1. KAVRAM OLARAK, VARLIĞIN YÖNETİMİ (MÜLK)
Sonrası da öncesi de sadece bizimdir. 92.
sure (LEYL) 13. ayet (Resmi: 92/İniş:9/Alfabetik:58)
Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır!
Melekler ve Rûh, Rablerinin izniyle o gecede her iş için iner de iner! Bir
esenlik ve huzur vardır; sürüp gider o, tan yeri ağarıncaya kadar! 97.
sure (KADİR) 3-5. ayet (Resmi: 97/İniş:25/Alfabetik:48)
Biz, evet biz hayat veriyoruz, biz öldürüyoruz. Ve dönüş yalnız bizedir. 50. sure (KAF) 43. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Emrimiz bir tektir, bir göz kırpma
gibidir. 54. sure (KAMER) 50. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
"Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin
Rabbi'dir O. Azîz ve Gaffâr..." 38. sure (SÂD) 66. ayet
(Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
De ki: "Ey insanlar! Ben sizin üstünüze Allah'ın resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır. İlah yoktur O'ndan başka. O diriltir, O öldürür. O halde Allah'a ve resulüne iman edin; Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmi peygambere iman edip uyun ki, doğruya ve güzele ulaşabilesiniz." 7. sure (A'RAF) 158. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri
altı günde yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze
bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur.
Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da
O'nundur, emir veriş de/yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin
Rabbi olan Allah çok yücedir. 7. sure (A'RAF) 54. ayet (Resmi:
7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Ve biz şunu sezdik: "Biz yeryüzünde Allah'ı asla âciz bırakamayız; kaçarak da onu âciz bırakamayız." 72. sure (CİN) 12. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde olan
o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz. 36.
sure (YÂSÎN) 83. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Şanı yücedir o kudretin ki, hakla bâtılı ayıran o Furkan'ı, bütün âlemler için bir uyarıcı olsun diye kuluna indirdi. Göklerin ve yerin mülk ve saltanatı yalnız O'nundur. Çocuk edinmemiştir O. Mülk ve saltanatında ortak yoktur O'na. Her şeyi yaratmış ve her şeye bir ölçü ve oluş tarzı takdir etmiştir. 25. sure (FURKÂN) 1-2. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yaratıp sonra arş üzerinde egemenlik kuran O'dur. 25. sure (FURKÂN) 59. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Hamd, Fâtır olan Allah'adır; gökleri ve yeri
yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan O'dur.
Yaratışta/yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuşkusuz, Allah her şeye
gücü yetendir. Allah'ın insanlar için açıp yaydığı rahmeti hiç kimse tutup
kısamaz. Onun tutup kıstığını ise O'ndan sonra salıp açacak yoktur. Azîz'dir O,
Hakîm'dir. 35. sure (FATIR) 1-2. ayet (Resmi: 35/ İniş:43/Alfabetik:24)
Şu bir gerçek ki, şeytan sizin için bir
düşmandır. O halde siz de onu düşman tutun. Hiç kuşkusuz, o kendi hizbini
cehennem yâranından olmaları için çağırır durur. 35. sure (FATIR) 6.
ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Onur ve yücelik isteyen bilsin ki, onur
ve yüceliğin tümü Allah'adır. Temiz ve güzel kelime O'na yükselir; hayra ve
barışa yönelik amel de o kelimeyi yüceltir. Kötülükleri kuranlara/kötülükleri
tuzak yapanlara gelince, onlar için şiddetli bir azap vardır. Ve böylelerinin
tuzağı tarumar olur. 35. sure (FATIR) 10. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Ey insanlar,
siz Allah'a yönelmiş yoksullarsınız! Allah ise mutlak Ganî, mutlak Hamîd'dir.
Dilerse sizi yok eder, yepyeni bir halk getirir. Ve bu, Allah'a hiç de güç
gelmez. 35. sure (FATIR) 15-17. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Allah, gökleri ve yeri, yok olup
gitmesinler diye tutuyor. Yemin olsun, eğer çöküp giderlerse, O'ndan başka hiç
kimse onları tutamaz. Halîm'dir O, Gafûr'dur. 35. sure (FATIR) 41.
ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Göklerde ve yerde bulunan herkes,
Rahman'a kul olarak gelecektir. 19. sure (MERYEM) 93. ayet (Resmi:
19/İniş:44/Alfabetik:63)
O Rahman, arş üzerine egemenlik kurmuştur. Göklerde, yerde, onların arasında, toprağın bağrında ne varsa O'nundur. 20. sure (TÂHÂ) 5-6. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Yedi gök,
yerküre ve bunların içindekiler O'nu tespih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu
överek tespih etmesin; fakat siz onların tespihlerini fark edemezsiniz. O
Halîm'dir, Gafûr'dur. 17. sure (İSRÂ) 44. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Şu bir gerçek ki, sizin Rabbiniz gökleri
ve yeri altı günde yaratan, sonra arş üzerine egemenik kurup iş ve oluşu çekip
çeviren Allah'tır. O'nun izni olmadıkça hiçbir şefaatçı devreye giremez. İşte
bu Allah'tır sizin Rabbiniz. Artık O'na kulluk/ibadet edin. Düşünüp anlamıyor musunuz? 10.
sure (YÛNUS) 3. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Sor: "Sizi gökten ve yerden kim
rızıklandırıyor? Ya o işitme gücünün ve gözlerin sahibi kim? Kim çıkarıyor
ölüden diriyi ve kim çıkarıyor diriden ölüyü? Kim çekip çeviriyor iş ve oluşu?"
Hemen, "Allah!" diyecekler. De ki: "Hâlâ kendinize gelmiyor
musunuz?" 10. sure (YÛNUS) 31. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Gözünüzü açın, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır! Gözünüzü açın, Allah'ın vaadi haktır! Ama onların çokları bilmiyorlar. O, hayat verir, O öldürür. O'na döndürüleceksiniz.! 10. sure (YÛNUS) 55-56. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
O, göklerde
de Allah'tır, yerde de. O, sizin iç dünyanızı da bilir, açığa vurduklarınızı
da. Neler kazanmakta olduğunuzu da bilir O! 6. sure (EN'ÂM) 3. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Gaybın
anahtarları O'nun yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve
denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın
karanlıklarındaki bir dâne, yaş ve kuru her şey apaçık bir Kitap'ın içindedir.
O, odur ki, geceleyin sizi öldürür. Gün boyunca neler yapıp neler kazandığınızı
bilir. Sonra, belirlenmiş süre işletilip tamamlansın diye, gün içinde sizi
diriltir. Nihayet O'nadır dönüşünüz. Sonra, yapıp ettiklerinizi size haber
verecektir. Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Üzerinize
koruyucular gönderir. Nihayet ölüm birinize geldiğinde, elçilerimiz onu vefat
ettirirler. Ne vaktinden önce iş yaparlar onlar ne de vaktinden sonra. Nihayet
onlar gerçek Mevlâ'ları olan Allah'a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız
O'nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O'dur. Şunu sor: "Bizi bu
durumdan kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp
ürpererek O'na yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim
kurtarıyor?" De ki: "Ondan da tüm sıkıntılardan da sizi Allah
kurtarıyor; sonra siz O'na ortak koşuyorsunuz." De ki: "O size,
üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka
fırka birbirinize düşürerek / fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara
düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize
tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice
kavrayabilsinler diye. 6. sure (EN'ÂM) 59-65. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Hiç
kuşkusuz, Allah'tır Fâlık olan/dâneyi yaran, çekirdeği patlatan. Ölüden diri
çıkarır O; diriden ölüyü çıkaran da O'dur! İşte budur Allah! Peki nasıl ters
bir yöne çevriliyorsunuz? Şafağı yarıp sabahı ortaya çıkaran/Fâlık O'dur!
Geceyi dinlenme zamanı yaptı; Güneş'i ve Ay'ı hesap aracı. İşte budur
ölçülendirmesi o Azîz'in, o Alîm'in! 6. sure (EN'ÂM) 95-96. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Göklerin, yerin ve bu ikisi
arasındakilerin Rabbidir O; doğuların da Rabbidir O. 37.
sure (SÂFFÂT) 5. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Nihayet, o ikiden birincinin vadesi
geldiğinde, üzerinize aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar,
barınakların aralarına girip araştırdılar. Ve bu, yerine getirilmiş bir vaat
idi. 17. sure (İSRÂ) 5. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Kuşkusuz, Allah mutlak Ganî, mutlak Hamîd'dir. 31. sure (LOKMAN) 26. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Kuşkusuz, Allah mutlak Ganî, mutlak Hamîd'dir. 31. sure (LOKMAN) 26. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine
sokuyor, gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun
eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp gidiyor. Kuşkusuz, Allah,
yapmakta olduklarınızdan haberdardır. Bu böyledir; çünkü Allah, Hakk'ın ta
kendisidir. O'nun berisinde yalvarıp yakardıkları ise bâtıldır. Ve Allah
Aliyy'dir, yüceliğine sınır yoktur; Kebîr'dir, büyüklüğüne sınır yoktur31.
sure (LOKMAN) 29-30. ayet (Resmi: 31/İniş:57/ Alfabetik:59).
Hamd, göklerde ve yerde bulunanlar
kendisine ait olan Allah'adır. Ölüm ötesi âlemde de Hamd O'nadır. Hakîm'dir O,
Habîr'dir. 34. sure (SEBE') 1. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Göklerin ve yerin kilitleri/anahtarları O'nundur. Allah'ın ayetlerini inkar edenler, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. 39. sure (ZÜMER) 63. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
O, O'dur ki, hem hayat veriyor hem
öldürüyor. Bir iş ve oluşa hükmedince, ona sadece "Ol!" der; o hemen
oluverir. 40. sure (MÜ'MİN) 68. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Göklerin ve yerin kilitleri/anahtarları O'nundur. Rızkı, dilediğine açıp bol bol verir. Kısarak, ölçüyle de verir. Gerçek şu ki, O her şeyi en iyi biçimde bilmektedir. 42. sure (ŞÛRÂ) 12. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Göklerdeki ve yerdeki her şey O'nundur. Öylesine yüce, öylesine büyüktür O! 42. sure (ŞÛRÂ) 4. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
De ki: "Onların ne kadar
kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne
güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da
yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez." 18.
sure (KEHF) 26. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Göklerde ve
yerde kim varsa O'na aittir. Ve O'nun katındakiler, O'na ibadet etmekten ne
çekinirler ne de yorulurlar. Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar. 21.
sure (ENBİYÂ) 19. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Yemin olsun,
biz sizin üstünüzde yedi yol yarattık! Ve biz yaratılıştan/yaratılmışlardan
gafil de değiliz. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 17. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
İş ve oluşu
gökten yere doğru çekip çevirir; sonra o O'na yükselip çıkar: Bir günde ki,
süresi, sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir. İşte budur Allah!
Gaybı da görüneni de bilen O'dur. Azîz'dir o, Rahîm'dir. 32.
sure (SECDE) 5-6. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında
mı? Yoksa güç ve egemenlik sahibi onlar mı?
52. sure (TÛR) 37. ayet (Resmi: 52/İniş:76/Alfabetik:106)
Mülk ve yönetim elinde bulunan o Allah ne
yücedir! O, her şeye Kadîr'dir. 67. sure (MÜLK) 1. ayet (Resmi:
67/İniş:77/Alfabetik:68)
Üstlerinde, kanatlarını açıp kapayarak uçun kuşları hiç görmediler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Kuşkusuz O, her şeyi görmektedir. Rahman'a karşı/Rahman'dan başka size yardım edecek ordunuz kimdir? İnkârcılar bir aldanış/gurur içindeler; hepsi bu! 67. sure (MÜLK) 19-20. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)
Güzel
düşünüp güzel davrananlara güzellik var. Dahası da var. Onların yüzlerine kara
da bulaşmaz, zillet de... Cennetin dostlarıdır onlar; sürekli kalıcıdırlar
orada. Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır. Ama
yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'tan kurtaracak kimse yoktur.
Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış gibidir. Ateşin dostlarıdır
bunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde. 10. sure (YÛNUS) 26-27. ayet
(Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi
Allah'ındır. İş ve oluşlar Allah'a döndürülür. 3. sure (ÂLİ IMRÂN)
109. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi Allah'ındır. Allah Kadîr'dir, her şeye gücü yeter. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 189. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Şöyle yakar:
"Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah’ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine
verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz
edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin
elindedir. Sen, her şeye kadirsin." "Geceyi gündüzün içine sokarsın,
gündüzü de gecenin içine sokarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü diriden
çıkarırsın. Dilediğini hesapsızca rızıklandırırsın." 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 26-27. ayet (Resmi: 3/İniş:94/ Alfabetik:7)
Hâlâ Allah'ın dininden gayrısını mı
arıyorlar? Oysaki, göklerdeki şuurlular da, yerdekiler de ister istemez O'na
teslim olmuşlardır ve yalnız O'na döndürüleceklerdir. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 83. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ındır. Allah Muhît'tir, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.
4. sure (NİSA) 126. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız Allah'ındır. İnan olsun, hem sizden önce kitap verilenlere hem de size, "Allah'tan sakının!" diye önerdik. Nankörlüğe saparsanız şu bir gerçek ki, göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Ganî'dir, zenginliğine sınır yoktur; Hamîd'dir, övülen ve övendir. Hem göklerdekiler hem yerdekiler Allah içindir. Vekil olarak Allah yeter. Ey insanlar! O dilerse sizi ortadan kaldırır, başkalarını getirir. Allah buna gerçekten Kadîr'dir. 4. sure (NİSA) 131-133. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Göklerde ve
yerdeki her şey Allah'ı tespih etmektedir. Azîz'dir O, Hakîm'dir. Göklerin ve
yerin mülkü ve yönetimi O'nundur; diriltir, öldürür. Her şey üzerinde kudret
sahibidir O. 57. sure (HADÎD) 1-2. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
O, odur ki, göklerle yeri altı günde
yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı,
gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede olursanız olun sizinle
beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir.
Göklerin de yerin de mülkü ve yönetimi O'nundur. İşler ve oluşlar Allah'a
döndürülür. Geceyi gündüzün içine sokar O; gündüzü de gecenin içine sokar.
Göğüslerin sakladıklarını çok iyi bilendir O. 57. sure (HADÎD) 4-6.
ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Size, hem korku hem ümit olsun diye şimşeği gösteren O'dur. Yüklü yüklü bulutları da O oluşturuyor. Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar. 13. sure (RA'D) 12-13. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle
birlikte ister istemez ve sabah-akşam Allah'a secde eder. 13.
sure (RA'D) 15. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Allah odur ki, gökleri direksiz
yükseltmiştir; görüyorsunuz onları... Sonra arş üzerine egemen olmuştur.
Güneş'i ve Ay'ı da boyun eğdirmiştir. Bunların tümü belirlenmiş bir vakte kadar
akar dururlar. Oluşu yönlendirir, çekip çevirir O... Ayetleri birer birer
gözler önüne serer ki, Rabbinize kavuşacağınıza açık seçik inanasınız. Yeri
uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve nehirler vücuda getiren O'dur. Bütün
meyvalardan kendi içlerinde ikişer çift yaratmıştır O. Geceyi gündüze sarıp
bürümektedir O. Bütün bunlarda derin derin düşünecek bir topluluk için elbette
ayetler vardır. Yeryüzünde birbirine sırt vermiş komşu kıtalar, üzümlerden
bahçeler, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki, bir tek suyla
sulanırlar. Biz bunların, yemişlerde bir kısmını diğer bir kısmına üstün
kıldık. Bütün bunlarda aklını çalıştıran bir topluluk için elbette ki ibretler
vardır. 13. sure (RA'D) 2-4. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
İki doğunun
Rabbi de O'dur, iki batının Rabbi de. Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlıyorsunuz? 55. sure (RAHMÂN) 17-18. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)
Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O,
her an yeni bir iş ve oluştadır. Rabbinizin nimetlerinden hangisini
yalanlıyorsunuz? 55. sure (RAHMÂN) 29-30. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)
Ey cin ve
insan toplulukları! Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye
gücünüz yeterse, hadi geçin gidin. Bilgi ve güç dışında bir şeyle geçip
gidemezsiniz! Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz? 55.
sure (RAHMÂN) 33-34. ayet (Resmi: 55/ İniş:89/Alfabetik:86)
Allah O'dur
ki, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yaratmıştır. Emir/iş ve oluş onlar
arasında sürekli iner ki, Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve Allah'ın bilgi
bakımından her şeyi kuşattığını bilesiniz. 65. sure (TALÂK) 12. ayet
(Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
Görmedin mi,
göklerdeki ve yerdeki şuurlular da bölük bölük olmuş kuşlar da Allah'ı tespih
etmektedir. Her biri kendine özgü duasını, kendine özgü tespihini bilmiştir.
Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir. Göklerin ve yerin
mülkü/yönetimi Allah'ındır. Dönüş Allah'adır. Görmedin mi, Allah, bulutları
sürüyor, sonra onları kaynaştırıp iç içe sokuyor, sonra onları birbiri üstüne
yığıyor. Nihayet, onların arasından yağmurun çıktığını görüyorsun. Gökten,
ondaki dağlardan bir dolu indiriyor da onunla dilediğini çarpıyor, dilediğinden
de onu yan geçiriyor. Onun şimşeğinin parıltısı, neredeyse gözleri alıp götürecek.
Allah, gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Gözleri olanlar için bunda elbette
bir ibret vardır. 24. sure (NÛR) 41-44. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Görmedin mi
göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar,
hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun da
üzerine azap hak olmuştur. Allah'ın hakir kıldığına ikramda bulunan olmaz.
Allah, dilediğini yapar. 22. sure (HAC) 18. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
İşte böyle.
Allah geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Allah
Semî'dir, Basîr'dir. 22. sure (HAC) 61. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Göklerde ne var yerde ne varsa O'nundur.
Allah, Ganî olanın da Hamîd olanın da ta kendisidir. 22.
sure (HAC) 64. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı
tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim; O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye
gücü yetendir O. 64. sure (TEĞÂBÜN) 1. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir musibet
gelip çatmaz. Kim Allah'a inanırsa Allah O'nun kalbini doğruya ve güzele
kılavuzlar. Ve Allah her şeyi en iyi biçimde bilmektedir. 64.
sure (TEĞÂBÜN) 11. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tespih etmiştir. Azîz'dir O, Hakîm'dir. 61. sure (SAFF) 1. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
Göklerdekiler
ve yerdekiler o Melik, o Kuddûs, o Azîz, o Hakîm Allah'ı tespih ediyor. 62.
sure (CUMUA) 1. ayet (Resmi: 62/İniş:96/Alfabetik:17)
Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin
orduları. Azîz'dir Allah, Hakîm'dir. 48. sure (FETİH) 7. ayet
(Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)
Göklerin, yerin ve bunlarda bulunanların
mülkü/yönetimi Allah'ındır. O'nun her şeye gücü yeter. 5.
sure (MÂİDE) 120. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Yemin olsun ki, "Allah Meryem'in
oğlu Mesih'tir" diyenler küfre batmışlardır. De ki: "Allah; Meryem'in
oğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzündeki insanların hepsini helâk etmek istese
Allah'a karşı kimin elinde bir güç vardır!" Hem göklerin hem yerin hem de
bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Allah
her şeye Kadîr'dir.
5. sure (MÂİDE) 17. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Göklerin de yerin de mülk ve saltanatının Allah'ın olduğunu bilmedin mi? Dilediğine azap eder O, dilediğini affeder. Allah'ın gücü her şeye yeter. 5. sure (MÂİDE) 40. ayet (Resmi: 5/İniş:110/ Alfabetik:60)
Bilmedin mi ki göklerin de yerin de mülk ve saltanatı yalnız Allah'ındır. Sizin için Allah'tan başka ne bir Velî vardır ne de bir Nasîr/yardımcı. 2. sure (BAKARA) 107. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
"Allah çocuk edindi." dediler. Haşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine, göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun bükmektedir. 2. sure (BAKARA) 116. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
2. EGEMENLİK,
HÜKÜM ALLAH’INDIR
a) Egemenlik, Allah’ındır
Şöyle yakar: "Ey mülkün Mâlik'i, sahibi olan Allah’ım! Sen mülk ve saltanatı dilediğine verir, mülk ve saltanatı dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltip aziz edersin, dilediğini alçaltıp zelil kılarsın. İmkân, mal ve nimet senin elindedir. Sen, her şeye kadirsin." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 26. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi
Allah'ındır. Allah Kadîr'dir, her şeye gücü yeter. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 189. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -yolculuk halinde olmanız müstesna- boy abdesti alıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hastalanırsanız yahut yolculuk halinde bulunursanız yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, bütün bu durumlarda su da bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yani yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin. Allah Afüvv'dür, günahları affeder, Gafûr'dur, hataları bağışlar. 4. sure (NİSA) 43. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Yemin olsun ki, "Allah Meryem'in
oğlu Mesih'tir" diyenler küfre batmışlardır. De ki: "Allah; Meryem'in
oğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzündeki insanların hepsini helâk etmek istese
Allah'a karşı kimin elinde bir güç vardır!" Hem göklerin hem yerin hem de
bunlar arasındakilerin mülk ve yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Allah
her şeye Kadîr'dir.
5. sure (MÂİDE) 17. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Göklerin de yerin de mülk ve saltanatının
Allah'ın olduğunu bilmedin mi? Dilediğine azap eder O, dilediğini affeder.
Allah'ın gücü her şeye yeter. 5. sure (MÂİDE) 40. ayet (Resmi:
5/İniş:110/ Alfabetik:60)
Göklerin, yerin ve bunlarda bulunanların
mülkü/yönetimi Allah'ındır. O'nun her şeye gücü yeter. 5.
sure (MÂİDE) 120. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da
O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra
üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni
de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr. 6. sure (EN'ÂM) 73. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
De ki: "Ey insanlar! Ben sizin
üstünüze Allah'ın resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkü o Allah'ındır. İlah yoktur
O'ndan başka. O diriltir, O öldürür O halde Allah'a ve resulüne iman edin;
Allah'a ve onun sözlerine inanan o ümmi peygambere iman edip uyun ki, doğruya
ve güzele ulaşabilesiniz." 7. sure (A'RAF) 158. ayet (Resmi:
7/İniş:39/Alfabetik:9)
Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi
Allah'ındır. Diriltir de öldürür de. Sizin için Allah dışında ne bir dost
vardır ne de bir yardımcı. 9. sure (TEVBE) 116. ayet (Resmi:
9/İniş:113/Alfabetik:104)
O gün mülk
ve yönetim Allah'ındır. Aralarında O, hüküm verecektir. İman edip hayra ve
barışa yönelik işler yapanlar, nimetlerle dolu cennetlerde olacaklardır. 22.
sure (HAC) 56. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Şunu da sor:
"Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her şeyin melekûtu / aslı esası
elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen?" 23.
sure (MÜ'MİNÛN) 88. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Yücelerden
yücedir, o hak padişah olan Allah! İlah yok O'ndan başka. O şanlı arşın
Rabbidir O! 23. sure (MÜ'MİNÛN) 116. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi
Allah'ındır. Dönüş Allah'adır. 24. sure (NÛR) 42. ayet (Resmi:
24/İniş:102/Alfabetik:84)
Allah; sizin, iman edip hayra ve barışa yönelik iyilikler yapanlarınıza şu vaatte bulunmuştur: Onlardan öncekileri halef kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halef kılacak. Onlar için beğenip seçtiği dinlerini yine onlar için güç kaynağı yapacak, onları korkularının arkasından mutlaka güvene ulaştıracak. Bana kulluk/ibadet edecekler, hiçbir şeyi bana ortak koşmayacaklar. Bundan sonra nankörlük edenlerse, yoldan sapanların ta kendileridir. 24. sure (NÛR) 55. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Göklerin ve yerin mülk ve saltanatı yalnız O'nundur. Çocuk edinmemiştir O. Mülk ve saltanatında ortak yoktur O'na. Her şeyi yaratmış ve her şeye bir ölçü ve oluş tarzı takdir etmiştir. 25. sure (FURKÂN) 2. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
O gün gerçek
mülk ve yönetim Rahman'ındır. Ve o, kâfirler için çok zorlu bir gündür. 25.
sure (FURKÂN) 26. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Allah'ın yanında diğer bir tanrıya daha
kulluk etme. İlah yok O'ndan başka. O'nun yüzü dışında her şey helâk olacaktır.
Hüküm yalnız O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz. 28. sure (KASAS) 88.
ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Her şeyin kaynağı/egemenliği elinde olan o yaratıcının şanı çok yücedir! Sonunda O'na döndürüleceksiniz. 36. sure (YÂSÎN) 83. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Yoksa göklerin, yerin ve bu ikisi
arasında bulunanların mülk ve saltanatı onların mı? Eğer öyleyse sebepler
içinde yükselsinler. 38. sure (SÂD) 10. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?! 39. sure (ZÜMER) 6. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
De ki: "Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz." 39. sure (ZÜMER) 44. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
O gün onlar ortaya çıkarlar. Hiçbir şeyleri Allah'a gizli kalmaz. Kimindir bugün mülk/saltanat? O Vâhid ve Kahhâr olan Allah'ın! 40. sure (MÜ'MİN) 16. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Göklerin ve
yerin mülkü/yönetimi Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine kız evlat
bağışlar, dilediğine erkek evlatlar armağan eder. 42. sure (ŞÛRÂ) 49.
ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Bırak
onları, kendilerine vaat edilen günlerine kavuşuncaya değin dalıp gitsinler;
oynayıp oyalansınlar! 43. sure (ZUHRUF) 83. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Göklerin ve yerin mülkü/saltanatı
Allah'ındır. Kıyamet kopunca, işte o gün, gerçekleri hükümsüz kılanlar hüsrana
uğrayacaklardır. 45. sure (CÂSİYE) 27. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
b) Hüküm Yalnız
Allah’ındır
De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur." 6. sure (EN'ÂM) 57. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Nihayet onlar gerçek Mevlâ'ları olan Allah'a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız O'nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O'dur. 6. sure (EN'ÂM) 62. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
"O'nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur. Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız Allah'ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları bilmiyorlar." 12. sure (YÛSUF) 40. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik: 110)
Yakub şunu da söyledi: "Oğullarım, bir tek kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben, Allah'ın takdir ettiği bir şeyi sizden savamam, hüküm yalnız Allah'ındır. Yalnız O'na dayandım ben, yalnız O'na güvenip dayansın tevekkül sahipleri." 12. sure (YÛSUF) 67. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
O, Allah'tır! Tanrı yoktur O'ndan başka.
İlkte de sonda da Hamd yalnız O'nadır. Hüküm de yalnız O'nundur/O'nun içindir.
Ve siz yalnız O'na döndürüleceksiniz. 28. sure (KASAS) 70. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Allah'ın yanında diğer bir tanrıya daha kulluk etme. İlah yok O'ndan başka. O'nun yüzü dışında her şey helâk olacaktır. Hüküm yalnız O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz. 28. sure (KASAS) 88. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Birkaç yıl içinde. İş/oluş/hüküm, önünde de sonunda da Allah'ındır. Onların galibiyet gününde müminler ferahlayacaklar, 30. sure (RÛM) 4. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
c) Allah Hükmüne Kimseyi Ortak Etmez
İş ve hüküm konusunda sana düşen bir şey yoktur. Allah ya tövbelerini kabul ederek onları bağışlar yahut da zalim oldukları için onlara azap eder. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 128. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
De ki: "Onların ne kadar
kaldıklarını Allah daha iyi bilir. O'nun elindedir göklerin ve yerin gaybı. Ne
güzel görendir O, ne güzel işitendir. Onların, O'ndan başka bir dostları da
yoktur. Ve O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez." 18.
sure (KEHF) 26. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
De ki:
"Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip
değilim." De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun
dışında bir sığınak da asla bulamam." "Ancak Allah'tan bir tebliğ ve
O'nun mesajlarından bir şeyler sunabilirim." Allah'a ve O'nun resulüne
isyan edenler için cehennem ateşi vardır. Sürekli içinde kalacaklardır. 72.
sure (CİN) 21-23. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
3. EMİR
ALAH’INDIR
a) Emri Bir Tektir, Göz Açıp Yumma Gibidir
Emrimiz bir tektir, bir göz kırpma gibidir. 54. sure (KAMER) 50. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
b) Emrinden Bir Ruh Vahyetti
İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin. 42. sure (ŞÛRÂ) 52. ayet (Resmi: 42/İniş:62/ Alfabetik:95)
c) Şöyle Sözünüzü Aldık_ Allah’tan Başka İlah Yoktur
İsrailoğulları'ndan şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve güzelliği söyleyin. Namazı kılın, zekâtı verin. Bütün bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz. Sizden şu sözü de almıştık: Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz. Birbirlerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. Bunu kabul etmiştiniz. Hâlâ da buna tanıklarsınız. 2. sure (BAKARA) 83-84. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah,
kendisinden başka tanrı olmadığına tanıktır. Meleklerle ilim sahipleri de
adalet ölçüsüne sarılarak tanıklık etmişlerdir ki, o Azîz ve Hakîm olandan
başka hiçbir ilah yoktur. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 18. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah'a kulluk edin. O'na hiçbir şeyi
ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın
komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı
olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez.
4. sure (NİSA) 36. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
De ki onlara: "Hadi gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını yüzünüze karşı okuyayım: Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Ana-babaya çok iyi davranın. Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; biz sizi de onları da rızıklandırırız. Kötülüklerin görünenine de gizli kalanına da yaklaşmayın. Allah'ın saygın ve aziz kıldığı cana, bir hakkı savunmak dışında kıymayın. Allah size bunları önerdi ki, aklınızı işletebilesiniz." "Yetimin malına yaklaşmayın! Ancak rüştüne erişinceye kadar en güzel yolla ilgilenme hali müstesna. Ölçme ve tartmayı tam bir dürüstlükle yerine getirin. Hiç kimseye yaratılış kapasitesinin üstünde yükümlülük getirmiyoruz. Konuştuğunuz zaman, yakınlarınız/aleyhine de olsa, adaleti gözetin. Ve Allah'a verdiğiniz söze sadık kalın. Düşünüp öğüt alasınız diye O size bunları önerdi. 6. sure (EN'ÂM) 151-152. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Allah'ın emri geldi. Onunla yüz yüze
gelmekte acele etmeyin. Tüm varlığın tespih ettiğidir o Allah. Arınmıştır
onların şirk koştuklarından. 16. sure (NAHL) 1. ayet (Resmi:
16/İniş:70/Alfabetik:75)
Kur'an'ı okuduğun zaman, o kovulup taşlanmış şeytandan Allah'a sığın! 16. sure (NAHL) 98. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Allah'ın yanına başka bir ilah koyma ki, yapayalnız ve horlanmış olarak oturup kalmayasın. Rabbin şöyle hükmetti: O'ndan başkasına kulluk / ibadet etmeyin, anaya babaya çok iyi davranın: Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları azarlama, onlara tatlı, iltifatlı söz söyle. Rahmetten yerlere eğilme kanadını onlar için indir ve de ki: "Rabbim, merhametli davran onlara, tıpkı küçüklüğümde beni koruyup büyüttükleri gibi." 17. sure (İSRÂ) 22.-24 ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Akrabaya
hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp
savuranlar şeytanların kardeşleri olurlar. Ve şeytan, kendi Rabbine nankörlük
etmiştir. Eğer onlardan, Rabbinden ümit ettiğin bir rahmeti bekleme yüzünden
yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak/tatlı bir söz söyle. Elini
bağlayıp boynuna asma. Ama onu büsbütün de salıverme. Sonra kınanır, hasret
içinde bir köşede büzülür kalırsın. 17. sure (İSRÂ) 26-29. ayet
(Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin.
Onları da sizi de biz rızıklandırıyoruz. Kuşkusuz, onları öldürmek büyük bir
günahtır. Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o iğrenç bir iştir; yol olarak da çok
kötüdür. Allah'ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıymayın.
Kim haksızlıkla öldürülürse, onun velisine yetki/söz hakkı vermişizdir. Ama o
da öldürmede sınır tanımazlık etmesin. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
Yetimin malına yaklaşmayın. Ancak rüştüne erişinceye kadar, güzel bir yolla ilgilenebilirsiniz.
Ahdinize vefalı olun çünkü verilen söz sorumluluk gerektirir. Ölçtüğünüz zaman
tam ve dürüst ölçün. Hilesiz teraziyle tartın. Bu, hem hayırlı hem de sonuç
bakımından güzeldir17. sure (İSRÂ) 31-35. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46).
Hiçbir şey
için, "Ben bunu yarın kesinlikle yapacağım." deme. "Allah
dilerse" şeklinde söyleyebilirsin. Unuttuğunda, Rabbini an. Ve de:
"Umarım ki Rabbim beni, bundan daha yakın bir zamanda başarıya/aydınlığa
ulaştırır." 18. sure (KEHF) 23-24. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik: 54)
"Bağına
girdiğinde, 'Mâşallah, kuvvet yalnız Allah'tandır!' desen olmaz mıydı? Gerçi
sen beni, malca ve evlatça senden basit görüyorsun ama, 18.
sure (KEHF) 39. ayet (Resmi: 18/İniş:69/ Alfabetik:54)
Rahman'ın
kulları, yeryüzünde böbürlenmeden/rahatsız etmeden yürüyen kişilerdir. Cahiller
onlara hitap edince, "selam" derler. Geceleri, Rableri huzurunda
secde ederek, ayakta durarak geçirirler. Ve şöyle yakarırlar: "Rabbimiz,
cehennem azabını bizden uzak tut. Doğrusu, onun azabı inatçı ve
yapışkandır." Ne kötü bir durak yeridir o, ne kötü bir dinlenme yeri!
Onlar harcadıkları zaman ne savurganlığa saparlar ne de cimrilik ederler. O
ikisi arasında bir dengededir bu. Onlar Allah'ın yanında bir başka ilaha
yakarmazlar/davet etmezler. Allah'ın saygıya layık kıldığı canı haksız yere
almazlar. Zina etmezler. Bunları yapan cezaya çarpılır. Kıyamet günü azap
kendisi için kat kat artırılır da hor ve ezik halde onun içinde sürekli kalır.
Tövbe ederek inanan ve barışa yönelik iyi bir iş yapan müstesna. Allah,
böylelerinin kötülüklerini güzelliğe dönüştürür. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Kim tövbe edip hayra ve barışa yönelik iş yaparsa, hiç kuşkusuz tövbesi kabul
edilmiş olarak Allah'a döner. Onlar yalana tanıklık etmezler/yalan söze kulak
vermezler. Boş lakırdıya rastladıklarında soylu bir tavırla geçip giderler.
Rablerinin ayetleri kendilerine hatırlatıldığında, kör ve sağırlar gibi onlar
üzerine kapanmazlar. 25. sure (FURKÂN) 63-73. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Onlar, kendilerine, "Allah'tan başka ilah
yoktur" dendiğinde, kibirleniyorlardı. 37. sure (SÂFFÂT) 35. ayet
(Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
De ki:
"Bana, dini yalnız Allah'a özgüleyerek, O'na ibadet/kulluk etmem
emredildi." "Ve bana, müslümanların ilki olmam emredildi." 39.
sure (ZÜMER) 11-12. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik: 114)
Allah'tan başka tanrı olmadığını
kuşkusuzca bil! Hem kendi günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar
için af dile. Allah sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de varıp ulaşacağınız yeri
de bilir. 47. sure (MUHAMMED) 19. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
d) Korunup Sakınma (Takva) İçin Emirleri
Sana, doğan aylardan sorarlar. De ki: "Onlar, insanların çeşitli yararları ve bir de hac için vakit ölçüleridir." Hayra ulaşmak evlere arkalarından girmeniz değildir. Hayra ulaşan o kişidir ki, takvaya sarılıp korunur. Evlere kapılarından girin. Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz. 2. sure (BAKARA) 189. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara; bundan böyle korunup iman ederek iyi işler yaptıkları, sonra takvaya sarılıp imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından ötürü hiçbir günah yoktur. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. 5. sure (MÂİDE) 93. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Bu benim dosdoğru yolumdur, onu izleyin, başka yolları izlemeyin! Yoksa bu hal sizi O'nun yolundan uzaklaştırıp parçalara böler. Sakınıp korunasınız diye O bunu önermiştir size. 6. sure (EN'ÂM) 153. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
İnkâr edenler, kalplerine öfkeli taassubu, o cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise huzur ve mutluluğunu resulünün, inananların üstüne indirmişti. Onları, takva kelimesine bağlı tutmuştu. Zaten onlar buna layık ve ehil idiler. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. 48. sure (FETİH) 26. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)
Sonra onların eserleri üzere, resullerimizi art arda gönderdik. Meryem'in oğlu İsa'yı da onların ardınca gönderdik. Ona İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk. Bir bid'at olarak ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz yazmamıştık. Allah'ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerektiği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmış olanlardır. 57. sure (HADÎD) 27. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
O halde, Rabbinin hükmü karşısında sabret ve onların günahkârlarına da nankörlerine de boyun eğme. 76. sure (İNSÂN) 24. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Hayır, hayır! O, O'nun kendisine emrettiğini hiç yerine getirmedi. 80. sure (ABESE) 23. ayet (Resmi: 80/İniş:24/Alfabetik:1)
e) Allah’ la Yaptıkları
Sözleşmeyi Bozanlar Hakkındaki Emirleri
Sonunda, verdikleri mîsakı bozdukları için onları lanetledik de kalplerini kaskatı yaptık. Kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. İçlerinden çok azı hariç, sen onlardan hep hainlik görürsün. Bununla birlikte onları affet, ellerini tut. Çünkü Allah güzellik sergileyenleri sever. "Biz Hıristiyanlarız!" diyenlerden de mîsaklarını almıştık. Onlar da öğütlenmek üzere çağırıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular. Bu yüzden, aralarına kıyamete değin düşmanlık ve şiddetli nefret saldık. Sınaat/teknoloji olarak ürettikleri şeylerin ne olduğunu Allah onlara yakında haber verecektir. 5. sure (MÂİDE) 13-14. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
.
4. ALLAH’IN İRADESİNDE DEĞİŞME
OLMAZ
a)Allah İradesini Siz Kendinizi
Değiştirmedikçe,değiştirmez
Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. 13. sure (RA'D) 11. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
"Benim huzurumda söz değiştirilmez
ve ben kullara asla zulmetmem." 50. sure (KAF) 29. ayet
(Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma
lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak
kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice
işiten, gereğince bilendir. 8. sure (ENFÂL) 53. ayet (Resmi:
8/İniş:93/Alfabetik:22)
b)Allah’ın Sözü İradesi Kaderdir,
Değişmez, değiştirilemez.
Yemin olsun ki, senden önce de resuller yalanlanmış ama yalanlanmalarına, eziyet görmelerine sabretmişlerdi. Nihayet yardımımız onlara ulaştı. Allah'ın kelimelerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. Yemin olsun, elçi olarak gönderilenlerin haberinden bir kısmı sana da gelmiştir. 6. sure (EN'ÂM) 34. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
O kentin izleri/işaretleri, hâlâ işleyen
bir yol üzerindedir. 15. sure (HİCR) 76. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
O peygamber, müminlere öz benliklerinden
daha dost, daha yakındır. Onun eşleri de o müminlerin anneleridir. Anne
tarafından akraba olanlar da Allah'ın Kitabı'nda, birbirlerine diğer
müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak yakın dostlarınız için
örfe uygun bir vasiyette bulunmanız müstesnadır. Bu, Kitap'ta satırlara
geçirilmiştir. 33. sure (AHZÂB) 6. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
İnananlardan öyle erler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sadakatle dururlar. Onlardan bazısı adadığını yerine getirdi, bazısı da bekliyor. Sözlerini asla değişmediler. 33. sure (AHZÂB) 23. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük
tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz.
Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yol ve
yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah'ın yol ve yönteminde döneklik de
bulamazsın!
35. sure (FATIR) 43. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Bu, Allah'ın öteden beri işleyip duran yolu yöntemidir. Allah'ın yol ve yönteminde hiçbir değişme bulamazsın. 48. sure (FETİH) 23. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)
Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup
da şöyle dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini
yalanlamasak ve müminlerden oluversek." İşin doğrusu şu: Önceden
gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. Geri gönderilselerdi yasaklandıkları
şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar. 6.
sure (EN'ÂM) 27-28. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
"Keşke bir dönüşünüz daha olsaydı da
müminlerden olabilseydik." 26. sure (ŞUARA) 102. ayet (Resmi:
26/İniş:47/Alfabetik:94)
Günahkârları, Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabbimiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki hakka ve barışa yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz." 32. sure (SECDE) 12. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
Feryat edip dururlar orada:
"Rabbimiz, çıkar bizi de önceden yaptığımızdan başka şey yapalım. Barışa
ve hayra yönelik iyi bir iş yapalım." Sizi biz, öğüt alanın öğüt alacağı
bir süre ömürlendirmedik mi? Uyarıcı da geldi size. Hadi, tadın bakalım azabı!
Zalimler için hiçbir yardımcı yok artık. 35. sure (FATIR) 37. ayet
(Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Azabı gördüğünde şöyle de konuşacaktır:
"Bana bir kez daha imkan verilseydi de güzel düşünüp güzel davrananlardan
olsaydım!" 39. sure (ZÜMER) 58. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Allah'ın saptırdığına, O'ndan başka dost yoktur. Zalimlerin, azapla yüz yüze geldiklerinde, "Geri dönüşe bir yol yok mu?" diye söylendiklerini göreceksin. 42. sure (ŞÛRÂ) 44. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Sizden birine ölüm gelip de, "Ey Rabbim,
yakın bir süreye kadar beni geciktirseydin de içtenliğimi belgelemek için bir şeyler
vererek iyilik ve barış sevenler olsaydım!" demesinden önce, size rızık
olarak verdiklerimizden dağıtın. 63. sure (MÜNÂFİKÛN) 10. ayet
(Resmi: 63/İniş:103/ Alfabetik:72)
5. VARLIĞIN YÖNETİMİNDE SÜNNETULLAH
a) Sünnetullah-Allah’ın Yol ve Yasası, Değişmez, Değiştirilemez.
Gözünüzü açın! Allah'ın velîleri için hiçbir korku yoktur. Tasaya da düşmezler onlar. Onlar inanmış, takvaya sarılmışlardır. Dünya hayatında da âhirette de müjde vardır onlara. Allah'ın kelimelerinde değişme / değiştirme olmaz. İşte budur o büyük kurtuluş. 10. sure (YÛNUS) 62-64. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Hiç kuşkusuz, o zikiri/Kur'an'ı biz
indirdik, biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz. 15.
sure (HİCR) 9. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Senden önce gönderdiğimiz resullerimize
uygulanan yöntem de buydu. Sen bizim yol ve yöntemimizde değişme bulamazsın. 17.
sure (İSRÂ) 77. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku.
O'nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kudret yoktur. O'nun dışında bir
sığınak/bir dayanak asla bulamazsın. 18. sure (KEHF) 27. ayet
(Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu, yöntemi buydu. Allah'ın emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür. Onlar ki Allah'ın mesajlarını tebliğ edip O'ndan korkarlar, Allah'tan gayrı hiç kimseden korkmazlar. Hesap sorucu olarak Allah yeter. 33. sure (AHZÂB) 38-39. ayet (Resmi: 33/İniş:97/ Alfabetik: 4)
İkiyüzlüler,
kalplerinde maraz bulunanlar, şehirde çirkin haberler yayanlar, bu yaptıklarına
son vermezlerse, seni onların üzerine gitmeye elbette teşvik edeceğiz. Bundan
sonra onlar, orada senin yakınında, çok az kalabilirler. Lanetlenmiş hale
gelirler. Rastlandıkları yerde enselenirler, öldürülür de öldürülürler. Bu,
Allah'ın daha önce gelip geçmişlere işleyen tavrı, tarzıdır. Allah'ın tavrında
herhangi bir değişiklik asla bulamazsın. 33. sure (AHZÂB) 60-62. ayet
(Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük
tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz.
Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yol ve
yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah'ın yol ve yönteminde döneklik de
bulamazsın!
35. sure (FATIR) 43. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Bu, Allah'ın öteden beri işleyip duran yolu yöntemidir. Allah'ın yol ve yönteminde hiçbir değişme bulamazsın. 48. sure (FETİH) 23. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)
b) Her Ümmetin Şeriatı Değişiktir, Farklıdır
Herkesin bir yönü vardır, ona döner. O halde hayırlarda yarışın. Nerede olursanız olun Allah sizi bir araya getirecektir. Allah her şeye güç yetirendir. 2. sure (BAKARA) 148. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik. Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir. 5. sure (MÂİDE) 48. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Her ümmet için biz, bir ibadet şekli/bir
ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle
çekişmesinler. Sen de Rabbine davet et/dua et. Sen, elbette ki şaşırtmadan yol
aldıran bir kılavuzun ardındasın. 22. sure (HAC) 67. ayet
(Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
c) Allah İradesini Siz Kendinizi Değiştirmedikçe, Değiştirmez
Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. 13. sure (RA'D) 11. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
"Benim huzurumda söz değiştirilmez
ve ben kullara asla zulmetmem." 50. sure (KAF) 29. ayet
(Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Bu böyledir. Çünkü Allah bir topluma
lütfettiği nimeti, o toplum birey olarak içlerindekini / birey olarak
kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmemiştir. Ve Allah, iyice
işiten, gereğince bilendir. 8. sure (ENFÂL) 53. ayet (Resmi:
8/İniş:93/Alfabetik:22)
6. TÜM VARLIKLAR ALLAH'A TESLİM OLMUŞTUR
a) Allah’a Secde Eder
Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam Allah'a secde eder. 13. sure (RA'D) 15. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
b) Allah’a Boyun Eğer
"Allah çocuk edindi." dediler. Haşâ! Böyle bir şeyden arınmıştır O! Tam aksine, göklerdekiler de yerdekiler de O'na aittir. Bunların tümü O'nun önünde boyun bükmektedir. 2. sure (BAKARA) 116. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Hâlâ Allah'ın dininden gayrısını mı
arıyorlar? Oysaki, göklerdeki şuurlular da, yerdekiler de ister istemez O'na
teslim olmuşlardır ve yalnız O'na döndürüleceklerdir. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 83. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Rabbiniz o Allah'tır ki, gökleri ve yeri altı günde yaratmış, sonra da arş üzerinde egemenlik kurmuştur. Geceyi gündüze bürüyüp örter. O bunu, bu da onu aralıksız ve titiz bir biçimde kovalar durur. Güneş, Ay, yıldızlar O'nun emrine boyun eğmiş. Gözünüzü açın; yaratış da O'nundur, emir veriş de/yaratış da O'nun içindir, emir veriş de. Alemlerin Rabbi olan Allah çok yücedir. 7. sure (A'RAF) 54. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder;
melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini
çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu
halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar. 13.
sure (RA'D) 13. ayet (Resmi: 13/İniş:87/ Alfabetik:85)
Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah-akşam Allah'a secde eder. 13. sure (RA'D) 15. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Allah'ın
emri geldi. Onunla yüz yüze gelmekte acele etmeyin. Tüm varlığın tespih
ettiğidir o Allah. Arınmıştır onların şirk koştuklarından. 16.
sure (NAHL) 1. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Yedi gök,
yerküre ve bunların içindekiler O'nu tespih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu
överek tespih etmesin; fakat siz onların tespihlerini fark edemezsiniz. O
Halîm'dir, Gafûr'dur. 17. sure (İSRÂ) 44. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Göklerde ve yerde kim varsa O'na aittir.
Ve O'nun katındakiler, O'na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorulurlar. 21.
sure (ENBİYÂ) 19. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Gece ve gündüz tespih ederler, bıkıp usanmazlar. 21. sure (ENBİYÂ) 20. ayet (Resmi: 21/İniş:73/ Alfabetik:21)
Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz bir
imtihan olarak sizi şer ile de hayır ile de deniyoruz. Sonunda bize
döndürüleceksiniz. 21. sure (ENBİYÂ) 35. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Görmedin mi,
göklerdeki ve yerdeki şuurlular da bölük bölük olmuş kuşlar da Allah'ı tespih
etmektedir. Her biri kendine özgü duasını, kendine özgü tespihini bilmiştir.
Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir. Göklerin ve yerin
mülkü/yönetimi Allah'ındır. Dönüş Allah'adır. 24. sure (NÛR) 41-42.
ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Göklerde ve yerde kim varsa O'nundur.
Hepsi O'na boyun eğmektedir. 30. sure (RÛM) 26. ayet (Resmi:
30/İniş:84/Alfabetik:87)
Görmedin mi, Allah geceyi gündüzün içine
sokuyor, gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneş'i ve Ay'ı bir emre boyun
eğdirmiş. Hepsi belirlenmiş bir süreye doğru akıp gidiyor. Kuşkusuz, Allah,
yapmakta olduklarınızdan haberdardır. 31. sure (LOKMAN) 29. ayet
(Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Sonra
buhar/duman halindeki göğe yöneldi de ona ve yerküreye şöyle seslendi:
"İsteyerek veya istemeyerek gelin!" Onlar şöyle dediler:
"İsteyerek geldik!" 41. sure (FUSSİLET) 11. ayet (Resmi:
41/İniş:61/Alfabetik:30)
c) Allah’ı Tespih Eder (Müsebbihat)
Göklerde ve yerdeki her şey Allah'ı
tespih etmektedir. Azîz'dir O, Hakîm'dir. 57. sure (HADÎD) 1. ayet
(Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tespih etmiştir. Azîz'dir O, Hakîm'dir. 59. sure (HAŞR) 1. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35) - (61. sure (SAFF) 1. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
Göklerdekiler ve yerdekiler o Melik, o
Kuddûs, o Azîz, o Hakîm Allah'ı tespih ediyor. 62. sure (CUMUA) 1.
ayet (Resmi: 62/İniş:96/Alfabetik:17)
Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı
tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim; O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye
gücü yetendir O. 64. sure (TEĞÂBÜN) 1. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
Yedi gök, yerküre ve bunların içindekiler
O'nu tespih ederler. Hiçbir şey yoktur ki, O'nu överek tespih etmesin; fakat
siz onların tespihlerini fark edemezsiniz. O Halîm'dir, Gafûr'dur. 17.
sure (İSRÂ) 44. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
7. EVRİM VE HALDEN
HALE GEÇMEK
a) Evrim
Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi
biçimlendirdik, sonra da meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar
da secde ettiler. Ama İblis etmedi, secde edenlerden olmadı o. 7.
sure (A'RAF) 11. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Hatırla o
zamanı ki Rabbin meleklere, "Ben, kupkuru bir çamurdan, değişken, cıvık
balçıktan bir insan yaratacağım." demişti. "Onu, amaçlanan düzgünlüğe
ulaştırıp öz ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye
kapanın." 15. sure (HİCR) 28-29. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Kendisiyle konuşan arkadaşı ona dedi ki:
"Sen, seni topraktan, sonra meniden yaratıp sonra da bir adam olarak
biçimlendiren kudrete nankörlük mü ettin?" 18. sure (KEHF) 37.
ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Yemin olsun
ki, biz insanı topraktan oluşan bir özden yarattık. Sonra onu çok dayanaklı bir
karargâhta bir damlacık yaptık. Sonra o damlacığı bir embriyo halinde yarattık,
sonra o embriyoyu bir et parçası halinde yarattık, sonra o et parçasını bir
kemik halinde yarattık ve nihayet o kemiğe de bir et giydirdik. Sonra onu bir
başka yaratılışta yeniden kurduk. Yaratıcıların en güzeli Allah'ın kudret ve
sanatı ne yücedir! Sonra siz bütün bunların ardından mutlaka öleceksiniz. 23.
sure (MÜ'MİNÛN) 12-15. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Allah, tüm
canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki
ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde... Allah dilediğini
yaratıyor, Allah her şeye kadirdir. 24. sure (NÛR) 45. ayet
(Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Hiç
görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor/yeni
baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır. De ki: "Yeryüzünde
dolaşın da yaratılışın nasıl başladığına bir bakın. İleride Allah öteki oluşmaya
da vücut verecektir. Allah, her şeye Kadîr'dir. 29. sure (ANKEBÛT)
19-20. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
O, odur ki, yarattığı her şeyi güzel
yarattı. Ve insanın yaratılışına çamurdan başladı. 32.
sure (SECDE) 7. ayet (Resmi: 32/İniş:75/Alfabetik:92)
"O ki, sizi halden hale/evreden evreye geçirerek yarattı." 71. sure (NÛH) 14. ayet (Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)
Biz yarattık onları ve kuvvetli yaptık
bağlarını/eklemlerini. Dilediğimizde benzerleri ile değiştiririz onları. 76.
sure (İNSÂN) 28. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Biz insanı, gerçekten en güzel bir
biçimde yarattık. 95. sure (TÎN) 4. ayet (Resmi: 95/İniş:28/ Alfabetik:105)
b) Halden Hale Geçmek
Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan / döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel / bereketli çiftten bir şeyler bitirir. 22. sure (HAC) 5. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Dilesek, gözlerini siler, onları elbette kör ederiz. O zaman yola koyulmak isterler ama nasıl görecekler? Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler. 36. sure (YÂSÎN) 66-67. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
"Ve gerçekten
biz, halden hale geçerek Rabbimize mutlaka döneceğiz." 43.
sure (ZUHRUF) 14. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Ölümü aranızda biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz. Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz
bir şekilde yeniden oluşturacağız. 56. sure (VÂKIA) 60-61. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
"O ki, sizi halden
hale/evreden evreye geçirerek yarattı." 71.
sure (NÛH) 14. ayet (Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)
Doğrusu, biz
insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü
yaptık. 76. sure (İNSÂN) 2. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Ki siz boyuttan boyuta / halden hale mutlaka geçeceksiniz. 84.
sure (İNŞIKAK) 19. ayet (Resmi: 84/İniş:83/Alfabetik:44)
8. IŞIK (NUR)
a) İman veya Küfrü Seçme ve Tercihe Göre Işık
Onların durumu şu kişinin durumuna benzer: Bir ateş tutuşturmak istedi. Ateş, çevresindekileri aydınlattığında, Allah onların ışığını giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler. 2. sure (BAKARA) 17. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Şimşek, neredeyse gözlerini çarpıp götürüverecek. Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürürler. Üzerlerine karanlık binince çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah her şeye Kadîr'dir. 2. sure (BAKARA) 20. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki: "O'nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki: "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki: "Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan." 13. sure (RA'D) 16. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Onların amelleri, engin denizdeki karanlıklara da benzer. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah'ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz. 24. sure (NÛR) 40. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
De ki: "Söyleyin bakalım, Allah geceyi, kıyamet gününe kadar üzerinizde sürekli kılsa, Allah'tan başka hangi ilah size ışık getirebilir? Hâlâ dinlemeyecek misiniz?" 28. sure (KASAS) 71. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve onun
resulüne inanın ki size rahmetinden iki nasip versin: Size, kendisiyle yol
açacağınız bir ışık lütfetsin ve sizi affetsin. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 57.
sure (HADÎD) 28. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
b) Hakkı Gerçeği Gösteren Işık
Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. Onun
nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça
içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da
nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı,
neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah,
dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah her şeyi
bilmektedir. 24. sure (NÛR) 35. ayet (Resmi: 24/ İniş:102/Alfabetik:84)
Allah'ın, göğsünü İslam'a açtığı kimse, Rabbinden bir ışık üzerinde olmaz mı? Allah'ın Zikri'ne/Kur'an'a karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte onlardır, açık sapıklık içindekiler. 39. sure (ZÜMER) 22. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış,
Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm
verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar. 39. sure (ZÜMER) 69.
ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
c) Allah’ın İnananlara Verdiği, Karanlıktan
Çıkaran, Hidayete Erdiren Işık
Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tağuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada sürekli kalacaklardır onlar. 2. sure (BAKARA) 257. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah, rızasına uyanları o Kitap'la
esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan
aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar. 5.
sure (MÂİDE) 16. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Bir ölü iken kendisine hayat verdiğimiz, insanlar içinde yürümesi için kendisine bir ışık tuttuğumuz kişinin durumu, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamayan kişininki gibi olur mu? İşte böyle! Küfre sapanlara, yapmakta oldukları süslü-püslü gösterilmiştir.
6. sure (EN'ÂM) 122. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Elif, Lâm, Râ. Bir kitaptır bu. Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna... 14. sure (İBRÂHİM) 1. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik:40)
Yemin olsun ki, biz Mûsa'yı, "Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatıp bellet!" diye ayetlerimizle gönderdik. Şu bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için sayısız ayetler vardır. 14. sure (İBRÂHİM) 5. ayet (Resmi: 14/ İniş:72/Alfabetik:40)
d) Işık
(Nur) Veren, Yolları Açan, Aydınlatan Allah’tır
O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor/destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir. 33. sure (AHZÂB) 43. ayet (Resmi: 33/ İniş:97/Alfabetik:4)
O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir. 57. sure (HADÎD) 9. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Bir elçi
indirmiştir ki, iman edip hayra ve barışa yönelik işler sergileyenleri,
karanlıklardan nura çıkarmak için Allah'ın ayetlerini açık seçik okur. Allah'a
inanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanları Allah, altlarından ırmaklar akan
cennetlere/bahçelere koyacaktır. Onlar orada sonsuza dek kalıcıdır. Allah böylesi
için rızkı gerçekten güzelleştirmiştir. 65. sure (TALÂK) 11. ayet
(Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
e ) Göklerin, Güneşin, Yıldızların, İnanan İnsanların, Tüm Varlıkların
Işığı
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. 2. sure (BAKARA) 187. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Hamd Allah'adır! O ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermiştir. Sonra, gerçeği örtenler bunları Rablerine denk tutuyorlar. 6. sure (EN'ÂM) 1. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik: 20)
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki: "O'nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki: "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki: "Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan." 13. sure (RA'D) 16. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık. 17. sure (İSRÂ) 12. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
De ki: "Söyleyin bakalım, Allah
geceyi, kıyamet gününe kadar üzerinizde sürekli kılsa, Allah'tan başka hangi
ilah size ışık getirebilir? Hâlâ dinlemeyecek misiniz?" 28.
sure (KASAS) 71. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
O size, o yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz. 36. sure (YÂSÎN) 80. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Gün olur,
mümin erkeklerle mümin kadınları, ışıkları önlerinde ve sağ yanlarında koşar
görürsün. Şöyle denilir: "Bugün size, altlarından ırmaklar akan cennetler
müjdeleniyor. Sürekli kalıcısınız içlerinde." İşte büyük başarının ta
kendisidir bu. O gün ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere şöyle
derler: "Bize bakın da ışığınızdan bir parça alalım." Şöyle denir
onlara: "Arkanıza dönün de bir ışık arayın." Nihayet aralarına kapısı
olan bir sur çekilir. İçinde rahmet vardır onun. Dış tarafı ise azap. 57.
sure (HADÎD) 12-13. ayet (Resmi: 57/ İniş:112/Alfabetik:33)
Allah'a ve resulüne inananlar var ya, özü
sözü doğru kişiler onlardır. Rableri katında tanık olanlar/şehitlik mertebesine
erenler de onlardır. Onların ödülleri ve ışıkları vardır. Küfre sapıp
ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennemin dostu olacaklardır. 57.
sure (HADÎD) 19. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir
tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve
günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O
gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların
ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: "Ey
Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye Kadîr'sin, her şeye
gücün yeter." 66. sure (TAHRÎM) 8. ayet (Resmi: 66/ İniş:106/Alfabetik:97)
"Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi." 71. sure (NÛH) 16. ayet (Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)
"Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi." 71. sure (NÛH) 16. ayet (Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)
f) Tevrat’ın, İncil’in, Kuran’ın Işığı
Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir. 5. sure (MÂİDE) 44. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ardından o peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Tevrat'tan yanında bulunanı doğruluyordu. Ona İncil'i verdik. Hidayet ve ışık vardı onda. Tevrat'tan yanında olanı tasdikleyici idi. Doğruya ve güzele kılavuzdu, takvaya sarılanlara bir öğüt. 5. sure (MÂİDE) 46. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey iman sahipleri! Size açıklandığında
canınızı sıkacak şeylerle ilgili soru sormayın. Kur'an indirilmekte iken onları
sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan vazgeçmiştir. Allah Gafûr'dur, Halîm'dir.
5. sure (MÂİDE) 101. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar. 6. sure (EN'ÂM) 91. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılmış bulacakları ümmi peygambere uyarlar; o onlara iyiliği emreder, kötü ve çirkinden onları alıkoyar. Güzel şeyleri onlara helal kılar, pis şeyleri onlara yasaklar. Sırtlarından ağırlıklarını indirir, üzerlerindeki zincirleri, bağları söküp atar. Ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden, onunla indirilen ışığa uyan kişiler, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. 7. sure (A'RAF) 157. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Artık Allah'a, onun resulüne ve size indirdiğimiz nura inanın. Allah, yapmakta olduklarınızı iyiden iyiye haber almaktadır. 64. sure (TEĞÂBÜN) 8. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
g) Sözleriyle Işığı Söndürmek İsteyenler
Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlamaktan başka bir şey istemiyor. 9. sure (TEVBE) 32. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
İstiyorlar ki, ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürsünler. Ama Allah, küfre batanlar hoş görmeseler de nurunu tamamlayacaktır. 61. sure (SAFF) 8. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
9. AYDINLATMA, AYETLER, BEYYİNE (DELİL / KANIT)
a) Aydınlatma
Bu durumu, o zamankilere ve onların
ardından geleceklere ibret dolu bir ceza, takva sahiplerine de bir öğüt yaptık.
2. sure (BAKARA) 66. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için, zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. 2. sure (BAKARA) 231. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Bu, insanlara bir açıklama, korunup
sakınanlara da bir öğüt ve kılavuzdur. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 138. ayet
(Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ardından o peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Tevrat'tan yanında bulunanı doğruluyordu. Ona İncil'i verdik. Hidayet ve ışık vardı onda. Tevrat'tan yanında olanı tasdikleyici idi. Doğruya ve güzele kılavuzdu, takvaya sarılanlara bir öğüt. 5. sure (MÂİDE) 46. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül
gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi
zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim. 6. sure (EN'ÂM) 104.
ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Biz Musa için levhalarla her şeyi yazdık: Öğüt olarak, her şeyin ayrıntısı olarak. "Kuvvetle tut bunları ve emret toplumuna da onları en güzel şekliyle tutsunlar. Fasıklar yurdunu göstereceğim size." 7. sure (A'RAF) 145. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Onlara bir ayet getirmediğinde, "onu
da şurdan burdan derleseydin ya," diye konuşurlar. De ki: "Ben sadece
Rabbimden bana vahyedilene uyuyorum. Bu, Rabbinizden gelen gönül gözleridir,
doğruya kılavuzdur, iman eden bir toplum için rahmettir." 7.
sure (A'RAF) 203. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Ey iman sahipleri! Eğer Allah'tan korkarsanız, Allah size hakla bâtılı/iyiyle kötüyü ayırma gücü verir, kötülüklerinizi örter. Allah, o büyük lütfun sahibidir. 8. sure (ENFÂL) 29. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi10. sure (YÛNUS) 57. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Allah buyurdu: "Ey Nûh! O, senin
ailenden değildi. Yaptığı, iyi olmayan bir işti. Hakkında bilgin olmayan şeyi
benden isteme. Cahillerden olmaman hususunda seni uyarırım." 11.
sure (HÛD) 46. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Resullerin haberlerinden, kendisiyle kalbini destekleyip sağlamlaştıracağımız her şeyi sana anlatıyoruz. Bunun içinde sana hak gelmiştir. Bunda, inananlar için bir öğüt ve hatırlatma da vardır. 11. sure (HÛD) 120. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Şu bir gerçek ki Allah; adaleti, iyi ve
güzel davranmayı, akrabaya vermeyi emreder. Tüm pisliklerden/edepsizliklerden,
kötülükten, azgınlık, doymazlık ve kıskançlıktan yasaklar. Düşünüp ibret
alırsınız ümidiyle size öğüt veriyor. 16. sure (NAHL) 90. ayet
(Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik:75)
Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle
davet et ve onlarla, en güzel olan neyse o yolla mücadele et. Şüphe yok ki
Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. Ve O, gerçeğe
kılavuzlananları da en iyi bilendir. 16. sure (NAHL) 125. ayet
(Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Harun’a hak ile bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan furkanı verdik. 21. sure (ENBİYÂ) 48. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Yemin olsun ki, size, gerçeği açık seçik
anlatan ayetler, sizden önce gelip geçmiş olanlardan örnekler, korunanlar için
de bir öğüt indirdik. 24. sure (NÛR) 34. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Yemin olsun biz, ilk nesilleri helak ettikten sonra Mûsa'ya Kitap'ı; insanlar için basîretler, kılavuz ve rahmet olarak verdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler. 28. sure (KASAS) 43. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o. 45. sure (CÂSİYE) 20. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
b) Ayetler
Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir. Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar. Bunlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 7. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Elif, Lâm, Râ. Hakîm ve Habîr olandan bir
kitaptır ki bu, ayetleri önce muhkem kılınmış, sonra ayrıntılı hale
getirilmiştir. 11. sure (HÛD) 1. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Bir suredir, indirdik onu; farz kıldık onu... Ve içinde açık seçik ayetler indirdik ki, düşünüp ders alabilesiniz. 24. sure (NÛR) 1. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Kutsal/bereketli bir Kitap bu; sana indirdik ki onu, ayetlerini derin derin düşünsünler ve öğüt alabilsin temiz özlüler. 38. sure (SÂD) 29. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Bilgi ile donanmış bir toplum için ayetleri, Arapça bir Kur'an halinde ayrıntılı kılınmış bir kitaptır bu. 41. sure (FUSSİLET) 3. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Ayetlerimizden bir şeyin bilgisine ulaşınca, alaya aldı onu. İşte onlar içindir horlayıp yere batıran bir azap. 45. sure (CÂSİYE) 9. ayet (Resmi: 45/İniş:65/Alfabetik:15)
c) Beyyine
Sor İsrailoğulları'na, onlara nice açık ayet verdik. Kim Allah'ın nimetini, o kendisine geldikten sonra başka kılığa sokarsa kuşku duymasın ki, Allah'ın azabı pek zorludur. 2. sure (BAKARA) 211. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur." 6. sure (EN'ÂM) 57. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik: 20)
Şunu da söylemelisiniz: "Eğer bize Kitap indirilmiş olsaydı, onlardan daha doğru yürüyüşlü olurduk." Artık size Rabbinizden bir beyyine, bir kılavuz ve bir rahmet gelmiş bulunuyor. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha zalim kim var? Ayetlerimize sırt dönenleri, yüz çevirmeleri yüzünden azabın en acıklısıyla cezalandıracağız. 6. sure (EN'ÂM) 157. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Size Rabbinizden bir beyyine/açık bir kanıt gelmiştir. İşte şu, Allah'ın devesi. Sizin için bir mucize. Rahat bırakın onu, Allah'ın toprağında otlasın. Kötü bir niyetle dokunmayın ona. Yoksa korkunç bir azap yakalar sizi." 7. sure (A'RAF) 73. ayet (Resmi: 7/ İniş:39/Alfabetik:9)
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şöyle dedi: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Size O'ndan başka ilah yok! Size Rabbinizden açık bir kanıt gelmiştir. Ölçü ve tartı da dürüst davranın. İnsanların eşyasına el koymaya tenezzül etmeyin. Yeryüzünde, orası barışa kavuştuktan sonra bozgun çıkarmayın. Eğer inanan insanlarsanız bu sizin için daha hayırlıdır." 7. sure (A'RAF) 85. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Allah hakkında gerçek dışında bir şey
söylememek benim üzerimde bir varoluş borcudur. Ben size Rabbinizden bir
beyyine getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder." 7.
sure (A'RAF) 105. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
O vakit siz, vadinin beri yamacında idiniz, onlarsa öte yamacında idiler. Kervan sizden daha aşağıda idi. Sözleşmiş olsaydınız buluşma yer ve saatinde ayrılığa düşerdiniz. Ama Allah, olması kararlaştırılan işi yerine getirmek istiyordu. Ta ki, ölen beyyine üzerine ölsün, yaşayan da beyyine üzerine yaşasın. Allah elbette ki çok iyi işitir, çok iyi bilir. 8. sure (ENFÂL) 42. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Böyleleri şu kimse gibi olur mu: Rabbinden bir beyyine üzerinedir, O'ndan bir tanık da kendisini izler. Tanıktan önce de bir kılavuz ve rahmet olarak Mûsa'nın kitabı var. Onlar ona inanırlar. Hiziplerden onu inkâr edenin varış yeri ateştir. Ondan asla kuşkuya düşme; o Rabbinden bir haktır ama insanların çokları inanmıyorlar. 11. sure (HÛD) 17. ayet (Resmi: 11/İniş:52/ Alfabetik:38)
Nûh dedi ki: "Ey toplumum! Bir
düşünün! Ya ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir
rahmet vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! Siz ona tiksintiyle
bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?" 11.
sure (HÛD) 28. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Dediler ki: "Ey Hûd! Bize hiçbir kanıt getirmedin. Senin sözünle ilahlarımızı terk edecek değiliz. Zaten biz sana inanmıyoruz." 11. sure (HÛD) 53. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Dedi ki: "Ey kavmim! Hiç düşündünüz
mü? Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana kendisinden bir rahmet
sunmuşsa! Bu durumda ben O'na isyan edersem, bana Allah'a karşı kim yardım
eder? Sizin bana, yıkım ve hüsranı artırmak dışında bir katkınız olamaz."
11. sure (HÛD) 63. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Dedi: "Ey toplumum! Ya ben Rabbimden bir beyyine üzerindeysem, bana lütfundan güzel bir rızık vermişse!... Size yasakladığım şeylerde, size söylediğimin aksine davranmak istemiyorum. Gücüm ölçüsünde barış ve iyilikten başka bir şey de istemiyorum. Başarım ancak Allah'ın desteğiyledir. Yalnız O'na güvendim ben, yalnız O'na yöneliyorum." 11. sure (HÛD) 88. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler,
kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi. 98.
sure (BEYYİNE) 1. ayet (Resmi: 98/İniş:101/Alfabetik:13)
Kitap verilmiş olanlar, kendilerine beyyine/açık delil geldikten sonradır ki parçalanıp bölündüler. 98. sure (BEYYİNE) 4. ayet (Resmi: 98/İniş:101/Alfabetik:13)
10. KARANLIK
a)Karanlıktan Aydınlığa Çıkaran Allah’tır
O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor/destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir. 33. sure (AHZÂB) 43. ayet (Resmi: 33/ İniş:97/Alfabetik:4)
b) İnanmayanlar Tağut’a / Şeytana Uyup
Karanlığa girer, İnananları Allah
Kılavuzlayıp Aydınlığa Çıkarır
Onların durumu şu kişinin durumuna benzer: Bir ateş tutuşturmak istedi. Ateş, çevresindekileri aydınlattığında, Allah onların ışığını giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar artık dönmezler. Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır. Şimşek, neredeyse gözlerini çarpıp götürüverecek. Kendilerine her aydınlık sunduğunda, orada yürürler. Üzerlerine karanlık binince çakılıp kalırlar. Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah her şeye Kadîr'dir. 2. sure (BAKARA) 17-20. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları
karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları
tağuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin
dostlarıdır. Orada sürekli kalacaklardır onlar. 2. sure (BAKARA) 257.
ayet (Resmi: 2/ İniş:92/Alfabetik:11)
Gün gelir bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: "İmanınızdan sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür yüzünden tadın azabı!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 106. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar. 5. sure (MÂİDE) 16. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Bir ölü iken kendisine hayat verdiğimiz, insanlar içinde yürümesi için kendisine bir ışık tuttuğumuz kişinin durumu, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamayan kişininki gibi olur mu? İşte böyle! Küfre sapanlara, yapmakta oldukları süslü-püslü gösterilmiştir.
6. sure (EN'ÂM) 122. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki: "O'nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki: "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki: "Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan." 13. sure (RA'D) 16. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Elif, Lâm, Râ. Bir kitaptır bu. Ki indirdik sana, çıkarasın diye insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan nura; Hamîd, Azîz olanın yoluna... 14. sure (İBRÂHİM) 1. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik:40)
Yemin olsun ki, biz Mûsa'yı, "Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah'ın günlerini hatırlatıp bellet!" diye ayetlerimizle gönderdik. Şu bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için sayısız ayetler vardır. 14. sure (İBRÂHİM) 5. ayet (Resmi: 14/ İniş:72/Alfabetik:40)
Onlardan birine kız çocuk müjdelendiğinde yüzü simsiyah kesilir. Öfkeden kuduracak gibidir o. 16. sure (NAHL) 58. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Onların amelleri, engin denizdeki karanlıklara da benzer. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah'ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz. 24. sure (NÛR) 40. ayet (Resmi: 24/ İniş:102/Alfabetik:84)
Karanlıklarla ışık da bir olmaz! 35. sure (FATIR) 20. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Onlardan biri, Rahman'a benzer gösterdiği/Rahman'a isnat ettiği kız evlatla müjdelendiğinde, yüzü simsiyah kesilir de öfkeden yutkunur durur. 43. sure (ZUHRUF) 17. ayet (Resmi: 43/İniş:63/ Alfabetik:113)
O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir. 57. sure (HADÎD) 9. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Bir elçi indirmiştir ki, iman edip hayra
ve barışa yönelik işler sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak için
Allah'ın ayetlerini açık seçik okur. Allah'a inanıp hayra ve barışa yönelik işler
yapanları Allah, altlarından ırmaklar akan cennetlere/bahçelere koyacaktır.
Onlar orada sonsuza dek kalıcıdır. Allah böylesi için rızkı gerçekten
güzelleştirmiştir. 65. sure (TALÂK) 11. ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
c) Göklerin, Gecenin, İnanmayan İnsanların, Tüm Kötü Varlıkların
Karanlığı
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. İşte bunlar Allah'ın yasaklarıdır, bunlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara işte böyle açıklar ki korunabilsinler. 2. sure (BAKARA) 187. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Hamd Allah'adır! O ki gökleri ve yeri
yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermiştir. Sonra, gerçeği örtenler bunları
Rablerine denk tutuyorlar. 6. sure (EN'ÂM) 1. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik: 20)
Şunu sor: "Bizi bu durumdan
kurtarırsa andolsun şükredenlerden olacağız' diye boyun büküp ürpererek O'na
yakardığınızda, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarıyor?"
6. sure (EN'ÂM) 63. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Karanın ve denizin karanlıklarında,
kendileriyle yol bulmanız için yıldızları hizmetinize veren O'dur! Bilgiden
nasipli bir topluluk için ayetleri gerçekten ayrıntılı kılmışızdır. 6.
sure (EN'ÂM) 97. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Sizden, sözü saklayan da açıklayan da
geceye sığınıp gizlenen de gündüz yol alan da onun için birdir. 13.
sure (RA'D) 10. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık;
sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden
bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi
ayrıntılı bir biçimde açıkladık. 17. sure (İSRÂ) 12. ayet
(Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Ve Zünnûn. Hani kızarak gitmişti de ona asla güç yetiremeyeceğimizi/ölçüyü kendisine uygulamayacağımızı sanmıştı. Sonra, karanlıkların bağrında şöyle yakardı: "Senden başka ilah yok, tespih ederim seni. Kuşkusuz, ben zalimlerden oldum." 21. sure (ENBİYÂ) 87. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Onların amelleri, engin denizdeki karanlıklara da benzer. Üst üste dalgaların kapladığı bir deniz. Daha üstünde de bulutlar var. Birbiri üstüne karanlıklar... Elini çıkarsa göremeyecek halde. Allah'ın ışık vermediği kişiye hiçbir ışık bulunamaz. 24. sure (NÛR) 40. ayet (Resmi: 24/ İniş:102/Alfabetik:84)
Yoksa size karanın ve denizin
karanlıkları içinde yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci
gönderen mi hayırlı? Allah'ın beraberinde bir ilah daha mı var? Allah, onların
ortak tuttuklarından uzaktır, arınmıştır. 27. sure (NEML) 63. ayet
(Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
O, odur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye size acıyor/destek veriyor. Melekleri de öyle yapıyor. Zaten O, inananlara karşı çok merhametlidir. 33. sure (AHZÂB) 43. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Gece de onlar için bir mucizedir. Gündüzü ondan soyup alırız da onlar karanlığa gömülüverirler. 36. sure (YÂSÎN) 37. ayet (Resmi: 36/İniş:41/Alfabetik:108)
Sizi bir tek canlıdan yarattı; sonra o canlıdan onun eşini vücuda getirdi. Ve sizin için davarlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratıştan öbürüne geçirerek oluşturuyor. İşte Allah! Budur sizin Rabbiniz! Yalnız O'nundur mülk ve saltanat! İlah yoktur O'ndan başka! Hal böyle iken nasıl oluyor da gerçeğin tersine döndürülüyorsunuz?! 39. sure (ZÜMER) 6. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Gecesini kararttı, kuşluğunu ortaya çıkardı. 79. sure (NÂZİÂT) 29. ayet (Resmi: 79/İniş:81/Alfabetik:78)
Ve onu sarıp sarmaladığı zaman geceye. 91. sure (ŞEMS) 4. ayet (Resmi: 91/İniş:26/Alfabetik:93)
Yemin olsun bürüyüp örttüğü zaman geceye,
92. sure (LEYL) 1. ayet (Resmi: 92/İniş:9/Alfabetik:58)
Çöktüğü zaman karanlığın/gelip çattığı zaman göz perdelenmesinin/tutulduğu zaman Ay'ın/battığı zaman Güneş'in/taştığı zaman şehvetin/soktuğu zaman yılanın/ümit kırdığı zaman musibetin şerrinden! 113. sure (FELAK) 3. ayet (Resmi: 113/İniş:20/Alfabetik:26)
11. GÜÇ (KUDRET)
a) Meleklerin
Ey iman sahipleri! Kendilerinizi ve ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, yakıtı insanlarla taşlardır. O ateşin başında çok katı, çok sert melekler vardır. Onlar, kendilerine emir verdiği konuda Allah'a isyan etmezler ve emredildikleri şeyi yaparlar. 66. sure (TAHRÎM) 6. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
b) Allah’ın
İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah'a eş tutarlar da onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve taşkındırlar. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler! 2. sure (BAKARA) 165. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Allah yolunda savaş. Kendinden
başkasından sorumlu değilsin. İnananları da teşvik et. Umulur ki Allah, küfre
sapanların gücünü kırar. Allah, kuvvetçe daha üstün, cezalandırmada daha
güçlüdür. 4. sure (NİSA) 84. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Onların sözü seni üzmesin. Tüm onur ve kudret Allah'ındır. O her şeyi işitir, her şeyi bilir.
10. sure (YÛNUS) 65. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Allah sana bir zarar dokundurursa, onu kaldıracak olan başkası değil, yine O'dur. O sana bir hayır dilerse, O'nun lütfunu reddedecek yoktur. Kullarından dilediğini lütfuyla nasiplendirir. Gafûr'dur O, Rahîm'dir. 10. sure (YÛNUS) 107. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar. 13. sure (RA'D) 13. ayet (Resmi: 13/İniş:87/ Alfabetik:85)
Senin Rabbinin, o ululuk ve kudretin Rabbinin
şanı yücedir onların verdiği sıfatlardan...
37. sure (SÂFFÂT) 180. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Ğafir'dir, günahı affedendir. Tövbeyi kabul eden, azabı çetin, lütfu bol olandır O. İlah yoktur O'ndan gayrı. Yalnız O'nadır varış ve dönüş. 40. sure (MÜ'MİN) 3. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Âd toplumu yeryüzünde haksız bir biçimde büyüklük tasladı da şöyle dediler: "Bizden daha güçlü kim var?" Onlar, kendilerini yaratan Allah'ın, evet O'nun, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Bunlar, bizim ayetlerimize de karşı çıkıyorlardı. 41. sure (FUSSİLET) 15. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
Hiç kuşkusuz, Allah Rezzâk'tır, bol bol rızık verir. Kuvvet sahibidir, Metîn'dir, güçlü ve dayanıklıdır. 51. sure (ZÂRİYÂT) 58. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Şöyle derler: "Eğer Medine'ye dönersek, yemin olsun ki, itibarlı ve baskın olan, ezik ve zayıf olanı oradan çıkaracaktır!" Güç ve itibar Allah'a, onun resulüne ve iman sahiplerine özgüdür. Ama münafıklar bunu bilmezler. 63. sure (MÜNÂFİKÛN) 8. ayet (Resmi: 63/İniş:103/Alfabetik:72)
c) İnsanların
(1) Güç (kudret), insanların, (Peygamberin)
De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur." 6. sure (EN'ÂM) 57. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik: 20)
Şunu da söyle: "Acele istediğiniz şey benim yanımda olsaydı, benimle sizin aranızdaki iş çoktan bitirilmiş olurdu. Zalimleri, Allah daha iyi bilir." 6. sure (EN'ÂM) 58. ayet (Resmi: 6/İniş:55/ Alfabetik:20)
De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer gaybı bilseydim elbette daha çok hayır yapardım. Ama bana kötülük dokunmamıştır bile. Ben, inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim." 7. sure (A'RAF) 188. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
De ki: "Ben kendime bile Allah'ın istediği dışında bir zarar verme yahut yarar sağlama gücünde değilim. Her ümmetin bir eceli var. Ecelleri geldiğinde bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler." 10. sure (YÛNUS) 49. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlardan önce nice kuşaklar helak ettik ki, malca ve manzaraca daha alımlıydılar. De ki: "Her kim sapıklıkta ise Rahman ona iyice süre versin. Nihayet, kendilerine vaat edileni, azabı veya kıyametin kopuşunu gördüklerinde mekânca daha kötü, taraflarca daha zayıf olanın kim olduğunu bilecekler." 19. sure (MERYEM) 74-75. ayet (Resmi: 19/İniş:44/Alfabetik:63)
"Bizim
size karşı bir sultamız yoktu. İşin esası şu ki siz azmış bir
topluluktunuz." 37. sure (SÂFFÂT) 30. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden
öncekilerin sonu nice olmuş diye bakmıyorlar mı? Öncekiler bunlardan sayıca
daha çok, kuvvetçe daha zorlu ve yeryüzündeki eserler bakımından daha üstün
idiler. Ama kazanmış oldukları şeyler, kendilerine hiçbir yarar sağlamadı. 40.
sure (MÜ'MİN) 82. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Madem ceza
görmeyecek kişilersiniz, Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize. 56.
sure (VÂKIA) 86-87. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
İbrahim'le, beraberinde olanlarda sizin
için çok güzel bir örnek vardır. Hani, onlar toplumlarına şöyle demişlerdi:
"Biz sizden de Allah dışındaki kulluk ettiklerinizden de uzağız. Sizi
tanımıyoruz. Sizinle bizim aramızda, siz Allah'a, yalnız Allah'a inanıncaya
kadar, sürekli düşmanlık ve nefret olacaktır." Ancak İbrahim babasına
şöyle demişti: "Senin için hep af dileyeceğim ama Allah'tan sana gelecek
şeyi geri çevirme gücüm yoktur. Ey Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız
sana yöneliyoruz! Dönüş yalnız sanadır!" 60. sure (MÜMTEHİNE) 4.
ayet (Resmi: 60/İniş:111/Alfabetik:71)
De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim."
72. sure (CİN) 21. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
Eğer bir hileniz/bir tuzağınız varsa, hadi hile yapıp tuzak kurun bana! 77. sure (MÜRSELÂT) 39. ayet (Resmi: 77/İniş:33/Alfabetik:73)
Artık onun için ne bir kuvvet vardır ne
de bir yardımcı. 86. sure (TÂRIK) 10. ayet (Resmi: 86/İniş:36/Alfabetik:99)
(2) Güç (kudret), insanların, sabır ve dua ile artar,
Tâlût, askerleriyle yola çıkınca dedi ki: "Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. O halde, ondan içen benden değildir. Ama onu tatmayan bendendir. Eliyle bir avuç alan kişi başka." Bunun ardından, pek azı müstesna olmak üzere ondan içtiler. Nihayet o ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçtiklerinde şöyle dediler: "Bugün bizim Câlût'a ve ordusuna karşı hiç bir gücümüz yoktur." Allah'a kavuşacaklarını düşünenler ise şöyle konuştular: "Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir." Câlût ve ordusuyla karşılaştıklarında şöyle yakardılar: "Ey Rabb'imiz, üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı yere sağlam bastır. Ve küfre sapanlara karşı bize yardım et." 2. sure (BAKARA) 249-250. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Sözleri yalnız şu olmuştur: "Ey Rabbimiz! Bağışla bizim günahlarımızı, affet işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 147. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Yemin olsun ki, mallarınızda da
canlarınızda da imtihan edileceksiniz. Ve yemin olsun ki, sizden önce
kendilerine kitap verilenlerden de şirke batanlardan da incitici çok şey
dinleyeceksiniz. Sabreder, takvaya sarılırsanız işte bu, iş ve oluşların en
zorlularındandır.
3. sure (ÂLİ IMRÂN) 186. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Kadınlardan, erkeklerden, yavrulardan hiçbiri beceri gösteremeyen, hiçbir yol bulamayanların durumu farklıdır. 4. sure (NİSA) 98. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
"Sen bizden, sırf Rabbimizin ayetleri bize gelince, onlara iman ettiğimizden ötürü intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al." 7. sure (A'RAF) 126. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
"Ey toplumum! Rabbinizden af
dileyin, sonra O'na yönelin ki üzerinize göğü bol bol göndersin, kuvvetinize
kuvvet katsın. Günahkârlar olup da Allah'tan yüz çevirmeyin."
11. sure (HÛD) 52. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Allah, inananları dünya hayatında da âhirette de tutarlı sözle sağlamlaştırır. Allah, zalimleri şaşırtır. Allah, dilediğini yapar. 14. sure (İBRÂHİM) 27. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Kalpleriyle aramızda bir bağ
kurduk/kalplerini dayanıklı kıldık. Kalkıp şöyle dediler: "Rabbimiz,
göklerin ve yerin rabbidir. O'ndan başka hiçbir ilaha yakarmayız. Aksini
yaparsak saçma söz söylemiş oluruz." 18. sure (KEHF) 14. ayet
(Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
"Yavrucuğum; namazı kıl, iyilik ve
güzelliği belirlenene özendir, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındır,
başına gelene sabret. Çünkü bunu yapabilmek, zorlu/önemli işlerdendir." 31.
sure (LOKMAN) 17. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
(3) Güç (kudret), insanların, Allah dilerse güçlendirir,
"Kardeşim Hârun var ya, o benden lisanca daha etkilidir/benden daha güzel konuşur. Onu da benimle yardımcı olarak gönder ki beni tasdiklesin; beni yalanlamalarından korkuyorum." Allah buyurdu: "Pazunu kardeşinle kuvvetlendireceğiz; size öyle bir güç/kanıt vereceğiz ki size ulaşamayacaklar. Ayetlerimize yemin olsun ki, siz ve size uyanlar, galip gelenler olacaksınız." 28. sure (KASAS) 34-35. ayet (Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Allah O'dur ki, sizi bir güçsüzlükten yarattı. Sonra o güçsüzlüğün arkasından bir kuvvet oluşturdu. Sonra o kuvvetin arkasından bir güçsüzlük ve ihtiyarlığa vücut verdi. Dilediğini yaratır. Alîm'dir O, Kadîr'dir. 30. sure (RÛM) 54. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Mülk ve yönetimini güçlendirmiştik. Kendisine hikmet ve hakla bâtılı ayıran söz etme yeteneği vermiştik. 38. sure (SÂD) 20. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin sonları nice olmuş görsünler? Onlar, hem kuvvetçe hem de yeryüzündeki eserler bakımından bunlardan daha zorlu idiler. Ama Allah onları günahları yüzünden yakaladı. Ve Allah'a karşı bir koruyanları da olmadı.
40. sure (MÜ'MİN) 21. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
O, O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra
bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak
annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet
ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat
ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı
işletesiniz diyedir. 40. sure (MÜ'MİN) 67. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Sabredip bağışlayan bilsin ki bu, işlerin
en zorlularındandır. 42. sure (ŞÛRÂ) 43. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Artık, resullerin azim sahibi olanlarının sabrettiği gibi sabret! O inkârcılar için acele etme! Tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helâk edilir! 46. sure (AHKAF) 35. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
(4) Güç (kudret), insanların, Veren Allah’tır
Allah O'dur ki, sizi bir güçsüzlükten yarattı. Sonra o güçsüzlüğün arkasından bir kuvvet oluşturdu. Sonra o kuvvetin arkasından bir güçsüzlük ve ihtiyarlığa vücut verdi. Dilediğini yaratır. Alîm'dir O, Kadîr'dir. 30. sure (RÛM) 54. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Mülk ve yönetimini güçlendirmiştik. Kendisine hikmet ve hakla bâtılı ayıran söz etme yeteneği vermiştik. 38. sure (SÂD) 20. ayet (Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki
kendilerinden öncekilerin sonları nice olmuş görsünler? Onlar, hem kuvvetçe hem
de yeryüzündeki eserler bakımından bunlardan daha zorlu idiler. Ama Allah
onları günahları yüzünden yakaladı. Ve Allah'a karşı bir koruyanları da olmadı.
40. sure (MÜ'MİN) 21. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
O, O'dur ki; sizi önce topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan yarattı. Sonra sizi bebek olarak annelerinizin karnından çıkarıyor, sonra güçlü çağınıza ulaşasınız ve nihayet ihtiyarlar olasınız diye sizi yaşatıyor. İçinizden bir kısmı daha önce vefat ettiriliyor. Tüm bunlar, belirlenen bir süreye ulaşasınız ve aklınızı işletesiniz diyedir. 40. sure (MÜ'MİN) 67. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Sabredip bağışlayan bilsin ki bu, işlerin en zorlularındandır. 42. sure (ŞÛRÂ) 43. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Artık, resullerin azim sahibi olanlarının sabrettiği gibi sabret! O inkârcılar için acele etme! Tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helâk edilir! 46. sure (AHKAF) 35. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
Ey iman sahipleri! Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır. 47. sure (MUHAMMED) 7. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
O odur ki, müminlerin gönüllerine,
imanları beraberinde iman geliştirsinler diye, mutluluk ve huzur indirdi.
Yalnız Allah'ındır göklerin ve yerin orduları. Alîm'dir Allah, Hakîm'dir. 48.
sure (FETİH) 4. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)
Yemin olsun, biz, resullerimizi açık seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve ölçüyü de indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavî'dir, Azîz'dir. 57. sure (HADÎD) 25. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Biz yarattık onları ve kuvvetli yaptık bağlarını/eklemlerini. Dilediğimizde benzerleri ile değiştiririz onları. 76. sure (İNSÂN) 28. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
d) PutlarınOrtakların
Söyle onlara: "Allah'ın yanında bir
de, size zarar yahut yarar sağlama gücü olmayan şeylere mi kölelik/kulluk
ediyorsunuz? Allah, en iyi duyan, en iyi bilenin ta kendisidir." 5.
sure (MÂİDE) 76. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
De ki: "Allah'ın berisinden, bize yarar da zarar da veremeyecek şeylere mi yakaralım? Allah bize kılavuzluk ettikten sonra ökçelerimiz üstüne geri mi döndürelim? O kişi gibi, şeytanlar kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hale getirmişlerdir. Oysaki onun, "Bize gel!" diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları vardır." De ki: "Allah'ın kılavuzluğudur gerçek kılavuzluk. Âlemlerin Rabbi Allah'a teslim olmakla emrolunduk biz." 6. sure (EN'ÂM) 71. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
"Hem siz, hakkında size hiçbir kanıt indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştuğunuz halde korkmuyorsunuz da ben, ortak tuttuğunuz şeylerden nasıl korkarım!" Şimdi, eğer biliyorsanız, iki gruptan hangisi güvende olmaya/güvenilmeye daha layıktır? 6. sure (EN'ÂM) 81. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
"O'nun yanında nelere kulluk ediyorsunuz? Sadece bir takım isimlere ki, adlarını siz ve atalarınız koymuştur. Onlar hakkında Allah, hiçbir kanıt indirmemiştir. Hüküm yalnız Allah'ındır. O, yalnız ve yalnız kendisine kulluk etmenizi emretti. Eskimez ve pörsümez din işte budur. Ama insanların çokları bilmiyorlar." 12. sure (YÛSUF) 40. ayet (Resmi: 12/İniş:53/ Alfabetik: 110)
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki: "O'nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki: "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki: "Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan." 13. sure (RA'D) 16. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
De ki: "O'nun berisinden bel bağladıklarınızı çağırın; onlar, başınızdaki zorluk ve sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler." 17. sure (İSRÂ) 56. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
"Şunlar,
şu kavmimiz O'ndan başka ilahlar edindiler. Onlar hakkında açık bir kanıt getirselerdi
ya! Yalan düzerek Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir?!" 18.
sure (KEHF) 15. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Allah'tan ayrı olarak, hakkında O'nun
hiçbir kanıt indirmediği şeye kulluk ediyorlar. Kendilerinin de onunla ilgili
bir ilmi yoktur. O zalimlerin yardımcısı olmayacaktır. 22.
sure (HAC) 71. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Böyleyken O'nun dışında bir takım ilahlar edindiler. Hiçbir şey yaratamaz bunlar. Kendileri yaratılmışlardır zaten... Kendi benlikleri için bile ne bir zarara güç yetirebilirler ne bir yarara. Ne bir ölüme güçleri yeter ne bir dirime ne de kabirden çıkarıp hesap sormaya. 25. sure (FURKÂN) 3. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Allah'ın berisinden, kendisine yarar sağlamayacak, zarar da veremeyecek şeylere ibadet/kulluk ediyorlar. İnkârcı, Rabbi aleyhine başkalarına arka çıkar. 25. sure (FURKÂN) 55. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Yoksa Allah'tan başka şefaatçılar mı edindiler? De ki: "Onlar hiçbir şeye sahip olmayan/hiçbir şeye gücü yetmeyen, aklını da işletmeyen varlıklar olsalar da mı?" 39. sure (ZÜMER) 43. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Allah, hak ile hükmeder! O'nun dışında yakardıkları ise hiçbir şeyle hükmedemezler. Allah'tır mutlak Semî', mutlak Basîr... 40. sure (MÜ'MİN) 20. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
O'nun berisinden yakardıkları, şefaate
sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler. 43.
sure (ZUHRUF) 86. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Sonunda, onlar kendilerine vaat edileni gördüklerinde, yardımcı bakımından daha zayıf kim, sayı bakımından daha az kim, bileceklerdir. 72. sure (CİN) 24. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
e) Şeytanın
İman edenler Allah yolunda savaşırlar; küfre sapanlarsa tağut yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç kuşkusuz, şeytanın tuzağı çok zayıftır. 4. sure (NİSA) 76. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür." 14. sure (İBRÂHİM) 22. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
"Benim kullarım aleyhine senin elinde hiçbir güç/kanıt olmayacak. Azgınların seni izleyenleri müstesna." 15. sure (HİCR) 42. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Şu bir gerçek ki şeytanın elinde, iman
edip yalnız Rablerine dayananlar aleyhine hiçbir sulta/hiçbir kanıt yoktur. Onun sultası, sadece onu dost edinenlerle Allah'a ortak koşanlar
üstündedir. 16. sure (NAHL) 99-100. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
"Kuşkusuz, benim kullarım üzerinde senin hiçbir sultan olmayacaktır." Vekil olarak Rabbin yeter. 17. sure (İSRÂ) 65. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Oysaki onun, onlar üzerinde hiçbir
sultası yoktu. Sadece biz; âhirete inananı, onun hakkında kuşkuya düşenden
ayırmak için böyle yapıyorduk. Rabbin her şey üzerinde Hafiz'dir, kollar,
korur, gözetir. 34. sure (SEBE') 21. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
12. GERÇEK
a) Gerçek, Yazılmış Kaderdir, Gözcüler
ve İnsanın Kendi Buna Şahittir
Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır. 57. sure (HADÎD) 22. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
İnsan üzerinden, henüz anılan bir şey olmadığı bir süre geçmedi mi zamandan? 76. sure (İNSÂN) 1. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular, bekçiler var. 82. sure (İNFİTÂR) 10. ayet (Resmi: 82/İniş:82/Alfabetik:42)
Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır. 100. sure (ÂDİYÂT) 7. ayet (Resmi: 100/İniş:14/Alfabetik:2)
b) Gerçeği Gizlemek
Hakkı batılla/saçmalık ve tutarsızlıkla kirletmeyin. Bilip durduğunuz halde gerçeği gizliyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 42. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yoksa siz, "İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunları Yahudi yahut Hıristiyanlardı" mı diyorsunuz? Söyle onlara: "Siz mi daha bilgilisiniz yoksa Allah mı?" Allah'tan kendine ulaşmış bir tanıklığı gizleyenden daha zalim kim vardır! Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. 2. sure (BAKARA) 140. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kendilerine
kitap verdiklerimiz, onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla
birlikte, içlerinden bir zümre, bilip durdukları halde gerçeği gizliyorlar. 2. sure
(BAKARA) 146. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İndirdiğimiz açık-seçik delillerle,
kılavuz mesajı; biz onu Kitap'ta insanlara ayan-beyan gösterdikten sonra
gizleyenlere, işte onlara, hem Allah lanet eder hem de diğer lanet okuyanlar
lanet eder. 2. sure (BAKARA) 159. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah'ın Kitap'tan indirdiği şeyi gizleyip onu basit bir ücret karşılığı satanlar, karınlarında ateşten başka bir şey yemiş olmazlar, Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacaktır, onları arındırmayacaktır da... Onlar için korkunç bir azap vardır. 2. sure (BAKARA) 174. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ey Ehlikitap! Neden hakkı batılla kirletiyorsunuz ve bilip durduğunuz halde gerçeği gizliyorsunuz? 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 71. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Size geldiklerinde "İnandık!" derler. Gerçekte ise küfürle girmiş, yine onunla çıkmışlardır. Neler saklıyor olduklarını Allah daha iyi bilir. 5. sure (MÂİDE) 61. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar. 6. sure (EN'ÂM) 91. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik: 20)
c) Gerçek Elçiler Tarafından Tasdikleşmiştir
İşte bunlar Allah'ın ayetleri. Onları sana hak olarak okuyoruz. Yemin olsun ki sen, gönderilen elçilerdensin. 2. sure (BAKARA) 252. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Yoksa, "onda bir cinnet mi var" diyorlar! Hayır, o kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksiniyor. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 70. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Hayır, öyle değil! O, hakkı getirmişti. Diğer peygamberleri de tasdik etmişti. 37. sure (SÂFFÂT) 37. ayet (Resmi: 37/İniş:56/Alfabetik:90)
d) Gerçek Hakkında Tartışmak
Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, şıkak'a düşmüşlerdir/bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler, 2. sure (BAKARA) 176. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Eğer Rabbin dileseydi insanları elbette bir
tek ümmet yapardı. Ama birbiriyle tartışmaya devam edeceklerdir. 11.
sure (HÛD) 118. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Ki siz gerçekten tartışmalarla dolu bir
söz içindesiniz. 51. sure (ZÂRİYÂT) 8. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
e) Gerçeği Takip Et
"Allah hakkında gerçek dışında birşey söylememek benim üzerimde bir varoluş borcudur. Ben size Rabbinizden bir beyyine getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder." 7. sure (A'RAF) 105. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Musa kavminden bir topluluk vardır ki,
hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti
gözetir. 7. sure (A'RAF) 159. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Bizim yarattıklarımızdan bir ümmet var
ki, hakka rehberlik eder ve onunla adalet sunarlar.
7. sure (A'RAF) 181. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Şayet sen, sana indirdiğimizden
kuşkulanmakta isen, senden önce Kitap'ı okuyanlara sor. Yemin olsun, hak sana
Rabbinden gelmiştir. O halde, sakın kuşkulananlardan olma! 10.
sure (YÛNUS) 94. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Kendilerine ilim verilenler onun, senin
Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı
duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir, iman edenleri dosdoğru
yola mutlaka ulaştıracaktır. 22. sure (HAC) 54. ayet (Resmi:
22/İniş:88/Alfabetik:32)
Gün olur, inkâr edenler ateşe arz
edilirler. Onlara denir ki: "İyiliklerinizi/nimetlerinizi, o iğreti dünya
hayatınızda silip süpürdünüz, onlarla zevklenip eğlendiniz. Bugünse alçaltıcı
azapla cezalandırılacaksınız. Çünkü siz, yeryüzünde haksız yere büyüklük
tasladınız ve gerçeğe ters düştünüz." 46. sure (AHKAF) 20. ayet
(Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
Bu böyledir; çünkü küfre batanlar boş ve
tutarsıza uymuşlardır. İman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır.
İşte Allah, insanlara kendi durumlarını bu şekilde örnekleyerek anlatır. 47.
sure (MUHAMMED) 3. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
O, resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi
ki, o dini tüm dinlere üstün kılsın. Tanık olarak Allah yeter. 48.
sure (FETİH) 28. ayet (Resmi: 48/İniş:109/Alfabetik:27)
İnanıp hayra ve barışa yönelik işler
yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler
müstesnadır. 103. sure (ASR) 3. ayet (Resmi: 103/İniş:13/Alfabetik:10)
f) Gerçek Allah’tır
O gün Allah, onlara hak ettikleri cezayı tam verecek ve Allah'ın apaçık Hak olduğunu bilecekler. 24. sure (NÛR) 25. ayet (Resmi: 24/İniş:102/Alfabetik:84)
Buyurdu: "İşte bu doğru! Ben de
yalnız doğruyu söylerim." 38. sure (SÂD) 84. ayet (Resmi:
38/İniş:38/Alfabetik:88)
g) Gerçek, Allah’ın (Allah’tan gelir)
Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz. Böyle bir durumda, inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gerçektir. Küfre sapmışlar ise şöyle derler: "Allah, bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla birçoğunu saptırır, birçoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar. Allah onunla fâsıklardan başkasını saptırmaz. 2. sure (BAKARA) 26. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Ehlikitap'tan birçoğu, benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kâfirler haline bir döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan olduktan sonra... Allah, buyruğunu getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir. 2. sure (BAKARA) 109. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
İnan olsun ki, biz seni hak üzere bir
müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen, cehennem ehlinden sorgu suale
çekilmeyeceksin/cehennem yâranından sen sorumlu değilsin. 2.
sure (BAKARA) 119. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Gerçek, Rabb'inden gelir. O halde sakın kuşkuya düşenlerden olma. 2. sure (BAKARA) 147. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Nereden çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i
Haram'a döndür. Bu, elbette Rabb'inden gelen gerçektir. Allah, yaptıklarınızdan
habersiz değildir. 2. sure (BAKARA) 149. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah,
peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber,
anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye gerçeği
taşıyan Kitap'ı hak olarak indirdi. O Kitap'ta anlaşmazlığa düşenler, o
Kitap'ın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık
kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden,
çekişmeye girdiler. Sonra Allah kendi izniyle, inananları, üzerinde tartışmaya
girdikleri gerçeğe tekrar ulaştırdı, Allah, dilediği kişiyi / dileyeni doğru
yola iletir. 2. sure (BAKARA) 213. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Allah katında din İslam'dır/barış ve
esenlik için Allah'a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim
geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık/doymazlık/azgınlık/denge noktasından
sapma/yalancılık/zulüm/kibir/zinakârlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah'ın
ayetlerine nankörlük ederse, Allah, hesabı çabucak görecektir. 3.
sure (ÂLİ IMRÂN) 19. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Hak, Rabbindendir. O halde, kuşku
duyanlardan olma. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 60. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
De ki: "Allah, doğrusunu
söylemiştir/vaadinde sadıktır. Hadi artık hanîf olarak İbrahim'in milletine
uyun! Müşriklerden değildi o." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 95. ayet
(Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ey insanlar! Resul size Rabbinizden hakkı
getirdi; artık inanın ona ki hayrınıza olsun. Nankörlük ederseniz göklerdekiler
de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.Ey Ehlikitap! Dininizde
aşırılığa gidip doymazlık etmeyin! Allah hakkında gerçek dışı bir şey
söylemeyin! Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir. Onu,
kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık Allah'a ve resullerine
inanın. "Üçtür!" demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah
Vâhid'dir, tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır
O. Yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter. 4.
sure (NİSA) 170-171. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Sana da Kitap'ı hak olarak indirdik.
Kitap'tan onun yanında bulunanı tasdikleyici ve onu denetleyip güvenilirliğini
sağlayıcı olarak... O halde onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet,
Hak'tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. Sizden her biri için
bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek
ümmet yapardı. Ama size vermiş olduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle
yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size,
tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir. 5.
sure (MÂİDE) 48. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Rableri huzurunda durdurulduklarını bir
görsen! Sordu: "Gerçek değil miymiş bu?" Dediler: "Rabbimize
yemin olsun ki, gerçekmiş." Dedi: "O halde, küfre sapmış olmanızdan dolayı
tadın azabı." 6. sure (EN'ÂM) 30. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
De ki: "Ben Rabbimden gelen bir
beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim
yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip
çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur." 6. sure (EN'ÂM) 57.
ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik: 20)
O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim." 6. sure (EN'ÂM) 66. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da
O'dur. "Ol!" dediği gün, hemen oluverir. Sözü haktır O'nun. Sûra
üfleneceği gün de mülk ve yönetim O'nundur. Âlim'dir, görünmeyeni de görüneni
de bilen O'dur. O'dur Hakîm, O'dur Habîr. 6. sure (EN'ÂM) 73. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet
bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur.
En iyi işiten, en iyi bilendir O. 6. sure (EN'ÂM) 115. ayet
(Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: "Hamdolsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Andolsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler." Şöyle seslenilir: "İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet." 7. sure (A'RAF) 43. ayet (Resmi: 7/İniş:39/ Alfabetik:9)
Arkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, Kitap'a varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı: "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylememelerine ilişkin Kitap misakı alınmamış mıydı? O Kitap'ın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz? 7. sure (A'RAF) 169. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
O sırada Allah, iki gruptan birinin kesinlikle sizin olacağını vaat ediyordu. Ve siz, güçsüz ve silahsız olanın size düşmesini arzu ediyordunuz. Allah ise hakkı kendi kelimeleriyle tam bir biçimde ortaya koymayı ve küfre batmışların ardını, arkasını kesmeyi istiyordu. 8. sure (ENFÂL) 7. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın. 9. sure (TEVBE) 29. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Şunu da söyle: "Ortak tuttuklarınızdan kim var hakka götüren?" De ki: "Allah götürür hakka. Hakka götürebilen mi izlenmeye daha layıktır yoksa kılavuzlanmadıkça yolu bulamayan mı? Peki, ne oluyor size? Nasıl hüküm veriyorsunuz siz?" 10. sure (YÛNUS) 35. ayet (Resmi: 10/İniş:51/ Alfabetik:109)
Soruyorlar sana: "Doğru mu bu?"
De ki: "Evet! Rabbime yemin ederim, o doğrunun ta kendisidir! Ve siz ondan
yakayı kurtaramayacaksınız." 10. sure (YÛNUS) 53. ayet
(Resmi: 10/ İniş:51/Alfabetik:109)
Gözünüzü açın, göklerde ve yerde ne varsa
Allah'ındır! Gözünüzü açın, Allah'ın vaadi haktır! Ama onların çokları
bilmiyorlar. 10. sure (YÛNUS) 55. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
"Ve suçlular hoş görmese de Allah,
hakkı, kelimeleriyle ortaya çıkarıp kanıtlayacaktır."
10. sure (YÛNUS) 82. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
De ki: "Ey insanlar! Şu bir gerçek
ki hak size Rabbinizden gelmiştir. Artık doğruya yönelen kendi benliği için
yönelir; sapan da kendi benliği aleyhine sapar. Ben sizin üzerinize vekil
değilim." 10. sure (YÛNUS) 108. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Böyleleri şu kimse gibi olur mu:
Rabbinden bir beyyine üzerinedir, O'ndan bir tanık da kendisini izler. Tanıktan
önce de bir kılavuz ve rahmet olarak Mûsa'nın kitabı var. Onlar ona inanırlar. Hiziplerden
onu inkâr edenin varış yeri ateştir. Ondan asla kuşkuya düşme; o Rabbinden bir
haktır ama insanların çokları inanmıyorlar. 11. sure (HÛD) 17. ayet
(Resmi: 11/ İniş:52/Alfabetik:38)
Resullerin haberlerinden, kendisiyle
kalbini destekleyip sağlamlaştıracağımız her şeyi sana anlatıyoruz. Bunun
içinde sana hak gelmiştir. Bunda, inananlar için bir öğüt ve hatırlatma da
vardır. 11. sure (HÛD) 120. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Böylece insanları onlar hakkında
bilgilendirdik ki, Allah'ın vaadinin hak, kıyamet saatinin de kuşkusuz olduğunu
bilsinler. Çünkü onlar, aralarında mağara yaranının durumunu tartışıyorlardı.
"Onların üstüne bir bina kurun." dediler. Rableri onları daha iyi
bilir. Onlar hakkında görüşleri galip gelenlerse şöyle dediler:
"Üzerlerine mutlaka bir mescit edineceğiz." 18.
sure (KEHF) 21. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Dedi: "Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbimin vaadi haktır." 18. sure (KEHF) 98. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Bu böyledir, çünkü Allah hakkın ta kendisidir. O, ölüleri diriltiyor ve O, herşey üzerinde kudretiyle egemendir. 22. sure (HAC) 6. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Evet böyledir! Çünkü Allah Hakk'ın ta
kendisidir. O'nun berisinden yalvarıp çağırdıkları ise bâtılın ta kendisidir.
Hiç kuşkusuz, Allah Aliyy'dir, Kebîr'dir. 22. sure (HAC) 62. ayet
(Resmi: 22/ İniş:88/Alfabetik:32)
Allah'a dayanıp güven, çünkü sen apaçık gerçeğin üzerindesin. 27. sure (NEML) 79. ayet (Resmi: 27/İniş:48/Alfabetik:81)
Her ümmetten bir tanık çıkarmış da şöyle
demişizdir: "Getirin susturucu kanıtınızı!" Bunun üzerine onlar
hakkın Allah'a ait olduğunu bilmişlerdir. O iftira aracı yaptıkları şeyler de
onları yüzüstü koyup kaybolmuşlardır. 28. sure (KASAS) 75. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Bu böyledir; çünkü Allah, Hakk'ın ta
kendisidir. O'nun berisinde yalvarıp yakardıkları ise bâtıldır. Ve Allah
Aliyy'dir, yüceliğine sınır yoktur; Kebîr'dir, büyüklüğüne sınır yoktur.
31. sure (LOKMAN) 30. ayet (Resmi: 31/İniş:57/Alfabetik:59)
Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar. 33. sure (AHZÂB) 4. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilenin, hakkın ta kendisi olduğunu, Hamîd ve Azîz olan Allah'ın yoluna kılavuzladığını görürler. 34. sure (SEBE') 6. ayet (Resmi: 34/İniş:58/ Alfabetik:91)
Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O
halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok
gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın. 35. sure (FATIR) 5. ayet
(Resmi: 35/İniş:43/ Alfabetik:24)
Öyleyse sabret! Kuşkun olmasın ki,
Allah'ın vaadi haktır. Günahın için af dile. Akşam ve sabah, Rabbini överek
tespih et! 40. sure (MÜ'MİN) 55. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Sen sabret! Çünkü Allah'ın vaadi haktır.
Onları tehdit ettiğimiz şeyin bir kısmını belki sana gösteririz, belki de seni
vefat ettiririz. Sonunda onlar bize döndürülecekler. 40.
sure (MÜ'MİN) 77. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Yoksa, "yalan düzüp Allah'a iftira etti" mi diyorlar? Allah dilerse senin kalbini mühürler; bâtılı mahveder ve hakkı kendi sözleriyle gerçekleştirir. Kuşkusuz O, göğüslerin özündekini çok iyi bilir. 42. sure (ŞÛRÂ) 24. ayet (Resmi: 42/İniş:62/Alfabetik:95)
Hani, size, "Hiç kuşkusuz, Allah'ın
vaadi haktır, kıyamet saatinde de şüphe yoktur" dendiğinde, siz şöyle
demiştiniz: "Saat nedir, bilmiyoruz. Sadece bir şeyler var sanıyoruz;
kesin bir bilgimiz olmadığı için inanmıyoruz." 45.
sure (CÂSİYE) 32. ayet (Resmi: 45/İniş:65/ Alfabetik:15)
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar ve Muhammed'e indirilene -ki o onların Rablerinden bir haktır- inanmış olanlara gelince, Allah onların çirkin davranışlarını örtmüş ve gönüllerini barışa yöneltmiştir. 47. sure (MUHAMMED) 2. ayet (Resmi: 47/İniş:99/Alfabetik:64)
İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek! 56. sure (VÂKIA) 95. ayet (Resmi: 56/İniş:46/Alfabetik:107)
Resulünü hidayet ve hak dini getirmek
üzere o gönderdi ki, ortak koşanlar hoşlanmasa bile, onu tüm dinlerden üstün
kılsın. 61. sure (SAFF) 9. ayet (Resmi: 61/İniş:108/Alfabetik:89)
Hayır, sandıkları gibi değil! Yemin
ederim gördüklerinize, Ve görmediklerinize! Ki o, çok soylu bir elçinin
sözüdür. Bir şairin sözü değildir o. Ne kadar da az inanıyorsunuz? Bir kâhinin
sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz? Âlemlerin
Rabbi'nden bir indiriştir o. Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya
sürseydi, Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını
mutlaka keserdik. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. Gerçek şu ki o,
sakınanlar için tam bir uyarıcı ve düşündürücüdür. Ve biz, içinizden onu
yalanlayanların bulunduğunu kesinlikle biliyoruz. Ve o, küfre sapanlar için tam
bir hasrettir. Ve o, kesin bilginin tam gerçeğidir. 69.
sure (HÂKKA) 38.-51 ayet (Resmi: 69/ İniş:78/Alfabetik:34)
h) Gerçekten
Nefret Etmek
Yoksa, "onda bir cinnet mi var" diyorlar! Hayır, o kendilerine hakkı getirdi ama onların çoğu haktan tiksiniyor. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 70. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Yemin olsun, size hakkı getirdik ama
çoğunuz haktan tiksiniyorsunuz. 43. sure (ZUHRUF) 78. ayet (Resmi:
43/İniş:63/Alfabetik:113)
i) Gerçeğe Karşı Gelmek
Ama Allah onları kurtarınca, hiç vakit geçirmeden yeryüzünde haksızlığa sapıp azgınlaşırlar. Ey insanlar! Şu iğreti hayatın menfaati için yaptığınız azgınlık ve taşkınlık yalnız sizin aleyhinizedir. Bir süre sonra bize döndürüleceksiniz ve yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz. 10. sure (YÛNUS) 23. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Âd toplumu yeryüzünde haksız bir biçimde
büyüklük tasladı da şöyle dediler: "Bizden daha güçlü kim var?"
Onlar, kendilerini yaratan Allah'ın, evet O'nun, onlardan daha kuvvetli
olduğunu görmediler mi? Bunlar, bizim ayetlerimize de karşı çıkıyorlardı. 41.
sure (FUSSİLET) 15. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
j) Gerçek,
Galip Gelir
Diliyordu ki, kötülüğü temsil edenler istemese de hakkı ayan-beyan gözler önüne koysun, saçma ve tutarsız olanı hükümsüz kılsın. 8. sure (ENFÂL) 8. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Yemin olsun ki, onlar önceden de fitne çıkarmak istemiş ve nice işleri sana, olduğundan başka türlü göstermişlerdi. Nihayet hak geldi, onların istememesine rağmen Allah'ın emri galebe çaldı. 9. sure (TEVBE) 48. ayet (Resmi: 9/İniş:113/Alfabetik:104)
Kral dedi: "Yûsuf'un nefsinden murat
almak istediğinizde, derdiniz ne idi?" Dediler ki: "Allah şahit, biz
onun hiçbir kötülüğünü bilmiyoruz." Aziz'in karısı dedi ki: "İşte
şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onunla gönül eğlendirmek istemiştim. O, özü sözü
doğru insanlardandı." 12. sure (YÛSUF) 51. ayet (Resmi:
12/İniş:53/Alfabetik:110)
De ki: "Benim Rabbim, gerçeği ortaya
koyar. Gaybları en iyi bilen O'dur." 34. sure (SEBE') 48. ayet
(Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
k) Gerçeğin Tutunmasını Sağlamaya Çalış
Doğruyu getirene ve onu tasdikleyene gelince, işte böyleleri, korunanların ta kendileridir.
39. sure (ZÜMER) 33. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
İnanıp hayra ve barışa yönelik işler
yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler
müstesnadır. 103. sure (ASR) 3. ayet (Resmi: 103/İniş:13/Alfabetik:10)
l) Gerçeği Tanımak, Bilmek
Yoksa O'nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: "Susturucu delilinizi getirin! Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir'i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler." 21. sure (ENBİYÂ) 24. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Kendilerine ilim verilenler onun, senin
Rabbinden bir hak olduğunu bilsinler, ona inansınlar da kalpleri ona saygı
duysun diye böyle yapılmıştır. Şu bir gerçek ki Allah Hâdî'dir, iman edenleri
dosdoğru yola mutlaka ulaştıracaktır. 22. sure (HAC) 54. ayet
(Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
m) Gerçeği Reddetmek
O, hak olduğu halde senin toplumun onu yalanladı. De ki: "Ben size vekil değilim." 6. sure (EN'ÂM) 66. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Yalan düzüp Allah'a iftira eden veya
kendine bir şey vahyedilmediği halde "Bana vahyedildi" diyen kişi
ile, "Allah'ın ayet indirdiği gibi ben de indireceğim" diyen kimseden
daha zalim kim vardır? Bir görsen o zalimleri ölüm dalgaları içindeyken.
Melekler ellerini uzatmış, "Çıkarın canlarınızı!" diye! "Bugün
zillet azabıyla cezalandırılacaksınız; çünkü Allah'a karşı gerçek dışı şeyler
söylüyorsunuz ve çünkü O'nun ayetlerine karşı büyüklük taslıyordunuz."
6. sure (EN'ÂM) 93. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Yalan düzüp Allah'a iftira eden, yahut
kendisine geldiği zaman hakkı yalanlayan kişiden daha zalim kim vardır?
Cehennemde değil midir kâfirlerin barınağı? 29. sure (ANKEBÛT) 68. ayet
(Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Allah hakkında yalan düzenden ve
kendisine gelen doğruyu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde
kafirler için bir barınak yok mu? 39. sure (ZÜMER) 32. ayet
(Resmi: 39/İniş:59/ Alfabetik:114)
Ben, şunlar ve atalarını, kendilerine hak
ve açık kanıtlı resul gelinceye kadar nimetlendirdim. Ne var ki, hak
kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr
ediyoruz!" 43. sure (ZUHRUF) 29-30. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Hayır, hayır! Onlar, hak kendilerine geldiğinde, onu yalanladılar. Şimdi perişan mı perişan bir durum içindedirler. 50. sure (KAF) 5. ayet (Resmi: 50/İniş:34/Alfabetik:49)
Onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur.
Yalnızca sanıya uyuyorlar. Sanı ise haktan hiçbir şey kazandırmaz. 53.
sure (NECM) 28. ayet (Resmi: 53/İniş:23/Alfabetik:80)
n) Gerçeğe Karşı Yalan
Hakkı batılla/saçmalık ve tutarsızlıkla kirletmeyin. Bilip durduğunuz halde gerçeği gizliyorsunuz. 2. sure (BAKARA) 42. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Dinde baskı - zorlama - tiksindirme yoktur. Doğru ve güzel olan, çirkinlik ve sapıklıktan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir. 2. sure (BAKARA) 256. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Böylece hak ortaya çıktı, onların yapıp
ettikleri, işe yaramaz hale geldi. 7. sure (A'RAF) 118. ayet
(Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Diliyordu ki, kötülüğü temsil edenler
istemese de hakkı ayan-beyan gözler önüne koysun, saçma ve tutarsız olanı
hükümsüz kılsın. 8. sure (ENFÂL) 8. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
İşte bu Allah'tır sizin Hak Rabbiniz.
Hak'tan sonra, sapıklıktan başka ne kalır ki? Peki, nasıl oluyor da yüz geri
döndürülüyorsunuz? 10. sure (YÛNUS) 32. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Küfre sapmış olanlar şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" Sen sadece bir uyarıcısın ve her topluluk için doğruyu ve iyiyi gösteren bir önder vardır. 13. sure (RA'D) 7. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Ve de ki: "Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu." 17. sure (İSRÂ) 81. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Biz, elçileri sadece müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Küfre sapanlar ise bâtıla yapışarak onunla hakkı kaydırmak için uğraşıyorlar. Onlar, ayetlerimi ve uyarıldıkları şeyleri eğlence edindiler. 18. sure (KEHF) 56. ayet (Resmi: 18/İniş:69/Alfabetik:54)
Hayır, biz hakkı, bâtılın üzerine
fırlatırız da o, onun beynini parçalar. Bir de bakarsın o yok olup gitmiştir.
Yakıştırdığınız niteliklerden ötürü yazıklar olsun size! 21.
sure (ENBİYÂ) 18. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Hayır, hayır! Biz onlara hakkı getirdik
ama onlar tam anlamıyla yalancıdırlar. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 90. ayet
(Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
De ki: "Hak geldi, artık bâtıl
ortaya yeni bir şey çıkaramaz; eskiyi de geri getiremez." 34.
sure (SEBE') 49. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Onlardan sonra gelen oymaklar da. Her ümmet kendilerine gelen elçiyi yakalasınlar diye uğraştı. Ve hakkı işlemez kılmak için yanlışı/tutarsızlığı esas alarak mücadele ettiler; nihayet onları yakaladım. Nasıl olmuştu azabım?! 40. sure (MÜ'MİN) 5. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik. Onların bir kısmının hayat ve hatırasını sana anlattık, bir kısmının hayat ve hatırasından sana bahsetmedik. Hiçbir resulün, Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir mucize getirmesi söz konusu olamaz. Allah'ın emri geldiğinde, hakla hükmedilir ve gerçeği hükümsüz kılmaya çalışanlar orada hüsrana uğrarlar. 40. sure (MÜ'MİN) 78. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
o) Eğer Reddettiğiniz Gerçek İse
De ki: "Söyleyin bakalım, o Kur'an Allah katından ise, siz de onun üstünü örttünüzse, o dönüşü olmayan kopukluğa düşenden daha sapık kim vardır?" 41. sure (FUSSİLET) 52. ayet (Resmi: 41/İniş:61/Alfabetik:30)
13. KOLAYLIK
a) Her Şey Allah’a Kolaydır
Kim düşmanlık ve zulümle intihar günahını işlerse onu ateşe sokacağız. Bu, Allah için çok da kolaydır. 4. sure (NİSA) 30. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Cehennem
yolu hariç! Sonsuza dek kalacaklardır orada. Allah için çok kolaydır bu. 4. sure (NİSA) 169. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Allah'ın
gökleri ve yeri hak olarak yarattığını görmedin mi? Dilerse sizi yok eder,
yepyeni bir halk getirir. Bu, Allah'a hiç de zor gelmez. 14.
sure (İBRÂHİM) 19-20. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik: 40)
Bilmedin mi
ki; Allah gökte ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Bunların tümü bir
Kitap'tadır. Bütün bunlar Allah için çok kolaydır. 22.
sure (HAC) 70. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Hiç görmediler mi, Allah, yaratmayı nasıl
başlatıyor, sonra onu tekrarlıyor/yeni baştan yapıyor. Kuşkusuz bu, Allah için
çok kolaydır. 29. sure (ANKEBÛT) 19. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik: 8)
Yaratmaya ilk başlayan/yaratılanları ilk yaratan O'dur. Sonra onları çevirip yeniden yaratacaktır. Bu O'nun için çok da kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnekler/en yüce sıfatlar O'nundur. O'dur Azîz, O'dur Hakîm... 30. sure (RÛM) 27. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Size karşı cimrilik/kıskançlık ederler. Korku geldiğinde onları sana bakar halde görürsün. Korku gittiğinde ise hayra karşı kıskançlık yüzünden sizi keskin dillerle yaralarlar. Ölümden üzerine baygınlık çökmüş biri gibidirler. Bunlar iman etmemişlerdir. Bu yüzden de Allah, amellerini boşa çıkarmıştır. Bunu yapmak Allah için çok kolaydır. 33. sure (AHZÂB) 19. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık/kanıtlanmış bir edepsizlik yaparsa, kendisi için azap iki katına çıkarılır. Ve bu, Allah için çok kolaydır.
Allah sizi
bir topraktan, sonra bir spermden yarattı; sonra sizi çiftler haline getirdi.
O'nun ilmi dışında, bir dişi ne hamile olur ne de doğurur. Yaşayan bir varlığa
daha çok ömür verilmesi de onun ömründen biraz azaltılması da mutlaka bir
Kitap'ta yazılıdır. Bu, Allah için gerçekten çok kolaydır. 35.
sure (FATIR) 11. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Dilerse sizi
yok eder, yepyeni bir halk getirir. Ve bu, Allah'a hiç de güç gelmez. 35.
sure (FATIR) 16-17. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Yeryüzünde
ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu
yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır. 57.
sure (HADÎD) 22. ayet (Resmi: 57/İniş:112/Alfabetik:33)
Küfre sapanlar
asla diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Rabbime yemin ederim ki,
sandığınız gibi değil! Yemin olsun ki, mutlaka diriltileceksiniz; yine Yemin
olsun ki, yaptıklarınız size mutlaka haber verilecektir. Ve bu, Allah için çok
kolaydır." 64. sure (TEĞÂBÜN) 7. ayet (Resmi: 64/İniş:107/Alfabetik:101)
Âdetten kesilen kadınlarınızın iddet
bekleme sürelerinde kuşkuya düşerseniz, onların iddetleri üç aydır. Hiç âdet
görmemiş kadınların süreleri de böyledir. Gebe olan kadınların süreleri ise
yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah'tan korkarsa, O ona işinde bir
kolaylık nasip eder. 65. sure (TALÂK) 4. ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
Küfre batmışlar için hiç de kolay değildir. 74. sure (MÜDDESSİR) 10. ayet (Resmi: 74/İniş:4/Alfabetik:67)
b) Kolay Yol-Yolda Kolaylık
Sana, en kolay olanı kolaylaştıracağız. 87. sure (A'LÂ) 8. ayet (Resmi: 87/İniş:8/Alfabetik:5)
c) Kur'an’da Kolaylık
Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?! 54. sure (KAMER) 17,22,32,40. ayet (Resmi: 54/İniş:37/Alfabetik:52)
d) Kitabı
Sağdan Verilene Kolaylık
O zaman kitabı sağdan verilen, Kolay bir hesapla hesaba çekilecek, 84. sure (İNŞIKAK) 7-8. ayet (Resmi: 84/İniş:83/Alfabetik:44)
e) Her
Güçlükten Sonra Bir Kolaylık
Geniş imkâna sahip olan bu geniş imkânından
harcasın. Rızkı kendisine ölçü ile verilmiş olan da Allah'ın kendisine
verdiğinden infak etsin. Allah hiçbir benliği, kendisine verdiği şey dışında
yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır. 65. sure (TALÂK)
7. ayet (Resmi: 65/İniş:100/Alfabetik:98)
Demek ki, zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var! 94. sure (İNŞİRAH) 5. ayet (Resmi: 94/İniş:12/ Alfabetik:45)
Zorluğun yanında bir kolaylık muhakkak
var! 94. sure (İNŞİRAH) 6. ayet (Resmi: 94/İniş:12/Alfabetik:45)
f) Örf, Tebliğde Yöntemde Kolaylık
Affetmeyi esas al. İyiyi ve güzeli emret, cahillerden yüz çevir. 7. sure (A'RAF) 199. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
g) Davranışta Kolaylık
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır. Hür kişiye karşılık hür, köleye karşılık köle, dişiye karşılık dişi... Kim kardeşi tarafından herhangi bir şekilde affa uğrarsa, bu durumda örfü izlemek ve affedene en güzel biçimde bir ödeme yapmak gerekir. İşte bu, Rabb'inizden size bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim bundan sonra azgınlık ve düşmanlık ederse onun için korkunç bir azap vardır. 2. sure (BAKARA) 178. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
İçinizden birine ölüm geldiğinde, eğer bir hayır bırakacaksa, üzerinize yazılan şudur: Ana-babaya, akrabaya, örfe uygun vasiyette bulunmak. Takva sahipleri üstüne bir hak olarak...
2. sure (BAKARA) 180. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Boşanmış kadınlar kendi başlarına üç âdet ve temizlenme süresi beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanmakta iseler, Allah'ın onların rahimlerinde yarattığını saklamaları kendilerine helal olmaz. Kocaları, bu süre içinde herhangi bir şekilde barışmak isterlerse eşlerini geri almaya herkesten daha çok hak sahibidirler. Kadınların, örfe uygun biçimde, sorumluluklarına benzer hakları da vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşama iki kezdir. Bunun ardından ya iyilikle tutmak ya da güzelce serbest bırakmak gerekir. Onlara verdiğinizden bir şeyi geri almanız size helal olmaz. Erkekle kadının Allah'ın sınırlarını korumada endişe etmeleri hali başka. Erkek ve kadının Allah'ın sınırlarında duramayacaklarından endişe ederseniz, o zaman kadının verdiği fidyede ikisine de bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Bunları aşmayın. Allah'ın sınırlarını aşanlar, işte onlar, zalimlerin ta kendileridirler. 2. sure (BAKARA) 228-229. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Kadınları
boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak
tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz için,
zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur.
Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve
kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın.
Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. Kadınları
boşadığınız zaman bekleme sürelerini tamamladıklarında, kendi aralarında örfe
uygun olarak anlaşmışlarsa eski kocalarıyla nikahlanmaları hususunda onlara
engel çıkarmayın. Bu, sizin Allah'a ve âhıret gününe inanmış olanınıza verilen
öğüttür. Bu sizin için daha isabetli ve daha temizdir, Allah bilir ama siz
bilmezsiniz. Anneler çocuklarını - emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için -
tam iki yıl emzirirler. Annelerin yiyeceklerini ve giyeceklerini örfe uygun
biçimde hazırlamak çocuğun babasına aittir. Hiç bir benlik yaratılış kapasitesi
dışında bir şeyle yükümlü tutulamaz. Anne çocuğu yüzünden, çocuğun babası da
kendi çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Mirasçı için de aynı ilke uygulanır.
Eğer anne-baba karşılıklı anlaşma ve danışma sonucu çocuğu sütten kesmek
isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek
isterseniz, örfe uygun olarak belirlediğiniz ücreti güzelce teslim etmek
şartıyla, bunu yapmanızda bir günah yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah,
yapmakta olduklarınızı en iyi biçimde görmektedir. İçinizden ölüp de geriye
zevceler bırakanların bu eşleri, dört ay on gün kendi başlarına beklerler.
Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe uygun biçimde
yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan
gereğince haberdardır. İddet bekleyen kadınlara evlenme isteğinizi dolaylı
yoldan anlatmanızda veya böyle bir şeyi içinizde saklamanızda sizin için hiç
bir günah yoktur. Allah bilmiştir ki, siz onları mutlaka anacaksınız,
unutmayacaksınız. Bu sırada onlarla, örfün normal göreceği sözlerle konuşma
dışında gizli bir buluşma için anlaşmayın. Ve zorunlu olan süre doluncaya kadar
nikahı bağlamaya girişmeyin. Bilin ki Allah, benliklerinizin içindekini bilir.
O'ndan sakının. Ve bilin ki Allah çok affedicidir, çok yumuşak davranışlıdır.
Kendilerine dokunmadan veya onlar için herhangi bir mehr belirlemeden kadınları
boşamanızda sizin için günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkânları
geniş olan kendi gücünce yapar bunu, imkânları sınırlı olan da kendi gücünce
yapar. Örfe uygun bir nimetlendirme... Güzel düşünüp güzel davrananlar üzerine
bir borç... Bir mehr belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız,
kestiğiniz mehrin yarısını verin. Ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikah bağı
elinde bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz
takvaya daha yakındır. Aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın. Allah,
yapmakta olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir. Namazları ve orta namazı
koruyun. Tam bir saygıyla Allah'ın huzurunda kıyam edin. Bir korku ve endişe
duyarsanız yürüyerek veya binit üzerinde kılın. Güvene kavuştuğunuzda
bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin. İçinizden ölüp de
geriye eşler bırakan erkekler, eşlerinin evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar
geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Eğer kendileri çıkarlarsa, onların
kendileri için yararlı gördüklerini yapmaları yüzünden size bir günah yoktur.
Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Boşanmış kadınlar için örfe uygun bir geçim imkânı
sağlanması Allah'tan korkanlar üzerine bir borçtur. 2.
sure (BAKARA) 231-241. ayet (Resmi: 2/İniş:92/ Alfabetik:11)
Eğer
karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek
tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak
isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı
kılacaktır. Allah Alîm'dir, her şeyi bilir; Habîr'dir, her şeyden haberdardır. 4.
sure (NİSA) 35. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
14. ALLAH’IN
KOYDUĞU SINIR
a) Dinde, İnançta, Davranışta Sınır
Ey Ehlikitap! Dininizde aşırılığa gidip doymazlık etmeyin! Allah hakkında gerçek dışı bir şey söylemeyin! Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık Allah'a ve resullerine inanın. "Üçtür!" demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah Vâhid'dir, tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O. Yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter. 4. sure (NİSA) 171. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler. Namazlarında huşû sahipleridir onlar. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar. Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar. Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır. 23. sure (MÜ'MİNÛN) 1-7. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
De ki: "Ey öz benlikleri aleyhine
sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah,
günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafur, mutlak Rahim'dir."
39. sure (ZÜMER) 53. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o zikri/Kur'an'ı sizden uzak mı tutalım? 43. sure (ZUHRUF) 5. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
Namaz kılıp dua edenler müstesna. Bunlar,
namazlarında süreklidirler. Bunların mallarında belirli bir hak vardır: Yoksul
ve yoksun için. Bunlar, din gününü içtenlikle doğrularlar. Bunlar, yalnız
Rablerinin azabından ürperirler. Gerçekten de Rablerinin azabı emin olunmayacak
bir azaptır. Bunlar, cinsiyet organlarını titizlikle korurlar. Ancak onlar,
eşleriyle, imkânlarının sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar. Kim bunun
ötesini isterse, işte böyleleri sınırı aşanların ta kendileridir. 70.
sure (MEÂRİC) 22-31. ayet (Resmi: 70/İniş:79/Alfabetik:62)
b) Ömürde, Rızıkta Sınır
Allah sizi yarattı, sonra sizi vefat
ettirecek. İçinizden bazıları, ömrün en basit ve düşük noktasına geri çevrilir
ki, bir ilimden sonra hiçbir şey bilmez olsun. Allah Alîm'dir, Kadîr'dir. 16.
sure (NAHL) 70. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan/döllenmiş bir karışımdan, sonra ne olduğu kısmen belirli, kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz. Daha sonra da tam kuvvetinize ulaşmanızı sağlıyoruz. Bununla birlikte içinizden bir kısmı öldürülüyor, yine içinizden bir kısmı ilimden sonra bir şey bilmesin diye ömrün en basit ve düşük noktasına geri gönderiliyor. Yeryüzünü de sönmüş kül halinde görürsün. Nihayet onun üzerine suyu indirdiğimizde titrer, kabarır ve her güzel/bereketli çiftten bir şeyler bitirir22. sure (HAC) 5. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
İşte bu, bizim verdiğimiz rızıktır
elbette. Bitip tükenmesi yoktur onun. 38. sure (SÂD) 54. ayet
(Resmi: 38/İniş:38/Alfabetik:88)
İnsanlar bir tek ümmet haline gelmeyecek olsalardı, o Rahman'a nankörlük edenlerin evlerine gümüşten tavanlar çatar, sırtlarına binip yükselecekleri merdivenler/asansörler yapardık. Evlerine kapılar, üzerlerinde yan yatacakları koltuklar yapardık; Her yanda süsler oluştururduk. İşte bütün bunlar, şu iğreti dünya hayatının nimetidir. Rabbinin katındaki âhiret ise takva sahipleri içindir. 43. sure (ZUHRUF) 33-35. ayet (Resmi: 43/İniş:63/Alfabetik:113)
c) Kitap Verilenlere, Cin ve İnsan
Toplumlarına Sınır
De ki: "Ey Ehlikitap! Dininizde azgınlık edip hak dışına çıkarak aşırılığa gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve yolun denge noktasından uzağa düşmüş bir topluluğun keyiflerine uymayın." 5. sure (MÂİDE) 77. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve
yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye gücünüz yeterse, hadi geçin
gidin. Bilgi ve güç dışında bir şeyle geçip gidemezsiniz! 55.
sure (RAHMÂN) 33. ayet (Resmi: 55/İniş:89/Alfabetik:86)
15. TUZAK
a) Tuzak Kuran Kendine Kurar, Allah
Boşa Çıkarır
Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Ve Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 54. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Ve işte böylece her ülkenin önde
gelenlerini, hile ve entrika peşinde koşan suçlular durumuna sokarız: ama
çevirdikleri entrikalar yalnız kendi aleyhlerine olur; ve onu da anlamazlar. Onlara bir ayet geldiğinde şöyle demişlerdi: "Allah
resullerine verilenin tıpkısı bize de verilmedikçe asla inanmayacağız."
Allah resullük görevini nereye vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere,
oynadıkları oyunlar yüzünden Allah katında bir küçüklük ve şiddetli bir azap
öngörülmüştür. 6. sure (EN'ÂM) 123-124. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. 8. sure (ENFÂL) 30. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
b) Allah’ın Azabından Emin Olma
Allah'ın tuzağından emin mi idiler? Hüsrana uğrayan topluluktan başkası Allah'ın tuzağından emin olamaz. 7. sure (A'RAF) 99. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Yeryüzünde kibirlendi ve kötülük tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yol ve yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah'ın yol ve yönteminde döneklik de bulamazsın!
35. sure (FATIR) 43. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
c) Tuzak Kuranlara Allah Hemen Karşılık Verir
İnsanlara, kendilerine dokunan bir darlıktan sonra bir rahat tattırdığımızda, ayetlerimiz hakkında hemen bir tuzak sergilerler. De ki: "Tuzak kurma bakımından Allah daha hızlıdır." Zaten, resullerimiz, kurmakta oldukları tuzakları kaydediyorlar. 10. sure (YÛNUS) 21. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Onlar bir tuzak kurdular, biz de bir
tuzak kurduk, ama şuursuzluk eden onlardı. 27. sure (NEML) 50. ayet (Resmi:
27/İniş:48/Alfabetik:81)
d) Tuzak Kuranlara Allah Katından Tuzak Var
Tuzaklarını kurmuşlardı ama Allah katında da onlar için tuzak var. Zaten onların tuzakları dağları yerinden oynatacak türden olsa neye yarar! 14. sure (İBRÂHİM) 46. ayet (Resmi: 14/İniş:72/ Alfabetik:40)
16. KORUMA
a) Şeytandan-Kötülüklerden Korunma
Ve de ki: "Rabbim, şeytanların dürtüklemelerinden sana sığınırım!" "Onların, başıma üşüşmelerinden de sana sığınırım Rabbim!" 23. sure (MÜ'MİNÛN) 97-98. ayet (Resmi: 23/İniş:74/Alfabetik:70)
Kitap'tan sana vahyedileni oku! Namazı da
kıl! Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki
Allah'ın zikri/Kur'an'ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor. 29.
sure (ANKEBÛT) 45. ayet (Resmi: 29/İniş:85/Alfabetik:8)
Ey iman sahipleri! Kendilerinizi ve ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, yakıtı insanlarla taşlardır. O ateşin başında çok katı, çok sert melekler vardır. Onlar, kendilerine emir verdiği konuda Allah'a isyan etmezler ve emredildikleri şeyi yaparlar. 66. sure (TAHRÎM) 6. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
b) Allah’tan Başkasının Koruması
O'nun dışında yakardıklarınız, size yardım edemezler. Kendilerine de yardımcı olamazlar.
7. sure (A'RAF) 197. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
Şeytan onlara, yaptıklarını süslü gösterip şöyle demişti: "Bugün size galip gelecek kimse yok, ben yanınızdayım." Fakat iki topluluk yanyana gelince iki topuğu üstüne çark edip şöyle dedi: "Ben sizden uzağım. Ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah'tan korkarım. Allah'ın cezası çok şiddetlidir." 8. sure (ENFÂL) 48. ayet (Resmi: 8/İniş:93/Alfabetik:22)
Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'tan kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece parçalarından karanlıklarla kaplanmış gibidir. Ateşin dostlarıdır bunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde. 10. sure (YÛNUS) 27. ayet (Resmi: 10/İniş:51/Alfabetik:109)
Oğlu cevap
verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nûh dedi:
"Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah'ın kararından
kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına
katıldı. 11. sure (HÛD) 43. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
c) Allah’ın Koruması
Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez/teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir/kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir/kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. "Ey Rabb'imiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabb'imiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabb'imiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme. Affet bizi, bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ'mızsın. Küfre sapanlar topluluğuna karşı yardım et bize!" 2. sure (BAKARA) 286. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)
Onu doğurunca -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bildiği halde- şöyle dedi: "Rabbim, onu kız olarak doğurdum ve erkek, kız gibi değildir. Adını Meryem koydum onun. Onu ve soyunu, kovulmuş şeytandan sana sığındırıyorum." 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 36. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
O müminler ki, insanlar kendilerine, "Halk size karşı bir araya gelmiş, korkun onlardan!" dediklerinde, bu onların imanını artırdı da şöyle söylediler: "Allah bize yeter. Ne güzel Vekîl'dir O!" 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 173. ayet (Resmi: 3/İniş:94/Alfabetik:7)
Size ne oluyor da Allah yolunda ve
"Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir
dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve
çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz! 4.
sure (NİSA) 75. ayet (Resmi: 4/İniş:98/ Alfabetik:82)
Ey iman edenler! Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani bir topluluk ellerini size uzatmaya niyet etmişti de Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan sakının! Müminler yalnız Allah'a tevekkül etsinler! 5. sure (MÂİDE) 11. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. 5. sure (MÂİDE) 67. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Hani, Allah şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil bu." 5. sure (MÂİDE) 110. ayet (Resmi: 5/İniş:110/Alfabetik:60)
Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet ölüm birinize geldiğinde, elçilerimiz onu vefat ettirirler. Ne vaktinden önce iş yaparlar onlar ne de vaktinden sonra. 6. sure (EN'ÂM) 61. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Yûsuf'un, evinde kaldığı kadın, onun nefsinden gönlünü tatmin etmek istedi. Kapıları kilitledi, "Hadi gel!" dedi. Yûsuf: "Allah'a sığınırım, Rabbim beni güzel bir barınağa kavuşturmuştur. Zalimler iflah etmez." dedi. 12. sure (YÛSUF) 23. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Rabbi onun
duasını kabul etti de kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Her şeyi duyar
O, her şeyi bilir. 12. sure (YÛSUF) 34. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Dedi: "Daha önce kardeşi için
güvendiğim gibi yine güveneyim size, değil mi? Her neyse, koruyucu olarak
Allah'tır en hayırlı olan. Merhamet edenlerin en merhametlisi de O'dur."
12. sure (YÛSUF) 64. ayet (Resmi: 12/İniş:53/Alfabetik:110)
Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz. 13. sure (RA'D) 11. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Bir zaman, İbrahim şöyle demişti:
"Rabbim, bu beldeyi güvenli kıl. Beni ve oğullarımı putlara kulluktan uzak
tut!" 14. sure (İBRÂHİM) 35. ayet (Resmi: 14/İniş:72/Alfabetik:40)
Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler oluşturdu. Dağlardan sizin için sığınak evler yaptı. Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz. 16. sure (NAHL) 81. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar. 21. sure (ENBİYÂ) 42. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Ona, sizi sizin şiddetinizden koruyacak
olan zırh yapma sanatını öğrettik. Peki siz şükrediyor musunuz? 21.
sure (ENBİYÂ) 80. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
Tarafımızdan kendilerine güzellik hazırlananlara gelince, bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır. 21. sure (ENBİYÂ) 101. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
İşte böyle. Kim uğratıldığı cezanın
aynısıyla ceza edip de zulüm ve saldırganlığa uğrarsa, Allah ona mutlaka yardım
edecektir. Allah, elbette ki Afüvv'dür, Gafûr'dur. 22.
sure (HAC) 60. ayet (Resmi: 22/İniş:88/Alfabetik:32)
Bize kavuşmayı ummayanlar dediler ki: "Üstümüze melekler inse, yahut Rabbimizi görsek olmaz mı?" Yemin olsun ki, kendi benliklerinde büyüklük kuruntusuna düştüler ve korkunç bir biçimde azdılar. 25. sure (FURKÂN) 21. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
De ki: "Allah size bir kötülük murat
eder yahut bir rahmet dilerse, Allah'la aranıza kim girebilir?" Onlar
kendileri için, Allah'tan başka ne bir dost bulabilirler ne de bir yardımcı.
33. sure (AHZÂB) 17. ayet (Resmi: 33/İniş:97/Alfabetik:4)
"Koru onları kötülüklerden! O gün kötülüklerden koruduğuna mutlaka rahmet etmişsindir sen. İşte budur o en büyük kurtuluş ve eriş." 40. sure (MÜ'MİN) 9. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı. 40. sure (MÜ'MİN) 45. ayet (Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Orada, ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar.
Allah onları cehennem azabından korumuştur. 44. sure (DUHÂN) 56. ayet
(Resmi: 44/İniş:64/Alfabetik:19)
"Ey toplumumuz! Allah'ın davetçisine
uyun, ona iman edin ki Allah, günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi
acıklı bir azaptan korusun!" 46. sure (AHKAF) 31. ayet
(Resmi: 46/İniş:66/ Alfabetik:3)
"Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz kudretin, sonsuz hikmetin sahibisin." 60. sure (MÜMTEHİNE) 5. ayet (Resmi: 60/İniş:111/Alfabetik:71)
Allah da onları o gününün şerrinden
korumuş ve kendilerini bir parlaklığa, bir sevince ulaştırmıştır. 76.
sure (İNSÂN) 11. ayet (Resmi: 76/İniş:90/Alfabetik:43)
Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde koruyucular, bekçiler var. 82. sure (İNFİTÂR) 10. ayet (Resmi: 82/İniş:82/Alfabetik:42)
d) Şeytandan, Zarardan Koruma (Göğü)
Yemin olsun, biz gökte burçlar oluşturduk ve onu/onları, seyredenler için süsledik. Ve onu/onları, her kovulup taşlanmış şeytandan koruduk. 15. sure (HİCR) 16-17. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik:36)
Göğü,
korunmuş bir tavan yaptık. Ama onlar göğün ayetlerinden hâlâ yüz çeviriyorlar. 21.
sure (ENBİYÂ) 32. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
e) Şeytana Uyanları Koruma, (Allah’tan Başka Dost -Yardımcıları Yoktur)
İş ne sizin kuruntularınızla/hurafelerinizle/anlamını bilmeden okuyuşlarınızla ne de Ehlikitap'ın kuruntuları/hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşlarıyla çözülür. Kötülük yapan onunla cezalandırılır. Ve böyle biri, kendisi için Allah dışında ne bir dost bulur ne de bir yardımcı. 4. sure (NİSA) 123. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Dinlerini oyun ve eğlence haline
getirmiş, dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak da o Kur'an ile şunu
hatırlat: Bir kişi, kendi elinin üretip kazandığına teslim edilirse onun, Allah
dışında ne bir dostu kalır ne de şefaatçısı. Her türlü fidyeyi verse de ondan
kabul edilmez. İşte bunlar, kazandıklarına teslim edilmişlerdir. Nankörlük
ettiklerinden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve korkunç bir azap
vardır. 6. sure (EN'ÂM) 70. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Oğlu cevap verdi: "Bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." Nûh dedi: "Allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için Allah'ın kararından kurtaracak yoktur." Ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı. 11. sure (HÛD) 43. ayet (Resmi: 11/İniş:52/Alfabetik:38)
Dünya hayatında bir azap var onlar için; âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onları Allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur. 13. sure (RA'D) 34. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm
kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine
uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu. 13.
sure (RA'D) 37. ayet (Resmi: 13/İniş:87/Alfabetik:85)
Peki, kara tarafında sizi yere geçirivermesinden yahut üstünüze çakıl savuran bir kasırga göndermesinden emin misiniz? Sonra kendinize hiçbir vekil bulamazsınız. 17. sure (İSRÂ) 68. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
Yemin olsun, biz dilesek sana vahyetmiş olduğumuzu tamamen gideriveririz, sonra onu elde etmek için bizim katımızda kendine bir vekil de bulamazsın. 17. sure (İSRÂ) 86. ayet (Resmi: 17/İniş:50/Alfabetik:46)
De ki: "Sizi gece ve gündüz Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır, hayır! Onlar, Rablerinin zikrinden/Kur'an'ından yüz çeviriyorlar. Yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar. 21. sure (ENBİYÂ) 42-43. ayet (Resmi: 21/İniş:73/Alfabetik:21)
İşte haklarında söz söyledikleriniz de
sizi yalanladılar. Artık ne azabı savabilirsiniz ne de yardımcı olabilirsiniz.
Zulmedenlerinize zorlu bir azap tattıracağız. 25. sure (FURKÂN) 19.
ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki
kendilerinden öncekilerin sonları nice olmuş görsünler? Onlar, hem kuvvetçe hem
de yeryüzündeki eserler bakımından bunlardan daha zorlu idiler. Ama Allah
onları günahları yüzünden yakaladı. Ve Allah'a karşı bir koruyanları da olmadı.
40. sure (MÜ'MİN) 21. ayet (Resmi:
40/İniş:60/Alfabetik:69)
"Bir gündür ki o, sırtınızı dönerek
kaçmaya çalışırsınız fakat Allah'a karşı sizi koruyacak kimse olmaz. Allah'ın
saptırdığının, yol göstereni yoktur." 40. sure (MÜ'MİN) 33. ayet
(Resmi: 40/İniş:60/Alfabetik:69)
Yahut da şöyle diyorlar: "Uyduruyor onu!" De ki: "Eğer uydursaydım onu, hiçbir şeye sahip olamazdınız Allah'tan kurtarmak için beni. İçine gömüldüğünüz yaygarayı en iyi bilen O'dur. Benimle sizin aranızda tanık olarak O yeter. Çok affedici, çok merhametlidir O." 46. sure (AHKAF) 8. ayet (Resmi: 46/İniş:66/Alfabetik:3)
Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu. O gün, tuzakları kendilerine bir yarar sağlamayacak; onlara yardım da edilmeyecek! 51. sure (ZÂRİYÂT) 44-46. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Ehlikitap'tan küfre sapanları, ilk
toplanma gününde yurtlarından O çıkardı. Siz onların çıkacaklarını
sanmamıştınız; onlarsa kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını
zannetmişlerdi. Ama Allah onlara hiç ummadıkları yerden geldi, yüreklerine
korku saldı; kendi evlerini kendi elleriyle ve iman sahiplerinin elleriyle
tahrip ediyorlardı. Artık ibret alın, ey gözleri olanlar! 59.
sure (HAŞR) 2. ayet (Resmi: 59/İniş:95/Alfabetik:35)
İbrahim'le, beraberinde olanlarda sizin için çok güzel bir örnek vardır. Hani, onlar toplumlarına şöyle demişlerdi: "Biz sizden de Allah dışındaki kulluk ettiklerinizden de uzağız. Sizi tanımıyoruz. Sizinle bizim aramızda, siz Allah'a, yalnız Allah'a inanıncaya kadar, sürekli düşmanlık ve nefret olacaktır." Ancak İbrahim babasına şöyle demişti: "Senin için hep af dileyeceğim ama Allah'tan sana gelecek şeyi geri çevirme gücüm yoktur. Ey Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız sana yöneliyoruz! Dönüş yalnız sanadır!" 60. sure (MÜMTEHİNE) 4. ayet (Resmi: 60/İniş:111/Alfabetik:71)
Allah, küfre sapanlarla ilgili olarak Nûh'un karısı ile Lût'un karısını örnek verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki barışçı kulun nikâhı altında idiler, onlara hıyanet ettiler de eşleri, Allah'tan onlara gelecek olanı hiçbir şeyle geri çeviremediler. Şöyle dendi onlara: "Girin ateşe diğer gireceklerle birlikte!" 66. sure (TAHRÎM) 10. ayet (Resmi: 66/İniş:106/Alfabetik:97)
Söyle onlara: "Diyelim ki, Allah beni ve beraberindekileri öldürdü, yahut bize acıdı. Peki, kâfirleri korkunç bir azaptan kim kurtaracak?" 67. sure (MÜLK) 28. ayet (Resmi: 67/İniş:77/Alfabetik:68)
Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız. 69. sure (HÂKKA) 47. ayet (Resmi: 69/İniş:78/Alfabetik:34)
Hataları yüzündendir ki boğuldular, ateşe
atıldılar. Kendileri için, Allah dışında yardımcılar bulamadılar. 71.
sure (NÛH) 25. ayet (Resmi: 71/İniş:71/Alfabetik:83)
De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam." 72. sure (CİN) 22. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
17. MUHTELİF
a) Bekçiler
Kulları üzerinde egemenlik sahibi Kaahir'dir O. Üzerinize koruyucular gönderir. Nihayet ölüm birinize geldiğinde, elçilerimiz onu vefat ettirirler. Ne vaktinden önce iş yaparlar onlar ne de vaktinden sonra. 6. sure (EN'ÂM) 61. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
İnkar edenler bölük bölük cehenneme sevk edilirler. Oraya geldiklerinde onun kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size, içinizden resuller gelmedi mi ki, Rabbinizin ayetlerini karşınızda okusunlar ve sizi şu gününüze kavuşmanız hususunda uyarsınlar?" Onlar: "Evet, derler, geldiler ama inkarcılar hakkında azap hükmü hak oldu." Şöyle denilir: "Girin cehennemin kapılarından! Orada sürekli kalacaksınız. Büyüklük taslayanların barınağı ne de kötüymüş!" Rablerinden korkanlar da bölükler halinde cennete sevk edilirler. Oraya geldiklerinde, cennet kapıları da kendilerine açıldığında, oranın bekçileri onlara şöyle derler: "Selam size! Tertemizsiniz. Hadi girin şuraya, sürekli kalıcılar olarak!" 39. sure (ZÜMER) 71-73. ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik:114)
"Biz göğe gerçekten dokunduk da onu
titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla/alevlerle doldurulmuş
bulduk." 72. sure (CİN) 8. ayet (Resmi: 72/İniş:40/Alfabetik:16)
Ve şu kuşkusuz ki, sizin üzerinizde
koruyucular, bekçiler var. 82. sure (İNFİTÂR) 10. ayet (Resmi:
82/İniş:82/Alfabetik:42)
Oysaki kendileri, inananlar üzerine bekçi gönderilmemişti. 83. sure (MUTAFFİFÎN) 33. ayet (Resmi: 83/İniş:86/Alfabetik:65)
b) Kanatlar (Kollar)
Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap'ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler. 6. sure (EN'ÂM) 38. ayet (Resmi: 6/İniş:55/Alfabetik:20)
Sakın, onlardan bazı çiftlere verdiğimiz nimet ve zevklere gözlerini dikme. Onlar için tasalanma da. Müminler için kanadını indir sen! 15. sure (HİCR) 88. ayet (Resmi: 15/İniş:54/Alfabetik: 36)
Rahmetten yerlere eğilme kanadını onlar için indir ve de ki: "Rabbim, merhametli davran onlara, tıpkı küçüklüğümde beni koruyup büyüttükleri gibi." 17. sure (İSRÂ) 24. ayet (Resmi: 17/ İniş:50/Alfabetik:46)
"Bir de elini koynuna sok! Bir başka mucize olarak lekesiz, bembeyaz bir halde çıksın."
20. sure (TÂHÂ) 22. ayet (Resmi: 20/İniş:45/Alfabetik:96)
Müminlerin sana uyanlarına kanadını
indir. 26. sure (ŞUARA) 215. ayet (Resmi: 26/İniş:47/Alfabetik:94)
"Elini koynuna sok, lekesiz bembeyaz
çıkıversin. Korkudan açılan kollarını kendine çek. İşte bunlar, Firavun ve
kodamanlarına karşı Rabbinden sana güçlü iki kanıttır. Firavun ve yardakçıları
yoldan çıkmış bir güruhtur." 28. sure (KASAS) 32. ayet
(Resmi: 28/İniş:49/Alfabetik:53)
Hamd, Fâtır olan Allah'adır; gökleri ve
yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan O'dur.
Yaratışta/yaratılmışlarda dilediğini artırır O. Hiç kuşkusuz, Allah her şeye
gücü yetendir. 35. sure (FATIR) 1. ayet (Resmi: 35/İniş:43/Alfabetik:24)
Üstlerinde, kanatlarını açıp kapayarak uçun kuşları hiç görmediler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Kuşkusuz O, her şeyi görmektedir. 67. sure (MÜLK) 19. ayet (Resmi: 67/İniş:77/ Alfabetik:68)
c) Ağırlık, Zerre Kadar
Allah zerre kadar zulüm yapmaz. Küçücük bir iyilik olsa onu kat kat artırır ve kendi katından da büyük bir ödül verir. 4. sure (NİSA) 40. ayet (Resmi: 4/İniş:98/Alfabetik:82)
Eğer Allah, insanları zulümlerine karşı
cezalandırsaydı, yeryüzünde debelenen bir şey bırakmazdı. Ama öyle yapmıyor,
onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Süreleri geldiğinde ise ne bir saat
geri kalırlar ne de öne geçebilirler. 16. sure (NAHL) 61. ayet
(Resmi: 16/İniş:70/ Alfabetik: 75)
Küfre sapanlar şöyle dediler: "Kıyamet saati bize gelmez!" De ki: "Hayır, öyle değil! Gaybı bilen Rabbime yemin olsun ki, o size mutlaka ve mutlaka gelecektir! Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile Rabbimden gizli kalmaz." Zerreden daha küçük veya daha büyük hiçbir istisna olmamak üzere, her şey apaçık bir Kitap'ta belirlenmiştir. 34. sure (SEBE') 3. ayet (Resmi: 34/İniş:58/Alfabetik:91)
De ki: "Allah dışındaki o bir şey sandıklarınızı çağırın/onlara yalvarın! Ama onlar, göklerde de yerde de zerre kadar bir şeye sahip olamazlar. O göklerde ve yerde onların ortaklığı da yoktur. Ve O'nun onlardan bir destekçisi de yoktur." 34. sure (SEBE') 22. ayet (Resmi: 34/İniş:58/ Alfabetik:91)
Artık, kim bir zerre miktarı hayır üretmişse onu görür. Ve kim bir zerre miktarı şer üretmişse onu görür. 99. sure (ZİLZÂL) 7-8. ayet (Resmi: 99/İniş:91/Alfabetik:112)
d) Uyku
O, odur ki, geceleyin sizi öldürür. Gün boyunca neler yapıp neler kazandığınızı bilir. Sonra, belirlenmiş süre işletilip tamamlansın diye, gün içinde sizi diriltir. Nihayet O'nadır dönüşünüz. Sonra, yapıp ettiklerinizi size haber verecektir. 6. sure (EN'ÂM) 60. ayet (Resmi: 6/ İniş:55 /Alfabetik:20)
Nice yurtları ve medeniyetleri yere
batırdık biz. Öyle ki, geceleyin yahut öğle uykusu uyumakta oldukları bir
sırada azabımız tepelerine iniverdi. 7. sure (A'RAF) 4. ayet
(Resmi: 7/ İniş:39/ Alfabetik:9)
O kentlerin halkı, uyudukları bir sırada,
şiddetimizin bir gece kendilerine gelmeyeceğinden emin mi idiler? 7.
sure (A'RAF) 97. ayet (Resmi: 7/İniş:39/Alfabetik:9)
O zaman sizi, Allah'tan bir güven olmak üzere hafif bir uyku bürüyordu; sizi onunla temizlemek, şeytanın pisliğini sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak, ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten bir su indiriyordu. 8. sure (ENFÂL) 11. ayet (Resmi: 8/İniş:93/ Alfabetik:22)
Yahut dönüp dolaşmaları sırasında
kendilerini yakalamayacağından... Onlar buna engel de olamazlar. 16.
sure (NAHL) 46. ayet (Resmi: 16/İniş:70/Alfabetik:75)
O'dur sizin için geceyi elbise, uykuyu dinlence yapan. Gündüzü, dağılıp yayılma zamanı yapan da O'dur. 25. sure (FURKÂN) 47. ayet (Resmi: 25/İniş:42/Alfabetik:29)
Gece ve gündüz uyumanız, onun lütfundan
nasip aramanız da O'nun ayetlerindendir. Bunda, işitebilen bir toplum için
elbette ibretler vardır. 30. sure (RÛM) 23. ayet (Resmi: 30/İniş:84/Alfabetik:87)
Allah, canları, ölümleri sırasında alır,
ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini
alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice
düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. 39. sure (ZÜMER) 42.
ayet (Resmi: 39/İniş:59/Alfabetik: 114)
Gecenin pek azında uyumaktaydılar. 51. sure (ZÂRİYÂT) 17. ayet (Resmi: 51/İniş:67/Alfabetik:111)
Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da, 68. sure (KALEM) 19. ayet (Resmi: 68/İniş:2/Alfabetik:51)
Sizin
uykunuzu bir dinlenme/bir rahatlama/bir tür ölüm yaptık. 78.
sure (NEBE) 9. ayet (Resmi: 78/İniş:80/Alfabetik:79)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder