İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

18 Mayıs 2016 Çarşamba

IV. B. 1. a) KAVRAM OLARAK, ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ - 3




IV. İTİKAT

B. ALLAH

1. ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ

a) KAVRAM OLARAK, ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ - 3


Dipnot: 30/20*: Yaratılış ve Varlıklar: İnsanlar: İnsanlar, Beşerdir, Bedeninin Özü Topraktan Yaratılmıştır. 2

Dipnot: 30/21*: İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları: İyi ve Övülen Tutum ve Davranışlar (Salih Ameller / İyi İşler/ İyi Eylemler): Genel Olarak İyilik ve Doğruluk: Sevgi: Allah'ın ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranıza sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. 3

*30/21: Erkek ve kadın arasında karşılıklı arkadaşça sevgi ve merhamete dayanan bir ilişki olmalı evlilik. Sevgi ve merhameti korumak ve geliştirmek gayret isteyen bir iştir. Bir eşin diğer eşin özgürlüğünü yok etmeye veya kişiliğini ve kimliğini zorla değiştirmeye yönelik tavırları evliliğin Kuran'da belirlenen amacıyla çelişir. 3

Dipnot: *30/22: Dünyanın bazı ülkelerinde dilleri ve / veya renkleri farklı olduğu için çoğunluk tarafından ezilen ve hor görülen azınlıklar mevcuttur. Azınlığın dilini yasaklayan, onların kimliğini ve kültürünü yok edip asimile etmeye çalışan totaliter yönetimler Tanrı'nın doğadaki ayetlerine savaş açtıkları için halkları büyük felaketlere sürüklerler. Müslümanlığı seçenlerin isimlerini Arapça isimlerle değiştirmelerini özendiren gelenek de asılsız olup Emeviler dönemiyle başlayan Arap kültür emperyalizminin bir ürünüdür. Bak 33/5. 4

Dipnot: *29/19-20: İnsanın Yaratılışı ve Evrim: Bak: 32/7; 15/26; 24/45; 15/26-28; 29/19-20; 71/14-17; 15/29; Ayrıca bak 4/119. 5

İnsanlar balçık katmanları arasında milyonlarca yıl önce başlayan organik hayatın en gelişmiş meyvesidir. Bak: 24/45; 29/19-20; 71/14-17. 5

*15/29: Tanrının İnsana öz ruhundan üflemesi ve 'Ruh' kelimesinin Kuran'daki anlamı: Bak: 15/29; 32/9; 38/72; ve Bak: 17/85: 39/42; 16/102; (6/122; 8/24); 42/52; 6

*10/24: 'Tanrı, elbette dünyanın sonunun gece mi yoksa gündüz mü olduğunu bilir. Ancak dünya yuvarlak olduğundan, o an geldiğinde dünyanın yarısı gece, diğer yarısı da gündüz olacaktır.' Bak 4/82. 7

*4/119: Çocukları Sünnet etmek hakkında bir yorum / eleştiri. 8

Muhammed peygamber insanları sünnet etmek için halklara elçi olarak gönderilmedi. Çocuklara karşı işlenen bu suç artık tarihe gömülmeli. Bak 13/8; 25/2; 32/7; 40/64; 64/3; 82/6-9. 9



 
IV. İTİKAT

B. ALLAH

1. ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ

a) KAVRAM OLARAK, ALLAH'IN VARLIĞI VE VARLIĞININ DELİLLERİ - 3 
 
88. sure (ĞÂŞİYE) 17. ayet (Resmi: 88/İniş:68/Alfabetik:31)

Y.N. Öztürk :
Bakmıyorlar mı o deveye, nasıl yaratıldı!
 
88. sure (ĞÂŞİYE) 18. ayet (Resmi: 88/İniş:68/Alfabetik:31)

Y.N. Öztürk :
Ve göğe ki, nasıl yükseltildi!

88. sure (ĞÂŞİYE) 19. ayet (Resmi: 88/İniş:68/Alfabetik:31)

Y.N. Öztürk :
Ve dağlara ki, nasıl dikildi!

88. sure (ĞÂŞİYE) 20. ayet (Resmi: 88/İniş:68/Alfabetik:31)

Y.N. Öztürk :
Ve yere, nasıl yayılıp döşendi!
 
16. sure (NAHL) 79. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Y.N. Öztürk :
Gök boşluğunda, bir emre boyun eğdirilmiş olan kuşlara bakmadılar mı? Onları Allah'tan başkası tutmuyor. Bunda, inanan bir topluluk için elbette ki izler, işaretler vardır.
23. sure (MÜ'MİNÛN) 80. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)

Y.N. Öztürk :
O hayat veriyor, O öldürüyor. Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişi O'nun için. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?
 
30. sure (RÛM) 20. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Y.N. Öztürk :
Onun ayetlerinden biri de sizi, topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra siz bir insan türü oldunuz, her tarafa yayılıyorsunuz.


Dipnot: 30/20*: Yaratılış ve Varlıklar: İnsanlar: İnsanlar, Beşerdir, Bedeninin Özü Topraktan Yaratılmıştır.



 30/20*: İNSANLAR, BEŞERDİR, ALLAH'IN YARATTIĞI BİR TÜRDÜR:

 Onun ayetlerinden biri de sizi, topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra siz bir insan türü oldunuz, her tarafa yayılıyorsunuz. 30/20.

MKA.

Karı – Koca: 30/21

 
30. sure (RÛM) 21. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)


Y.N. Öztürk :
Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır.


 Dipnot: 30/21*: İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumlulukları: İyi ve Övülen Tutum ve Davranışlar (Salih Ameller / İyi İşler/ İyi Eylemler): Genel Olarak İyilik ve Doğruluk: Sevgi: Allah'ın ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranıza sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır.



 30/21*: ALLAH'IN AYETLERİNDEN BİRİ DE SİZİN İÇİN, KENDİLERİNE ISINASINIZ VE ARANIZA SEVGİ VE RAHMET KOYSUN DİYE NEFİSLERİNİZDEN EŞLER YARATMASIDIR:

 Onun ayetlerinden biri de sizin için, kendilerine ısınasınız ve aranızda sevgi ve rahmet koysun diye nefislerinizden eşler yaratmasıdır. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ayetler vardır. 30/21.

MKA.

*30/21: Erkek ve kadın arasında karşılıklı arkadaşça sevgi ve merhamete dayanan bir ilişki olmalı evlilik. Sevgi ve merhameti korumak ve geliştirmek gayret isteyen bir iştir. Bir eşin diğer eşin özgürlüğünü yok etmeye veya kişiliğini ve kimliğini zorla değiştirmeye yönelik tavırları evliliğin Kuran'da belirlenen amacıyla çelişir.


Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.

 
30. sure (RÛM) 22. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Y.N. Öztürk :
Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun ayetlerindendir. Bunda, ilim sahipleri için elbette ibretler vardır.


Dipnot: *30/22: Dünyanın bazı ülkelerinde dilleri ve / veya renkleri farklı olduğu için çoğunluk tarafından ezilen ve hor görülen azınlıklar mevcuttur. Azınlığın dilini yasaklayan, onların kimliğini ve kültürünü yok edip asimile etmeye çalışan totaliter yönetimler Tanrı'nın doğadaki ayetlerine savaş açtıkları için halkları büyük felaketlere sürüklerler. Müslümanlığı seçenlerin isimlerini Arapça isimlerle değiştirmelerini özendiren gelenek de asılsız olup Emeviler dönemiyle başlayan Arap kültür emperyalizminin bir ürünüdür. Bak 33/5.


 33/5: Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.
 
30. sure (RÛM) 23. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Y.N. Öztürk :
Gece ve gündüz uyumanız, onun lütfundan nasip aramanız da O'nun ayetlerindendir. Bunda, işitebilen bir toplum için elbette ibretler vardır.
 
30. sure (RÛM) 24. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Y.N. Öztürk :
Yine O'nun ayetlerindendir ki O size, korku ve ümit olmak üzere şimşeği gösteriyor; gökten bir su indiriyor da ölümünden sonra toprağı onunla canlandırıyor. Bunda, aklını işleten bir topluluk için elbette mucizeler vardır.

 
30. sure (RÛM) 25. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Y.N. Öztürk :
Göğün ve yerin O'nun emriyle ayakta durması da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi bir çağrıyla davet ettiğinde siz yerden hemen çıkacaksınız.
 
30. sure (RÛM) 46. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)

Y.N. Öztürk :
O'nun ayetlerindendir ki, size rahmetinden tattırsın; gemiler, buyruğu ile akıp gitsin. Lütfundan nasip arayasınız ve şükredebilesiniz diye, rüzgârları müjdeciler olarak gönderir.
 Evrim: 29/19-21
 
29. sure (ANKEBÛT) 19. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Y.N. Öztürk :
Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor / yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır.


Dipnot: *29/19-20: İnsanın Yaratılışı ve Evrim: Bak: 32/7; 15/26; 24/45; 15/26-28; 29/19-20; 71/14-17; 15/29; Ayrıca bak 4/119.



 32/7: O, odur ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı. Ve insanın yaratılışına çamurdan başladı. 

 15/26: 'Yemin olsun, biz insanı; kuru çamurdan, değişken, cıvık bir balçıktan yarattık.' 

 *15/26: Yaratıcı'nın mikroskobik canlılarda başlattığı biyolojik evrimin ilk belirtileri balçık katmanları arasında başladı. 

 Balçık geosedik olarak sekizyüzlü ve dörtyüzlü dizilen bir atomlar şebekesinden oluşur. Sekizyüzlü ve dörtyüzlü birimler sıkıca paketlenmedikleri için birbirlerine göreli olarak kayma özelliğine sahiptirler. Moleküler yapısındaki bu esneklik, balçığın birçok kimyasal reaksiyona katalist olmasını sağlar.
 
İnsanlar balçık katmanları arasında milyonlarca yıl önce başlayan organik hayatın en gelişmiş meyvesidir. Bak: 24/45; 29/19-20; 71/14-17.

 *24/45: 'Allah, tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayaküstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir.' 

 Milyonlarca yıl önce iki ayak üzerinde yürümeye başlayan memelinin iki ayak üzerinde yürümeye başlaması, beynin gelişmesi ve insan haline dönüşmesi için kritik bir nokta olarak değerlendirilir. 

 İki ayak üzerinde yürümek ilk başta basit bir ayrım gibi gözükse de Homo Erektus'un alet kullanmasında ve beyninin gelişerek bilinç sahibi olmasında, yani Homo Sapiens'in (Âdem'in) yaratılmasında önemli bir role sahiptir. Bak: 15/26-28.

 15/26-28: Yemin olsun, biz insanı; kuru çamurdan, değişken, cıvık bir balçıktan yarattık. + Cini / İblis'i de daha önce kavurucu ateşten yaratmıştık. +Hatırla o zamanı ki Rabbin meleklere, 'Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık balçıktan bir insan yaratacağım.' demişti. [Evrimin Kur'an'daki Beyyinesi (kesin delili) - MKA.]

 29/19-20: Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır. +De ki: 'Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir. 

 29/19-20.ayetlerde Evrimin Tanrı tarafından kontrol edilen bir yaratılış işlemi olduğunu öğreniyoruz. 15/26-28; 71/14-17.

 (Yine 29/20.ayet gereğince yaratılışın nasıl başladığına bakmak için dolaşılan yeryüzünün muhtelif yerlerinde yapılan -MKA) Arkeolojik araştırmalar, yaratılışın mikroskobik organizmalardan başlayarak, genetik mutasyon ve doğal seleksiyon metodlarıyla evrimleştiğini gösteriyor. Bak 15/26-28; 71/14-17.

 71/14-17: 'O ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı.' + 'Görmediniz mi, Allah yedi göğü ahenkli bir bütün olarak nasıl yarattı?' +'Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi.' +'Ve Allah sizi bir bitki olarak yerden bitirdi.' [Evrimin Kur'an'daki Beyyinesi (kesin delili) - MKA.]

 Evrim, Tanrı'nın düzenlediği harika bir sistemdir. Bak 15/26-28.


*15/29: Tanrının İnsana öz ruhundan üflemesi ve 'Ruh' kelimesinin Kuran'daki anlamı: Bak: 15/29; 32/9; 38/72; ve Bak: 17/85: 39/42; 16/102; (6/122; 8/24); 42/52;


 Tanrı, insan türünü özel bir vahiy (ruhundan üfleyerek -MKA) ile bilinç ve kişilik (Nefs-MKA) sahibi kıldı (15/29; 32/9; 38/72):
 15/29: 'Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın.' 

 32/9: 'Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler ve gönüller vücuda getirdi. Ne kadar da az şükredersiniz! 

 38/72: ''Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin!' 

 'Ruh' kelimesinin geleneksel anlamı Kuran'daki anlamıyla pek uyuşmaz. Kuran ayetlerini incelediğimizde 'ruh'un vahiy, bilgi ve emir anlamlarına geldiğini görürüz.

 İnsan soyunun genetik yapısı, kompüter diliyle örneklersek, Tanrı'nın komutlarını (ruhunu) içeren bir hardware ve sistem programı gibidir. 

 'Nefis' genetik yapının sistem programı gibi olup bilgi ve eylemlerle gelişebilen software programlarıyla donatılmıştır. Hardware ve sistem ile çelişen yanlış tercihler ve davranışlar onları virüslerin saldırısı karşısında savunmasız bırakır. Kötü düşünceler ve tavırlarla, kötü alışkanlıklar ve dostluklarla bozulan nefis (sistem programı) yozlaşarak özelliğini ve işlevini kaybeder. 

 Güzel düşünceler ve tavırlarla, iyi alışkanlıklar ve dostluklarla beslenen nefis ise orijinal yaratılışı (ruh) doğrultusunda gelişerek ebedi mutluluğu hak eder. Bak 17/85.

 17/85: 'Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: 'Ruh, Rabbimin emrindendir. Ve size, ilimden sadece az bir şey verilmiştir.'

 'Ruh' kelimesi Türkçe'de Yunan Felsefesinden aktarılan bir anlamda (can) kullanılır. Kuran terminolojisinde 'Ruh' vahiy ve Tanrısal bilgi demektir.

 Ölüm ve uyku anında vücuttan ayrılan şey ise 'Nefs', yani bilinç ve kişiliktir: 39/42:

 39/42: 'Allah, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.'

 Vahyi iletmekle görevli olan denetçi Cebrail'in künyesi 'Ruhul Kuds' (Kutsal Vahiy) dir: 16/102:
 16/102: 'De ki: 'İman edenleri güçlendirip kökleştirmek için ve Müslümanlara bir müjde ve kılavuz olarak, Ruhulkudüs onu, senin Rabbinden indirdi.' 

 Şeytani virüsler ve kötü kullanım yoluyla yozlaşan bilinç ve kişiliğimizin programını Ruh adlı programı beynimize yerleştirerek düzeltebiliriz. Vahiy, genetik yapılarındaki orijinal ruhlarını kaybedenleri diriltir (6/122; 8/24).

 6/122: ' Bir ölü iken kendisine hayat verdiğimiz, insanlar içinde yürümesi için kendisine bir ışık tuttuğumuz kişinin durumu, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamayan kişininki gibi olur mu? İşte böyle! Küfre sapanlara, yapmakta oldukları süslü-püslü gösterilmiştir.' 

 8/24: Ey iman sahipleri! Sizi, size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah'a da resule de 'Buyur deyin!' Şunu da bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına sokulur ve bilin ki en son O'nun huzurunda haşredileceksiniz.

Ölümle birlikte Tanrı'nın ana kaydına kopyalanan 'nefis' fincanlarla veya benzeri ilkel metotlarla tekrar dünyaya getirilemez. 'Ruh çağırma' safların inandığı ve şarlatanların istismar ettiği bir eğlenceden ibarettir.

Herhangi bir insanın beynindeki özgün nöron örgüsü ve hayat boyu hafızada biriktirilen bilgiler, ileri bir teknolojiyle organik olmayan bir materyale, örneğin bir bilgisayara ( giga-giga bitelık bir kompüter diskine) kaydedilebilir mi?

Bir başka deyişle, kişiliği, beynin organik maddesinden 'bilgi' olarak soyutlayıp nakledebilir miyiz, koruyabilir miyiz, çoğaltabilir miyiz

Teknolojinin gelişimine bakılırsa, böyle bir şeyin olması, olmamasından daha olağan gözüküyor. 

'Çürüyen kemikler mi diriltilecekmiş?' diye dirilme olayını inkâr eden ateistler, biyolojik ölüm olayıyla her şeyin kaybolmadığını ve insanın bir 'bilgi' kümesinden oluştuğunu laboratuarlarında gördükten sonra, bu gerçeği binlerce yıldır elçiler yoluyla bildiren Yüce Tanrı karşısında secdeye varacaklarına, kibir ve gururla inkâra devam edeceklerdir büyük olasılıkla

 Kuşkusuz, bu gurur Saat ile son bulacaktır Bak: 10/24. 

10/24: 'Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.' 

 *10/24: Kıyamet gece mi gündüz mü kopacak?

*10/24: 'Tanrı, elbette dünyanın sonunun gece mi yoksa gündüz mü olduğunu bilir. Ancak dünya yuvarlak olduğundan, o an geldiğinde dünyanın yarısı gece, diğer yarısı da gündüz olacaktır.' Bak 4/82.

 Bak: 4/82: 'Kur'an'ı, iyice okuyup düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başka birinin katından gelseydi, elbette ki onun içinde birçok ihtilaf bulacaklardı.' 

 42/52: 'İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin'
 
*4/119: Çocukları Sünnet etmek hakkında bir yorum / eleştiri.

 * 4/119: Sünnet denilen merasimle çocukların cinsel organlarını kesenler (Afrika ülkelerinde kız çocuklarının klitorislerini sünnet edip cinsel organlarını parçalayanlar) sağlık açısından gereksiz olan bu ameliyatla hem çocuklara acı çektirmekte ve hem de insanın yaratılışında Tanrı'nın hata yaptığını ima etmektedirler.

Kuşkusuz, çocukların düdüllerinin derisi Tanrı'nın yaratılışında bir anomali (aykırılık) değildir; normal bir durumdur. Sünnetçiler Tanrı'ya karşı meydan okur: 'Ey Tanrı, yüce yaratıcı, her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen rabbimiz, sen en iyi biçim verensin, evrenin yaratanısın. Ne var ki, ey Tanrı, sen bizim düdüllerimizi yamuk yaratmışsın. Senin işlediğin hatayı usturalar ve makaslarla BİZ düzelteceğiz. Cinsel Organlardan kan akarken ve çocuklarımız çığlıklar atarken senin büyüklüğünü anacağız rabbimiz!'
Erkek ve kız çocukları üzerinde sünneti uygulamak isteyenler sürekli olarak yeni sebepler uydurmaktadırlar. Mastürbasyonu veya cinsel yollarla bulaşan hastalıkları engellemek ilk önerilen sebeplerdi. Daha sonra bunlara birçok sebep daha eklendi: yatağa işemek, kanseri engellemek, AIDS'e karşı korunmak gibi... Ne var ki, tıbbi araştırmalar sünnetin bir yararı olmadığını ve hatta çocuklara dayatılan bu ameliyatın onların psikolojik gelişmelerinde olumsuz etkilere yol açabileceğini göstermektedir. Sünnet sonucu sakatlananların ise sayısı belli değildir.
İşin ilginci, hadis kitapları, Peygamber döneminde müslüman olanların sünnet olduklarına dair hikâyeler nakletmeyi unutmuşlardır. Ebu Bekir, Ömer yahut Hamza bugün müslüman olsaydı, bizim müslümanların ilk yapacağı işlerden biri onları bir sünnetçiye teslim ederek cinsel organlarını kana bulamak olacaktı.

 
Sünnilerin kutsal hadis kitaplarından Ahmed B. Hanbel'in mesnedi, Osman bin el-As'ın sünnet törenine katılmayı reddettiğini ve bunun bir bidat olduğuna inandığını rivayet eder. Ünlü Taberi, Halife Abdul Aziz'in, cizye vermekten kurtulmak için İslam'ı kabul eden Horasanlıların sünnet edilmesi önerisine karşı çıktığını rivayet eder. El-Nevevi, İbn-i Munzir'den alıntı yaparak sünnet etmenin bidat olup olmadığını tartışır. Kısacası, ehl-i Sünnet kaynakları, her şey gibi bu konuda da çelişkilerle doludur. 
 Sakat doğan çocuklar üzerinde yapılan ameliyatlara ne demeli? Kuşkusuz, bireylerin ve toplumların günahları ve aşırılıkları sonucu, veya bir sınav amacıyla, sakat olarak doğan çocuklar bir anomali (aykırılık) olup, ameliyat yoluyla onları Tanrı'nın asıl yaratılışına uygun bir hale sokmak kınanamaz. Ayrıca, 'peki tıraş olmanın hükmü nedir?' diye soru yöneltenlere çük kesme ile kıl kesme arasındaki farkı anlatmalı mı bilmiyorum?
 
Muhammed peygamber insanları sünnet etmek için halklara elçi olarak gönderilmedi. Çocuklara karşı işlenen bu suç artık tarihe gömülmeli. Bak 13/8; 25/2; 32/7; 40/64; 64/3; 82/6-9.

 Bak: 13/8: ' Allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı bilir. O'nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır.'

 25/2: ' Göklerin ve yerin mülk ve saltanatı yalnız O'nundur. Çocuk edinmemiştir O. Mülk ve saltanatında ortak yoktur O'na. Her şeyi yaratmış ve her şeye bir ölçü ve oluş tarzı takdir etmiştir.'

 
 32/7: ' O, odur ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı. Ve insanın yaratılışına çamurdan başladı.'
 40/64: (Allah odur ki, yeryüzünü sizin için durulacak yer, göğü bir bina yaptı; sizi yaratıp donattı ve görünüşünüzü güzel yaptı, sizi temiz ve güzel nimetlerle rızıklandırdı. İşte bu Allah'tır sizin Rabbiniz! Âlemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir!'

 64/3: ' Gökleri ve yeri hak olarak yarattı; sizi biçimlendirdi ve görünüşlerinizi güzel yaptı. Yalnız O'nadır dönüş.'

 82/6-9: ' Ey insan! O sonsuz cömertliğin sahibi Kerîm Rabbine karşı seni aldatıp gururlu kılan nedir?! + Rabbin ki seni yarattı, düzgün hale koydu, en güzel ölçülerle şekillendirdi.+ Dilediği herhangi bir biçimde seni oluşturdu. + Hayır, iş sanıldığı gibi değil! Siz dini yalanlıyorsunuz.'

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır
.
 
29. sure (ANKEBÛT) 20. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Y.N. Öztürk :
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir.
 
29. sure (ANKEBÛT) 21. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Y.N. Öztürk :
Dilediğine / dileyene azap eder, dilediğine/dileyene rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.
 
29. sure (ANKEBÛT) 44. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)

Y.N. Öztürk :
Allah gökleri de yeri de hak olarak yaratmıştır. Kuşkusuz, bunda, iman sahipleri için mutlak bir mucize vardır.


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder