İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

16 Mart 2016 Çarşamba

ZORBAYA KARŞI ÇIKIŞ VE FİRAVUN




ZORBALARA KARŞI ÇIKMAYANLAR MÜMİN OLAMAZ!

11 Haziran 2013, 12:33

Yaşar Nuri Öztürk
info@yasarnuri.com

Zorbalığa ve zorbalara tepki vermeyerek onlara itaati meşrulaştıran, hele bir de bunu dinleştirenlerin Allah’ın düşmanı olduklarını bize öğreten tek kitap Kur’an’dır.

İslam ümmetine ve Anadolu halklarına ilk kez bu satırların yazarı tarafından gösterilen bu gerçeğin ayrıntılarını, yeni çıkan ‘Kur’an’ı Tanıyor musunuz?’ adlı eserimden lütfen okuyun.


Tam bu noktada, insanlığın önünde dev bir meşale yakan Zühruf suresi 54-56. ayetleri görmekteyiz:
Firavun, toplumunu küçümseyip horladı, onlar da ona itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan sapmış bir toplum idiler. Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince, biz de onlardan öç aldık; hepsini suya gömüverdik. Onları, sonra gelecekler için bir selef ve bir örnek yaptık.”


Bu ayetleri, tefsir kurallarını (semantik ve hermenötik incelikleri) dikkate alarak değerlendirdiğimizde şu gerçeklerin altını çizmemiz gerekiyor:

1. Firavunların yani diktatörlerin horlayıp ezmesi ile toplumun ona itaati arasında bağlantı vardır. O itaat olmasaydı bu horlayıp ezme de olmayacaktı.
2. Firavunların horlayıp ezmesine isyan yerine itaatle karşılık verilmesi Tanrı’yı öfkelendirir; Tanrı bunun üzerine o itaatçı kitleden intikam alır.


Bu Kur’ansal gerçekler, zulme ve şirke karşı çıkışın ölümsüz önderlerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından şöyle ifade edilmiştir:

“Dünyada her millet, icraatına ortak olduğu hükûmetin mesuliyetine ortak sayılır.”


Kur’an, bir kitlenin içinden birileri zalimlerle işbirliği yapmadıkça o kitlenin zulüm ve istilaya yenik düşmeyeceğini bildirmektedir. Kur’an, Zühruf 54. ayette kullandığı sözcüğü kullanarak kendisini tebliğ eden Peygamber’e şu emri vermektedir:

“Gerçeği hakkıyla göremiyor olanlar seni asla küçümsemesin / ezip horlamasın!” (Rum, 60)


HZ. MUHAMMED NEYİN SEMBOLÜ?

 Mesele gelip gelip şurada düğümleniyor: Hz. Muhammed, özgürlüklerin ve esaret tanımamamın sembolü müdür yoksa daha çok namaz kılmanın, daha görkemli sarık sarmanın sembolü mü?

Kur’an, birinci şıkkı onaylıyor. Hz. Muhammed bu şıkka göre yaşadı ve onu miras bıraktı.

Emevî, bu mirası yozlaştırıp ‘özgürlüklerin Peygamberi’ni ‘daha çok namaz kılmanın, daha görkemli Arap sarığı sarmanın sembolü’ haline getirdi.


 Bu saptırma ve yozlaştırmaya ilk büyük isyan İmamı Âzam Ebu Hanîfe’den geldi.

Arap fistanı ile Arap saltanatlarını dinleştirenler, İmamı Âzam’ı ‘namazsız ve isyancı bir din’ kurmakla, ‘ümmeti kana ve kılıca bulaştırmak’la suçladılar.

İmamı Âzam, Hz. Peygamber’i özgürlüklerin ve esaret tanımamanın sembolü olarak öne çıkarmanın faturasını başıyla ödedi. Ve İslam tarihi asırlarca Emevî zihniyetiyle yürüdü hâlâ da o zihniyetle yürümektedir.


 Ahzâb 57. ayete göre, “Allah’a ve Peygamber’e eziyet edenler lanetlenmişlerdir.” Peygamber’e eziyeti anlamakta zorluk çekilmez ama “Allah’a eziyet nasıl olur?” diye sorulmaktadır. Zühruf 55. ayet bu sorunun cevabını getiriyor: Zulüm karşısında pasif kalarak zalimlere dolaylı destek vermek, Allah’a eziyet etmektir. Allah bundan öylesine rahatsız olmaktadır ki bunu bir intikam sebebi sayıyor.


Despotlara itaat, Allah’ı öfkelendiren tek kötülüktür. Hûd suresi 59. ayet bunu, ‘inatçı zorbaların emrine uymak’ şeklinde tanımlıyor.


Dip not

ELİAÇIK: FİRAVUNLUK SİSTEMİ AYNEN DEVAM EDİYOR


İhsan Eliaçık hoca, geçmişte Firavunların halkı kandırdığı yöntemlerin günümüzde de varolduğunu belirterek, " Geçmişte çeşitli sihirbazlık yöntemleri ile halk itaat etmeye zorlanıyordu. Günümüzde ise birileri atom bombasını keşfetti ve sonra da dünyanın egemen gücü oldu. Firavunluk sistemi yok olmadı devam ediyor" dedi.


Eliaçık hoca, Hazreti Musa ve firavun arasındaki mücadelenin günümüz dünyasında çok iyi irdelenmesi ve anlaşılması gerektiğini vurgulayarak, "Firavunluk sistemi sona ermiş değil. Aynen devam ediyor" dedi

O dönemin tefsirini çarpıcı detaylarla anlatan ve klasik tefsirlerin aksine yaşananların sadece bilgi ışığında gerçekleştiğini belirten Eliaçık hoca, şunları söyledi:


 " Hazreti Musa, Firavunun yerine geçmesi için bizzat onun sarayında yetiştirildi. Bir sürü dil biliyordu. Yönetim bilgisine sahipti. Askerlik bilgisine sahipti. Ancak Musa aleyhisselam içinden çıktığı saraya isyan ederek, halkın safına geçti. Halkı etrafına topladı ve firavunluğa karşı kıyam etti. 

Kıyam edince de toplanacaklar ve Mısır'dan çıkacaklardı. Mısır'dan çıkış için suların çekilme zamanı diye bir dönem vardı. Yani yaz aylarına denk gelince ırmak suları çekiliyor, ortaya kara yolu çıkıyordu. Musa'da çıkışı buna denk getirdi ve çıkışı çok önceden planladı. 

Mısır'dan çıkış tam 3 ay sürdü. Gruplar halinde ülkeyi terk ettiler,  en son grup çıkarken fark etti firavun onları. Ardından peşlerine düştü ve takip etti. Bu esnada her iki taraftan da ölenler oldu. Firavun'un atı da tökezledi ve düştüğü suda boğularak öldü. Ancak ordusu değil. Kendisi suda boğuldu. 

Önemli olan Firavun'un ölmesidir. O ölünce kalan askerlerin zaten bir önemi yoktur. Dolayısıyla geride kalanlar oldu. Bu da bize gösteriyor ki Firavunluk sistemi yine devam etti ve etmekte."

MUSA'NIN YAPTIĞI KARŞISINDA TÜKENİYORLAR...

" Hazreti Musa, 10 yıl Mısır'ın dışında bu Firavun rejiminin nasıl ayakta durduğunu çözmeye çalıştı. İki denizin birleştiği yerde adamlara sorup durdu bu düzen nasıl işliyor diye. 

Firavunun sihirbazları vardı. Bunlar elde ettikleri özellikle kimya bilgisi ile halkı tehdit ediyor, korkutuyor ve kendilerine itaat ettiriyorlardı. Asayı yılan yapıyorlar. Halka da 'Sizi de böcek yaparız' diyorlardı. Halkta korkup boyun eğiyordu. Tıpkı bugünkü gibi 'Atom bombası var. Bunu üzerinize atarız ve hepinizi öldürürüz, itaat edin' demek gibi. Bugünkü karşılığı budur.

Bilim adamları atom bombasının bilgisine ulaştı ve bunu pentagona verdi, o da bunu insanların üzerine kullandı ve dünyanın lideri oldu. 

Firavun da böyleydi. Kendi zamanında o sihirbazlık bilgilerini halkın aleyhine kullanıyordu. Milletin gözünü boyuyorlardı. Musa da onların içinden çıktığı için 'Ben bunlara göstereceğim' dedi. Sihirbazları deşifre etmek için asayı yılan yapma numarasını öğrendi. Bunun bilgisine sahip oldu ve o bilgiyle onlara karşı koydu.

Baktı ki numara şu: Klasik bilgilerde de yer alır bunlar. Bizim Kayseri'de de sucuk yapımında kullanılan bağırsaklar vardır. Bu bağırsağı alıyorlar. İçini boşaltıp kurutuyorlar ve ona bir şekil veriyorlar ve üzerini de yılan gibi boyuyorlar. Tuttuğu zaman asa gibi duruyor. İçini de cıva ile dolduruyorlar. Sıcak bir yere attığın zaman hareket ediyor. Ve güya yılana dönüşüyor. Numara bu.

Bunun üzerine gidip meydan okuyor. 'Siz sahtekârlarsınız' diyor. Bilgi herkese açıktır. 'Herkes araştırıp bilgiye ulaşabilir' diyor. Allah kimseyi özel imtiyazlı yaratmamıştır' diyor. 'Aynını ben de yapacağım meydan okuyorum. Gelsinler Firavunun kendisi de gelsin aynısını bende yapacağım' diyor. 

Toplanıyorlar ve büyücüler numaralarını yapıyorlar. Sonra Musa'da atıyor asasını ve aynını yapıyor. Aslında Musa asasını atarken onlar onun rezil olacağını, bir şey yapamayacağını sanıyor.

Ancak gördükleri karşısında şok oluyorlar. Aynısını yapınca kendileri rezil oluyor, kahroluyor, tükeniyorlar. Halkın karşısında kendileri rezil oluyorlar. Bunun yarattığı etki karşısında tutunamıyorlar. Yoksa klasik tefsirlerde söylendiği gibi Musa'nın asası hepsini alıp yutmuyor."

Haber Kaynağı: yuzdeyuzhaber




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder