İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

28 Mart 2016 Pazartesi

IV. A. 1. KAVRAM OLARAK, İTİKAT, İMAN ESASLARI - 1

IV.       İTİKAT. 1

A.     İMAN ESASLARI. 1

1.KAVRAM OLARAK, İTİKAT, İMAN ESASLARI: 1

2/285*: İtikat: Ahiret: Yargılanma (Hesap): Allah'ın Bağışlaması (Af): Dua ile Allah'ın bağışlamasını / Affını istemek. Bak: 2/285-286; 3/16-17, 147, 159, 193; 4/64; 7/53, 151, 153; 11/47; 12/92, 98; 14/41, 19/47; 24/62; 26/51, 82, 86; 28/16; 38/24, 35; 40/7; 42/5; 47/19; 51/18; 59/10; 60/5, 12; 63/5-6; 66/8; 71/10, 28.

2*2/285: Allah, Peygamberlerden bir kısmını diğerlerine üstün kılmıştır. Müslümanlar her birini diğerlerinden ayırmamalıdır. Peygamberleri yaratan ve görevlendiren Tanrı her birisine farklı özellikler ve üstünlükler vermiştir. Onları üstünlük yarışına sokmak bize düşmez. Bak: 17/55.

**2/285: Müslümanlar peygamberlerin hiçbiri arasında ayırım yapmamalıdır. Bak: 2/285: 2/136; 3/84. 5

PEYGAMBERLERİ YARIŞTIRMA.. 5

2/62*: Kavram Olarak, Din: Mevcut Dini Guruplar: Sabiiler. Bak: 22/17; 5/59. 8

2/62**: Din: Mevcut Dini Guruplar: Kitap Ehli (Ehli Kitap):Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında vahiy haberleri / doğru bilgiler: İçlerinde iman ve salih amel sahipleri vardır, onlar tasalanmayacaklar. Bak: 3/113-115, 199, 4/162; 5/44, 65-66, 69, 82-85; 7/159; 13/36; 22/17; 57/27; 61/14. 8

2/62***: Kavram olarak, İtikat: İman Esasları. Bak: 2/285; 3/84; 4/136, 150-152, 170; 5/69; 57/28; 64/8. 10

2/62****: Tarih ve Kıssalar: Peygamber Kıssaları: Hz. Musa, Harun ve İsrailoğulları: İsrailoğulları, Kitap ehli, İnanıp salih amel işleyenleri Hakla buluşmuştu. Bak: 2/69; 5/69; 7/159, 165; 26/97; 32/23; 46/10; 61/14. 11

KURAN'DA İNANÇ KONULARI. 11



IV.                  İTİKAT

A.                İMAN ESASLARI

1. KAVRAM OLARAK, İTİKAT, İMAN ESASLARI:


 
2. sure (BAKARA) 285. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)



Y.N. Öztürk :
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: "Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız sanadır."

Dipnot:

2/285*: İtikat: Ahiret: Yargılanma (Hesap): Allah'ın Bağışlaması (Af): Dua ile Allah'ın bağışlamasını / Affını istemek. Bak: 2/285-286; 3/16-17, 147, 159, 193; 4/64; 7/53, 151, 153; 11/47; 12/92, 98; 14/41, 19/47; 24/62; 26/51, 82, 86; 28/16; 38/24, 35; 40/7; 42/5; 47/19; 51/18; 59/10; 60/5, 12; 63/5-6; 66/8; 71/10, 28.


2/285*: DUA İLE ALLAH'IN BAĞIŞLAMASINI / AFFINI İSTEMEK:
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: 'Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız sanadır.' 2/285. 

Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez / teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir / kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir / kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. 'Ey Rabb'imiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabb'imiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabb'imiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme. Affet bizi, bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ'mızsın. Küfre sapanlar topluluğuna karşı yardım et bize!' 2/286.

Kullar ki şöyle derler: 'Ey Rabbimiz, kuşkusuz olarak sana inandık. Bağışla günahlarımızı, ateş azabından koru bizi.' Kullar ki sabredenlerdir, özü-sözü doğru olanlardır, ilahî huzurda duranlardır, nimet ve imkânlardan başkalarını yararlandıranlardır; seherlerde, bağışlanmak için yakaranlardır. 3/16-17.
Sözleri yalnız şu olmuştur: 'Ey Rabbimiz! Bağışla bizim günahlarımızı, affet işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!' 3/147.

Allah'tan bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba-saba, katı yürekli olsaydın senin çevrenden kesinlikle dağılır giderlerdi. O halde bağışla onları, af dile onlar için; iş ve yönetim konusunda da onlarla şûraya git. Bir kez azmettin mi de artık Allah'a güvenip dayan. Allah, tevekkül edenleri sever. 3/159.

'Ey Rabbimiz! Bir çağırıcının, 'Rabbinize inanın!' diye imana çağırdığını işittik ve iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla bizim. Kötülüklerimizin üstünü ört ve bize iyilerle birlikte ölmek nasip et.' 3/193. 

Biz hiçbir resulü, Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi dışında bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, öz benliklerine zulmettiklerinde sana gelip Allah'tan af dileseler, resul de kendileri için af dileseydi, elbette ki Allah'ı tövbeleri cömertçe kabul eden bir Rahîm olarak bulacaklardı. 4/64. 

Onun yalnız tevilini gözetirler. Onun tevili geldiği gün, daha önce onu unutanlar şöyle derler: 'İnan olsun, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler. Acaba bizim için şefaatçiler var mı ki, bize şefaat etsinler yahut daha önce yaptıklarımızdan başkasını yapalım diye geri gönderilebilir miyiz?' Öz benliklerini hüsrana ittiler. İftiralarına alet ettikleri, onlardan uzaklaşıp kayboldu. 7/53. 

Musa şöyle yakardı: 'Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Rahmetine sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin.' 7/151. 

Musa, bizimle buluşma vakti için toplumundan yetmiş adam seçti. Şiddetli sarsıntı onları yakalayınca Musa şöyle dedi: 'Rabbim, dileseydin, onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi helak mi edeceksin? Bu iş senin imtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini şaşırtır, dilediğine yol gösterirsin. Sen bizim Veli'mizsin. O halde affet bizi, acı bize. Sen affedenlerin en hayırlısısın.' 7/155.

Nûh dedi: 'Rabbim! Hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum.' 11/47. 

Yûsuf dedi: 'Bugün azarlanmayacaksınız. Allah sizi affeder. O, rahmet edenlerin en merhametlisidir.' 12/92. 

Dedi: 'Rabbimden sizin için af dileyeceğim. Çok affedicidir O, çok merhametlidir.' 12/98.

'Rabbimiz, hesabın ortaya geleceği gün; beni, anne babamı ve inananları affet!' 14/41. sure (İBRÂHİM) 41. 

Dedi: 'Selam sana! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok lütufkârdır.' 19/47. 

Müminler o insanlardır ki, Allah'a ve O'nun resulüne inanırlar. Resulle beraber, ortaklaşa bir iş üzerinde bulundukları zaman, ondan izin almadan çekip gitmezler. O senden izin isteyenler var ya, onlar Allah'a ve O'nun resulüne iman edenlerdir. Bazı uğraşları için senden izin istediklerinde, onlardan dilediğine izin ver ve kendileri için af dile. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 24/62.

Ümidimiz odur ki, Rabbimiz hatalarımızı bağışlar çünkü biz ilk inananlar olduk.' 26/51. 

'Din gününde hatalarımı affetmesini umup durduğum da O'dur.' 26/82.

'Babamı da affet. Çünkü o, sapmışlardandır.' 26/86.

'Rabbim, öz benliğime zulmettim, beni affet' diye yakardı da Allah onu affetti. Gafûr O'dur, Rahîm O'dur. 28/16.

Davûd dedi ki: 'Vallahi, senin bir tek koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiş. Zaten ortaklardan birçoğu birbiri aleyhine haksızlık ve zulme sapar. İman edip hakka ve barışa yönelik işler yapanlar böyle değildir. Ama onlar da pek azdır.' Davûd, kendisini imtihan ettiğimizi düşündü; hemen Rabbinden af diledi; rükû ederek yerlere eğildi ve Allah'a yöneldi. 38/24. 

Şöyle yakardı: 'Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk / saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin Vahhâb!' 38/35. 

Arşı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindeki şuurlular Rablerinin hamdi ile tespih ederler ve ona inanırlar. İman sahipleri için de şöyle af dilerler: 'Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehennem azabından koru!' 40/7.

Gökler, üstlerinden çatlayacak gibi titreşiyor. Melekler de Rablerinin hamdiyle tespih ediyorlar ve yeryüzündekiler için af diliyorlar. Gözünüzü açıp kendinize gelin! Allah'tır ancak hep affeden, hep merhamet eden. 42/5. 

Allah'tan başka tanrı olmadığını kuşkusuzca bil! Hem kendi günahın için hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için af dile. Allah sizin, dönüp dolaşacağınız yeri de varıp ulaşacağınız yeri de bilir. 47/19.

Seher vakitlerinde af dilemekteydi onlar. 51/18. 

Onlardan sonra gelenler de şöyle derler: 'Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi affet; kalplerimizde, inananlara karşı bir düşmanlık bırakma! Rabbimiz, sen çok şefkatli, çok merhametlisin!' 59/10. 

'Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz kudretin, sonsuz hikmetin sahibisin.' 60/5.

Ey Peygamber! İnanmış kadınlar sana gelip Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ortaya sürmemeleri, iyilik ve güzelliği belirlenmiş bir işte sana isyan etmemeleri hususunda seninle bey'atleşmek isterlerse, onlarla bey'atleş ve onlar için Allah'tan af dile! Kuşkusuz, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 60/12. 

Onlara, 'Hadi gelin, Allah resulü sizin için af dilesin!' dendiğinde kafalarını öteye çevirirler. Ve sen onların böbürlenmiş bir halde dönüp gittiklerini görürsün. Sen onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez. 63/5-6. 

Ey iman edenler! Etkili öğüt veren bir tövbe ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, çirkinliklerinizi ve günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah, peygamberi ve onunla birlikte inananları utandırmayacaktır. Onların ışığı önlerinden ve sağ yanlarından koşup gelir. Şöyle derler: 'Ey Rabbimiz! Işığımızı tamamla ve bizi bağışla! Sen her şeye Kadîr'sin, her şeye gücün yeter.' 66/8. 

Ve şöyle dedim: 'Rabbinizden af dileyin! O, bağışlamayı çok sevendir.' 71/10. s

'
Rabbim! Beni, anne babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını artır!' 71/28.


MKA


*2/285: Allah, Peygamberlerden bir kısmını diğerlerine üstün kılmıştır. Müslümanlar her birini diğerlerinden ayırmamalıdır. Peygamberleri yaratan ve görevlendiren Tanrı her birisine farklı özellikler ve üstünlükler vermiştir. Onları üstünlük yarışına sokmak bize düşmez. Bak: 17/55.


**2/285: Müslümanlar peygamberlerin hiçbiri arasında ayırım yapmamalıdır. Bak: 2/285: 2/136; 3/84.

2/285: 'Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: 'Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız sanadır.'

Hıristiyanlar gibi müslümanlar da elçilerini diğer elçilerle üstünlük yarışına sokarak Kuran ile çelişen iddialarda bulunmuşlardır. Peygamber Muhammed'in diğer peygamberlerden üstün olduğunu desteklemek için yüzlerce Hadis ve mucize uydurulmuştur. 

Örneğin tüm evrenin Muhammed peygamber için yaratıldığı iddiası (levlake levlake lema khalaktul eflake) 'Hadis-i kudsi' diye Tanrı'ya yakıştırılmıştır. 

Muhammed peygambere iftira edilen 'cinsel mucizeler' ise onu seks düşkünü olarak tanıtmaktadır. Buhari başta olmak üzere 'sahih Hadis kitapları' Muhammed peygamberin seks hayatıyla ilgili iğrenç abartmalarla doludur. Kendi seks fantazilerini peygambere yakıştırdıkları yalanlarla kutsallaştıran din adamları yaptıklarının hesabını verecektir (6/112: 'İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar;' ).

2/136: 'Şöyle deyin: 'Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na / Allah'a teslim olanlarız.' 

3/84: 'De ki: 'Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına indirilmiş olana, Mûsa'ya, İsa'ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O'na teslim olanlarız.' .

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.


PEYGAMBERLERİ YARIŞTIRMA

2/285: 'Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: 'Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız sanadır.' 

17/55: Rabbin, göklerdeki ve yerdeki kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun biz, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik.

Hıristiyanlar gibi müslümanlar da elçilerini diğer elçilerle üstünlük yarışına sokarak Kuran ile çelişen iddialarda bulunmuşlardır. 

Peygamber Muhammed'in diğer peygamberlerden üstün olduğunu desteklemek için yüzlerce Hadis ve mucize uydurulmuştur. 

Örneğin tüm evrenin Muhammed peygamber için yaratıldığı iddiası (levlake levlake lema khalaktul eflake) 'Hadis-i kudsi' diye Tanrı'ya yakıştırılmıştır. 

Muhammed peygambere iftira edilen 'cinsel mucizeler' ise onu seks düşkünü olarak tanıtmaktadır. Buhari başta olmak üzere 'sahih Hadis kitapları' Muhammed peygamberin seks hayatıyla ilgili iğrenç abartmalarla doludur. Kendi seks fantazilerini peygambere yakıştırdıkları yalanlarla kutsallaştıran din adamları yaptıklarının hesabını verecektir. (6/112 - 113)

6/112-113: 'İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar + Ki âhirete inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler.'

Peygambere yakıştırılarak insanlara 'vahiy' adı altında sunulan yaldızlı sözlere, ahiret hayatını akıl ve bilgiye dayanarak onaylamamış olanlar inanır. 

İsa'yı Tanrı'nın oğlu olarak putlaştıranlar aslında İsa'nın baş düşmanlarıdır. 

Nitekim Buhari başta olmak üzere diğer Hadis kitaplarını Kuran ile karşılaştırarak incelediğinizde, o kitapları derleyenlerin aslında peygamberin baş düşmanı olduğunu göreceksiniz.

Edip Yüksel - MESAJ Kuran Çevirisi Dipnotlarından Alıntılanmıştır.



O'nun elçileri arasında hiçbirini ayırt etmeyiz.
2- Bakara suresi 285

Kuran'ın bu ayetine göre bizim Peygamberimiz'i, Hz. İbrahim'i, Hz. Musa'yı, Hz. Nuh'u, Hz. İsa'yı yarıştırmamız yasaktır.' Bizim Peygamberimiz en üstündür.' dememiz yasaktır. 

Museviler'in ve Hıristiyanlar'ın düştükleri bu hataya, Kuran'ın bu açık ayetine rağmen ne yazık ki düşülmüştür.

Peygamberimiz'in sayesinde tüm insanların yaratıldığı, Peygamberimiz olmasa ne dünya, ne de daha birçok mekânın yaratılmayacağı şeklindeki meşhur uydurma, hadis başlığıyla insanlara yutturulmuştur. Oysa Kuran'da böyle bir ifade geçmemektedir. 

Peygamberimiz'in hammaddesinin diğer insanlardan ayrı olup nurdan yaratıldığı, Kuran'da anlatılmayan yüzlerce mucizesinin olduğu, namaz vakitleri için adeta Allah'la pazarlık yaptığı şeklindeki uydurmalar hep Peygamber putlaştırma gayretlerinin neticesidir.

Bu gayret sonucu Peygamberimiz'e utanç kaynağı olacak şekilde cinsel mucizeler yakıştırılmış, kişileri kötürüm etmek için beddualar ettiği iftiraları ileri sürülmüştür. 

Tüm bu iftiralar hep uydurulmuş hadislerle halka sunulmuştur ki, kutsala karşı gelme korkusunu içinde taşıyan ve dini az bilen halk, bu uydurmaları itirazsız kabullensin.

Diğer dinlerin düştüğü hataları Kuran'da okuyup, onları hem eleştirip, hem de aynı hataya düşmek ne acıdır!

Diğer bir uydurma hadise göreyse tüm Peygamberler kıyamet günü kendi dertlerine düşmüşken, Peygamberimiz 'ümmetim, ümmetim' diyerek ümmetini düşünecektir.

Bu uydurma kaş yapayım derken, göz çıkarmanın çok güzel bir örneğidir. Peygamberimiz'i yüceltmek isteyenler, diğer Peygamberler'in bencilliği manasına gelebilecek yukarıdaki hadisi uydurmuşlardır.

Bunlar Peygamberimiz'i diğer Peygamberlerle yarıştırmakla kalmamış; 1-Hz.Muhammed 2-Hz. İbrahim, 3-Hz. Musa, 4-Hz. İsa şeklinde diğer Peygamberler'i de üstünlük sırasına göre dizerek hadlerini iyice aşmışlardır.

Seni sapmış bulup doğru yola iletmedi mi?
93-Duha suresi 7

Bu ayete göre Peygamberimiz vahiy gelmeden önce sapmış bir haldedir. Allah'ın gönderdiği vahiy ile düzelmiştir. Allah'ın açıkça söylediği bu gerçeğe Şura suresi 52. ayette de rastlıyoruz.

İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin.
42-fiura suresi 52

Bazı gelenekçiler Peygamberimiz'in vahiy almadan önce de hak bir dine mensup olduğunu söyleyerek ayetlerle açıkça çelişmektedirler.

Bu ayetlerin birinden Peygamberimiz'in evvelden sapmış olduğu, diğerinden ise imanı, kitabı evvelden bilmediğini anlıyoruz.

Hak bir dine mensup olan nasıl imanı bilmez, nasıl kitabı bilmez, nasıl sapmış olur?

Peygamber'i Kuran'da anlatıldığı gibi değil de kafalarında şekillendirdikleri gibi bulmak isteyenlerin bu çelişkilere düşmeleri hiç de sürpriz değildir.

Gelenekçilerin düştükleri çelişkilerden biri de Peygamberimiz'in atalarında hiç putperest olmadığı ve bunun Hz. Âdem’e kadar böyle gittiği izahıdır.

Oysa Kuran'dan Hz. İbrahim'in babasının putperest olduğunu anlıyoruz. Hz. İbrahim'in Peygamberimiz'in atası olduğunu düşünürsek bu iddia da dayanaksız kalır.

Gerçi gelenekçi zihniyet, Hz. İbrahim'in babasından kasıt gerçek babası değil, üvey babasıdır veya amcasıdır şeklinde saptırmalara gitmektedir.

Ama Kuran'da açıkça babası denmektedir.

Bu çekiştirme gelenekçilerin dini bozucu zihniyeti için bir delil niteliğindedir.

Uydurulan Din, Kuran'daki Din E - Kitap


 
2. sure (BAKARA) 62. ayet (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)



Y.N. Öztürk :
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.

Dipnot:

2/62*: Kavram Olarak, Din: Mevcut Dini Guruplar: Sabiiler. Bak: 22/17; 5/59.


2/62*: MEVCUT DİNİ GURUPLAR, SÂBİÎLER VE MECUSÎLER:

Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. 2/62.

İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet günü ayrım yapacaktır. Allah, her şey üzerine Şehîd'dir, tanıktır. 22/17.

De ki: 'Ey Ehlikitap! Sadece şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Allah'a, bize indirilene, daha önce indirilene inanmışız. Doğrusu şu ki, sizin çoğunuz yoldan sapmış olanlardır.' 5/59.

MKA.


2/62**: Din: Mevcut Dini Guruplar: Kitap Ehli (Ehli Kitap):Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında vahiy haberleri / doğru bilgiler: İçlerinde iman ve salih amel sahipleri vardır, onlar tasalanmayacaklar. Bak: 3/113-115, 199, 4/162; 5/44, 65-66, 69, 82-85; 7/159; 13/36; 22/17; 57/27; 61/14.


2/62**: İÇLERİNDE İMAN VE SALİH AMEL SAHİPLERİ VARDIR, ONLAR TASALANMAYACAKLAR:

Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. 2/62. 

Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran / Allah huzurunda el bağlayan / hak ve adaleti ayakta tutan / kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah'ın ayetlerini okurlar. Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir. Yapmakta oldukları / yapacakları hiçbir hayır, nankörlükle karşılanmayacak / karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilmektedir. 3/113-115.

Ehlikitap'tan öyleleri var ki, Allah'a, size indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar. Allah karşısında ürperirler; Allah'ın ayetlerini basit bir ücret karşılığı satmazlar. İşte bunlar için Rableri katında kendilerine özgü ödüller vardır. Allah, hesabı, çabucak görüverir. 3/199./

Ama onların ilimde derinleşmiş olanları ve müminler, sana indirelene de senden önce indirilene de inanırlar. Namazı kılıcıdırlar, zekâtı vericidirler, Allah'a ve âhiret gününe inanırlar. İşte bunlara yakında büyük bir ödül vereceğiz. 4/162.

Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir. 5/44. 

Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık. Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbette ki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü! 5/65-66.

Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. 5/69.

Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk / hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir. 7/159.

Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilenle ferahlarlar. Ama hiziplerden bazıları onun bir kısmını inkâr ederler. De ki: 'Bana, yalnız Allah'a kulluk etmem, O'na ortak koşmamam emredildi. Ben O'na yakarır, O'na davet ederim. Dönüşüm de O'nadır.' 13/36.

İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet günü ayrım yapacaktır. Allah, her şey üzerine Şehîd'dir, tanıktır. 22/17.

MKA.


2/62***: Kavram olarak, İtikat: İman Esasları. Bak: 2/285; 3/84; 4/136, 150-152, 170; 5/69; 57/28; 64/8.


2/62***: İMAN ESASLARI:

Resul, Rabb'inden kendisine indirilene inanmıştır; müminler de. Hepsi; Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, resullerine inanmışlardır. Allah'ın resullerinden hiç birini ötekinden ayırmayız. Şöyle demişlerdir: 'Dinledik, boyun eğdik. Affet bizi, ey Rabb'imiz. Dönüş yalnız sanadır.' 2/285.

Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. 2/62. 

De ki: 'Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına indirilmiş olana, Mûsa'ya, İsa'ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O'na teslim olanlarız.' 3/84.

Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Kim Allah'ı, O'nun meleklerini, kitaplarını, resullerini ve âhiret gününü inkâr ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa gömülmüş olur. 4/136.

Onlar ki Allah'ı ve O'nun resullerini inkâr ederler, Allah'la O'nun resulleri arasını açmak isterler de 'bir kısmına inanırız, bir kısmını inkâr ederiz' derler; böylece imanla inkâr arasında bir yol tutmak isterler. İşte bunlar gerçek kâfirlerdir. Ve biz, kâfirler için yere batırıcı bir azap hazırladık. Allah'a ve O'nun resullerine iman edip onlardan birini ötekilerden ayırmayanlara gelince, Allah böylelerinin ödüllerini yakında kendilerine verecektir. Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir. 4/150-152.

Ey insanlar! Resul size Rabbinizden hakkı getirdi; artık inanın ona ki hayrınıza olsun. Nankörlük ederseniz göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 4/170.

Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve onun resulüne inanın ki size rahmetinden iki nasip versin: Size, kendisiyle yol açacağınız bir ışık lütfetsin ve sizi affetsin. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. 57/28.

Artık Allah'a, onun resulüne ve size indirdiğimiz nura inanın. Allah, yapmakta olduklarınızı iyiden iyiye haber almaktadır. 64/8.

Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. 5/69.

MKA.


2/62****: Tarih ve Kıssalar: Peygamber Kıssaları: Hz. Musa, Harun ve İsrailoğulları: İsrailoğulları, Kitap ehli, İnanıp salih amel işleyenleri Hakla buluşmuştu. Bak: 2/69; 5/69; 7/159, 165; 26/97; 32/23; 46/10; 61/14.


2/62****: İSRAİLOĞULLARI, KİTAP EHLİ, İNANIP SALİH AMEL İŞLEYENLERİ HAKLA BULUŞMUŞTUR:

Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. 2/62.

Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar. 5/69.

Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir. 7/159.

Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanları, yoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik. 7/165.

Beni İsrail bilginlerinin de onu bilmesi bunlar için bir belirti / kanıt değil mi? 26/197. 

Yemin olsun ki, Mûsa'ya Kitap'ı vermiştik. Böyleyken sen ona kavuşacağından kuşkuda olma! Biz onu İsrailoğullarına bir kılavuz yapmıştık. 32/ 23. 

De ki: 'Hiç düşündünüz mü? Eğer bu, Allah katından ise ve siz onu tanımamışsanız, İsrailoğullarından bir tanık da onun benzerine tanıklık edip inandığı halde, siz böbürlenmişseniz haliniz nice olur! Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez.' 46/10. 

Ey iman sahipleri! Allah'ın yardımcıları olun! Hani, Meryem oğlu İsa, havarilere: 'Allah'a gidişte benim yardımcılarım kimdir?' demişti de, havariler: 'Biz, Allah'ın yardımcılarıyız!' cevabını vermişlerdi. Bunun ardından, İsrailoğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre de küfre sapmıştı. Nihayet biz, iman sahiplerini düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler. 61/14.

MKA.


 KURAN'DA İNANÇ KONULARI



Allah'ın varlığı, birliği, merhameti, sonsuz kudreti, ahireti yaratması gibi en temel konularda Kuran'ın anlattığı dinle, bilinen büyük mezhepler ters düşmemişlerdir. İslam'ın bu en temel noktalarındaki ortak inanç, tüm olumsuzlukların yanında çok güzel bir noktadır. (Bazı çok sapkın, çok az taraftar bulmuş, örneğin Hz. Ali'yi ilahlaştırmış veya şeyhine Allah'ın girdiğini iddia etmiş sapkın mezhepleri saymıyoruz.)

Fakat Allah'ın tek hüküm koyucu olduğu konusunda Kuran'ın anlattığı dinle mezhepler arasında büyük bir fark vardır. Kuran'a göre tek hüküm koyucu Allah'tır. Allah'ın hükümlerinin toplandığı Kuran, Allah'ın dininin bütününü oluşturur.

Mezhepler ise önce Peygamber'i Allah'ın yanında din oluşturucu gibi göstermişler, daha sonra sahabeleri, daha sonra mezheplerinin imamlarını, daha sonra ise kimi şeyhleri ve sözde din alimlerini dinin kaynağı olarak göstermişlerdir.

Haramlarda, farzlarda, sevaplarda bu kaynaklara atıflar yaparak Kuran dışında bir din oluşturmuşlardır. Bu tablo, uygulamalar açısından bir sorun oluşturduğu kadar inanç açısından da bir sorun oluşturmaktadır.

Kimi mezhep imamının kanaati ile (içtihat) vardığı bir sonuç farz veya haram ilan edilmekte ve bu karar Allah'ın kitabından çıkan bir farza veya harama denk tutulmaktadır. Yani mezhep imamları bu noktada Allah ile aynı seviyeye konmaktadır ki, bu inanç açısından da sakıncalıdır. 

Örneğin Allah kan içmeyi, zinayı, adam öldürmeyi Kuran ile haram kılar, mezhep imamları ise kendi kanaatleri ve hadis yorumları sonucu midye yemeyi, heykel yapmayı, erkeklerin altın takmasını haram ilan etmişlerdir. (Bu hükümlerin bir kısmı 'hadis' kaynakları kullanılarak verilmiştir, fakat bu hadisleri yorumlayan, onay veren yine mezhep imamlarıdır.)

Dinimizde Allah'ın direkt tekelinde olan haram kılma yetkisi böylece başkalarıyla paylaştırılmıştır. Allah dışında herhangi bir insanın (her kim olursa olsun) kanaatinin, içtihadının, Allah ile eşitlenmesi sonucunu veren bu bakış açısı da onarılmalı, bu bakış açısının sahipleri tövbe etmelidirler.

İnanç konularındaki en büyük rezaletlerden biri de 'Kuran yaratılmış mıdır, yoksa Kuran daima var mıydı?' sorusunun tartışılması sırasında görülmüştür

Bu sorunun tartışılması sırasında Kuran'ın yaratılmış (mahlûk) olduğunu söyleyen bir grupla, Kuran'ın yaratılmamış olduğunu söyleyen bir grup oluşmuş ve her iki grup da birbirini kâfirlikle itham etmiştir. Karşı grubun dinsiz olup öldürülmesi gerektiğine dair izahlar ve tartışmalar ile rezalet devam etmiştir. Kuran hakkındaki bu tartışma İslam tarihinin en büyük kavgalarından, çatışmalarından biridir. 

En büyük mezhep olan ve dört mezhebi de kaplayan Sünnilik'te (Ehlisünnet mezhebinde) Kuran'ın yaratılmamış olduğu sonucuna varılmıştır. İlginçtir ki dinin tek kaynağı olan Kuran'ı, dinin yüzlerce kaynağından birine çeviren, keçi ayetleri yedi deyip Kuran'ı nesih ettiren (hükmünü iptal ettiren) Ehli Sünnet görüşü, diğer yandan Allah'a mahsus olan ezeli olma, yaratılmamış olma gibi sıfatları Kuran'a vererek mantıksızlıklarını bu noktada da göstermişlerdir.

 İnançla ilgili konularda (ilaveler yaparak) kendi eksik akıllarıyla Allah'ın tam dinini tamamlamaya kalkanlar, gereksiz konularda, gereksiz izahlar yapmışlardır.

Allah'ın merhameti, bağışlayıcılığı gibi sıfatlarının Allah ile beraber her zaman mı var olduğu, yoksa bu sıfatların sonradan mı oluştuğu bu gereksiz tartışmalara örnektir.

Kuran Allah'ın bağışlayıcı olduğunu, merhamet sahibi olduğunu söyler. Aslında bu şekilde bir tartışmaya gerek yoktur. Eğer gerekse idi Allah bu konularda gerekli izahları yapardı.

Zamanlı olan insanın, zamanın yaratıcısı olan Allah'ı, zamana bağımlıymış gibi düşünmesinden kaynaklanan bu tarz tartışmalar, mezhepçileri çok yormuştur.

Gereksiz izahların bir örneği de 'kader' konusunda görülür.

İrade-i cüzi diye Kuran'da olmayan bir terim uyduranlar; işlerin %99'unu Allah yapıyor, %1'ini ise insan yapıyormuş gibilerinden garip bir izah uydurmuşlardır. Kimisi Allah'ı zalim olarak göstermiş, kimisi Allah'ın bilmediği bazı şeylerin olabileceği sonucuna varılacak izahlar yapmıştır

Tahminimiz bu izahların da temelinde; zamanı yaratan Allah'ı, adeta zamana bağımlıymış gibi düşünüp, Allah'ı zamanın başına koyup, 'kader' konusunu öyle çözmeye çalışmak yatmaktadır. Kuran'ın kullanmadığı terminolojiyi kullanmanın sonucu bu konuda da hüsran olmuştur.

Hadislerde geçen, Allah'ın kudretini eksik gösterecek izahlar da mezhepler açısından sorun teşkil etmiştir. Neyse ki mezhepler bu izahları çeşitli yorumlarla, çekiştirmelerle yok etmişlerdir.

Bu mezheplere uyan halkın büyük bir kesiminin ise bu hadislerden haberi bile yoktur. Buhari'de geçen 'Allah'ın parmağının soğukluğunu Peygamber'in sırtında hissettiği' hadisi ile 'Allah'ın baldırını açıp cenneti aydınlattığı' hadisi bunlara örnektir.

En doğru hadis kitabı denen kitapta geçen bu hadisler ve diğer hadis kitaplarındaki benzerleri, Kuran'ın anlattığı din ile çelişmekte ve inanç açısından önemli sorunlara yol açmakta, Turan Dursun ve İlhan Arsel gibi din düşmanlarına malzeme oluşturmaktadırlar.

Kuran'da yer almayan 'Kabir azabı'nın dine sokulması, Kuran dışındaki 'Cennet ve Cehennem tasvirleri'nin dinin bir parçası kabul edilmesi de ahiret inancı açısından sapmadır.

Kuran ile Ehli Sünnetin ve Şiiliğin; cennetin, cehennemin varlığı ve buradaki nimetlerin tükenmezliği konusunda bir ayrılığı yoktur, bu da sevindirici bir durumdur.

Fakat Kuran dışı ahiret anlatımlarını ve kabir azabı hikâyelerini de çöpe atmak ve Kuran'la yetinmek zorundayız. Çünkü gördüğümüz gibi ne zaman insanlar Kuran'da anlatılan dine, yani Allah'ın dinine, kendi akıllarının (veya akılsızlıklarının) ürünü olan mezheplerle, hadislerle ilaveler yapmaya kalkışmışlarsa sonu hep felaket olmuştur.

Uydurulan Din, Kuran'daki Din E - Kitap



RESUL KUR'AN'IN KUR'AN MESAJLARI - M. Kemal Adal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder