İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

24 Mayıs 2016 Salı

IV. B. 2. a) KAVRAM OLARAK ALLAH’IN BİRLİĞİ (TEVHİD)- 2



IV. İTİKAT. 1

B. ALLAH.. 1

2. ALLAH'IN BİRLİĞİ (TEVHİD). 1

a) Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Birliği (Tevhid):- 2. 1

Dipnot: 21/22*: İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları: Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar (Batıl Ameller / Kötü-Çirkin İşler / Kötü-Çirkin Eylemler): Fesat (Bozgunculuk): Eğer yerde-gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrarlardı. 2

Dipnot: 21/26*: Yaratılış ve Varlıklar: Melekler: Allahın İzin Verdiği Melekler Şefaatçidir.+ İtikat: Ahiret: Yargılanma (Hesap): Şefaat (Aracılık): Şefaatçiler / Aracılar: Hak / gerçek şefaatçiler, Allah'ın izni ile şefaatleri yarar sağlayanlardır: Bazı melekler şefaatçidir. Bak: 21/26-28; 33/43; 40/7-9; 42/5; 53/26. (+Bak: 53/26: Allah dileyip hoşnut / razı olduğu kimse için izin vermedikçe Göklerdeki nice meleklerin de şefaatleri hiçbir işe yaramaz). 3

21/26**: İbadet: Allah'a Kulluk: Kullar: Lütuflandırılmış / seçkin kullar. 4

Dipnot: 2/163*: Allah'ın Selbi (Tenzihi) Sıfatları: (Allah İçin Tersi İmkânsız / Muhal Olan Sıfatlar): Allah Birdir (Vahdaniyet). + Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Birliği (Tevhid). Bak: 2/255; 3/2, 6, 18; 4/87, 171; 6/19, 102, 164; 10/68; 11/14; 13/16, 30; 16/22, 51; 17/42-43, 111; 18/110; 20/8, 98; 21/22, 25-26, 108; 23/91, 116; 27/59-64; 28/70, 88; 35/3; 37/1-5, 180; 38/65-66; 39/4-6; 40/13, 16, 62, 65; 41/6; 43/45, 81, 84; 44/8; 51/50-51; 59/22-23; 64/13; 73/9; 112/1-4. 4

Dipnot: 3/18*: Yaratılış ve Varlıklar: Melekler: Şahitler ve Yazıcılar, Kaydedici Melekler. Bak: 4/166; 34/40-41; 43/80; 50/17; 70/4, 82/10-12. 8

3/18**: Yaratılış ve Varlıklar: Melekler: Melekler Allah’a İbadet Ederler. Bak: 4/172; 7/206; 13/13; 16/49-50; 21/19-20; 40/7-9; 41/38; 42/5. 8

3/18***: Bilginin Getirdiği Sorumluluklar. İlim ve Âlimler:  İlimde Derinleşenler Hakka / Gerçeğe Şahittir, Anlar, Kavrar. Bak: 10/39. 9

*3/18:  İslam'ın ilk şartı olarak bilinen 'Şehadet' (Kelime-i Tevhid), Allah'tan başka tanrı olmadığının itiraf edilmesidir. 10

HER İŞTE ALLAH'IN RIZASINI GÖZETMEK VE ARAMAK. 11

BİR İDDİA VE ARAŞTIRMA / SORGULAMAYA DAVET. 12


 

IV. İTİKAT

B. ALLAH

2. ALLAH'IN BİRLİĞİ (TEVHİD)

 a) Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Birliği (Tevhid):- 2



16. sure (NAHL) 51. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Y.N. Öztürk :
Allah buyurdu ki: "İki ilah edinmeyin; O sadece bir tek ilahtır. Yalnız benden korkun."
 
21. sure (ENBİYÂ) 108. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Y.N. Öztürk :
De ki: "Bana şu vahyediliyor: "Tanrınız ancak bir tek tanrıdır. Peki, siz, müslümanlar / Allah'a teslim olanlar mısınız?"
 
21. sure (ENBİYÂ) 22. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Y.N. Öztürk :
Eğer, yerde gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır.



Dipnot: 21/22*: İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları: Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar (Batıl Ameller / Kötü-Çirkin İşler / Kötü-Çirkin Eylemler): Fesat (Bozgunculuk): Eğer yerde-gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrarlardı.



 21/22*: EĞER YERDE-GÖKTE ALLAH'TAN BAŞKA TANRILAR OLSAYDI, O İKİSİ DE MUTLAKA FESADA UĞRARLARDI:

 Eğer, yerde gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır. 21/22.

MKA.
 
21. sure (ENBİYÂ) 25. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Y.N. Öztürk :
Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek şu: İlah yok benden başka, artık bana kulluk / ibadet edin."

Melekler: 21/26-28
 
21. sure (ENBİYÂ) 26. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)

Y.N. Öztürk :
"Rahman çocuk edindi" dediler. Hâşâ, bundan arınmıştır O! Onlar, lütuflandırılmış kullardır.



Dipnot: 21/26*: Yaratılış ve Varlıklar: Melekler: Allahın İzin Verdiği Melekler Şefaatçidir.+ İtikat: Ahiret: Yargılanma (Hesap): Şefaat (Aracılık): Şefaatçiler / Aracılar: Hak / gerçek şefaatçiler, Allah'ın izni ile şefaatleri yarar sağlayanlardır: Bazı melekler şefaatçidir. Bak: 21/26-28; 33/43; 40/7-9; 42/5; 53/26. (+Bak: 53/26: Allah dileyip hoşnut / razı olduğu kimse için izin vermedikçe Göklerdeki nice meleklerin de şefaatleri hiçbir işe yaramaz)



 21/26*: BAZI MELEKLER ŞEFAATÇİDİR:

 'Rahman çocuk edindi' dediler. Hâşâ, bundan arınmıştır O! Onlar, 
lütuflandırılmış kullardır. Onlar O'nun sözünün önüne geçmezler; onlar yalnız O'nun emriyle iş yaparlar. O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat etmezler. Ve onlar O'nun korkusundan titrerler. 21/26-28. 

 O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor/destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir. 33/43.

 Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile tespih ederler ve ona inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler: 'Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehennem azabından koru!' 'Ey Rabbimiz, onları kendilerine vaat etmiş olduğun Adn cennetlerine koy! Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden barışa yönelenleri de. Azîz ve Hakîm olan, hiç kuşkusuz sensin, sen!' 'Koru onları kötülüklerden! O gün kötülüklerden koruduğuna mutlaka rahmet etmişsindir sen. İşte budur o en büyük kurtuluş ve eriş.' 40/7-9.

 Gökler, üstlerinden çatlayacak gibi titreşiyor. Melekler de Rablerinin hamdiyle tespih ediyorlar ve yeryüzündekiler için af diliyorlar. Gözünüzü açıp kendinize gelin! Allah'tır ancak hep affeden, hep merhamet eden. 42/5. 

 Göklerde nice melekler var ki, şefaatler hiçbir işe yaramaz. Allah'ın, dilediği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesinden sonraki durum müstesna. 53/26.

MKA

 

21/26**: İbadet: Allah'a Kulluk: Kullar: Lütuflandırılmış / seçkin kullar.



 21/26**: LÜTUFLANDIRILMIŞ / SEÇKİN KULLAR:
 ' Rahman çocuk edindi' dediler. Hâşâ, bundan arınmıştır O! Onlar, lütuflandırılmış kullardır. 21/26. 

MKA.

 
2. sure (BAKARA) 163. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Y.N. Öztürk :
Sizin İlâh'ınız Vâhid'dir, bir tek İlâh'tır. İlâh yoktur O'ndan başka. Rahman'dır O, Rahîm'dir.



Dipnot: 2/163*: Allah'ın Selbi (Tenzihi) Sıfatları: (Allah İçin Tersi İmkânsız / Muhal Olan Sıfatlar): Allah Birdir (Vahdaniyet). + Kavram Olarak, İtikat, Allah, Allah'ın Birliği (Tevhid). Bak: 2/255; 3/2, 6, 18; 4/87, 171; 6/19, 102, 164; 10/68; 11/14; 13/16, 30; 16/22, 51; 17/42-43, 111; 18/110; 20/8, 98; 21/22, 25-26, 108; 23/91, 116; 27/59-64; 28/70, 88; 35/3; 37/1-5, 180; 38/65-66; 39/4-6; 40/13, 16, 62, 65; 41/6; 43/45, 81, 84; 44/8; 51/50-51; 59/22-23; 64/13; 73/9; 112/1-4.



 2/163*: ALLAH'IN BİRLİĞİ (TEVHİD); ALLAH BİRDİR (VAHDANİYET):

Allah, tektir.


 'Sizin İlâh'ınız Vâhid'dir, bir tek İlâh'tır. İlâh yoktur O'ndan başka. Rahman'dır O, Rahîm'dir.' 2/163. ayet

 'Allah'tan başka ilâh yok' 2/255. 

 'Allah... İlâh yok O'ndan başka... Hayy'dır O, Kayyûm'dur.' 3/2. 

 'Rahimlerde sizi dilediğince şekillendiren O'dur. İlâh yok O'ndan başka. Azîz'dir O, Hakîm'dir.' 3/6. 

 'Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur.' 3/18. 

 'Allah'tır O, ilah yoktur O'ndan başka. Hakkında hiçbir kuşku bulunmayan kıyamet gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis/söz bakımından, Allah'tan daha sadık kim olabilir?' 4/87. 

 'Ey Ehlikitap! Dininizde aşırılığa gidip doymazlık etmeyin! Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin! Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık Allah'a ve resullerine inanın. 'Üçtür!' demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah Vâhid'dir, tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter.' 4/171.

 'Sor 'Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?' De ki 'Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kur'an bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allah'ın yanında başka ilahların bulunduğuna tanıklık ediyor musunuz?' De ki' Ben buna tanıklık etmiyorum.' De ki 'O, sadece tek bir tanrıdır! Ve ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım!' 6/19. 

 'Rabbiniz Allah işte budur! İlah yok O'ndan başka. Her şeyin yaratıcısıdır, Haalik'tir O. O'na kulluk / ibadet edin! O her şeye Vekîl'dir.' 6/102. 

 'Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan Allah'tan başkasına ibadet / kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O.' 9/31.

 'Eğer size cevap veremedilerse artık bilin ki o, ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir. Ve O'ndan başka da ilah yoktur. Artık müslüman oluyor / Allah'a teslim oluyor musunuz?' 11/14. 

 'De ki 'Göklerin ve yerin Rabbi kim?' De ki' Allah.' De ki' O'nun yanında başka evliya mı / destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller.' De ki 'Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış / yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?' De ki 'Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan.' 13/16. 

 'İşte seni böylece, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmet içinde resul kıldık ki, onlar Rahman'a küfrederlerken sen kendilerine, sana vahyettiğimizi okuyasın. De ki 'O'dur benim Rabbim, ilah yok O'ndan başka, O'na dayanmışım ben! Yalnız O'nadır tövbem!' 13/30. 

 'Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken, âhirete inanmayanlar, kibre saplandıkları için kalpleri inkârcı olmuştur.' 16/22.

 'Allah buyurdu ki 'İki ilah edinmeyin; O sadece bir tek ilahtır. Yalnız benden korkun.' 16/51. 

 'De ki 'Eğer onların dediği gibi Allah'la beraber ilahlar olsaydı, o zaman onlar arşın sahibine varmak için elbette bir yol ararlardı.' O hep tespih edilen, onların söylediklerinden çok uzak ve çok yüksek; hem de ölçüye sığmayacak kadar yüksek...' 17/42-43.

 'Allah'tır O. İlah yok O'ndan başka. Esmaül Hüsna, en güzel isimler O'nundur.' 20/8. 

 'Gerçek olan şu ki, sizin ilahınız kendisinden başka hiçbir tanrı olmayan Allah'tır. O, ilim bakımından her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.' 20/98. 

 'Eğer, yerde gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı, o ikisi de mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi o Allah, onların nitelendirmelerinden yücedir, uzaktır.' 21/22. 

 'Senden önce hiçbir resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım 'Gerçek şu İlah yok benden başka, artık bana kulluk / ibadet edin.' 21/25.

 'Allah, çocuk filan edinmemiştir. O'nunla beraber herhangi bir ilah da yoktur. Eğer böyle olsaydı, her ilah kendi yarattığını yok ederdi ve mutlaka biri ötekine üstün gelmeye çalışırdı. Allah'ın şanı onların nitelendirmelerinden yücedir, arınmıştır.' 23/91. 

 'Yücelerden yücedir, o hak padişah olan Allah! İlah yok O'ndan başka. O şanlı arşın Rabbidir O!' 23/116. 

 'O, Allah'tır! Tanrı yoktur O'ndan başka. İlkte de sonda da hamd yalnız O'nadır. Hüküm de yalnız O'nundur / O'nun içindir. Ve siz yalnız O'na döndürüleceksiniz.' 28/70.

 'Allah'ın yanında diğer bir tanrıya daha kulluk etme. İlah yok O'ndan başka. O'nun yüzü dışında her şey helâk olacaktır. Hüküm yalnız O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.' 28/88

 'Ey insanlar, Allah'ın, üzerinizdeki nimetini anın! Allah'tan başka yaratıcı mı var? Sizi gökten ve yerden rızıklandırır. O'ndan başka ilah yoktur. Hal böyle iken nasıl oluyor da yüz geri çevriliyorsunuz?' 35/3. 

 'Yemin olsun o saf bağlayıp dizilenlere / o saflar tutturup sıraya dizilenlere/o kanatlarını açıp toplayarak uçanlara, O haykırarak sevk edenlere / o göğüs gererek durduranlara, O Zikir okuyanlara Ki sizin ilahınız hiç kuşkusuz bir ve tektir. Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O; doğuların da Rabbidir O.' 37/1-5. 

 'De ki 'Ben, sadece bir uyarıcıyım. O Vâhid ve Kahhâr Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur.' 'Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin Rabbi'dir O. Azîz ve Gaffâr...' 38/65-66. 

 'Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yaratmakta olduklarından dilediğini seçerdi. Böyle bir şeyden arınmıştır O. Allah'tır, Vahid'dir, Kahhar'dır O. Gökleri ve yeri hak olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne çekip örtüyor; gündüzü de gecenin üstüne sarıp dürüyor. Güneş'i ve Ay'ı bir buyruğa boyun eğdirmiştir. Hepsi, belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider. Gözünüzü açın; Aziz'dir O, Gaffar'dır. Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?!' 39/4-6. 

 'Ğafir'dir, günahı affedendir. Tövbeyi kabul eden, azabı çetin, lütfu bol olandır O. İlah yoktur O'ndan gayrı. Yalnız O'nadır varış ve dönüş.' 40/3. 

 'O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk / saltanat? O Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın!' 40/16. 

 'İşte o Allah'tır sizin Rabbiniz! Her şeyin yaratıcısıdır O. Tanrı yok O'ndan başka. Durum bu iken, nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?' 40/62.

 'Hayy O'dur! Tanrı yoktur O'ndan başka. Dini kendisine özgüleyerek dua edin O'na. Hamd olsun âlemlerin Rabbi'ne!' 40/65. 

 'De ki 'Ben sadece sizin gibi bir insanım. İlahınızın bir tek ilah olduğu bana vahyediliyor. O halde şaşıp sendelemeden O'na yönelin ve O'ndan af dileyin. Vay haline ortak koşanların!' 41/6. 

 'Göklerde ilah olan da O, yerde ilah olan da O. O'dur Hakîm, O'dur Alîm.' 43/84.

 'Tanrı yoktur O'ndan başka! Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir O, önceki atalarınızın da Rabbidir,' 44/8. 

 'Öyle Allah ki O, tanrı yok O'ndan başka. Gaybı da görünen âlemi de bilen O! Rahman O, Rahîm O. Öyle Allah ki O, ilah yok O'ndan gayrı! Melik, Kuddûs, Selâm, Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak koşmalarından yücedir, arınmıştır.' 59/22-23. 

 'Allah! İlah yok O'ndan başka! Yalnız Allah'a güvenip dayanır iman sahipleri.' 64/13. 

 'Doğunun ve batının Rabbidir O. Tanrı yoktur O'ndan başka. O'nu vekil et!' 73/9. 

 'De ki O, Allah'tır; Ahad'dır, tektir!' 112/1.

M. Kemal Adal.
 
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 18. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Y.N. Öztürk :
Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur.



Dipnot: 3/18*: Yaratılış ve Varlıklar: Melekler: Şahitler ve Yazıcılar, Kaydedici Melekler. Bak: 4/166; 34/40-41; 43/80; 50/17; 70/4, 82/10-12.



 3/18*: ŞAHİTLER VE YAZICILAR, KAYDEDİCİ MELEKLER:

 Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur. 3/18.

Şu da var ki, Allah sana indirdiğini, kendi ilmiyle indirdiğine tanıklık eder. Melekler de tanıklık ediyorlar. Zaten tanık olarak Allah yeter. 4/166. 


 Gün olur, onların hepsini bir yere toplar, sonra meleklere sorar: 'Şunlar, sadece size mi kulluk/ibadet ediyorlardı?' Melekler derler ki: 'Tespih ederiz seni! Bizim Velî'miz sendin, onlar değil. Doğrusu şu ki, onlar cinlere tapıyorlardı. Onların çoğu cinlere iman etmekteydi.' 34/40-41. 

 Yoksa onların sırlarını, fısıltılarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır, öyle değil; elçilerimiz yanlarında yazıp duruyorlar. 43/80. 

 Sağında ve solunda oturmuş iki görevli, kayıt yapmaktadır. 50/17. 

 Melekler ve Rûh, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler O'na. 70/4.

 Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular, bekçiler var. Çok değerli yazıcılar, Bilirler yapmakta olduğunuzu. 82/10-12.

MKA.

 

3/18**: Yaratılış ve Varlıklar: Melekler: Melekler Allah’a İbadet Ederler. Bak: 4/172; 7/206; 13/13; 16/49-50; 21/19-20; 40/7-9; 41/38; 42/5.



 3/18**: MELEKLER ALLAH'A İBADET EDERLER:

 Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur. 3/18. 

 Ne Mesih Allah'ın bir kulu olmaktan çekinir ne de Allah'a yakınlaştırılmış melekler. Allah'a kulluk ve ibadetten çekinerek kibre saplanan bilsin ki, Allah onların tümünü huzurunda haşredecekir. 4/172. 

 Rabbinin katında olanlar, büyüklük taslayıp O'na kulluktan yüz çevirmezler; O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler. 7/206. 

 Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar. 13/13.

 Göklerdeki ve yerdeki canlı şeyler de melekler de yalnız Allah'a secde ederler ve hiç de büyüklük taslamazlar. Üstlerinde egemen olan Rablerinden ürperirler ve emredildikleri şeyi yaparlar. 16/49-50. 

 Göklerde ve yerde kim varsa O'na aittir. Ve O'nun katındakiler, O'na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorulurlar. Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar. 21/19-20. 

 Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile tespih ederler ve ona inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler: 'Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehennem azabından koru!' 'Ey Rabbimiz, onları kendilerine vaat etmiş olduğun Adn cennetlerine koy! Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden barışa yönelenleri de. Azîz ve Hakîm olan, hiç kuşkusuz sensin, sen!' 'Koru onları kötülüklerden! O gün kötülüklerden koruduğuna mutlaka rahmet etmişsindir sen. İşte budur o en büyük kurtuluş ve eriş.' 40/7-9. 

 Eğer büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbin katındakiler hiç usanmadan, gece ve gündüz O'nu tespih ederler. 41/38. 

 Gökler, üstlerinden çatlayacak gibi titreşiyor. Melekler de Rablerinin hamdiyle tespih ediyorlar ve yeryüzündekiler için af diliyorlar. Gözünüzü açıp kendinize gelin! Allah'tır ancak hep affeden, hep merhamet eden. 42/5.

MKA.

 

3/18***: Bilginin Getirdiği Sorumluluklar. İlim ve Âlimler:  İlimde Derinleşenler Hakka / Gerçeğe Şahittir, Anlar, Kavrar. Bak: 10/39.



 3/18***: İLİMDE DERİNLEŞENLER HAKKA / GERÇEĞE ŞAHİTTİR, ANLAR, KAVRAR:

 Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur. 3/18.

 Hayır, düşündükleri gibi değil. Onlar, ilmini kuşatamadıkları ve yorumu kendilerine hiç gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamıştı. Bak da gör nasıl olmuştur zalimlerin sonu! 10/39.

MKA.

 *3/18: 'Allah, kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan başka hiçbir ilah yoktur'

*3/18:  İslam'ın ilk şartı olarak bilinen 'Şehadet' (Kelime-i Tevhid), Allah'tan başka tanrı olmadığının itiraf edilmesidir.


 Kuran'da otuz kez geçen 'la ilahe illa Allah' ifadesi hiçbir yerde bir başka isimle birlikte geçmez. Bu şehadetle yetinmeyip Allah'ın Tekliğini ilan ederken, Allah'ı tek başına yeterli görmemek ve isminin yanında herhangi bir ismi anmayı gerekli görmek şirk hastalığının bir belirtisidir.

 (DİKKAT! ÖNEMLİ: Maksat / niyet, Hz. Muhammed'in / peygamber (ler)in, Allah'a eş / ortak koşulmamaları için, Hz. İsa'ya Hristiyanların yakıştırdığı gibi Allah'ın oğlu değil de 'Allah'ın kulu ve resulü' olduğunu vurgulamak / söylemek olduğunda niye şirk olsun. Önemli olan bu anmadaki / ikrardaki niyettir, anlayış ve kabuldür, aklın ve kalbin onayıdır yani İMAN dır. Bunun da, her insanda ne olduğunu, yalnız insana Şah damarından daha yakın ve her şey üzerinde bir tanık / şahit olan Allah' bilir- MKA) 

 Muhammed peygamberden seneler sonra, tüm ilahi dinlerin değişmez ortak sloganı olan şehadete Muhammed'in ismini ilave edenler bu davranışlarıyla Kuran'ın birçok ilkesini çiğnemişlerdir. 

 (Tam bu noktada niyet önemlidir. Yapılan tanıklıkta niyet, insanları Hz. İsa dâhil bütün peygamberlerin, Allah'ın kulu ve elçisi olduğunda uyarmak olduğunda, bunun şirk olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta bu bir iman konusudur ve iman hakkında tek hüküm / karar sahibi de yalnız ve ancak Allah'tır.

 BU KONUDA BENCE ÇOK ÖNEMLİ OLAN ŞUDUR: Bunun ve sıralanan diğerlerinin, şirk olduğunu, kişinin kendi aklı / kalbi / gönlü samimiyetle, onaylamadan, inanmadan bir insanın, Edip Yüksel ve veya başka bir kişi veyahut herhangi bir kurum / kuruluş / cemaat lideri vs. öyle diyor diye öyle kabul ederek bunlardan vazgeçmesi de, kişisel sorumluluğu kaldırmadığı gibi, münafıklık ve şirkin ta kendisidir. Zira şirkin aslı, Allah'tan başkasını, sıfatlarıyla, Allah'ın yanında bir başka hâşâ (asla olamaz) Allah gibi kabul edip öyle inanmak, tutum ve davranışlarını da bu inanç doğrultusunda düzenlemektir. 

 Bunların hangisinin ve hangi koşullarda şirk olduğunun seçim ve tercihindeki iman, insanın şahsi sorumluluğu ve dünya sınavıdır. Hesabını verecek olan kişinin kendisidir. Bu hesabı istese bile, kişiden başka bir kimse yüklenemez ve ödeyemez. Sadece iyi veya kötü yapılanlarda pay vardır. bu payın niceliğine ve niteliğine ait hüküm de yalnız ve ancak Allah'a aittir. M. Kemal Adal)

 Camilerde Tanrı'nın isminin yanına, Muhammed ismine ek olarak Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan ve Hüseyin gibi diğer putlaştırılmış (?!! - MKA) isimler eklenmiştir. Şiiler ise farklı bir put koleksiyonuna sahip olup camilerini onların isimleriyle süslerler. 

 Muhammed'in isminin geçtiği dört ayet var; bu ayetleri camiye asmak yanlış mı diye itiraz edenler olabilir. Mescitlerin duvarlarına cennetteki hurilerden söz eden tüm ayetleri güzel hatlarla yazıp asmanın yahut ta sadece cehennem ile ilgili ayetleri seçmenin bir zararı mı var? Sadece İsa veya Musa ile ilgili ayetleri seçmeye ne demeli? Münafıklarla ilgili ayetler niye olmasın? Mescitlerin duvarına tüm Kuran asılırsa bir sorun olmaz. Ama Kuran'dan bazı ayetler özellikle seçilince işte orada niyet önemli oluyor.(İşte konunun özü budur-MKA

 Kuran'dan bazı ayetler seçilecekse, sadece Allah'tan söz eden ayetler asılabilir. Örneğin 39/44-45 veya 39/11-12 ayetleri... 
 Ayrıca, mescitlerin duvarına ayet asılacak diye bir kural da yok? Bak 2/285; 3/64; 39/45; 53/23; 72/18.

 

HER İŞTE ALLAH'IN RIZASINI GÖZETMEK VE ARAMAK.


Bu ayetler ve Kur'an'da ki bütün ayetler Lafzı ve mutlak manaları itibariyle haktır / gerçektir. Ama örneğin bu ayetlerdeki ortak koşanların/ şirke batanların günümüzde kimler ve ne yapanlar olduğunun gerçeğini, ayetlerin lafzındaki mutlak (ilahi)anlamı olarak bilemeyiz. Manayı kendimizce algıladığımız gibi anlarız. Anladığımız gibi de değerlendirme yaparız. Bu sebeple, ayetlerle yapılan insan yorumlarında, yorum yapanın algı ve anlayışı, niteleme ve değerlendirmesi, sadece yorum yapanı bağlar. 

Bu yorumlar ve/veya bu yorumlara göre uygulamaların yapılıp yapılmaması, aynı şekilde algılayıp, anlayıp, aklı ve kalbiyle onaylayıp öyle inanmadığı sürece, bir başkasına ne yeni / başka bir sorumluluk yükler ne de bir başkasının mevcut sorumluluğunu ortadan kaldırır. Her hesap / yargılanma başkadır ve kişiseldir. Zata mahsustur.

ASLOLAN; Gerçek / Hakikat olan, İnsanın kendi niteleme ve kabulü değil, Allah'ın nitelemesi, kabulü ve hükmüdür. Bizim İnsan olarak yapabileceğimiz, Allah'ın verdikleri (akıl/ gönül vs) ile Allah'ın indirdiği (5/44-50) ve gösterdiğinde (4/105) hükmederken (Dünya Hayatı sınavımızı verirken), inanç, tutum ve davranışlarımızda / iman, seçim ve tercihlerimizde, anladığımız / kavrayabildiğimiz / kalben onayladığımız gibi, ALLAH'IN RIZASI KAZANMAK NİYET VE MAKSADIYLA, ALLAH'IN RIZASINI UMDUĞUMUZ YOLDA, SADECE ALLAH RIZASI İÇİN ÇALIŞIP YAŞAMAKTIR. 

BU AYNI ZAMANDA YALNIZ VE ANCAK, ALLAH'A KULLUK / İBADET (Allah için iş yapıp değer üretmek) DEMEK OLDUĞUNDAN, BİZİM İŞİMİZE DE BAŞKA HİÇBİR ŞEYE DE İHTİYACI OLMAYAN, MUTLAK GANİ VE MUTLAK SAMED OLAN ALLAH İÇİN YAPILAN, VE ALLAH'IN RIZASI OLAN BÜTÜN KULLUĞUN / İBADETİN YARARI VE FAYDASININ DA, İNSANIN KENDİNE VE ÇEVRESİNE ( Diğer insan ve canlılara, Doğaya) OLACAĞI AÇIKTIR.

Allah, her şey üzerinde bir tanıktır. Kimseyi verdiğinden fazlasıyla sorumlu tutmaz. Her şeyi bilir ve mutlak Adildir.

M. Kemal Adal

 

BİR İDDİA VE ARAŞTIRMA / SORGULAMAYA DAVET



 Muhammed isminin kelime-i şehadete Kuran'ın vahyinden onlarca yıl sonra eklendiğini kanıtlayan ve açıklayan arkeolojik belgelere sahibiz. 

Örneğin, Muhammed peygamberin dünyadan ayrılışından 80 yıl sonra, Hicri 90 (Miladi 710) yılında Ümeyye döneminde basılan altın sikkeler Kuran'daki ayetleri destekliyor, hadis ve sünnet yoluyla yapılan çarpıtmaları ifşa ediyor.

Muhammed peygamberden seksen yıl sonra bile putperestler Muhammed ismini şehadete doğrudan eklemeye cesaret edemiyorlardı.

 Ancak, eski putlarını Muhammed ile değiştiren putperestler Muhammed ismini önce altın sikkelerin etrafına, daha sonra ortasına eklemeyi ve daha sonra da Tevhid ifadesine eklemeyi başardılar.

İnşası birkaç yüz yıl süren (1) Kenarlama, (2) Ortalama ve (3) Birleştirme diye özetleyebileceğimiz üç şeytani basamak!


Emeviler, 710Birinci basamak Kenarlama: Muhammed adı kenara sokuluyor.

 Emeviler döneminde miladi 710 ve 730 tarihlerinde basılan altın sikkelere bakınız. Bu dönemde 'La ilahe illa Allah. Sadece O; O'nun ortağı yoktur' ifadeleri altın paraların orta yerde yer alıyordu. 

 Ancak, Tevhidi yani Birlemeyi yüzyıllar sonra Binlemeye çeviren müşrikler, bu tahrifatlarını Şeytandan aldıkları ilham ile yavaş yavaş gerçekleştirdiler. Müşrikler, Emeviler döneminde birlemeyi ikilemeye çevirmek için sinsi ve metodik bir yöntem izlediler. Bu tahrifat için, daha önce Yahudilerin ustalıkla becerdiği 'kelimeleri bağlamlarından koparma' yöntemini kullandılar.


Emeviler, 730Kenarlamanın bir başka örneği. 

 Her müslümanın saygı duyduğu bir ayeti kullanmaya karar verdiler ve amaçları için 48:28 ayetini uygun gördüler. Ayetteki 'Muhammed un Resul Allah' yani 'Tanrı'nın elçisi Muhammed' ifadesi tek başına bir cümle olmayıp, bir cümlenin parçasıdır. Kuran'ın birçok ayetini suistimal ederek Kuran dışında kaynaklar oluşturan kafanın umurunda değildi bu gerçek. 

 Muhammed'in ismini 48/28 ayetindeki bağlamından kopardıktan ve 'şahit olarak Allah yeter' ifadesini kırpıp çıkardıktan sonra onu ikinci nesil altın paraların etrafına yerleştirdiler. Ayetin bağlamından koparılıp anlamı veya vurgusu çarpıtılan bölümü altın sikkelerin etrafına yerleştirmek için ilginç bir ameliyat gerçekleştirdiler. Yani ortadan değil; kenardan yavaş yavaş alıştırmakla başladılar. 

 Paranın diğer tarafındaki 112 nci sureden alıntılanan bazı kelimeler Tanrı'nın birliğini vurguluyor ve ortakları reddediyor. Emevi ve Abbasi sikkeleri daha sonra basılan üçüncü nesil altın sikkelerde Muhammed'in ismini orta yere, Allah'ın ismi yanına koymuştur. Bu önemli tahrifat yüzyıllar süren tedrici bir entrika ile gerçekleşti.

 Abbasiler döneminde miladi 750 yıllarında basılan paraya bakınız. Muhammed'i putlaştıranlar, onun vefatından yüz küsur yıl sonra nihayet onun ismini Allah'ın isminin bulunduğu merkezi yere koydular. Bu altın ve gümüş paraların bir tarafında La ilahe illa Allah, diğer tarafında da Muhammed un Resulullah yer alıyordu.


Abbasiler, 750 +İkinci basamak, Ortalama..
Muhammed şimdi ortada!


 Önce ayetten kırpılarak altı ve gümüş paraların kenarına sinsice sokulan Muhammed kelimesi, daha önce sadece Allah için kullanılan orta bölüme, paranın bir tarafına yerleştiriliyor. Paraların bir tarafına Allah ismini bir tarafına da Muhammed ismini koymak kısa bir sürede gerçekleşmedi. Bu uygulama, yüz yılı aşan bir süre boyunca sinsice uygulanan üç basamaklı şeytani bir devrimin ikinci basamağını oluşturuyor.

 Günümüzde Sünni ve Şii çevrelerce, Kuran'a inat doğma olarak kabul edilen Kelime-i Tesniye (İkileme İfadesi), yani Allah'tan başka ilah olmadığını ifade eden La ilahe İlla Allah kelimesini Muhammed un Resulullah ifadesi ile birleştirme hastalığı daha sonra üçüncü Bir şeytani müdahele ile başarıldı.



Abbasid ? 1200 AC
Kenarlama, Ortalama merhalelerinden sonra nihayet üçüncü merhalede Allah'ın ismiyle Muhammed ismi Kelime-i Tesniye olarak altın paranın bir tarafının ortasında birleştirildi. Dikkat ederseniz, diğer tarafta boşalan yere şeytanın halifesinin ismi yerleştirilmiştir!

Şimdi de Abbasiler döneminin son yıllarında miladi 1200 yıllarında basılan sikkeye bakınız. Nihayet üçüncü merhalede Allah'ın ismiyle Muhammed ismi Kelime-i Tesniye olarak altın paranın bir tarafının ortasında birleştirildi. Dikkat ederseniz, diğer tarafta boşalan yere şeytanın halifesinin ismi yerleştirilmiştir: İmam Abdul . Emirül Mümiminin, diye!

 Bu üçüncü basamağın başlangıç tarihlerini şimdilik tam bilmiyoruz. Araştırmacıları bu arkeolojik delileri incelemeye ve Kelime-i Tevhid'i Kelime-i Tesniye'ye çeviren üçlü basamağın tam tarihlerini çıkarmaya davet ediyorum.

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder