizedir. Sonunda Allah, işlemiş olduklarına tanıklık edecektir. Her ümmet için bir resul öngörülmüştür. Resulleri gelince, aralarında adaletle hüküm verilir. Hiçbir zulme uğratılmazlar. Diyorlar ki: "Doğru sözlülerseniz bu vaat ne zaman?" De ki: "Ben kendime bile Allah'ın istediği dışında bir zarar verme yahut yarar sağlama gücünde değilim. Her ümmetin bir eceli var. Ecelleri geldiğinde bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler." Şöyle söyle: "Diyelim O'nun azabı size gündüzün veya geceleyin gelecektir. Suçlular bunlardan hangisini aceleyle ister?" O azap başınıza patladıktan sonra mı iman ettiniz! Şimdi mi? Hani onu aceleden isteyip duruyordunuz? 10. sure (YÛNUS) 46-51. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

 Onlar, sırf kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibisini bekliyorlar. De ki: "Bekleyin! Sizinle beraber ben de bekleyenlerdenim." Sonunda biz, resullerimizi ve iman edenleri kurtarıyoruz. İşte böyledir. Üzerimize bir borç olarak, inananları kurtarırız. 10. sure (YÛNUS) 102-103. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
 Ve eğer onlardan azabı, belirlenmiş bir süreye kadar ertelesek, mutlaka şöyle diyeceklerdir: "Onu erteleyen de ne?" Gözünüzü açın, azap onlara geldiği gün, kendilerinden geri çevrilecek değildir. Ve alay edip durdukları şey, kendilerini sarmış olacaktır. 11. sure (HÛD) 8. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)

 İnanmayanlara de ki: "Yapabildiğinizi yapın, biz de işimizi yapıyoruz." "Bekleyin, biz de bekliyoruz!" 11. sure (HÛD) 121-122. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
 Peki onlar, Allah'ın azabından bir sarıp sarmalayanın gelmesinden yahut hiç farkında olmadıkları bir sırada kıyametin ansızın tepelerine inmesinden emin mi bulunuyorlar? 12. sure (YÛSUF) 107. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)

 Senin o Ganî Rabbin rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır ve sizi bir başka topluluğun soyundan vücuda getirdiği gibi, ardınızdan da dilediğini sizin yerinize getirir. Size vaat edilen şeyler kesinlikle meydana gelecektir. Siz engel olamazsınız. Ey toplumum! Yapabileceğinizi yapın. Ben de yapıp ediyorum. Yakında yurdun sonunun kime ait olacağını bileceksiniz. Gerçek olan şu ki, zalimler kurtulamayacaklardır. 6. sure (EN'ÂM) 133-135. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
 Yemin olsun, elçi olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz hükümleşmişti: Onlar, yardım görenlerin ta kendileri olacaklar. Ordularımız, galip gelenlerin ta kendileri olacaklar. Bir vakte kadar onlardan yüz çevir! Gözün, üstlerinde olsun; yakında görecekler. Azabımız gelsin diye acele mi ediyorlar? Azap, yurtlarına indiğinde, uyarılanların sabahı ne kötü olacaktır! Yüz çevir onlardan belli bir vakte kadar! Ve gör neler olacak. Onlar da görecekler. 37. sure (SÂFFÂT) 171-179. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
 Diyorlar: "Doğru sözlülerseniz, bu tehdit ne zaman?" De ki: "Size bir gün vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz." 34. sure (SEBE') 29-30. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
 Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Fakat azap kendilerine, hiç farkında olmadıkları bir yerden geldi. Allah; onlara dünyada rezilliği tattırdı. Ahiretin azabı ise elbette daha büyüktür. Bir bilselerdi!... 39. sure (ZÜMER) 25-26. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
 De ki: "Ey toplumum! Yapabildiğinizi yapın; ben de kendi işimi yapacağım. Yakında bileceksiniz, Kime geliyor rezil edici azap, kime iniyor bitip tükenmeyen azap!" 39. sure (ZÜMER) 39-40. ayet (Resmi: 39/ İniş:59/Alfabetik:114)
 Azap yakanıza yapışmadan Rabbinize dönüp O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. Farkında olmadığınız bir sırada, azap ansızın karşınıza çıkmadan önce size Rabbinizden indirilenin en güzeline uyun! Benlik şöyle diyecektir o zaman: "Allah'a karşı aşırı gitmem yüzünden başıma gelenlere bak! Alay edip duranlardan biriydim doğrusu!..." Yahut şöyle diyecektir: "Allah bana kılavuzluk etseydi elbette ben de korunanlardan olurdum."  Azabı gördüğünde şöyle de konuşacaktır: "Bana bir kez daha imkan verilseydi de güzel düşünüp güzel davrananlardan olsaydım!" 39. sure (ZÜMER) 54-58. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
 Yüz çevirirlerse şöyle de: "Sizi, Âd ve Semûd'a çarpan yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyarıyorum." 41. sure (FUSSİLET) 13. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

 Ya biz, seni alıp götürdükten sonra onlardan öç alırız; Yahut da onlara yönelttiğimiz tehdidi sana gösteririz. Biz onlarla başa çıkacak güçteyiz. 43. sure (ZUHRUF) 41-42. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
 Hiç farkında olmadıkları bir sırada o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar? 43. sure (ZUHRUF) 66. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)

 İş, onların sandığı gibi değil! Bir kuşku içinde oynayıp oyalanmaktadırlar. Artık sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği günü gözle. İnsanları kuşatıp sarar. İnletici bir azaptır bu. "Ey Rabbimiz, kaldır bizden bu azabı. Biz gerçekten müminleriz." Nerede onlarda öğüt almak? Yemin olsun, delillerle açıklayan bir resul gelmişti onlara. Ama ondan yüz çevirdiler ve şöyle dediler: "Eğitilmiş bir mecnun!" Biz azabı biraz kaldırırız; siz eski halinize tekrar dönersiniz. Gün gelir, en büyük vuruşla vururuz biz. Şu bir gerçek ki, intikam da alırız biz! 44. sure (DUHÂN) 9-16. ayet (Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)
 Artık, resullerin azim sahibi olanlarının sabrettiği gibi sabret! O inkârcılar için acele etme! Tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helâk edilir! 46. sure (AHKAF) 35. ayet (Resmi: 46/İniş:66/ Alfabetik: 3)

 Şu bir gerçek ki, zulmedenlerin, tıpkı arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. O halde acele etmesinler. O vaat edildikleri günlerinden dolayı vay kâfirlerin haline! 51. sure (ZÂRİYÂT) 59-60. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
 Allah'ın emri geldi. Onunla yüz yüze gelmekte acele etmeyin. Tüm varlığın tespih ettiğidir o Allah. Arınmıştır onların şirk koştuklarından. 16. sure (NAHL) 1. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

 Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti. Tam aksine, onlar kendi kendilerine zulüm ediyorlardı. Sonunda, yapıp ettiklerinin kötülükleri başlarına musibet olmuş, alay edip durdukları şey kendilerini sarıvermişti. 16. sure (NAHL) 33-34. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
 Andolsun, biz her ümmette şöyle tebliğ yapan bir resul görevlendirdik: "Allah'a kulluk/ibadet edin, tağuttan kaçının. Sonra bunlardan kimine Allah kılavuzluk etti, kimine de sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezip dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün. 16. sure (NAHL) 36. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

 Kötülükleri yapmak için tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmeyeceğinden yahut hiç fark edemeyecekleri bir yerden azabın kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular? Yahut dönüp dolaşmaları sırasında kendilerini yakalamayacağından... Onlar buna engel de olamazlar. Yoksa kendilerini korkuta korkuta, sindire sindire yakalamayacağından emin midirler? Kuşkusuz ki, sizin Rabbiniz gerçekten Raûf'tur, Rahîm'dir. 16. sure (NAHL) 45-47. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
 Allah'ın gökleri ve yeri hak olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi yok eder, yepyeni bir halk getirir. Bu, Allah'a hiç de zor gelmez. 14. sure (İBRÂHİM) 19-20. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)

 İnsan, aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. Benden acele istemeyin! Diyorlar ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz bu vaat ne zaman?" 21. sure (ENBİYÂ) 37-38. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
 De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden / Kur'an'ından yüz çeviriyorlar. Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar. Gerçek şu ki, biz onları ve atalarını, ömür kendilerine uzun gelecek kadar nimetlendirdik. Hâlâ görmüyorlar mı ki, biz yerküreye geliyor, onu uçlarından eksiltiyoruz. Galip gelenler onlar mı? 21. sure (ENBİYÂ) 42-44. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
 Eğer biz onlara acıyıp da üstlerindeki sıkıntıyı kaldırsaydık, azgınlıkları içinde sersem sersem bocalamaya devam edeceklerdi. Yemin olsun, biz onları azapla yakaladık. Ama yine de Rablerine boyun eğmediler. Sığınıp yakarmıyorlar. Nihayet, üzerlerine şiddetli bir azabın kapısını açtığımızda hemencecik ümitsizliğe düşüverecekler. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 75-77. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
 De ki: "Rabbim, tehdit edildikleri şeyi bana mutlaka göstereceksin. Beni o zalimler topluluğunun içinde tutma Rabbim!" Biz, onları tehdit ettiğimiz şeyi sana göstermeye elbette kadiriz. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 93-95. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
 Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız. Rabbinin ayetleri kendilerine hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Suçlulardan mutlaka intikam alacağız biz! 32. sure (SECDE) 21-22. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
 Bir de soruyorlar: "Eğer doğru sözlülerseniz, bu fetih ne zaman?" De ki: "Fetih günü, küfre sapanlara imanları yarar sağlamayacaktır. Onlara göz açtırılmaz bile." Artık onlardan yüz çevir ve bekle! Zaten onlar da bekliyorlar. 32. sure (SECDE) 28-30. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
 Gökten bir parçanın düştüğünü görseler şöyle derler: "Üst üste yığılmış bulutlar!" Bayılıp yere serilecekleri günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları! O gün, tuzakları kendilerine bir yarar sağlamayacak; onlara yardım da edilmeyecek! Zulmedenler için bundan başka bir azap da vardır. Fakat onların çokları bilmiyorlar. 52. sure (TÛR) 44-47. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)
 O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar. O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım! Yemin olsun, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Ama nasıl olmuştu benim azabım?! 67. sure (MÜLK) 16-18. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)

 Söyle onlara: "Diyelim ki, Allah beni ve beraberindekileri öldürdü, yahut bize acıdı. Peki, kâfirleri korkunç bir azaptan kim kurtaracak?" De ki: "Rahman'dır O, O'na inandık biz ve yalnız O'na güvendik. Yakında bileceksiniz kimmiş apaçık sapıklığın içinde." Şunu da söyle: "Bir sabah suyunuz çekiliverse, kim getirecek fışkırıp akan bir su size?" 67. sure (MÜLK) 28-30. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)
 İş onların sandığı gibi değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin olsun ki, biz gerçekten gücü yetenleriz; Onları kendilerinden daha üstün olanlarla değiştirmeye... Ve biz önüne geçilebilecekler değiliz. Bırak onları! Dalsınlar, oynasınlar kendileri için belirlenen günlerine ulaşıncaya kadar. 70. sure (MEÂRİC) 40-42. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
 De ki: "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. Göklerde ne var, yerde ne var biliyor O. Bâtıla iman edip Allah'ı inkâr edenlere gelince, işte onlar hüsrana uğramışların ta kendileridir." Azabı senden çarçabuk istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir süre olmasaydı, azap onlara elbette gelmiş olacaktı. Fakat o, hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine ansızın geliverecektir. Bunda kuşku yok. Azabı senden acele istiyorlar. Oysa cehennem, o küfre sapanları çepeçevre kuşatmış bulunuyor. Gün olur, azap onları tepelerinden, ayaklarının altından sarıverir ve der: "Tadın bakalım, yapıp ettiklerinizi." 29. sure (ANKEBÛT) 52-55. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
 İçinizden sadece zulmedenlere çatmakla kalmayacak bir fitneden korkun. Bilin ki Allah'ın gazabı çok şiddetlidir. 8. sure (ENFÂL) 25. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)

İkiyüzlüler, kalplerinde maraz bulunanlar, şehirde çirkin haberler yayanlar, bu yaptıklarına son vermezlerse, seni onların üzerine gitmeye elbette teşvik edeceğiz. Bundan sonra onlar, orada senin yakınında, çok az kalabilirler. Lanetlenmiş hale gelirler. Rastlandıkları yerde enselenirler, öldürülür de öldürülürler. Bu, Allah'ın daha önce gelip geçmişlere işleyen tavrı, tarzıdır. Allah'ın tavrında herhangi bir değişiklik asla bulamazsın. 33. sure (AHZÂB) 60-62. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
 Seni yerinden çıkaran o kentinden çok daha kuvvetlice nice kentler vardı ki, biz hepsini helâk ettik; hiçbir yardımcıları olmadı. 47. sure (MUHAMMED) 13. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)

 Kendisiyle, dağların yürütüldüğü yahut yerkürenin parçalandığı yahut ölülerin konuşturulduğu bir Kur'an mı olsaydı! Hayır, iş ve oluşun tümü Allah'ındır. İman edenler hâlâ ümidi kesip anlamadılar mı ki, Allah dileseydi elbette insanlara tümden hidayet verirdi. O küfre sapanlara gelince, sanayi olarak ürettiklerinin sonucu halinde başlarına gülle, tokmak türünden belalar inmeye devam edecek yahut o belalar onların yurtlarının yakınına konacak. Ta, Allah'ın vaadi gelinceye değin. Allah, vaadine asla ters düşmez. 13. sure (RA'D) 31. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)

 Eğer seni yalanlıyorlarsa bilesin ki, senden önce Nûh kavmi de Âd da, Semûd da yalanladı. İbrahim'in kavmi de Lût'un kavmi de... Medyen halkı da. Mûsa da yalanlanmıştı da ben, inkârcılara biraz süre vermiş sonra hepsini yakalamıştım. Nasılmış benim azabım! 22. sure (HAC) 42-44. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)

 Senden aceleyle azabı istiyorlar: Allah, vaadine asla ters düşmez. Şu da bir gerçek ki Rabbinin katındaki bir gün, sizin saymakta olduğunuzun bin yılı gibidir. Nice kent/medeniyet var ki, zulme saptığı halde, ona süre tanıdım. Ama sonra kendisini yakalayıverdim. Dönüş yalnız banadır. 22. sure (HAC) 47-48. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
 Allah'a ve resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin çarpılıp tepelendikleri gibi çarpılıp tepeleneceklerdir. Biz, gerçekleri apaçık gösteren ayetler indirmişizdir. Küfre sapanlar için, rezil edici bir azap vardır. 58. sure (MÜCÂDİLE) 5. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

 Allah'a ve resulüne kafa tutanlar en aşağılık kişiler arasındadırlar. Allah, "Ben ve resullerim mutlaka galip geleceğiz!" diye yazmıştır. Allah çok güçlüdür, Azîz'dir. 58. sure (MÜCÂDİLE) 20-21. ayet (Resmi: 58/İniş:104/Alfabetik:66)

III.           SONUÇ:


 Kuran’ın Işığında görüp,  Allah’ın kulu ve elçisi olarak bildiğimiz ve inandığımız, İslam Dininin ve Kuran’ın tebliğcisi Hz. Muhammed’in (sav.), Kuran’ı açıklayıp anlatan Sahih Hadislerini de okuyarak anlamayı, yararlanıp, uygulamayı ve böylece Hz. Muhammed’in şefaatine de nail olan, Allah’ın affına mahzar müminlerden olmayı, Allah, dileyenlerin tümüne nasip etsin İnşallah.

 Dünyada İmanı olmayanın ameli, ahirette boşa gitmiştir. Onların kazandığı sadece dünyada aldığı karşılıktır. Allah kullarına zulmedici değildir. İnsanlar kendilerine yazık ederler. Allah’ın lütfu müstesna,Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur.”   Sonunda Allah’ın (cc) kurtardığı inananlardan oluruz İnşallah.

M. Kemal Adal

adalkemal1@gmail.com

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal


Selam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder