İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

16 Haziran 2016 Perşembe

PEYGAMBERLİĞİN BİTİŞİNİN LAİKLİK AÇISINDAN ANLAM VE ÖNEMİ










Yaşar Nuri Öztürk
26 Mayıs 2016, 10:11

Kur’an’a göre, peygamberlik Hz. Muhammed’le son bulmuştur.



 Bu sona erdirmenin anlamı ve özü nedir? İslam tarihinde bu soruya ilk ciddi cevabı veren düşünür Muhammed İkbal (ölm.1938) olmuştur. Ona görepeygamberliğin bitirilmesinin anlamı, insanlığın artık kendini kendi kuvvetleriyle yönlendirecek bir tekâmül düzeyine gelmiş olmasıdır.



 Ancak, büyük düşünürün verdiği bu yerinde cevap sorunun cevaplarından sadece biridir. 


 Peygamberlik neden bitirildi sorusunun çok önemli bir cevabı daha olması gerekir. O da şudur:




Kitleleri Allah adına yönetecek kişiler devri, son peygamber Hz. Muhammed’le bitmiştir. Bunun daha terminolojik anlamı, yönetim erkinin arkasında tanrısal ve kutsal dayanak gören anlayış bitmiştir.


TEOKRASİ DEVRİ BİTTİ




Peygamberliğin bitişinin en hayati anlamı, teokrasi devrinin bitmiş olmasıdır. Kur’an, peygamberliğin bittiğini ilan etmekle teokratik yönetimler devrinin bittiğini / bitmesi gerektiğini de ilan etmiştir.


 Kur’an, ayrıca, krallık sistemlerinin bozgun ve haksızlık sistemi olduklarına da dikkat çekmektedir. (bk. Neml Suresi, 34) Bu demektir ki Kur’an, bir devlet şekli vermemekle birlikte yönetimle ilgili anlayışının omurgasına krallık, hanedanlık sistemleriyle teokrasinin dışlanmasını yerleştirmiştir. 



Artık yönetim, peygamberler mirası ile insanlığa ulaştırılmış bulunan bilim ve akıl verileri kullanılarak yönetilecek, yönetilen kitle, kaderine kendisi egemen olacaktır. Bu yönetimin zaman ve mekân üstü ilkeleri de verilmiştir.



 Kur’an hiçbir devlet şeklinden söz etmez.



 Bu demektir ki devletin şekliyle uğraşmamış, böyle bir talepte bulunmamıştır. Her toplum, zamana ve ihtiyaçlarına göre dilediği ve uygun gördüğü bir devlet şeklini seçebilir. Ancak Kur’an, seçilen devlet şekli ne olursa olsun, yönetimde egemen olmasını istediği ilkeler önermektedir.


Bu ilkeler, açık denecek bir biçimde verilmiştir. Bunların en önemlisi yönetenlerle yönetilenlerin anlaşmaları yani, cumhuriyettir. 


Şu küresel “evrensel” değerler de sayılmalıdır: Adalet, ehliyet ve emanete saygı, kamu kaynaklarının talan edilmemesi, baskı ve manipülasyonun (ikrahın) dışlanması, emeğe saygı.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder