İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

22 Şubat 2016 Pazartesi

KUR’AN’A GÖRE GÜZEL AHLAK ÇERÇEVESİNDE “İYİLERLE DOST OLMAK"


I.                  İyilerle Dost Olmak


“İyilerle dost ol, kötülerden emin olursun. İyilerle dost olmazsan şüphesiz kötülerle komşu olursun.” deyişi,  tecrübelerle sabit bir yaşam gerçeğidir.

Herkesle iyi geçinmek ve iyilerle dost olmak, aynı zamanda bir Kuran öğüdüdür.

Müslüman veya gayri müslim her kim olursa olsun, herkesle iyi geçinilmeli ve / fakat salih, iyi kimselerle arkadaş ve dost olunmalıdır. 

İyi geçinmek ayrıdır, arkadaş ve dost olmak farklıdır.

Dostluk, arkadaşlıktan ileridir.

Arkadaş; Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden, bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri, yâren, refik, demektir.

Dost ise; Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaşdır. İyi görüşülen kimse olup  düşman  karşıtıdır. 

Netice olarak kişi, Dünya’da ve Ahiret’te sevdikleri ile dostlarıyla beraberdir.

Güzel Ahlak çerçevesinde, İnsanın Kendisine ve Çevresine Karşı Ahlaki Sorumluluklarından olan İyi ve Öğülen Tutum ve Davranışlarından, İyilerle Dost olmak ile ilgili Kuran mesajını, aşağıdaki ayetlerin ışığında birlikte işitip, görelim.

A.                Kavram olarak,  İyilerle dost Olmak


Zulmedenlere eğilim göstermeyin! Yoksa ateş sizi sarmalar. Allah'tan başka dostlarınız kalmaz, size yardım de edilmez. 11. sure (HÛD) 113. ayet

Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. 8. sure (ENFÂL) 72. ayet

Ey iman sahipleri! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayın! Onlar, size Hak'tan geleni inkâr ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınız için Peygamber'i ve sizi yurdunuzdan çıkardıkları halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Benim yolumda gayret sarf etmek, benim hoşnutluğumu kazanmak için seferber olduğunuz halde, içinizde onlara sevgi gizliyorsunuz. Sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da en iyi ben bilirim. Sizden kim bunu yaparsa denge yolundan sapmış olur. Onlar sizi ele geçirirlerse size düşman olurlar; ellerini ve dillerini size kötülükle uzatırlar, inkâra sapmanızı isterler. 60. sure (MÜMTEHİNE) 1-2. ayet

Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir toplulukla dostluk kurmayın! Çünkü bunlar âhiretten ümitlerini kesmişlerdir. Tıpkı, kabir halkından olan inkârcıların, ümitlerini kestikleri gibi... 60. sure (MÜMTEHİNE) 13. ayet

Öyle kişiler ki onlar, müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar ediniyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah'ındır. 4. sure (NİSA) 139. ayet

Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz? 4. sure (NİSA) 144. ayet

Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir! 58. sure (MÜCÂDİLE) 22. ayet

Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır. Sizden kim onları gönül dostu edinirse o, onlardandır. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz. 5. sure (MÂİDE) 51. ayet

Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. Namazı kılarlar, zekâtı verirler. Allah'a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 9. sure (TEVBE) 71. ayet 


B.                Dost



Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden / seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 118. ayet

Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever. Allah sizi; ancak din hakkında sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran, çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmaktan yasaklar. Böyleleriyle dost olanlar, zalimlerin ta kendileridir. 60. sure (MÜMTEHİNE) 8-9. ayet 

Müminler, müminleri bırakıp da küfre sapanları gönül dostu edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah'la ilişiği kesilir. Ancak bir sakınma ile onlardan korunmanız müstesna. Allah sizi kendisinden sakınmaya çağırır. Ve dönüş yalnız Allah'adır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 28. ayet

O gün zalim, ellerini ısırarak diyecek ki: "Ne olurdu, resulle birlikte bir yol tutsaydım." "Ah, ne olurdu, falancayı dost edinmeseydim." 25. sure (FURKÂN) 27-28. ayet
Allah'ın kendilerine öfkelendiği bir kavmi dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilip durdukları halde yalana yemin ediyorlar. 58. sure (MÜCÂDİLE) 14. ayet 

Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı. 4. sure (NİSA) 89. ayet 


Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden / seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 118. ayet 

Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının. 5. sure (MÂİDE) 57. ayet

Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene inanmış olsalardı, küfre sapanları dostlar edinmezlerdi. Ama onların çokları yoldan sapmışlardır. 5. sure (MÂİDE) 81. ayet

Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah'a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah'ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah'ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir! 58. sure (MÜCÂDİLE) 22. ayet

Ey iman sahipleri! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayın! Onlar, size Hak'tan geleni inkâr ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınız için Peygamber'i ve sizi yurdunuzdan çıkardıkları halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Benim yolumda gayret sarf etmek, benim hoşnutluğumu kazanmak için seferber olduğunuz halde, içinizde onlara sevgi gizliyorsunuz. Sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da en iyi ben bilirim. Sizden kim bunu yaparsa denge yolundan sapmış olur. 60. sure (MÜMTEHİNE) 1. ayet

Allah sizi; ancak din hakkında sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran, çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmaktan yasaklar. Böyleleriyle dost olanlar, zalimlerin ta kendileridir. 60. sure (MÜMTEHİNE) 9. ayet

Ey iman edenler! Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir toplulukla dostluk kurmayın! Çünkü bunlar âhiretten ümitlerini kesmişlerdir. Tıpkı, kabir halkından olan inkârcıların, ümitlerini kestikleri gibi... 60. sure (MÜMTEHİNE) 13. ayet 

 5.                Dost, İkiyüzlülere / münafıklara dikkat

İnsanlardan bazısı da Allah'a kıyıdan kıyıya ibadet eder. Kendisine bir hayır isabet ettiğinde, onunla tatmin bulup yatışır; kendisine bir fitne, bir deneme gelip çattığında yüzüstü geri dönüverir. Dünyada da kayba uğramıştır böylesi, âhirette de. Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur. 22. sure (HAC) 11. ayet

İnsanlar içinden öylesi vardır ki, "Allah'a inandık" der fakat Allah uğrunda bir eziyete uğratılınca, insanlardan gelen fitneyi Allah'ın azabı gibi tutar. Ve eğer Rabbinden bir yardım gelirse kesinlikle şöyle diyeceklerdir: "Biz sizinle beraberdik." Allah, âlemlerin göğüslerindekini en iyi şekilde bilmiyor mu? 29. sure (ANKEBÛT) 10. ayet

İnsanlara bir zorluk dokunduğunda, Rablerine yönelerek O'na yakarırlar. Sonra onlara bir rahmet tattırınca bakarsın ki, içlerinden bir grup Rablerine ortak koşuyor. Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etsinler diye. Haydi, yararlanın / zevklenin! Yakında bileceksiniz... Yoksa onlara kesin bir kanıt mı indirdik de onlara Allah'a ortak koşmalarını söylüyor! İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar, şımarırlar. Kendi ellerinin hazırladıkları yüzünden kendilerine bir kötülük gelip çatsa, hemencecik ümitsizliğe düşerler. 30. sure (RÛM) 33-36. ayet

İnsan, hayır istemekten / hayır için dua etmekten bıkıp usanmaz. Kendisine bir şey dokunmaya görsün; hemen ümidini keser, yıkılır. 41. sure (FUSSİLET) 49. ayet

Eğer kendisine dokunan bir zorluktan / zarardan sonra bizden bir rahmet tattırsak, yemin olsun şöyle diyecektir: "Bu benim hakkım! Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rabbime döndürülmüş olsam da şüphesiz, O'nun katında benim için şaşmaz güzellikler vardır." Yemin olsun, biz o nankörlük edenlere, yapıp ettiklerini haber vereceğiz. Yemin olsun, o çetin azabı onlara tattıracağız. 41. sure (FUSSİLET) 50. ayet  

İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirir, yan yatar. Kendisine şer dokununca, hemen duaya koyulur. 41. sure (FUSSİLET) 51. ayet 

6.                Dost edinen dostundan etkilenir, yoluna uyar. Zalimin dostu da zalim olur, Kâfir dostlar Ahirette birbirine düşman olur

İşte biz, zalimlerin bir kısmını bir kısmına, kazanır oldukları şeyler yüzünden bu şekilde dost / yardımcı / yönetici / önder yaparız. 6. sure (EN'ÂM) 129. ayet

Ne sıcak, samimi bir dostumuz." 26. sure (ŞUARA) 101. ayet  

İçlerinden bir sözcü şöyle der: "Benim yakın bir arkadaşım vardı." Derdi ki: "Sen gerçekten şunu tasdik edenlerden misin?" "Biz, ölüp toprak ve kemik haline geldikten sonra, gerçekten cezalandırılacak mıyız?" Dedi: "Siz de bir araştırır mısınız?" Araştırdı, nihayet onu cehennemin ta ortasında gördü. Dedi: "Vallahi, az kalsın sen beni de buralara düşürecektin." "Rabbimin nimeti olmasaydı, kesinlikle ben de şurada toplananlar arasına girmiş olacaktım." "Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?" "Sadece ilk ölümümüz; azaba da uğratılmayacağız, öyle mi?" 37. sure (SÂFFÂT) 51-59. ayet
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; habire yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları. 40. sure (MÜ'MİN) 18. ayet  

Dostlar o gün birbirine düşman kesilirler. Ancak takvaya sarılanlar böyle değildir. 43. sure (ZUHRUF) 67. ayet  

Bir gündür ki o, dostun dosta yararı olmaz. Onlara yardım da edilmez. 44. sure (DUHÂN) 41. ayet

Allah'ın davetçisine uymayan, yeryüzünde hiç kimseyle yarışamaz / hiç kimseyi âciz bırakamaz. Böylesinin, Allah dışında / Allah'ın davetçisi dışında evliyası da olmaz. Böyleleri apaçık bir sapıklık içindedir. 46. sure (AHKAF) 32. ayet  

"Bugün onun için burada bir sıcak dost yoktur." 69. sure (HÂKKA) 35. ayet 

O gün gök, erimiş bir maden gibi olur. Dağlar, atılmış renkli yün gibi olur. En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz / bir dost bir dostundan bir şey isteyemez. 70. sure (MEÂRİC) 8- 10. ayet  

7.                Güzellikle çirkinlik  /  iyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü, en güzle tavırla sav. O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir dost gibi oluvermiştir

Güzellikle çirkinlik / iyilikle kötülük bir olmaz! Kötülüğü, en güzel tavırla sav! O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir dost gibi oluvermiştir. 41. sure (FUSSİLET) 34. ayet 

8.                Allah peygamberlerinin dostudur / yoldaşı-yol göstericisidir

Güzellikler sergileyerek ve özü-sözü doğru bir halde İbrahim'in milletine uyarak yüzünü Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kim olabilir! Allah İbrahim'i dost edinmişti. 4. sure (NİSA) 125. ayet

Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında cinnetten eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o. 7. sure (A'RAF) 184. ayet 

Eğer siz ona yardım etmezseniz bilin ki, Allah ona zaten yardım etmişti. Hani küfredenler onu iki kişinin ikincisi olarak yurdundan çıkardıklarında, mağarada bulundukları bir sırada arkadaşına şöyle diyordu: "Tasalanma, Allah bizimle." Bunun üzerine Allah ona sükûnet indirmiş ve kendisini sizin görmediğiniz ordularla desteklemişti de küfre sapanların sözünü sefil kılıp alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise yüce olanın ta kendisidir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 9. sure (TEVBE) 40. ayet

Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi. 17. sure (İSRÂ) 73. ayet

De ki: "Size, bir tek şey öğütleyeceğim: Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkın, sonra da iyice düşünün!" Arkadaşınızda cinnetten eser yok! O, şiddetli bir azap öncesinde sizi uyaran bir kişiden başkası değil. 34. sure (SEBE') 46. ayet  

Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı. 53. sure (NECM) 2. ayet  

 Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir. 81. sure (TEKVÎR) 22. ayet   

9.                Putlar müşriklerin  / Allah'a eş koşanların Dünyada dostu / yoldaşı-yol göstericisidir. Ahirette ise beraber cehenneme girecekleri düşmanıdır

İbrahim dedi: "Şu bir gerçek ki, siz dünya hayatında aranızda sevgi oluşturmak için Allah'ın berisinden putlar edindiniz. Sonra, kıyamet gününde birbirinizi tanımaz olacaksınız, bazınız bazınıza lanet edecek. Hepinizin varacağı yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır." 29. sure (ANKEBÛT) 25. ayet

10.            Kitap ehli ile inananların / müminlerin dostluk ilişkisi

Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "biz Hıristiyanlarız" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah'a adamış rahipler vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar. 5. sure (MÂİDE) 82. ayet 

 Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Allah, adaleti ayakta tutanları sever. 60. sure (MÜMTEHİNE) 8. ayet


C.                Gönül Dostları

Sizin gönül dostunuz Allah'tır, O'nun resulüdür, bir de rükû eder bir halde namazı kılıp zekâtı vererek iman edenlerdir. 5. sure (MÂİDE) 55. ayet  

Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyilik ve güzelliği belirlenene özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındırırlar. Namazı kılarlar, zekâtı verirler. Allah'a ve resulüne itaat ederler. Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. 9. sure (TEVBE) 71. ayet


D.               Dost Edinilmesi Yasak Olanlar

Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının. 5. sure (MÂİDE) 57. ayet

Hamd Allah'adır! O ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermiştir. Sonra, gerçeği örtenler bunları Rablerine denk tutuyorlar. 6. sure (EN'ÂM) 1. ayet  

Şunu da söylediler: "Bu peygambere bir melek indirilseydi ya!" Eğer böyle bir melek indirmiş olsaydık iş mutlaka bitirilmiş olurdu da kendilerine göz bile açtırılmazdı. Eğer o peygamberi bir melek kılsaydık kuşkusuz onu bir er kişi yapacaktık ve içine yuvalandıkları kuşku ve karmaşayı onların üzerlerine giydirmiş olacaktık. 6. sure (EN'ÂM) 8-9. ayet  


E.                İnanmayanlarla Dostluk

Müminler, müminleri bırakıp da küfre sapanları gönül dostu edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah'la ilişiği kesilir. Ancak bir sakınma ile onlardan korunmanız müstesna. Allah sizi kendisinden sakınmaya çağırır. Ve dönüş yalnız Allah'adır. 3. sure (ÂLİ IMRÂN) 28. ayet

Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz? 4. sure (NİSA) 144. ayet 

Allah'ı, O'nun resulünü ve iman edenleri dost edinen / Allah'tan, O'nun resulünden ve iman edenlerden yüz çeviren bilsin ki, galip gelecek olanlar Allah'ın taraftarlarıdır. 5. sure (MÂİDE) 56. Ayet

“Bana dostunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” demiş salih Atalar…

Basiret gözü ile dost ve düşmanı ayırt edebilen ve iyilerle dost olanlardan oluruz İnşallah.

Allah’ın Selam, Rahmet ve Bereketi ile Mağfiret ve Hidayeti, Dileyenin üzerine olsun.

"Kim güzel bir işe aracı olursa ondan ona bir pay vardır. Kim kötü bir şeye aracı olursa ondan da ona bir pay vardır. Allah her şeye, herkese gıda ulaştırır, Mukît'tir." 4. sure (NİSA) 85. ayet

M. Kemal Adal
adalkemal1@gmail.com

BU MİLLETİN DURUŞU

                                              Bedrettin KELEŞTİMUR

21. Şubat. 2016

Bu milletin duruşu nasıl olacaktır?

İnancımız bunu belirtiyor,
“Kendimiz…” olacağız!

Ayet ne diyor;

“Ey iman edenler! Eğer kendilerine kitap verilenlerden bir fırkaya uyarsanız,
İmanınızdan sonra sizi, kâfirler olarak (küfre) geri döndürürler” (Ali İmran, 100)

Bu millet kendi kimliğini bırakarak, bir başkasını, “taklit etmesi…”
Bir başkasına özenmesi, daha da ileri giderek, “yörüngesine girmesi…”
Ve daha da garibi, “yanlışlarda ısrar etmesi…”

***                       ***

Bazen geldiğimiz duruma/ veya konuma isyan edenler oluyor?
Şöyle biraz oturup da, enine boyuna düşünsek;
“bizler kendimize zulmediyoruz…”

O ortamı, kendi ellerimizle hazırlıyoruz!
Gaflet ve ‘benlik duygusu’ gözlerimizi örtüyor; hakikati göremiyoruz.

Ayet, “Şurası muhakkak ki Allah, insanlara zerre kadar zulmetmez.
Ne var ki, insanlar kendi kendilerine zulmedip duruyorlar.” (Yunus, 44)

***                       ***        

SIRDAŞ EDİNMEYİN!

1400 yıl önce, Kur’an bizleri uyarıyor;

“Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin;
Onlar size fesad çıkarmakta kusur etmezler.
Çünkü (her zaman) sıkıntıya düşmenizi istediler.
Doğrusu kinleri ağızlarından taşmıştır (hep aleyhinize konuşurlar)
Sinelerinin gizlediği (kin ve düşmanlık) ise daha büyüktür.
Eğer akıl erdirirseniz, ayetlerimizi size iyice açıkladık” (Ali İmran, 118)

Şu küresel dünyada, milletler ailesi içerisinde en onurlu bir şekilde yerimizi alacağız;
İlkemiz nedir? “İnsanı ve geleceği korumak…”

İstilacı, sömürgeci, “emperyal zihniyete…” karşı duracağız!
Onların kurmuş oldukları tuzakları/ veya oyunları bozacağız!

Biz ne yaptık,  o kurulu tuzakların içerisinde düştük!
“Ortadoğu projesi…” bir tuzaktır!
“Arap Baharı…” bir tuzaktır!
“Körfez Savaşı…” bir tuzaktır!
“Suriye deki iç Savaş…” bir tuzaktır!

Ali İmran Süresi 118. Ayetini sindirerek okuyalım!

Dünkü stratejik ortaklarımız ne diyorlar; “bize güvenmeyiniz!”
Gelinen son noktanın özeti!
Bundan sonra, “mayınlı yolda…” daha dikkatli bir şekilde yol almalıyız.

***                       ***

SİZ ONLARI SEVERSİNİZ!

Sevgi ve dostluk karşılıklı olursa anlam kazanır.
Ve onun her iki tarafa da kazancı olur?

Bizler, tarihimiz boyunca “samimi, dürüst ve adaletli bir dostluğu…”
Buna dayalı, ‘siyasi politikaları…’ esas aldık!

Ama sürekli aldandık/ veya maalesef dost bildiklerimizin tuzaklarına düştük!

Kur’an bu konuda ne buyuruyor;

“İşte siz öyle kimselersiniz ki onları seversiniz; (onlar ise)
Kitapların tamamına iman ettiğiniz halde sizi sevmezler.
Sizinle karşılaştıkları zaman; “İman ettik!” derler.
Kendi başlarına kalınca da, size olan öfkelerinden parmaklarını ısırırlar.
De ki; “Öfkenizle geberin!” Muhakkak ki Allah,
Sinelerin içinde olanı hakkıyla bilendir. (Ali İmran, 119)

Kur’an da,  her manada; eğitici-öğretici, dersler verici açıklamalar!

Yolumuza, ‘işaret levhaları…’  
Kendinizi korumak, tehlikelerden kaçınmak için,
Bu işaretlere, ‘dikkatle uyunuz…’ emri veriliyor!

Şair ne diyor, “yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya!”

***                                       ***

ONLARIN SEVİNCİ!

Bu milletle gerçekte birlikte olmayanların iç yüzünü Kur’an haber veriyor;

“Eğer size bir iyilik dokunursa (bu) onları üzer;
Fakat size bir kötülük gelirse, onunla sevinirler.
Eğer sabreder ve (günahlardan) sakınırsanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez.
Şüphesiz ki Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla kuşatandır.” (Ali İmran, 120)

Kur’an’ın takip ettiği metot, o kadar nezih ki,
Bizleri psikolojik olarak da, ruhsal olarak da,
“Yüksek bir moralle…” geleceğe hazırlıyor!
Dış dünyamıza bakışımızda ki ve üstlenebileceğimiz rolü işaret ediyor.
Millet olarak, alabileceğimiz roller,
Ve takip edebileceğimiz stratejiler çok önemlidir.
Akıllı, mantıklı, hesaplı, kitaplı ve kendi içerisinde kontrollü!
Hz. Kur’an, “Mü’min Mü’minin Velisidir” buyuruyor;
Bir binayı meydana getiren, ‘tuğlaların durumu…’ gibidir.
O durumun korunmasında, “rahmet esintisi…” olduğu/ veya olacağı şüphesiz.

***      
                              ***
PARÇALANMAYIN!

Bizim, bu milletin tarihi boyunca en büyük zaafı;
Zaafı, ‘zillete dönüştüren…’ siyasi bölünmüşlüktür.
Kur’an ne buyuruyor;

“İçinizden, hayra davet eden ve iyiliği emredip;
Kötülükten yasaklayan bir topluluk bulunsun!
İşte onlar, gerçekten kurtuluşa erenlerdir.” (Ali İmran, 104)

Bu milletin her zaman, kendi içerisinden çıkardığı;
Sözü dinlenilecek, “ak saçlılara…”
Ve kendi içerisinde ihtilafları çözecek, “kâmil insanlara…”
Sağduyuyu temin edecek, “bilge kişilere…” ihtiyaç var.

Bütün bu kazanımlar, sürekli ‘istişare…’ ile olur.

Ayet, “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra;
Parçalanıp ihtilafa düşenler(Yahudi ve Hıristiyanlar) gibi olmayın!
İşte onlar için ise (pek) büyük bir azap vardır.” (Ali İmran, 105)

Bizim inancımız, birbirimize olan, ‘düşmanlığı…’ kesinlikle yasaklıyor.
Bizleri bir araya getiren, “bir olma gerçeği…” dururken;
Bizleri, her iki dünyada da, “azaba götürecek…” ayrılığın bir ifadesi olamaz!

İşte, tıpkı “Med-Cezir olayına…” benzeyen, tarihi serüvenimiz!
Bir milletin, “yükselişi…” ve “alçalışı…”

Tarih ilmi der ki, “sebep ve sonuç ilişkilerini…” iyi analiz ediniz!
Geleceği veya özleminizi, ona göre kurgulayınız.

***                                       ***

KİMLER DERS ALDI Kİ?

Yazımızda, “Arap Baharından…” söz ettik!
O sert esen rüzgâr karşısında, “ülkelerini koruyamayan…”
Liderler ve onların akıbetleri!

“Neml Süresi…” takip edilecek yolu gösteriyor.

Ayet, Ey ileri gelenler! (Bu) işim hakkında bana fetva verin!
(Ben, sizler yanımda) şahit olmadıkça (size danışmadan)
 Hiçbir iş (hakkında kararımı) katileştirici değilim” (Neml, 32)

Toplumun ileri gelenleriyle, “ak saçlılarıyla” istişare!
Birlikte karar alma ve birlikte eylem planlarını hazırlama!

Ayet, (Onlar) biz güç sahipleriyiz ve şiddetli savaş ehliyiz;
Artık bak, ne emredersin!” dediler” (Neml, 33)

Ayet (Melike) “Şüphesiz hükümdarlar bir şehre girdikleri zaman;
Orayı harap ederler ve halkının şerefli kimselerini zelil kılarla.
Evet, böyle yaparlar” dedi” (Neml, 34)

Şu yakın tarihimiz bizlere o kadar ibretli dersler veriyor ki,
Ünlü şair Salih b. Şarif (15. Yy) Endülüs Mersiyesinde şöyle seslenir;

“Nerede, de bana o taçlı hükümdarları Yemen’in?
De bana onların taçlar içinde bile taç olan taçları ne oldu?
Şeddad’ın Cennet diyerek kurduğu saraylar ülkesi,
Sasanilerin ebedi sanılan devleti ne oldu?
Altınları yığdı da bir dağ yaptı Karun,
Hani Ad, hani Adnan, hani Kahtan, dünya nimetlerine köpüren yurdu?
Bir masal onlar, bir barmış bir yokmuş, bir toz-toprak bulutu.”

Tarih, kendisinden ders alanların, “elinden tutmuştur…”







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder