İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

29 Ocak 2016 Cuma

ELÇİLİK SİSTEMİNİ SONA ERDİREN YÜCE RABBİMİZ İNSANA, EVRENSEL BOYUTLARA AÇILMA İZNİ VERMİŞTİR.- YUSUF YAMAN

"EVET, GÜNÜMÜZDE KUR'AN RESULDÜR / ELÇİDİR" BAŞLIKLI YAZIMLA İLGİLİ OLARAK:


28 Ocak 2016 07:25 tarihinde Yusuf Yaman <yusufyaman2008@gmail.com> yazdı
​.
Sayın Kemal Adal

"Bu sebeple, Son Nebi peygamber olan Hz Muhammed’in ölümü ile Allah’ın Cebrail vasıtasıyla kitap indirdiği Vahiy Kanalı kapanmıştır."

Şeklindeki değerlendirme, eksiktir. Allah hiçbir zaman kullarını bırakmamıştır. Bırakmaz. İnsanlara Şah damarından daha yakın olan Allah hiç kullarını bilgisiz, bilinçsiz bırakır mı? Kendisine varan yolu insanlara bildirmez mi?


ELÇİLİK SİSTEMİNİ SONA ERDİREN YÜCE RABBİMİZ İNSANA, EVRENSEL BOYUTLARA AÇILMA İZNİ VERMİŞTİR.




Hazırlayan: Yusuf YAMAN

Kuran’ı Kerimin indirilişiyle, elçiler vasıtasıyla, insanları gerçeğe çağırma, insanları bilgilendirme, insanları birliğe çağrıma, adaletli davranmaya, Nimetlerin adil paylaşımını sağlamaya yönelik süreci sona erdirilmiştir.

Kuran’ın indirilişinden günümüze kadar olan süreçte, insanlara kendini tanıma ve Kuran’ın evrensel kurallarını yaşamlarına tatbik etme müsaadesini vermiştir. Ancak insanlar bu gerçeği bırakıp, kendisine verilen öğütleri ve ilahi emirleri unutup, egoyu ve ön yargıyı öne alarak dağılma sürecine girmiştir.

On beş asırlık bir sürede Kuran’daki gerçekleri öğrenme ve yaşamına tatbik etme sürecini değerlendiremeyen insanlık. 

Ayrıca kendisine elektromanyetik dalgalar ve radyo sinyalleri ile birleştirilerek gönderilen ve gönderilmekte olan KOZMİK Bilgiler, insanın beyinsel gücüne ulaşarak insanın eğitimine çalışılmıştır. 

İlahi Âlemden Kozmo Teknoloji vasıtasıyla gönderilen bu Kozmik bilgileri, İnsanların alabilmesi için şu altı aşamayı gerçekleştirmesi gerekir.

1.        Kibir, Gurur gibi kendini beğenme hasletlerden arınmalı. Kin ve haset gibi olumsuzlukları içinden silip atmalıdır.

2.        Mal, Mülk biriktirme ve kendinin emeğinin karşılığı olmayanı almak gibi Madde müptelalığından kendini kurtarmalıdır.

3.        Aşk, Sevgi ve Dostluğa açık olmalıdır.

4.        Özveri ve Hoşgörüyü kendinde sabitlemelidir.

5.        Kendini, kendinde aramalı, egoyu içeren hususları kontrol altına alarak olumsuzlukları içinden silip atmalıdır.

6.        Yaratan ve Yaşatan Yüce Rabbin Manyetik Alanına girmek için O’nun indirdiği vahyi ile hemhal olarak, O’na ulaşmaya çalışmalıdır.

Bu aşamaları gerçekleştiren, bu hususiyetleri kazanmış insanlarda önyargı yoksa Kozmik Bilgileri Allah’ın izniyle almaya başlayacaktır.

Bilindiği gibi, Kozmik Enerji Porları Bilgi ve Bilinç taşıyan enerjileridir.

Bu enerjiler dünya insanının kendini yetiştirmesi için dünyamıza sürekli gönderilmektedir. Bu bilgiler aynı zamanda insanların 6. Hissini geliştirirler.

Bu enerjileri alabilen ve insanlık yolunda hizmet veren insanlar, göksel âlemle irtibat kurabilirler. Bu irtibatlar İlahi Planın denetiminde olur.

Denetime alınan insanlar, layık oldukları Bilgi ve Bilinç seviyesine göre bilgiler kendisine açılır. Gelen bilgiler insanı yetiştirici unsurlardır.

Bu bilgilerin yeterince alınıp alınmadığı bilgileri alanların buna layık olup olmadıkları ve alınan bilgilerin ne derecede değerlendirildiğini denetlemek için; Dünyamıza Kontrol dalgaları gönderilir.

İlahi âlemden gönderilen bu kontrol dalgaları, insanların yaşam düzeninde olumsuzluklar var ise bu dalgalar olumsuzlukları daha da olumsuz yapar. Bu nedenle gerek toplumsal gerekse ailevi düzensizlikler meydana gelir.

Hakiki bilince varmış, “Rabbim Allah’tır deyip sonrada doğru olan”, olumlu düşünce ve hareketleri kendine şiar edinmiş, iyi, güzel, faydalı ve kalıcı işler yapan, sahip olduğu bilgileri insanlık yararına kullanan insanlara, Göksel âlem yardım elini uzatır. Bu nedenle hiçbir zaman ümitsizliğe düşmeyelim.

Her yeni gün, yeni bir Kozmik aşamadır. Bu aşamaları muntazam olarak aşabilmek için, insanoğlunun Birlik ve Bütünlük içinde, Bilgi ve Bilinç Potansiyelini artırması, güçlenmesi gücüne güç katması gereği vardır.

Bilginin; güç, kuvvet olduğunu unutmayalım. O nedenle Kuran OKU emri ile başlatılmıştır.

Alınan yeni bilgiler, insanlığı ileri planların görünmez ufuklarına hazırlayacaktır ve bilinmeyen dünyalara götürecektir.

Allah, insanı nasıl ki başka bir toplumun soyundan, başka bir yıldızdan dünyaya indirdi ise, bu kez Allah’ın Vahyi ne uyan, Bilgilenen, Bilinçlenen, Arınan insanları da yeni dünyalara indirecektir.

Allah’ın indindeki Teknolojik boyut bunu yapmaya muktedirdir.

Dünyamıza toplum bilincine göksel emirler ve ilahi kitaplar olarak yansıtılmış olan hakikatler, teknolojik boyut vasıtası ile indirilmiştir.

Dünyamıza indirilen Tevrat, Zebur, İncil ve Kuran insanlığa Tek Tanrı bilincini ve İnancını aşılamıştır. Bu kitapların gayesi insanlığı yarınların dünyalarına hazırlamaktır.

Şunu unutmayalım ki Göksel hiyerarşi de Teknolojik uzmanlar vardır ve bunlar Allah’ın emri doğrultusunda dünyamızdaki Teknoloji ile uğraşanlara bilgi ve ilham verirler.

Teknolojik boyut, Ruhsal Plan ile paralel çalışarak, 15 asırdaki bir süreç içinde hazırlanan insanlığa artık, EVRENSEL BOYUTLARA açılma izni verilmiştir.

Kuran’ı Kerimin gelişi ile kapanan Peygamberlik (elçilik) sistemi yerine, Dünya insanlığına, Kozmik Enerjiler ile bilgiler yansıtılıyor. Yansıtılan bu EVRENSEL bilgileri alan insanların kendi yolunu kendisi bulması isteniyor.

Bu şekilde bilgi aktarılması, insanlığın hızlı bir şekilde uyanması kendisindeki hasletleri keşfederek, kendisindeki bilgileri harekete geçirmesi ve ilahi âlemle irtibatı sağlaması içindir.

Gelen bu Kozmik bilgileri, insanoğlu kendi bilgi ve bilinç düzeyine göre seçer ve kendi yolunu kendisi belirler.

Bu şekilde insanlığa gönderilen bilgileri alabilen insanlar Bin yıllık gelişmeyi Bir yılda gerçekleştirebilirler.

Bu sebeple insanoğlunun gideceği Evrensel yol Kuran’da bildirilmiştir. İnsanoğluna Kozmik Enerji dalgaları ile gönderilen yeni bilgileri alabilmesi için Kuran’daki Bilgileri Okuyup Anlaması, Bilinçlenmesi, Bilgilenmesi ve Şuurlanması ile mümkündür.

Gelen yeni Kozmik Bilgileri alan insanlar, Kuran’ı Okuyup anlamış ve Kuranın Evrensel bilgilerini almış ve İlahi düzenin İdrakine varmış insanlardır. Bu insanlar kendilerini dünyadaki bugünkü karmaşalardan uzak tutarak, Hakikati, Hakiki Bilinçleri İle kavrayabilen, birlik ve bütünlük içinde olan insanlar İlahi âlemden yardım alabilirler.

Aksi halde Kozmik bilgileri alan herkes kendi bilinci doğrultusunda herkesi irşat etmeye çalışacağından, dünya insanlığı Kozmik bir Kıyamet yaşayacaktır.



Günümüzde olmakta olan da budur.


Saygıdeğer Yusuf Yaman Beyefendi,

Yazınızı çok dikkatli olarak okudum, düşünerek değerlendirdiğimde gördüm ki: 

Sizin bu yazdıklarınızla benim bu konudaki bütün yazdıklarım arasında özde bir farkımız yok. 

Şöyle ki:

 Benim ,  “Bu sebeple, Son Nebi peygamber olan Hz Muhammed’in ölümü ile Allah’ın Cebrail vasıtasıyla kitap indirdiği Vahiy Kanalı kapanmıştır.” cümlesinin ileri devamında “KURAN ve ÇEVİRİLERİ, 'Rahman tarafından öğretildiği için (55/2), hangi dille konuşursa konuşsun” / HANGİ DİLLE OKUNURSA OKUNSUN, TÜM İNSANLIK İÇİN ALLAH'TAN BİR MESAJDIR. KIYAMETE KADAR HER ZAMAN İÇİN VE HER TOPLUMA ÖNGÖRÜLMÜŞ OLAN BİR ELÇİDİR / RESULDÜR - MKA. “ diyerek meramımı ifade ederken,  özde anlatmak istediğim şey, sizin sözlerinizle ayrıntılı ifade ederek bu yazdıklarınızla tam olarak örtüşüyor. Bakınız:


Bu konu ile ilgili olarak aramızdaki farkımız, sadece Mutlak / İlahi GERÇEĞİN – ki Gaybdır -  ve Mutlak / İlahi SÜNNETULLAH’IN,  DOĞRU (kişisel algılanış ve kabul) OLARAK aktarabilmek maksadıyla meramımızı ifade edişlerimizdeki, kendimize özgü görüşümüz ve üslup / tarz / metot farklılığımızdır.

Bu bağlamda:

 Ben Kur’an Ayetleri ile delillendirerek “Günümüzde Kur’an Resuldür / Elçidir” ve “Allah Öğretir” sonucuna vararak bunun Sünnetullah olduğunu vurgulamış fakat bu konudaki Sünnetullah’ın işleyişinde,  özellikle de “Allah’ın nasıl öğretir” konusunun ayrıntısına  (ki başka yazılarımın konusudur) girmemişim.

 Siz de bu ve başka ayetlerden algılayıp anladığınız kendi DOĞRUNUZLA  (İmanınızla), konumuzla ilgili olarak benim yazımda eksik gördüğünüzü, Sünnetullah’ın / Allah’ın Yol ve yasalarının işleyişinin ayrıntılarını, Özellikle de Allah’ın nasıl öğrettiğini somut örnek ifadelerinizle nasiplenmemiz için açıklamış ve ortaya koymuşsunuz.

Çok da iyi / güzel yapmışsınız. Allah sizden razı olsun, ecrinizi versin İnşallah.


İkimizin de yaptığı, Allah’a ulaştıran yolumuzun göründüğü kişisel  “Akıl ve gönül penceremizi”, dileyip de “işitip – görmek” isteyen ve gereğince okumaktan nasibi olan,  “Akıl ve gönül sahibi” diğer kişilere açmaktır. 

DİP NOT:

`Adam alelade bir kapıya vurmuyor ki..`. `Bu kapı, insan kalbini simgeliyor..


KAİNATIN IŞIĞI

Ancak içerden açılabildiği için dışında kola ihtiyacı yoktur`.

     KUR'AN'I , ALLAH AÇIKLAR:


 “Aklınızı işletmeniz ümidiyle Allah, ayetlerini size işte böyle açıklıyor.” (2. sure (BAKARA) 242. ayet)

 “Herhangi biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinde her tür meyvesi olan, hurmalardan, üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin güçsüz-çaresiz yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam bu sırada o bahçeye alevli bir bora isabet etsin de bahçe, baştan başa yansın. Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine düşünebilesiniz.” (2. sure (BAKARA) 266. ayet)

 “Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.” (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 103. ayet)

 “Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. “ (3. sure (ÂLİ IMRÂN) 118. ayet)

 “Meryem'in oğlu Mesih, bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Onun annesi de özü-sözü doğru biriydi. İkisi de yemek yerlerdi. Bak nasıl açıklıyoruz onlara ayetleri! Sonra bak, nasıl gerisin geri çevriliyorlar!” (5. sure (MÂİDE) 75. ayet)

 “Allah sizi yeminlerinizdeki boş lakırdıdan ötürü hesaba çekmez, ama bilinçli olarak gerçekleştirdiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutar. Böyle bir yeminin keffâreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek yahut da özgürlüğünden yoksun kalmış bir benliği özgürlüğüne kavuşturmaktır. Bunlara imkân bulamayan üç gün oruç tutar. Yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. Allah size ayetlerini böyle açıklar ki şükredebilesiniz.” (5. sure (MÂİDE) 89. ayet)

 “De ki: "Düşünün bakalım; Allah, işitme gücünüzü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!” (6. sure (EN'ÂM) 46. ayet)

 İşte biz, ayetlerimizi bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, günaha sapmışların yolu açık-seçik ortaya çıksın/günaha sapmışların yolunu açık-seçik göresin!” (6. sure (EN'ÂM) 55. ayet)

 “De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir."Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.” (6. sure (EN'ÂM) 65. ayet)

 “Karanın ve denizin karanlıklarında, kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O'dur! Bilgiden nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır. Sizi bir tek canlıdan vücuda getiren O'dur! Bu oluşumda bir karar kılma yeri var, bir de emanet olarak kalma yeri. İyice araştırıp kavrayan bir topluluk için ayetleri biz tam bir biçimde ayrıntılı kıldık.” (6. sure (EN'ÂM) 97-98. ayet)

 Ayetleri bu şekilde, çeşitli başlıklarla veriyoruz ki, "Sen ders aldın!" desinler, biz de ilimden nasiplenen bir toplum için onu iyice açıklayalım.” (6. sure (EN'ÂM) 105. ayet)

 “Rabbinin yolu işte budur; dosdoğru, kıvamında... Biz öğüt alan bir topluluğa ayetleri ayrıntılı bir biçimde açıkladık.” (6. sure (EN'ÂM) 126. ayet)

 “De ki: "Allah'ın, kulları için çıkardığı süsü, güzel ve tatlı rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Dünya hayatında inananlar için de var. Kıyamet gününde ise yalnız inananlar içindirler." Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.” (7. sure (A'RAF) 32. ayet)

 “Güzel ve temiz beldenin bitkisi Rabbinin izniyle çıkar. Pis ve çorak beldeden ise zararlı bitkiden başkası çıkmaz. Şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle çeşitli şekillerde sergiliyoruz.” (7. sure (A'RAF) 58. ayet)

 Biz, ayetleri işte bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, hakka dönebilsinler.” (7. sure (A'RAF) 174. ayet)

 “Bununla birlikte tövbe eder, namazı kılar, zekâtı verirlerse, artık sizin, dinde kardeşlerinizdirler. Biz ayetlerimizi, bilen bir topluluk için böyle açık seçik ortaya koyarız.” (9. sure (TEVBE) 11. ayet)

 “Güneş'i ısı ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir nur yapıp ona evreler takdir eden O'dur. Allah bütün bunları rastgele değil, şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için ayetleri ayrıntılı kılıyor.” (10. sure (YÛNUS) 5. ayet)

 “Şu iğreti hayatın durumu gökten indirdiğimiz bir suya benzer: İnsanların ve davarların yedikleri yeryüzü bitkisi onunla karışmıştır. Nihayet toprak, takılarını kuşanmış, süslenmiştir. Toprağın sahipleri onun üzerinde egemen olduklarını sanmaktadırlar. Tam bu sırada emrimiz ona gece veya gündüz ulaşmıştır. Ve onu, sanki dün yerinde yokmuş gibi biçip atmışızdır. Derin derin düşünen bir topluluk için ayetleri böyle ayrıntılı olarak veriyoruz.” (10. sure (YÛNUS) 24. ayet)

 “Allah odur ki, gökleri direksiz yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra arş üzerine egemen olmuştur. Güneş'i ve Ay'ı da boyun eğdirmiştir. Bunların tümü belirlenmiş bir vakte kadar akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip çevirir O... Ayetleri birer birer gözler önüne serer ki, Rabbinize kavuşacağınıza açık seçik inanasınız.” (13. sure (RA'D) 2. ayet)

 “Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz.Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.” (17. sure (İSRÂ) 12. ayet)

 Onlara ayetlerimiz açık seçik okunduğunda, inkâr edenler inananlara şöyle derler: "İki zümreden hangisi makamca daha üstün, meclisçe daha güzel?" (19. sure (MERYEM) 73. ayet)

 “Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden gerekse şu kişilerin evlerinden yemek yemenizde bir sakınca yoktur: Babalarınızın evleri yahut annelerinizin evleri yahut kardeşlerinizin evleri yahut kız kardeşlerinizin evleri yahut amcalarınızın evleri yahut halalarınızın evleri yahut teyzelerinizin evleri yahut anahtarı size teslim edilmiş olan evler yahut arkadaşlarınızın evleri. Hep birlikte yahut ayrı ayrı yemenizde sizin için hiçbir sakınca yoktur. Evlere girdiğinizde, Allah katından bir esenlik, bir bereketlilik, bir temizlik dileği olarak kendinize de selam verin. Allah size ayetleri işte böyle ayan beyan bildiriyor ki, aklınızı çalıştırabilesiniz.” (24. sure (NÛR) 61. ayet)

 Yemin olsun, onu aralarında çeşitli biçimlerde ifade ettik ki öğüt alabilsinler. Ama insanların çoğu sadece nankörlükte ısrar etmektedir.” (25. sure (FURKÂN) 50. ayet)

 “Size öz benliklerinizden bir örnek verdi: Ellerinizin altında bulunanlarda, size verdiğimiz rızıklarda, sizinle aynı haklara sahip, birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekineceğiniz ortaklarınız var mı? İşte biz, aklını işletecek bir topluluk için ayetleri böyle açık açık sıralıyoruz.” (30. sure (RÛM) 28. ayet)

 Hikmetlerle dolu her iş ve oluş o gecede ayırt edilir,” (44. sure (DUHÂN) 4. ayet)

 Öğretti Kur'an'ı,” (55. sure (RAHMÂN) 2. ayet)

 “Bilin ki Allah, toprağa ölümünden sonra hayat verir. Ayetleri size açık seçik bildiriyoruz ki, aklınızı işletebilesiniz.” (57. sure (HADÎD) 17. ayet)


 Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır.” (75. sure (KIYÂMET) 19. ayet)



Sonuç Olarak:


 GÜNÜMÜZDE KUR’AN RESULDÜR, ALLAH ÖĞRETİR,  İNSANIN KESBİ (KAZANIMI) VARDIR, ALLAH BİLİR VE O KULLARINA ZULMETMEZ.


 İŞTE ÖLÇÜ / KADER…


 AMENNA.


M. kemal Adal
28. Ocak. 2016 / İZMİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder