İŞTE ATATÜRK

İŞTE ATATÜRK
Allah Kuran’da: “Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.” (17/İSRA/36) buyurmuştur. Atatürk de: “Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın” (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.- "İŞTE ATATÜRK" PORTALINA GİRMEK İSTEDİĞİNİZDE YUKARIDAKİ RESMİ TIKLAYINIZ.

15 Şubat 2016 Pazartesi

İBLİS, ŞEYTAN VE KİBİR




BU YAZI ADI NE OLURSA OLSUN SADECE KENDİ "KAMİL" OLANLARA İTHAF EDİLMİŞTİR.

M. Kemal Adal.

KAMİL VE OLGUN… 
"İkisi de aynı anlamda.
Birisi eski, diğeri yeni Türkçe.
Kemale ermiş.
Görgülü, terbiyeli.
Paylaşımcı.
Geniş bilgili.
Hoşgörülü.
Kendini aşmış."
  / Erdal İZGİ /

İBLİS, ŞEYTAN VE KİBİR


  O vakit biz meleklere, "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis dışında tümü secde etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu.” (2/Bakara/34)



A.        İBLİS KİMDİR, NEDİR?


  Kuran’ın anlatımına göre cinler, tıpkı insanlar gibi, Allah’ın kendilerine hür iradeleri ile seçme ve yapabilme gücü verdiği ve bu sebeple de “sorumlu varlık”  olarak yarattığı, hesaba çekeceği kullarındandır.

  “…İblis cinlerdendi…” (18/Kehf/50)

 “Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım."
"Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin!"
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde etmişlerdi.
İblis etmemişti. O, kibre sapmış ve inkârcılardan olmuştu.
Allah dedi: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi? Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?"
İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
Buyurdu: "Hadi, çık oradan! Sen kovulmuş birisin."
"Din gününe kadar lanetim üzerinedir.”
Dedi: "Rabbim, o halde insanların diriltileceği güne kadar bana süre ver."
Buyurdu: "Peki, süre verilenlerdensin.”
"O bilinen güne kadar."
Dedi: "Kudret ve şerefine yemin olsun ki, onların tümünü azdıracağım."
"İçlerinden sadece samimi, seçkin kullar dışta kalacaktır."
Buyurdu: "İşte bu doğru! Ben de yalnız doğruyu söylerim."
"Gerçek şu ki, ben cehennemi seninle ve onlardan sana uyanlarla tamamen dolduracağım." (38/Sad/71-85)

B.       İBLİSİN ANLAYIŞ VE TUTUMU:


 Cinlerden biri olan İblis’i, hür iradesiyle yaptığı bu seçim ve tercihinin kazanımıyla “Şeytan” (Allah’tan uzaklaştıran / ayartıcı / helak olan) yapan süreçte, İblis’in inanç, tutum ve davranışlarıyla üstlendiği misyonda, dikkatinizi çekmek istediğim, inanç tutum ve davranışlarımızı belirlerken özenle değerlendirilmesi gereken önemli bildirimler vardır:

1.                 İBLİS ALLAH’IN TEK YARATICI OLDUĞUNU BİLİYOR.


 İblis, Allah’ın varlığını, birliğini ve yaratıcılığını inkâr etmiyor, her şeyi Allah’ın yarattığını biliyor ki:  

 … Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın"
(38/Sad/76) diyor.


2.                 İBLİS ALLAH’IN GÜÇ VE KUDRETİNDEN HABERDARDIR. HÜKMÜN VE EMRİN GERÇEK VE MUTLAK SAHİBİNİN ALLAH OLDUĞUNU BİLİYOR.


 İblis, Allah’ın Rab (Besleyip, terbiye edip eğiten. Yarattıklarını be­lirlediği bir programa uy­gun olarak,  birtakım hedeflere götüren. Tekâmülü programlayıp yöneten.) olduğunu, güç ve kudretin, hüküm ve emrin gerçek sahibinin Allah olduğunu da biliyor ve ahirete de inanıyor ki,  yapacaklarıyla ilgili olarak Kıyamete kadar olan süreyi Rabbim diyerek Allah’tan istiyor: 

 “Dedi: "Rabbim, o halde insanların diriltileceği güne kadar bana süre ver."
(38/Sad/79)

3.                 İBLİS ALLAH’IN KUDRET VE ŞEREFİNİ TANIYOR. ALLAH DİLEMEDİKÇE HİÇ BİR ŞEY YAPAMAYACAĞINI BİLİYOR.


  İblis, Allah’ın sıfatlarını, kudret ve şerefini tanıyor. Yapacaklarının ancak Sünnetullah’ına göre Allah’ın izni ile yapabileceğini biliyor ki, yapacaklarına Allah’ın Kudret ve Şerefini (vaadine/sözüne güvenirliğini) tanık olarak gösteriyor: 

 “Dedi: "Kudret ve şerefine yemin olsun ki, onların tümünü azdıracağım. İçlerinden sadece samimi, seçkin kullar dışta kalacaktır."
(38/Sad/82-83)

4.                 İBLİS, BİLDİKLERİNE RAĞMEN KİBRİNE YENİK DÜŞEREK KENDİNE ZULMEDİYOR VE DEĞİŞMEZ SÜNNETULLAH İŞLİYOR.


 Ve Allah Hükmünü veriyor

 “Buyurdu: "İşte bu doğru! Ben de yalnız doğruyu söylerim. Gerçek şu ki, ben cehennemi seninle ve onlardan sana uyanlarla tamamen dolduracağım."
(38/Sad/84-85) 

 Böylece ilk isyan, kibir, ayrılık ve düşmanlık başlıyor. (7/A'râf/11-22).


C.      İBLİSİN SEÇİM VE TERCİHİ


  Allah İblis’e zulmetmiyor; İblis seçimini yapıyor:

"Yemin olsun, onları saptıracağım, onları kuruntulara / hurafelere / anlamını bilmeden okumaya mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak emredeceğim de Allah'ın yaratışını / yarattıklarını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır.” (4/Nisa/119)

  Dedi: "Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım. Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Birçoklarını şükreder bulamayacaksın." (7/Araf/16-17)


D.                 İBLİSİN SEÇİMİ SEBEBİYLE KADERİ OLAN MİSYONU (İNSANLAR NASIL ŞEYTANLAŞIRLAR):


 İblis ve İblisin adımlarını izleyen “İnsan ve cin şeytanları”(6 / Enam / 112; 114 / Nas / 4-6) nın seçim, tercih ve kazanımlarının doğrultusunda Allah, onların misyonunu, üzerlerine “Kader” olarak yazıyor:

  O şeytan üzerine şöyle yazılmıştır: Kim buna dost olursa muhakkak o onu saptırır ve onu, alevi zorlu ateşin azabına götürür.” (22/Hac/4)

 “Yemin olsun, İblis onlarla ilgili sanısında isabet etti. İnananlardan bir grup dışındakiler ona uydular. Oysaki onun, onlar üzerinde hiçbir sultası yoktu. Sadece biz; ahirete inananı, onun hakkında kuşkuya düşenden ayırmak için böyle yapıyorduk. Rabbin her şey üzerinde Hafiz'dir, kollar, korur, gözetir.” (34/Sebe/20-21)

  Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar. Sonunda bize geldiğinde, şeytan yoldaşına şöyle der: "Keşke aramızda iki doğu arası kadar uzaklık olsaydı. Ne kötü yoldaşmışsın sen!" Bugün hiçbir şey işinize yaramayacaktır. Çünkü zulme sapmışsınız. Azapta ortaklık kuracaksınız.” (43/Zuhruf/36-39) .


 İşte İnsan da, böyle (seçim, tutum ve davranışlarıyla) insan şeytanı / şeytanlaşan insan oluyor.


E.      ŞEYTANLARIN (İBLİS VE YOLUNU İZLEYENLERİN) TAVIR, DAVRANIŞ VE İNSAN NESLİNE ETKİSİ:


1.                 ŞEYTAN VE ŞEYTANİ DAVRANIŞLAR.


 Böylece şeytanlar, insan nesline karşı olan İblis’in tavrını:

Düşmanlık (35/Fâtır/5);

Saptırmak (28/Kasas/15);

Vesvese vermek (114/Nâs/1-4);

Aldatmak (31/Lokmân/33);

Nankörlük etmek (17/İsrâ/27);

İsyan etmek (19/Meryem/44);

Şüpheye düşürmek (34/Sebe'/20);

Kötü işleri güzel göstermek (29/Ankebût/38);

İçki, kumar ve fuhuş. (5/Mâide/91-92). gibi eylemleri sevdirmekle sürekli hale getiriyor.


Hâlbuki:


2.                 ŞEYTANLARIN, İMAN VE TEVEKKÜL SAHİPLERİ ÜZERİNDE ETKİSİ YOKTUR. ŞEYTANIN ETKİSİ ONU DOST EDİNENLER İLE ALLAH’A ŞİRK KOŞANLAR ÜZERİNDEDİR.


 Şu bir gerçek ki şeytanın elinde, iman edip yalnız Rablerine dayananlar aleyhine hiçbir sulta / hiçbir kanıt yoktur. Onun sultası, sadece onu dost edinenlerle Allah'a ortak koşanlar üstündedir.”  (16/Nahl/99-100)

3.                 VE İBLİS / ŞEYTAN, ALLAH'TAN KORKMAKTADIR:


  Şeytan onlara, yaptıklarını süslü gösterip şöyle demişti: "Bugün size galip gelecek kimse yok, ben yanınızdayım." Fakat iki topluluk yan yana gelince iki topuğu üstüne çark edip şöyle dedi: "Ben sizden uzağım. Ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ben Allah'tan korkarım. Allah'ın cezası çok şiddetlidir." (8/Enfal/48)

  “Durumları, şeytanın durumuna benziyor. Hani, şeytan insana, "Küfret/inkâr et!" der, insan küfür ve inkâra sapınca da şöyle konuşur: "Vallahi ben senden uzağım; ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım!" (59/Haşr/16)


4.                 VE İBLİS / ŞEYTAN, DAHA ÖNCEDEN KENDİSİNİN ŞİRK ARACI YAPILMASINA DA KARŞI ÇIKMIŞTIR.


 Üstelik şeytan, daha önceden kendisinin şirk aracı yapılmasına da karşı çıkmıştır ve kıyamet gününde gerçek ortaya çıktığında aczini ve iflasını itiraf ederek gerçekleri ortaya koyacak, ancak bu gecikmiş bir itiraf ve beyan olduğundan kimseye faydası olmayacaktır:

  İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür." (14/İbrahim/22)


5.                 İBLİSİN FELAKET NEDENİ, KİBRİNDEN KAYNAKLANAN KENDİ KAZANI MIDIR:


  Allah’ın “insana secde edin” emrine İblis’in uymamasının sebebi; kendinin yaratılışı nedeniyle insandan daha hayırlı olduğuna inancı ve bu inancından kaynaklanan kibri nedeniyle yaptığı seçim ve kazanımıdır.

Allah’ın varlığını, birliğini, yaratıcılığını bilmesi; Allah’ı Rabbi olarak kabul etmesi, Kıyamet ve Ahirete inanması; Allah’ın sıfatlarını, kudret ve şerefini tanıması; Allah’tan korkması ve hatta kendisinin şirk aracı yapılmasına karşı çıkması, İblis’i “şeytan” olmaktan kurtarmaya yeterli olmamıştır.

 Şeytani bir özellik olan İblisin kibri, onun mahvına, helakine sebep olmuştur. Kibrinden dolayı Allah’a asi olmuştur. Allah’tan uzaklaştırılmıştır. Kıyamete kadar lanetlenmiştir.

  Tövbe edip Allah’tan bağışlanma dilemek yerine yine kibri sebebiyle hatasında ısrar ile insanları azdırma ve ayartmak, Allah’tan uzaklaştırmak misyonunu kıyamete kadar sürdürmeyi seçmiştir.


6.                 İBLİSİN YOLUNU İZLEYEN CİN VE İNSANLARIN,  ŞEYTANLAŞMALARININ ANA SEBEBİ DE KİBİRLERİDİR:


 İblisten sonraki cin ve insan şeytanlarının da insan düşmanlığı, yine kibirleri sebebiyle Hak’kı küçük görerek Allah’tan uzaklaştırıcı seçim ve kazanımları sebebiyledir. İnsanın kalbinde / gönlünde Allah yoksa orada şeytani duygu ve düşünceler yer bulacaktır.

 Ve Allah, kimse için “Sünnetullah”ını değiştirmemiştir…


 Kibir tüm günahların kaynağı / sebebi olan ilk günahtır diyebiliriz. Şeytanın avukatı filmini izleyenlerin hatırlayacağı gibi, Kibir, iblisin / Şeytanın en çok sevdiği günahtır da diyebiliriz.

 Sözlükte "büyüklük ve büyüklenme" anlamına gelen kibir bir ahlâkî kavram olarak, kendini büyük görme, büyüklenme, başkalarını küçük görme demektir.

 Büyüklük taslamak, ululuk iddia etmektir. Kendini başkalarından yüksek görerek onları aşağılamaktır.


 Allah'a Karşı Büyüklenmek ve Kendini Yeterli Görmek (Tekebbür ve İstiğna) de en büyük kibirdir. Bu anlamda Kibir, Hak’kı küçük görmektir. Kur'an bunu "Müstekbir" kavramı ile ifade etmiştir.


 Müstekbirler, Allah'ın arzında Allah’ın rızasının olmayıp da bizzat kendilerine “şeytanın süslü gösterdiği” şeyleri tesis etmek için gayret gösteren azgınlar ve zorbalardır.


 Bunlar Allah'ın kullarını kendi köleleri yapmak için Allah'ın dinine karşı büyüklenirler. Allah bu çeşit insanlar için şöyle buyurmaktadır: 

 İşte ahiret yurdu! Biz onu, yeryüzünde üstünlük taslamayanlarla bozgunculuk peşinde koşmayanlara veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir. (28/Kasas/83)


7.                 KÜFÜR VE İNKÂRIN EN ÖNEMLİ SEBEBİ DE KİBİRDİR:


 “Tanrınız bir tek tanrıdır. Böyle iken, ahirete inanmayanlar, kibre saplandıkları için   için kalpleri inkârcı olmuştur.” (16/Nahl/22)
 

 Nitekim İblis'in kibrinden dolayı isyanından sonra, inkâr ve isyan edenlerin çoğu kibir nedeniyle isyan etmişlerdir:


 Hz. Musa'nın apaçık delilleri karşısında Firavun inkâr etmişti


 Onların ardından da Musa ile Harun’u ayetlerimiz eşliğinde Firavun ve kurmaylarına gönderdik. Kibre saptılar ve günahkâr bir topluluk oldular. (10/Yunus/75)



 Hz. Muhammed döneminde inkâr eden zengin ve ileri gelen insanlar kibir neticesinde inkâr etmişlerdir. 

 Sonra arkasını döndü ve böbürlendi. Şöyle dedi: "Bu, rivayet edilerek gelen bir büyüden başka şey değil." (74/Müddesir/23-24)


 Zenginlik, ululuk ve makam sahibi olmakla kibrin yakın alakası vardır: 

 Allah, kibrine yenik düşen ve büyüklük taslayanları sevmez. (4/Nisa/36; 16/Nahl/23; 31/Lokman/18; 57/Hadid/23)

 Ahlâkî bir özellik olarak kibir, başkalarını küçük görmek ve onlarla alay etmek anlamıyla düşünülürse bu özellik insanı dinden çıkaran bir özellik değildir. Ancak haramdır, insanı dinden çıkarabilecek fiiller işlenmesine sebep olabilir.

 İslâm bir ahlâkî kusur olan kibri yasaklamıştır.



F.   “HZ. ÂDEM’E SECDE VE İBLİSİN SEÇİMİ” KISSASINDAN ALINACAK DERSLER:


Şimdi konu üzerinde tefekkür edecek olursak, “Hz. Âdem’e secde ve İblisin seçimi” kıssasından çıkarabileceğimiz en büyük hisse bence şudur:

 Bilmek başka şeydir, seçmek ve yapmak başka bir şeydir.


 Bilmeden bir şeyi doğru olarak yapamayız ama doğruları bilmemiz de her zaman doğru seçim yapacağımızın garantisi değildir.


 Seçimlerimizi etkileyen temel unsur, bildiğimiz doğrulara göre beklentilerimizdir.


 İblis’i bildiği doğrulara rağmen Allah’tan uzaklaştıran şey, onun beklentisini, isteğini gerçekleştirecek fakat Allah’ın rızasının olmadığı bildiği bir seçimiydi.


  Sonucunu bilerek, bildiği sonucuna rağmen, aşırı gurur ve kibri ile kendi gibi yaratılmayanları kendinden küçük görerek, (Allah’ın aksini istemesine rağmen) onların yönlendiricisi olarak kıyamete kadar hükmünü sürdürme beklentisini, isteği olarak seçti.


 Cin şeytanı İblis, bilinçliydi. Allah’ı, ahireti, sorumluluğu, hesabı, Sünnetullah’ı çok ama çok iyi biliyordu. Bunlar kadar beklentisini ve ne istediğini de, nasıl isteyeceğini de bilerek, tercih ve kazanımını beklentisi, isteği doğrultusunda yaptı. Ve “Sünnetullah”ı gereği Allah’ın dilemesiyle de isteği gerçekleşti.




G.               CİN ŞEYTANI İBLİS İLE İNSAN ŞEYTANLARININ (ŞEYTANLAŞAN İNSANLARIN) MUKAYESESİ:


 İnsan şeytanlarına gelince;  bunların inanç ve amellerinde Allahın rızası olmayan her türlü seçim ve kazanımda bulunan ve kötülüklerinde, zulümlerinde ısrarcı olan, hakkı / gerçeği örten, Allah’ın ipine sarılmak yerine İblis’in adımlarını izleyenler olduğunu bilerek, bunları İblisle kıyaslayalım.

 İnsanın en büyük düşmanı, cin şeytanı İblis mi yoksa insan şeytanı mı algılayıp anlayalım:

 İblis, bilgili ve bilinçlidir. Allah’ı, ahireti hakkı / gerçeği biliyor. İnsan şeytanı biliyor mu?

 İblis, akıbetini de biliyor, sonucuna razıdır. Allah’tan da korkuyor, kendisinin şirk aracı yapılmasına karşı çıkmışlığı da var. Ya insan şeytanı?


 İblis, beklentisinden emin. Allahın rızasının olmadığını bilerek, bu koşulda beklentisini, isteğini gerçekleştirebileceği yolla seçimini ve kazanımını yapıyor. Ya insan şeytanı?


 Hangisi bilinçsiz, cahil, daha sapkın; Hangisi daha tehlikeli; Hangisi daha çok kibirli?


 Kim aldatıyorum sanarak aslında kendi aldanıyor?




H.                İBLİS VE İZLEYİCİLERİ OLAN CİN VE İNSAN ŞEYTANLARINDAN KORUNMAK:


Aman ha!

 Her şeyin doğrusunu ben bilirim duygusuna kapılarak kibir bataklığına dalmayalım.


 Dikkat edelim, İblisi başka yerde aramayalım ve bakıp, görüp, bilelim ki:


  
İblis de Allah’ın dosdoğru yolu üzerinde… Ama niyet ve maksadı başka; İnsanları saptırmak… Bu amaçla insana musallat olmakta. (7/Araf/16-17)

 Ona uymadıkça bize istediğini yaptıramaz. Yolumuzdan saptıramaz. İnananlar üzerinde bir gücü, yaptırımı yok İblis’in.


 Biz, esas kendimize bakalım. Hani o, cinlerden ve insanlardan da olan, kalbimize / gönlümüze kuşkular, kuruntular sokan, içimizde kıvrılıp kıvrılıp saklanan / o sinsi o aldatıcı şeytanın şerrinden; İnsanların ilahına, insanların yöneticisine, yönlendiricisine, insanların Rabbine sığınalım. (114/Nas/1-6)

  Beklentimiz Allah’tansa, Allah’a sığınarak, Allahın rızasını kazanacak işleri doğru seçimlerle yapalım. Hem dünyada hem ahirette iyilikler ve güzellikler vermesini isteyelim. İyi ve güzel işler peşinde koşalım.



İ. GÜNCEL VE SİYASİ KONULARDA KİBİR:


1.                 KİBİR BİZE İYİLİK VE GÜZELLİK KAZANDIRMAZ, KİBİRDEN VE KİBİRLİDEN UZAK OLALIM.


  Ailemizde, dost ve arkadaş meclislerimizde, iş çevremizde, özellikle tüm toplumu ilgilendiren işlerimizde, birbirimize kibirlenmeden ve birbirimizi küçük de görmeden birbirimize soralım, konuşalım, danışalım.

  Milli birlik ve beraberlik içinde “Şûra”ya gidelim. Doğru seçim ve tercihler yapalım
.



2.                 BAKIP, GÖRÜP BİLMEK DE YETERLİ DEĞİLDİR, BEKLENTİMİZ DOĞRULTUSUNDA İSTEDİĞİMİZİ YAPMAK İSTİYORSAK, LAF DEĞİL İŞ ÜRET ELİM; HAYIRLARDA YARIŞALIM.


 “Demokratik Açılım”lar mı yapacaksınız, Anayasayı mı değiştireceksiniz, Gazze’ye mi, Suriye ye mi gireceksiniz, her ne yapacaksanız öyle “ben yaparım, olur” demeyin. Yapamazsınız. Olmaz!

 Kasılıp, kabarmayalım; şımarmayalım; böbürlenmeyelim; kimseyi aşağılayıp hor görmeyelim;


 
En doğrusunu ben bilirim, en doğrusunu ben yaparım da demeden ama tevekkül adına, tedbirdeki hatalarımızı ve sorumlu olduğumuz işlerimizi de İlahi Takdir’e de yüklemeden, Laf değil iş üretelim; HAYIRLARDA YARIŞALIM…



3.                 SÖZÜMÜZ ÖZÜMÜZLE BİR OLSUN. NEFSİMİZE YENİK DÜŞÜP KENDİMİZE VE TOPLUMUMUZA ZULÜM ETMEYELİM.


 “Hiç kuşkusuz Allah, onların sakladıklarını da açığa vurduklarını da biliyor. Hiç kuşkusuz O, büyüklük taslayanları sevmiyor.” (16/Nahl/23)


M. Kemal Adal
İlkyazı: 6. Şubat. 2012 / İZMİR
Güncelleme: 1. Mart. 2014 / İZMİR




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder