İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

20 Mart 2016 Pazar

ALLAH'A KARŞI NANKÖRLÜK (KÜFÜR) VE O'NA DÜŞMANLIK ETMEK


RESUL KUR’AN’IN TEBLİĞİ KUR'AN MESAJI E KİTAP (MKA) - VI. AHLAK. B. 2.

b) Allah'a Karşı Nankörlük (Küfür) ve O'na Düşmanlık Etmek


(1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Allah'a Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Allah'a Karşı Nankörlük (Küfür) ve O'na Düşmanlık Etmek

(2) Küfrü seçmek Hakkı / Gerçeği tanımamaktır. En büyük zulümdür


RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ E - KİTAP (MKA) 3. ÂLİ IMRÂN SURESİ 3/2. AYET VE DİP NOTLARI

Allah'a Karşı Nankörlük (Küfür) ve O'na Düşmanlık Etmek: 3/32.

YASAMA YETKİSİ:

(Allah ve resulü, kavram olarak, uyulma / itaat yönünden iki ayrı kaynak değildir. 'Allah'a ve resule itaat', 'Allah'ın indirdiğine ve resulünün de bildirdiğine itaat' anlamındadır. Bu sebeple, Kur'an'a uyan / itaat eden, Allah ve resulüne uymuş / itaat etmiş olur - Ayrıca Kur'an ve anadile çevirileri de Allah'ın resulleridir. Resulün resulleri de resuldür.- MKA).

*3/32: Elçiye itaat, sadece Allah'a kul olmak ve yalnız Kuran'ı izlemekle olur. 6/112-116; 9/1.


 

RESUL KUR’AN’IN TEBLİĞİ KUR'AN MESAJI E KİTAP (MKA) - VI. AHLAK. B. 2.b) Allah'a Karşı Nankörlük (Küfür) ve O'na Düşmanlık Etmek

 (1) Kavram olarak, Ahlak, İnsanın Allah'a Karşı Ahlaki Sorumlulukları, Kötü ve Yerilen Tutum ve Davranışlar, Allah'a Karşı Nankörlük (Küfür) ve O'na Düşmanlık Etmek

İnsan böyledir; Rabbi kendisini deneyip de ona cömert davranır, nimet yağdırırsa: "Rabbim bana ikramda bulundu!" der. Ama Rabbi onu sıkıntıya uğratıp rızkını ölçüye bağlarsa: "Rabbim bana ihanet etti!" der. 89. sure (FECR) 15-16. ayet (Resmi: 89/İniş:10/Alfabetik:25)

Böyle iken dini sana ne yalanlatır? Allah, yargıçların en güzel hüküm vereni değil mi? 95. sure (TÎN) 7-8. ayet (Resmi: 95/İniş:28/Alfabetik:105)
Biz ona vermedik mi iki göz, Bir dil, iki dudak? Kılavuzladık onu iki tepeye. Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o. Sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir? Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o. Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o, Yakındaki bir yetimi Yahut ezilmiş, boynu bükük bir yoksulu. 90. sure (BELED) 8-16. ayet (Resmi: 90/İniş:35/Alfabetik:12)
İnsanlara zorluk dokunduğu zaman; yan yatarken, otururken, ayaktayken bize yalvarır. Ama sıkıntısını çözdüğümüzde, kendisine dokunan bir zorluk yüzünden bize hiç yalvarmamış gibi çekip gider. Haksızlığa / aşırılığa sapanlara, yapmakta oldukları, işte böyle süslü gösterilmiştir. 10. sure (YÛNUS) 12. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Şunu sor: "Bizi bu durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?" De ki: "Ondan da tüm sıkıntılardan da sizi Allah kurtarıyor; sonra siz O'na ortak koşuyorsunuz." 6. sure (EN'ÂM) 63-64. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)

Kara bulutlar gibi dalga kendilerini kuşattığı zaman; Allah'a, dini O'na özgüleyerek yalvarırlar. Fakat onları karaya çıkarıp kurtarınca, içlerinden sadece bir kısmı doğru yolu tutar. Bizim ayetlerimize, gaddar nankörlerin tümünden başkası karşı çıkmaz. 31. sure (LOKMAN) 32. ayet (Resmi: 31/İniş:57 /Alfabetik:59)

İnsana bir zorluk / zarar dokunduğunda bize yalvarır yakarır; sonra ona bizden bir nimet lütfettiğimizde şöyle der: "Bu bir ilim sayesinde verildi bana!". Hayır, öyle değil; o bir fitnedir ama onların çokları bilmiyorlar. Onlardan öncekiler de bunu söylemişlerdi ama kazandıkları şeyler kendilerine hiçbir yarar sağlamamıştı. 39. sure (ZÜMER) 49-50. ayet (Resmi: 39/İniş:59/ Alfabetik:114)

İnsana bir zarar/zorluk dokununca, Rabbine yönelerek O'na dua eder. Sonra ona bir nimet lütfettiğinde, önceden O'na yalvarmakta olduğunu unutur, O'nun yolundan saptırmak için Allah'a eşler, ortaklar isnat eder. De ki: "Birazcık nimetlen küfrünle! Hiç kuşkusuz, sen, ateş halkındansın."
39. sure (ZÜMER) 8. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

Eğer kendisine dokunan bir zorluktan / zarardan sonra bizden bir rahmet tattırsak, yemin olsun şöyle diyecektir: "Bu benim hakkım! Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rabbime döndürülmüş olsam da şüphesiz, O'nun katında benim için şaşmaz güzellikler vardır." Yemin olsun, biz o nankörlük edenlere, yapıp ettiklerini haber vereceğiz. Yemin olsun, o çetin azabı onlara tattıracağız. İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir, yan yatar. Kendisine şer dokununca, hemen duaya koyulur. 41. sure (FUSSİLET) 50-51. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başkası değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine nankörleşmiştir. 42. sure (ŞÛRÂ) 48. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)

Sahip olduğunuz her nimet Allah'tandır. Sonra size bir zorluk / keder dokunduğu zaman yalnız O'na yakarırsınız. Sonra da zorluk ve kederi sizden kaldırdığında, içinizden bir zümre kendi Rablerine hemen ortak koşuverir, Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Hadi, zevklenin / nimetlenin, yakında bileceksiniz. 16. sure (NAHL) 53-55. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Allah size, kendi benliklerinizden eşler nasip etti. Eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar oluşturdu. Ve sizleri güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdı. Şimdi bunlar, bâtıla mı inanıyorlar? Ve bunlar, evet bunlar, Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar? Allah'ı bırakıp da kendilerine, göklerden ve yerden bir parçacık rızık veremeyen, buna güç yetiremeyen şeylere mi tapıyorlar? 16. sure (NAHL) 72-73. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

 Ey insan! O sonsuz cömertliğin sahibi Kerîm Rabbine karşı seni aldatıp gururlu kılan nedir?! Rabbin ki seni yarattı, düzgün hale koydu, en güzel ölçülerle şekillendirdi. Dilediği herhangi bir biçimde seni oluşturdu. 82. sure (İNFİTÂR) 6-8. ayet (Resmi: 82/İniş:82/Alfabetik:42)

Kim Allah'a, O'nun meleklerine, resullerine, Cebrail'e, Mikâil'e düşman kesilirse, Allah da bu tür inkârcılara düşman kesilir. 2. sure (BAKARA) 98. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Allah'ın hoşnutluğunu izleyen kişi, Allah'ın gazabına uğrayan ve barınağı cehennem olan kişiyle aynı mıdır? Ne kötü varış yeridir o! 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 162. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

O kimseler gibi olmayın ki, Allah'ı unuttular da Allah da onlara öz benliklerini unutturdu. Yoldan çıkmışların ta kendileridir onlar. 59. sure (HAŞR) 19. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)

 (2) Küfrü seçmek Hakkı / Gerçeği tanımamaktır. En büyük zulümdür
"Kalplerimiz kabuk tutmuştur." dediler. Hayır, öyle değil. Küfürleri yüzünden Allah onları lanetlemiştir de çok az bir kısmı iman eder. 2. sure (BAKARA) 88. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Yoksa siz de resulünüzden, daha önce Mûsa'dan istekte bulunulduğu gibi isteklerde bulunmak mı diliyorsunuz?! İmanı küfürle değiştirmeye kalkan, yolun dosdoğrusunu saptırmış olur. 2. sure (BAKARA) 108. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Ve size melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz, Müslümanlar haline geldikten sonra inkârı mı emreder size? 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 80. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

İmanlarından sonra küfre sapmış, sonra da küfürde daha da azıtmış olanların tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, sapıkların ta kendileridir. Gerçeği örtüp de küfre sapmış olarak ölenlere gelince, onların her biri kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verse de asla kabul edilmeyecektir. Korkunç bir azap vardır onlar için. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 90-91. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Gün gelir bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: "İmanınızdan sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür yüzünden tadın azabı!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 106. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

İman karşılığında küfrü satın alanlar, Allah'a herhangi bir biçimde asla zarar veremezler. Korkunç bir azap vardır onlar için. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 177. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)

Yahudilerden öyleleri var ki, kelimeleri yerlerinden kaydırırlar; din içinde sövgüler üreterek, dillerini eğip bükerek: "Dinledik, isyan ettik; dinle, dinlenmez olası, davar güder gibi güt bizi" derler. Eğer onlar, "Dinledik, boyun eğdik, dinle, bak bize!" demiş olsalardı, kendileri için daha hayırlı ve daha yerinde olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden onlara lanet etmiştir. Çok az bir kısmı hariç, iman etmezler. 4. sure (NİSA) 46. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Onlar ki inandılar, sonra küfre saptılar; yine inandılar, tekrar küfre saptılar, sonra da küfrü artırdılar; işte Allah onları affetmeyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamayacaktır. 4. sure (NİSA) 137. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Başlarına gelenler; ahitlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve "kalplerimiz kılıflıdır" demeleri yüzündendir. Doğrusu, Allah küfürleri yüzünden kalpleri üzerine mühür basmıştır da pek azı müstesna, iman etmezler. 4. sure (NİSA) 155. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)

Onlar, Allah'ın yolundan geri çevirip yolun eğri büğrüsünü isterler. Onlar ahireti de inkâr edenlerdir. 7. sure (A'RAF) 45. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)

Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın yasakladığının sayısını denkleştirip Allah'ın haram kıldığını helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir. Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz. 9. sure (TEVBE) 37. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Söylemediklerine ilişkin Allah'a yemin ediyorlar. Yemin olsun ki, o küfür sözünü söylediler. İslam'a girmeleri ardından küfre saptılar. Başaramadıkları bir şeyi tasarladılar. Oysaki intikam almaları için, Allah'ın ve resulünün, Allah'ın lütfuyla kendilerini zengin etmiş olmasından başka bir sebep de yoktu. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yan çizerlerse Allah onlara dünyada da âhirette de acıklı bir azapla azap edecektir. Ve yeryüzünde onların ne bir dostu olacaktır ne de bir yardımcısı. 9. sure (TEVBE) 74. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)

Onları huzuruna toplayacağı gün, gündüzün bir saatinden başka, dünyada durmamış gibidirler; aralarında tanışırlar. Allah'a kavuşmayı yalanlayıp da doğru yolu tutmamış bulunanlar, hüsrana uğramışlardır. 10. sure (YÛNUS) 45. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)

Eğer şaşıyorsan, esas şaşılacak olan onların şu sözüdür: "Biz toprak olunca mı ve gerçekten mi yeni bir yaratılış içinde bulunacağız?" Bunlar Rablerini inkâr edenlerdir. Ve bunlar boyunlarına bukağılar vurulanlardır. Bunlar ateşe dost olanların ta kendileridir; orada sürekli kalacaklardır. 13. sure (RA'D) 5. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Âhirete inanmayanlar için kötülük örneği var. En yüce örnekse Allah içindir. O'dur Azîz, O'dur Hakîm. 16. sure (NAHL) 60. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

 Her kim imanından sonra Allah'a küfür eder, kalbi iman ile yatışmış halde iken baskıyla zorlanan hariç olmak üzere, inkâra göğüs açarsa, böylelerinin üzerine Allah'tan bir gazap iner. Bunlar için büyük bir azap da öngörülmüştür. 16. sure (NAHL) 106. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)

Onlara açık seçik ayetlerimiz okunduğunda, o küfre sapanların yüzlerinde bir hoşnutsuzluk / yadsıma görürsün. Kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldıracak olurlar. De ki: "Size şu yaptığınızdan daha kötü bir şey haber vereyim mi: Ateş! Allah onu inkârcılara vaat etmiştir. Ne kötü dönüş yeridir o!" 22. sure (HAC) 72. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Şöyle dediler: "Toprakta kaybolup gittiğimiz zaman mı, o zaman mı yeni bir yaratılış içinde olacağız!" Gerçek şu ki, onlar her şeyden önce, Rablerinin huzuruna varmayı inkâr ediyorlar. 32. sure (SECDE) 10. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)

Sizi yeryüzünde halefler yapan O'dur. Nankörlük edenin nankörlüğü kendi aleyhinedir. Kâfirlerin küfrü, Rableri katında öfkeden başka bir şey artırmaz. Kâfirlerin küfrü hüsran ve yıkımdan başka bir şey artırmaz. 35. sure (FATIR) 39. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)

Eğer nankörlüğe saparsanız şu bir gerçek ki, Allah size muhtaç olmayacak bir Gani'dir. O, kulları için inkar ve nankörlüğe razı olmaz. Eğer şükrederseniz bunu sizin için rızasına uygun bulur. Hiçbir günahkar bir başkasının günahını yüklenmez. Sonunda dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, işlemiş olduklarınızı haber verecektir. O, göğüslerin saklamakta olduklarını çok iyi bilir. 39. sure (ZÜMER) 7. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)

 Onlar zekâtı vermezler. Ölüm sonrası hayatı inkâr edenler de onlardır. 41. sure (FUSSİLET) 7. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)

"Din gününü yalanlıyorduk." 74. sure (MÜDDESSİR) 46. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)

Onlar ki din gününü yalanlarlar. 83. sure (MUTAFFİFÎN) 11. ayet (Resmi: 83/İniş:86/Alfabetik:65)

RESUL KUR’AN’IN TEBLİĞİ KUR'AN MESAJI - VI. AHLAK. E KİTAP (MKA) DAN ALINTIDIR. M. Kemal Adal


 


Allah'a Karşı Nankörlük (Küfür) ve O'na Düşmanlık Etmek: 3/32.



Y.N. Öztürk
Şunu da söyle: "Allah'a ve resule itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse, Allah küfre sapanları sevmez.

M. Esed
De ki: "Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin." Eğer (bundan) yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah hakikati inkar edenleri sevmez.

Dipnot: 3/32*: Toplumsal Düzen: Hukuk: Yasama Yetkisi. Bak: 4/13-14, 65, 105; 5/44-50, 87; 10/59, 16/116; 24/51; 33/36; 42/21; 59/7.



3/32*: YASAMA YETKİSİ:

De ki: 'Ne oldu size de Allah'ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal?' De ki: 'Allah mı size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?' 10/59.

Yoksa onların, dinden, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka verilirdi. O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür. 42/21.

Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle 'Şu helaldir, şu da haramdır!' demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar. 16/116. 

Şunu da söyle: 'Allah'a ve resule itaat edin.' Eğer yüz çevirirlerse, Allah küfre sapanları sevmez. 3/32.

Allah ve resulü bir işte hüküm verdiklerinde, inanmış bir erkekle inanmış bir kadının, işlerini kendi isteklerine göre belirleme hakları yoktur. Allah'a ve resulüne isyan eden, açık bir sapıklığa batıp gitmiş demektir. 33/36. 

Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma! 4/105. 

İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve onun resulüne itaat ederse Allah onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. İşte bu, en büyük başarıdır. Kim de Allah'a ve onun resulüne isyan eder, Allah'ın sınırlarını da aşarsa, Allah onu, içinde sürekli kalıcı olarak ateşe sokar. Artık onun için yere batırıcı bir azap vardır. 4/13-14.

Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar, aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman etmiş olamazlar. 4/65.

Allah'ın, kentler halkından resulüne zahmetsizce aktardığı mal ve nimetler şunlar içindir: Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar, yolda kalmışlar. Bu böyle düzenlenmiştir ki, o mal ve nimetler sizden yalnız zengin olanlar arasında dönüp duran bir kudret aracı olmasın. Resul size ne verdiyse onu alın; sizi neden yasakladıysa ona son verin ve Allah'tan korkun. Hiç kuşkusuz, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. 59/7.

Allah'a ve aralarında hüküm vermek üzere O'nun resulüne çağrıldıklarında, müminlerin sözleri sadece şunu söylemeleridir: 'İşittik, itaat ettik.' İşte bunlardır kurtuluşa erenler. 24/51.

Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir. O Kitap'ta onlar üzerine şöyle yazmıştık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş... Yaralamalar karşılığında da kısas. Kim kısası bağışlarsa, bu bağışlaması kendisi için günahlara bir perde olur. Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir. Ardından o peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Tevrat'tan yanında bulunanı doğruluyordu. Ona İncil'i verdik. Hidayet ve ışık vardı onda. Tevrat'tan yanında olanı tasdikleyici idi. Doğruya ve güzele kılavuzdu, takvaya sarılanlara bir öğüt. İncil bağlıları Allah'ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapıkların ta kendileridir. Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol / şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir. Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar. Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar? Gerçeği görebilen bir toplum için, Allah'tan daha güzel hüküm veren kim vardır? 5/44-50.

Ey iman sahipleri! Allah'ın size helal kıldığı şeylerin temiz ve güzel olanlarını haramlaştırmayın; azıp sınırı aşmayın; Allah azıp sınırı aşanları sevmez. 5/87.

MKA.

(Allah ve resulü, kavram olarak, uyulma / itaat yönünden iki ayrı kaynak değildir. 'Allah'a ve resule itaat', 'Allah'ın indirdiğine ve resulünün de bildirdiğine itaat' anlamındadır. Bu sebeple, Kur'an'a uyan / itaat eden, Allah ve resulüne uymuş / itaat etmiş olur - Ayrıca Kur'an ve anadile çevirileri de Allah'ın resulleridir. Resulün resulleri de resuldür.- MKA).



*3/32: Elçiye itaat, sadece Allah'a kul olmak ve yalnız Kuran'ı izlemekle olur. 6/112-116; 9/1.


6/112-113: 'İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar + Ki âhirete inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler.'

Peygambere yakıştırılarak insanlara 'vahiy' adı altında sunulan yaldızlı sözlere, ahiret hayatını akıl ve bilgiye dayanarak onaylamamış olanlar inanır.

İsa'yı Tanrı'nın oğlu olarak putlaştıranlar aslında İsa'nın baş düşmanlarıdır.

Nitekim Buhari başta olmak üzere diğer Hadis kitaplarını Kuran ile karşılaştırarak incelediğinizde, o kitapları derleyenlerin aslında peygamberin baş düşmanı olduğunu göreceksiniz.

6/114: 'Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.'

Bir önceki ayetlerde peygamber düşmanlarının peygambere yakıştırdıkları iftiralarını yaldızlı sözler olarak birbirlerine ilettiklerini bildiren Tanrı, şimdi Muhammed peygamberin ağzından onlara üç maddeden oluşan en güzel cevabı veriyor:

1) Biricik yasa kaynağı Allah'tır.

2) Allah'ın yasası Kuran'dadır.

3) Kuran detaylıdır.

Nitekim Hadis, Sünnet ve mezhep öğretilerini dinin diğer kaynakları olarak kabul edenler birinci ve üçüncü maddeyi direkt olarak, ikinci maddeyi de Kuran'daki yasaya isyan ederek inkâr etmektedirler.

6/115-116: 'Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. En iyi işiten, en iyi bilendir O. + Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.'

Kuran'ın Hadislere ve diğer insan ürünü öğretilere muhtaç olduğunu iddia ederek, onun detaylı, tamam ve yeterli oluşunu inkâr edenler, çoğunluğa kapılanlardır. Nitekim onlar sık sık çoğunluklarıyla övünürler.

9/1: 'Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur / kesin uyarıdır bu;'

Bu surenin başında Besmele bulunmayışı, Kuran'ın matematiksel yapısında önemli bir parametre oluşturur.
Kuran'daki 'Allah'a ve elçisine uyunuz' ifadesini suistimal ederek 'Allah'tan Kuran'ı, 'elçi'den de Hadis kitaplarını anlamak isteyenler bu ayetle mahkûm edilir.

Allah bu ültimatomu / kesin uyarıyı, Muhammed peygambere danışarak ortaklaşa hazırlamadığına göre, Allah'tan sonra elçinin anılmasının tek nedeni Allah'tan gelen ültimatomu onun AYNEN iletmesidir.

Ayrıca, 8/24: 'Ey iman sahipleri! Sizi, size hayat verecek şeye çağırdığında, Allah'a da resule de 'Buyur deyin!' Şunu da bilin ki, Allah kişi ile kalbinin arasına sokulur ve bilin ki en son O'nun huzurunda haşredileceksiniz.' ayetinde Tanrı ve elçi için kullanılan fiilin tekil olması anlamlıdır.

Elçiyi Yaratıcısının yanında İKİNCİ bir hüküm kaynağı yapmak isteyen müşriklere 6/114 (=Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.) ayetini de hatırlatırız.

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.

RESUL KUR'AN'IN KUR'AN TEFSİRİ E - KİTAP (MKA) 3. ÂLİ IMRÂN SURESİ 3/2. AYET VE DİP NOTLARINDAN ALINTIDIR. M. Kemal Adal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder